bugün

entry'ler (300)

sözlükte 12 den sonra çıkan ilginç başlıklar

(bkz: sözlükte 12 den sonra çıkan ilginç başlıklar)

geceleri ansızın peydah olan kokoreç yeme isteği

sabahın 5'inde kuzeni de alıp en yakın kokoreççiye gitmeme sebep olmuş istektir kendisi. şimdi girdik eve, morali bozmayın; çok kötü yapmış pezevenk cağnım kokoreçi...

vurmadanoncebirdinle

insanın hayatına yeni ve çok tatlı şarkılar katan hede.

http://www.vurmadanoncebirdinle.com

uludağ sözlük

5 ay aradan sonra geri dönüş yaptığım sözlüktür. öyle bir 5 aydır ki, neden gittiğimi unutturacak kadar uzun bir süredir benim için... 5 aydır sözlüğe bakmaya dahi girmiyorum, o kadar soğutmuştu beni o günün sözlük ortamı. daha sağlıklı bi insan oldum, daha az sinirli; hayatımdan troller eksilmişti vs. ha şimdi noldu da tekrar çevrimiçi oldun ve yazmaya başladın derseniz,uff snne be slk derim. eki eki, yok öyle demem de, "rahat battı sanırım" diyebilirim, ya da ulu ile aramdaki ilişkiye bi şans daha vermek istedim derim.

selam ulu manitu, yine ben...

tarihin arka odası

hiç ilgimin olmadığı bir konuda bütün planlarımı kenara iterek salyalarımla izlediğim bir konuğa sahip program. sanki yıllardır bildiğim şeyler anlatılıyormuş gibi rahat ve huzurluyum; bu değerli hocadan ders alanlar çok şanslı olsa gerek...

(bkz: gönül tekin)

18 ocak 2012 real madrid fc barcelona maçı

barça'nın her zamanki tarifeyi uyguladığı maçtır. real madrid gol atınca bile "yazık şimdi daha çok umutlanacaklar" demiştim; yine haksız çıkarmadılar. yazık, çok yazık...

ps: pepe bir hayvandır, insan evladı değildir. umarım tez vakitte toprağın altına gider de biz de kurtuluruz bu mal heriften.

uludağ sözlük moderasyonu

8 ocak 2012 mke ankaragücü beşiktaş maçı başlığına yazdığım şu entry'i (link isimli ortasaha oyuncusunun döktürdüğü maç) "entry sözlük formati'na aykırı." diyerek silen moderasyondur. maç başlığında link kelimesini görür görmez entry'i silen moderasyondur. eksik olmasındır.

edit: aynı başlığa, "15 numaralı götelenk isimli futbolcunun çok iyi paslar çıkardığı maç." yazınca silmiyorlar. demek ki entry sözlük formatına aykırı değil, link demek sözlük formatına aykırı."

"necip uysal isimli oyuncunun döktürdüğü maç" denilince silinmiyor amma? nasıl olcak gençler? bu platformda sadece ve sadece doğru bilgi vereceğimize dair bir söz mü verdik? link isimli bir futbolcu varmış meğersem?

farklı kostümler giyip oğlunu okula uğurlayan baba

(bkz: işsizliğin aile yaşantısına katkıları)
(bkz: işin gücün mü yok dayı)

kaçakçıyım diyeni tutuklatmayan cumhuriyet savcısı

kaçakçıyım diyeni tutuklat(a)mayan cumhuriyet savcısı'nın harf sınırına takılmış hali.

gazeteye verdiği röportajda senelerdir kaçakçılık yaptığını itiraf eden bir kişiyi sırf maçası yemediği için tutuklatamayan cumhuriyet savcısıdır. bu ülke sayesinde yediği her lokma haram olsundur o kişiye. sağda solda "cumhuriyet savcısıyım" diye hava atmayı bilir; ama göz göre göre suçunu itiraf eden adamı siyasi durumlardan ötürü tutuklatamaz.

hayır bu kaçakçı adam da öyle bir anlatmış ki, konya'da manisa'da eskişehir'de hiç fakirlik çeken insan yokmuş gibi anasını satıyım. hani konya'da da sınır olsa onlar da gidip kaçak mazot getiricek. biz enayi miyiz lan eşşek yüküyle vergi ödüyoruz mazota, sigaraya, alkole? yetmedi mi olm kaçak elektrikler, bunun da farkı yine bize mi girecek? hangimiz mazlum lan; hangimiz ikinci sınıf vatandaş?

1-2 kere daha okusam yazıyı, biraz da stockholm sendromu eklesem; ilk bulduğum sınır şehrine taşınıcam; kaçakçılığın dibine vurucam.

