bugün

avrupa filmleri festivali

"çünkü memleket gibidir festival, tekerleklerinin izinden yeni hikayeler, olağanüstü filmler gelir, yeni hayaller, umutlar vaat eder."

gezici gazetede etkilendiğim cümlelerden sadece biriydi bu. deli gibi günde 3-4 film izledim, ki sebebi de çok açık; bok içindeki ticari filmler, avm sinemaları, alelacele girip çıkan sözde sinemaseverlerin yürüttüğü sektörün olmadığı bir dünyada, bana bir şeyler katacak, düşündürecek, hayal gücümü genişletecek, empati kurmamı sağlayacak ve bunları sanatsal estetikle sunacak filmleri şehrimize getirmesiydi tüm sebebi..

tanrım! nasıl bir hafta geçirdim sahiden. 15 dakika arayla onlarca kaliteli filmi sinema salonunun verdiği keyifle başka nerede izleyebilirdim ki ben? zeki demirkubuz gibi büyük bir yönetmenin sunumlarıyla filmlere başlamak, sonrasında başka filmler, başka dünyalar, farklı hayaller, daha önce hiç bulunmadığın fakat özlemini çektiğin ortamları anlatan filmleri izleyerek şehrin bize sunduğu bu imkanlardan yararlanmak olağanüstü..

o kadar çok yazı yazasım var ki aslında, şu an nedense tüm gün aklımda olanlar bir bir uçup gitti.. bu festival süresince karşılaştığım en güzel şeylerden biri de kafeterya ortamında karşılaştığım ve muhabbetlerine tanık olduğum gerçek sinemaseverler! hele ki bir tanesi; uzun beyaz saçlı, bastonlu ve kahverengi kadife pantolonuyla her filme tek başına gelen 70-75 yaşlarındaki amca.. kimi görse muhabbet kuruyordu ve sadece sinemadan bahsediyordu, normal konuşma değil bu, büyük bir coşku ve hazla edilen sohbetti. insan bu tür kişilerin varlığına tanık oldukça yaşama zevki tavan yapıyor.

aki kaurismaki'nin filmi le harve'yi de orada seyrettim. bilen bilir, bohem hayatı adlı filmin yönetmenidir kendisi, le havre de o filmin devamı niteliğinde tabi, öyle etkileyici, öyle müthiş sahneler vardı ki; fransa'nın o nostalji kokan cafe-barlarında çalan eski fransız müzikleri eşliğinde yakılan sigaralar, kültür kokan muhabbetler... ve bunları gerçek filmlerden anlayan kişilerin hınca hınç doldurduğu sinema salonunda hep beraber dev ekranda izlemek, apayrı bir dünyada yaşamak gibiydi.

bu kadar çok şey yazıp aslında hiçbir şey anlatmadığım bir yazıyı buraya kadar kim okumuştur bilmiyorum ama şuraya sıkıştırdığım linki dinleyecek olurlarsa bu tür festivallerden alınacak keyfi ancak bu şarkıyla anlayabilirler.. sinemadan çıkıp yağmurlu asfaltta durağa doğru yürümek gibi bir şey bu; http://youtu.be/e3xzb2eubf0