garip rüyalar

dün gece gördüğüm garip-güzel, bildiğin arkadan soundtrack çalan rüya bu kategoride olabilir misal.

rüyamda; öyle bir ortam var ki, ölü gömmek-yakmak diye bir şey kalmamış. ölüler farklı amaçlar için "kullanılıyorlar": bir merkez kurulmuş, bu iki katlı yusyuvarlak binaya getirilen ölü bedenler, belli bir süre sonra canlanıyorlar. canlanmak değil belki ama bedenleniyorlar bir günlüğüne. yalnız şu var ki, ölülerin hafızası öldükleri günle sınırlı, geçmişi loop halinde yaşıyorlar. yani karşına geçtiğinde seni tanıdığını zannediyor ama aslında tanımayabiliyor. onları özleyen her kimse, bir ya da daha fazla gün geçirmek için onlarla, bu yerlere geliyor.

merkezde ölüler yan yana yataklarda kalıyorlar ve bina yuvarlak yapıda; aradığın kişiyi bulmak için döne döne ilerliyorsun. bir diğer garip durum da, tüm kadın ve erkeklerin mayolu-bikinili olmaları.

bu merkeze sanırım dedemi görmek için gidiyorum. yanımda benim için çok değerli olan biri var. birlikte gidiyoruz oraya. döne döne ilerlerken birden defne joy foster'ı görüyorum. bikinili ve beni tanımıyor, ama tanıdığını zannediyor, diğer tüm ölüler gibi. muhabbet etmeye başlıyoruz, ayrılırken de elimi tutup "gene gel" diyor. merkeze ilişkin bir diğer kural, ölünün temas ettiği yere mutlaka kişinin çok sevdiği birinin üflemesinin gerekmesi olduğu için **buna "hayat üflemek" deniyor, yoksa temas edilen yer çürüyüp düşüyor** yanımdaki adam, defne ile görüşmemiz sırasında beni gözlemiş hep, onun nerelere dokunduğunu biliyor, mesela elimi tutup sıcak hava üflüyor.

garipliğine rağmen çok güzel bir rüyaydı.