bugün
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- vatandaşlık farkı alan otel24
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır34
- icardi190525
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız19
- anın görüntüsü14
- icardi1905 silik olsun kampanyası19
- şehirler arası aşk yaşamak9
- hamas bir terör örgütüdür14
- true'nin porno arşivi kaç gb8
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- sözlük kızından gelin olmaz21
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- futbolcu ismiyle nick almak12
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi13
- artificialintelligence9
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız10
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım16
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
fazla sayıda büyük bilim insanı çıkaramayışımızın çok değişik sebepleri olduğu muhakkak. ortaöğretim seviyesindeki eğitimden üniversiteye ve ilerisi olan akademik hayata kadar değişik zamanlarda çok farklı etmenler bilim insanı kıtlığına yol açmakta. bu konuda çok şey söylenip yazılıyor ancak adamakıllı bir araştırma henüz ortada yok. herkes sistemi suçlu buluyor. bu kesinlikle doğru bir şey ama eksik. akademik unvanlı hiç kimsenin, değil çuvaldızı iğneyi bile kendine döndürdüğüne rastlamış değilim. bence artık hatayı biraz da kendilerinde aramanın vaktidir.
geçenlerde filozofların yaşamöykülerini okuyordum. kindi, ebubekir er-razi, farabiyi okudum. bu büyük filozofların hayatları herkese örnek olacak nitelikte. yaşam öykülerinde şunu fark ettim ki, bu üçü de okumaya, çalışmaya çok fazla önem vermekteler. ileriki yaşlarında bile ilim açlığı hiç son bulmamış bu insanlarda. aynı zamanda büyük bir hekim olan er-razinin tıp ilmine 30 veya 40lı yaşlardan sonra başladığı rivayet edilir. farabinin büyük bir üstad kabul edildiği ve mantığın ilk üstadı aristodan sonra muallim-i sani diye adlandırıldığı mantık ilmine orta yaşlarında vakıf olduğu söylenmekte. bu rivayetlerin ne derece sahih olduğu tam bilinememekle birlikte ana mevzu bu büyük insanların her zaman ve her yaşta ilim öğrenme arzusuyla dolup taşmış olmalarıdır.
yaşadıkları dönemde de çok büyük nam ve şöhrete kavuşan bu insanlar hiçbir zaman oldum diyerek araştırmaktan vazgeçmiş değillerdir. bir ilmi almak ve o konuda yetkin bir alim ile tanışmak için günlerce, aylarca seyahat etmiş ve türlü türlü meşakkatlere katlanmışlardır. sadece bu saydığım kişiler değil ilim yolunda hayatlarını sarf edenler. büyük islam medeniyetinin gazali, imam-ı şafii, fahreddin-i razi, maverdi, imam-ı buhari gibi daha nice büyük alimleri ömürlerinin sonuna kadar ilim tahsil etmiş, okumuş, araştırmış, yazmış hasılı, ilim ve hikmet arayışlarını hiç sonlandırmamışlardır.
ya bu zamanın sadece akademik unvanlı bilim insanları? her yeni unvan aldıklarında egoları daha da şişmekte ve olgunluk yolunda çok önemli bir aşama kat ettiklerini zannetmektedirler. çoğunun doktora, doçentlik veya profesörlük tezleri dahi orijinal bir eser olmaktan çok uzak sadece kaynaklarla, atıflarla doldurulmuş bir derleme mahiyetinde. her yeni akademik unvan onlar için hakikate biraz daha yaklaşma vesilesi değil, maddi anlamda yeni bir kazanç kapısı anlamına gelmekte. çoğu bilim insanı dekan, rektör olmanın hayalleri ile yaşamakta, parası bol bir danışmanlık elde etme hırsıyla ömürlerini tüketmekte.
yazının devamı için:
http://www.genchacilar.or...ageID=KoseDetay&id=25
geçenlerde filozofların yaşamöykülerini okuyordum. kindi, ebubekir er-razi, farabiyi okudum. bu büyük filozofların hayatları herkese örnek olacak nitelikte. yaşam öykülerinde şunu fark ettim ki, bu üçü de okumaya, çalışmaya çok fazla önem vermekteler. ileriki yaşlarında bile ilim açlığı hiç son bulmamış bu insanlarda. aynı zamanda büyük bir hekim olan er-razinin tıp ilmine 30 veya 40lı yaşlardan sonra başladığı rivayet edilir. farabinin büyük bir üstad kabul edildiği ve mantığın ilk üstadı aristodan sonra muallim-i sani diye adlandırıldığı mantık ilmine orta yaşlarında vakıf olduğu söylenmekte. bu rivayetlerin ne derece sahih olduğu tam bilinememekle birlikte ana mevzu bu büyük insanların her zaman ve her yaşta ilim öğrenme arzusuyla dolup taşmış olmalarıdır.
yaşadıkları dönemde de çok büyük nam ve şöhrete kavuşan bu insanlar hiçbir zaman oldum diyerek araştırmaktan vazgeçmiş değillerdir. bir ilmi almak ve o konuda yetkin bir alim ile tanışmak için günlerce, aylarca seyahat etmiş ve türlü türlü meşakkatlere katlanmışlardır. sadece bu saydığım kişiler değil ilim yolunda hayatlarını sarf edenler. büyük islam medeniyetinin gazali, imam-ı şafii, fahreddin-i razi, maverdi, imam-ı buhari gibi daha nice büyük alimleri ömürlerinin sonuna kadar ilim tahsil etmiş, okumuş, araştırmış, yazmış hasılı, ilim ve hikmet arayışlarını hiç sonlandırmamışlardır.
ya bu zamanın sadece akademik unvanlı bilim insanları? her yeni unvan aldıklarında egoları daha da şişmekte ve olgunluk yolunda çok önemli bir aşama kat ettiklerini zannetmektedirler. çoğunun doktora, doçentlik veya profesörlük tezleri dahi orijinal bir eser olmaktan çok uzak sadece kaynaklarla, atıflarla doldurulmuş bir derleme mahiyetinde. her yeni akademik unvan onlar için hakikate biraz daha yaklaşma vesilesi değil, maddi anlamda yeni bir kazanç kapısı anlamına gelmekte. çoğu bilim insanı dekan, rektör olmanın hayalleri ile yaşamakta, parası bol bir danışmanlık elde etme hırsıyla ömürlerini tüketmekte.
yazının devamı için:
http://www.genchacilar.or...ageID=KoseDetay&id=25
güncel Önemli Başlıklar