bugün

askerlik anıları

babamın 10 kere anlatmasına rağmen güldüğümüz anılardır...
yine bir gün niyazi paşayı resmi bir ziyaret için taşıyorum diye başlar anlatmaya... ( askerliğini 1964 de ankara'da paşa şöforu olarak yapmıştır)
tabii o zamanlar eski devir ;araba şimdiki kadar bol değil , kıymetli.. paşa şöforu olduğum için havam da yerinde.. bi gün ankara'dan eskişehir'e teftiş için paşayı taşıyorum , paşa da dışardan sert görünen ama aslında dünya tatlısı bi adam ,eskişehir'e yakın bana
" oğlum ben arkada oturmaktan sıkıldım yaw araba da maşallah canavar gibi gidiyor , geç bakayım biraz ben süreyim" dedi
"aman paşam nasıl olur ?" yanındaki diğer korumaları filan da "yapmayın" filan ama adam takmadı kimseyi ceketini kıravatını çıkardı geçti direksiyona ; eskişehir'e yakın bi yerde mola verdi ; yol kenarına çektik atıştıyoruz.. o esnada yakından geçmekte olan eskişehir vali yardımcısı arabayı görür ; hemen yaklaşır, tanışma faslından sonra :
-aman paşam haber vermediniz ; ağırlasaydık sizi !
-yav gerek yok ; biz iyiyiz bi mola verdik devam edeceğiz.
tabi vali yardımcısı hemen şehirdeki askeri birliğe durumu telefonla bildirir , "paşalar habersiz teftişe geliyor , hazırlanın" diye..
babam rica etse de yolun geri kalanında yine arabayı paşa sürmüştür , askeri birliğe giriş yapılır , tabii herkes hazır kıtadır
üst rütbeli komutan hemen arka kapıya asılır normalde arka koltukta oturması gereken paşanın kapısını açmak için :
-ben binbaşı ahmet güldüren ; hoşgeldiniz komutanım !! babam da ne olduğunu anlamış ama ne yapacak ?
-ben er yıldıray .... hoşbulduk komutanım ! babamın tabiriyle sikilmiş tazıya dönen komutan şiddetli ses tonuyla sorar :
-er mi ? paşa nerde ulan ?
-paşa önde arabayı sürüyordu ... komutan ağlamak üzeredir :
-ulan senin arabanı paşa sürüyosa sen kimsin genelkurmay başkanı mı ? ne oluyor lan burda ?
neyse durumu ön koltuktan gülerek izleyen paşa izah eder ; koca tabur önünde karizması çizilen komutan babama karartmıştır ama paşadan izinli olduğu için bi şey de yapamaz...

"ulan ; ne fena gülmüştük be ; paşa canı sıkılınca bunu anlattırırdı" diyen babam bize de her askerlik muhabbetinde bu anısını mutlaka anlatır.