bugün

özgür mumcu

nihayet bulduğum, gerçekten okunabilecek bir köşenin sahibi radikal yazarı. ellerin dert görmesin.

"Her şeye alışabildiğimiz bir ülkede yaşıyoruz. Mesela istanbul'un orta yerinde istiklal Caddesi de yılbaşı süsleri geçen sene yaz aylarına kadar sergilenmeye devam etmişti. O kadar alışmıştık ki, uzun süre kimsenin aklına süsleri kaldırmak gelmemişti. Haziran ayında tepemizde Noel Baba kukuletalarıyla caddeyi arşınlamak mümkündü.
Yıllar önce Turgut Özal cumhurbaşkanı olduğunda Alışırsınız, alışırsınız demişti. Bunun üzerine Özal'a telgraf çekip Ben alışamadım diyen genç bir teğmen ordudan atılmıştı. Teğmen'e en çok kızan ise Cumhurbaşkanının Genel Sekreteri Orgeneral Kemal Yamak olmuştu.

Kimdi Yamak?
Diyarbakır'da insanlar işkenceden kırılırken Diyarbakır Sıkıyönetim Komutanı.
Onu yanına genel sekreter yapan Özal'ın büyük sivil olduğu fikrine alışmadık mı? Her şeye alışılır demek ki. 12 Eylül rejiminin Diyarbakır Sıkıyönetim Komutanı'nı genel sekreter, Ankara Sıkıyönetim Komutanı'nı parti sözcüsü yapan Özal'ın bile demokrat-sivil lider diye parlatılmasına alıştıktan sonra her şeye alışılır.
Yeni anayasaya ve onun yapılma şekline de alışacağız belli ki. Erdoğan geçen pazar günü istanbul mitinginde 367 milletvekilini boşuna istemedi elbet. Ne dedi Erdoğan: "Eğer 367yi bulursak, referanduma götürmeyi gereksiz bulurum. O zaman, siz kendinize güvenmiyorsunuz demektir. Bizi oraya millet getirdiğine göre bir de referanduma niye götürelim."

Kaptıkaçtı Anayasası
12 Haziran'da Recep Tayyip Erdoğan'ın partisi 367 milletvekilini bulacak oy oranına ulaşırsa, bir "AKP Anayasası"nın yolu açılmış olacak. Açıklamalar gösteriyor ki Sayın Erdoğan bu anayasayı tek başına yapacak.
Yani Aldıkaçtı Anayasasından sonra bir Kaptıkaçtı Anayasasıyla yönetileceğiz. Seçmenin yarısının oyu, anayasayı baştan aşağı değiştirmeye yetecek. Anayasanın hayatlarını belirleyeceği insanların yarısı bu yönde irade belirtmediği halde, 367 kişi anayasa yapacak.
Alışacak mıyız? Elbette alışacağız. işimiz ne?
Oysa yeni ve taze bir başlangıç yapmak için sadece bu amaca özel, nispi temsil sisteminin uygulanacağı, barajın hiç olmadığı bir seçim de yapılabilirdi. Anayasayı sadece anayasa konusundaki projelerin yarıştığı, barajsız bir seçimle oluşacak bir Meclis de yapabilirdi. içinde herkesin bulunduğu ve nispi temsilin uygulandığı, amacı hükümet kurmak olmayan barajsız bir Meclis hepimizin anayasasını yapabilirdi.
Bunun yerine anayasa yapmak için Sayın Erdoğan'ın oyların yarısını, Meclisin neredeyse yüzde yetmişini alma projesiyle karşı karşıyayız. işin daha iyi tarafı yeni anayasayı yapma arzusundaki partinin seçim projesini somut anayasal vaatlerden ziyade Kanal istanbul gibi inşaat faaliyetlerinin oluşturması.
Alınan oy oranlarının Meclis'e birebir yansıyacağı, barajsız bir Anayasa Meclisi seçimi uzunca süredir içinden geçilen anayasal buhranı sona erdirebilir.
Herkesin adil bir şekilde temsil edildiği, amacı ve seçim çalışmalarının yönü yeni anayasa olan, bir defalığına seçilecek böyle bir Meclis bugün hayal.
Bunun yerine bu pazar, AKP 367 milletvekili kazanırsa, kendi başına yeni bir anayasa yapacak.
Bu gerçekleşirse, anayasanın bu şekilde yapılmasına alışacağız alışmasına ancak bu yöntem memleketin senelerdir süren anayasa arayışını gerçekten sona erdirecek mi?
Ben olsam bu pazar oy kullanırken aklımın bir köşesinde bu soruyu tutardım."

http://www.radikal.com.tr...55469&CRes=1#fc855469