bugün

semavi dinlerin dünya ya kötülük salması

çağlar boyu din adamları genellikle yönetici zümre olmuşlardır.

bu ilk medeniyetlerin doğuşunda artı ürün denilen kavramdan türemiştir.

yani insanlar karnını doyurmuşlar, fakat üretim o kadar çok olmuş ki sonraki zamanlar için

bunu depolayabilecek ve çalışmadan karnını doyurabilecek duruma gelmişlerdir. depolanan artı ürünün

depolanması ve bunun yönetimi sorunu ortaya çıkmıştır*.

buna şu an ilk verebileceğim örnek mezopotamya'daki zigguratlardır. bu göğe yükselen tapınakların altları

aslında depo işlevlidir. artı ürünün yönetimi tapınak rahiplerindedir. bu diğer medeniyetlerde de farklı

şekillerde ortaya çıkmaktadır. örneğin antik yunan'da apollon rahipleri kehanetleri karşılığında bir miktar bağış

alıyorlardı. karşılığında insanlara geleceklerini vaad ediyorlardı. asklepios tapınaklarına giden ve hastalıklarından kurtulmak

isteyen vatandaş tapınağa bağış yapmak zorunda idi. bu arada ziguratlardan şu anlattığım örneğe kadar yüzyıllar geçmiş

ve artı ürün artık para şekline dönmüştür, lütfen yanlış anlaşılmasın yani artı ürün hala ortada.

kısaca burada dini elinde tutanın insanları çeşitli şekillerde yönlendirdiğini anlatmak istedim.

dolayısı ile semavi dinler dışında daha erken dönemlerde de bu tip çıkardan dolayı ortaya çıkmış çatışmalar mevcuttur.

hülasa, aslında kötülüğü yapan din değil, insandır. tanrı'da içindedir, şeytan'da. bunlar kişiden kişiye değişebilecek

kavramlardır.