bugün

ebeveynin insanı rezil ettiği anlar

bu anlatacagım olay şerefsizim ki yaşanmıştır....

lise iki yıllarıydı. aylardan ramazan ayı. malüm hepimiz oruçluyuz. anadoluda yaşayanlar bilirler. sahurda genelikle yemek olarak yaglı yapılır. bu yaglıyı yaparkende yaglamak için kaz kanadı kullanılır. bizim anneoski köyü arayıp yegenlerinden kaz kanadı istemiş. ertesigün ben okula her zamanki gibi artis bir vaziyete, saçlarda yarım kilo manavdan alınmış limon ve çekirdekleri ile okuldan içeriye girdim. bizim kuzenlerle aynı okuyoruz. onlar köyden servis ile gelirlerdi okula. yani köyde yaşarlardı. bu dal kavuklar bir gün önceden ennemin etigi telefonun akabine ertesi gün okula iki tane kaz kanadı getirmişler. halaları kızmasın diye. koridorları artis artis çıkarken pişşşt... diye bir ses işitim. koridorun bir köşesinde bizim kuzen gizlenmiş beni çagırıyor. yanına bir gittim ki birde ne göreyim. o an agzıma sıçsalar bu kadar utanmam. bizim kuzen iki tane kaz kanadını zor bela klasörün içine tıkıştırmış beni bekliyor.

- lan yarak kafa bu ne?
- olum al işte halam istedi bunları götürürsün eve.
- olum malmısın lan sen? nereme sokayım ben onları.
- valla ben bilmiyorum benden bu kadar hadi ben kaçtım.
dedi ve gitti. yıldızlarda onunla beraber gitti. kap karanlık geceler kaldı şimdi kori.... nediyorum lan ben?
neyse. bu yarak kafası iki adet kaz kanadı ile beni baş başa bırakıp arazi oldu. belki o gün şehiri terketmiştir bilemiyorum. ben ise kaz kanatlarını zor bela klasöre sıkıştırdıktan sonra. rütün küfürlerimi ederek sınıfıma geçtim.
dersin tam ortasında bir kapı açılması ile irkildim. kaldırın kitapları! arama var....hocam o yazılı yapacagım degilmiydi?
tamam olum bırak şamatayı herkes ayaga kalksın.dedi ve her kesi aramaya başladı. malümunuz bizim kaz kanatları ortaya çıktı. açıklama yapsam kimse dinlemiyor beni gülmekten. zaten hocalarda aramayı falan bıraktılar. bende o okulu bırakmak zorunda kalmıştım. her neyse olay gene ebeveyinim olan annemden kaynaklanıyordu.