bugün

başbakanı eleştirme yasağı

küfür-eleştiri arasındaki kalın çizginin, ırzına tecavüz etmiş mahlukat-ı beşerin anlamamasını, hatta kabullenmemesini içtenlikle ve samimiyetle yadırgamadığım yasaktır.

başbakana küfretme yasağı yoktur, yasaklasalar dahi referandum kampanyasında denildiği üzere "her yasak, kendi isyancısını doğurur" ve gene sikerler afedersin...

gene de doğru analiz etmek gerekir olayları ve olayların yorumlanışını. bu ülkede şu gün itibariyle başbakanı eleştirmek, yaptıklarına karşı durmak "yasalarda yeri olmasa" dahi yasaktır. nasıl yasaktır? vergi affının kapsamı dışında bırakılmak yaptırımıyla, ihalelerde avucunu yalamak yaptırımıyla, kanunun farklı şekilde işletilebilmesi yaptırımıyla yasaktır. bazı algı seviyesi tavan yapmış arkadaşlar "küfür bile ediliyor" demişler. ki doğrudur... hiç kimse etmiyorsa arabasına litresine 4 lira verip de benzin alan şoför, balık istifi toplu taşımacılık için bir servet ödeyen işçi, koskeb'in kredisini sırf içeriden adamı olmadığı için alamayan esnaf eder. dolayısıyla arkadaşlarımın doğru söyledikleri şey; başbakanın çokça küfür yediğidir. ama bu "eleştiri" olarak kabul edilebilir mi ona bakmak lazım. ben, şahsen bunun eleştiri olduğunu düşünmüyorum.

ve kaldı ki bu küfürleri yemek, emin olun kimi karakter sahiplerinin işine bile gelebiliyor gündelik hayatımızdaki. böylece "bana küfrettiler" diyerek kendisini acındırabiliyor, ters psikoloji üzerinden sempati kazanabiliyor.

misal şimdi sözcü gazetesi'nden, yaraktan-kürekten bahsedebiliriz. nasılsa yakındır, onun da ipini çekerler bu gidişle...