--spoiler--
"bu iş bizim işimizdir. bu işi babamız yapmış, dedemiz yapmış hatta atalarımız yapmışlar. bu gelenek yüz yıldan beridir devam ediyor."
--spoiler--

doğuş mu diyordu bir videosunda, "bunlar babadan oğula nesil galiba" diye?

yazıklar olsun... sen bu cümleyi okumana rağmen hiçbir şey yapmıyorsan "sayın cumhuriyet savcısı", yazıklar olsun sana. hepinize!

http://www.haberturk.com/...koylu-yasananlari-anlatti

harry potter

karmaşık duygular içerisindeyim.

ortaokulda türkçe hocamız, bize kitap okumayı aşılamak isterken söylemişti bu kitabı. iki kitabı çıktı alın okuyun demişti. ankara'da okuyorum o zamanlar, ama memleket izmir, izmir'de almıştım kitabı. ilk sayfalarını defalarca okumuştum, girmemişti kafama. sonra olanlar oldu işte. senelerimizi harry özlemiyle geçirdik, yaz gelse de biz de okusak şu kitabı diye bekledik bütün sene. haberlerde yazıyordu, "harry potter'ın son kitabı çıktı" diye,ulan diyordum çabuk çevirsinler de hemen alıp okuyalım. ama öyle de nalet bir meretti ki bu kitap(lar), 1 yıl beklersin yenisi çıksın diye, ama kitap eline geçince bitirene kadar odadan çıkmazsın. ben öyleydim en azından. bitirene kadar çıkmazdım odadan, mutfaktan gelen davetlere başta net, sonrasında kavgalı şekilde red cevapları verirdim kitabı okucam diye. zaten 1 haftayı bulmaz biterdi kitap. yaz tatili yeni başlamış, kitabı almışım, okumuş bitirmişim daha ilk haftadan, koca tatil canım sıkılıyordu sonra koskoca 1 yıl var yeni kitaba diye. o tatil bir kere daha okuyordum kitabı, yeri geliyor bir kere daha. filmlerine hiçbir zaman ısınamadım. ilk filmi sinemada izlemiştim, sürekli "şurayı atlamışlar, bu nerde yaa" diye serzenişlerde bulunduğumu hatırlıyorum. o gün dedim kendime, "okuduğun kitabın sinemasına gitme, sinemasına gittiğin kitabı okuma" diye. çünkü hep bir şeyler eksik kalacaktı, bu eksiklik gözüme batacaktı; sevemeyecektim filmleri. ha izlemedik mi hepsini, çatır çatır izledik. ama düşüncem değişmedi, hep bir şeyler eksik kaldı filmlerde. kalmak da zorundaydı. 1000 sayfalık kitabı 2 saate sığdırmak zorunda adamlar, illa ki eksik kalacak.

sabahın 6'sında nerden çıktı harry potter diye soracak olursanız onu da şöyle açıklayayım. uzun süredir ölüm yadigarları'nın 2. parçasını izlemeyi reddediyordum kendi çapımda. sinemasına da gitmedim. bilgisayara indirmeyi erteledim, önemsizleştirdim gözümde. çünkü bitiyordu be olm, sondu lan. bir daha o notalar çalmayacaktı biz ekrana bakarken merak içinde. amma velakin, bu gece izledim filmi. izlemez olaydım. içim kurudu, depresyonlara yelken açtım. ilk kitabı okuduğumda muhtemelen 14 yaşındaydım. şimdi yaş geldi 24'e. 10 yıl geçmiş baba, koskoca 10 yıl. veletlikten başlayıp ergenliği beraber yaşamışız. az önce bitti ya seri, o son ekran kararınca her şey bitti lan. bir daha yok, yenisi yok. o ekran karardı ya, 3-4 saniye için kendimi sorguladım. koca adam olmuşun amk, daha düne kadar yatakta binbir şekle girip sayfaları çeviriyordun. şimdi büyükler bana kızacak "höst ulan" diye ama, o ekran karardı ya; ömür geçiyor be usta. yaşlanmış gördüm kendimi.

şimdiki çocuklara bakıyorum, yok benten varmış, kayu varmış bilmem ne. bizim çocuklar da garip gurup kahramanlara tutulcaklar, bayılcaklar; o zaman diycem ben de "bir harry potter vardı" diye. ha anlamıcak it oğlu itler, ben ona yanıyorum...

muhterem hanımefendi j.k. rowling; çocukluğumuzu bu kadar "sihirli" kıldığın için ellerinden öperim; ama aynı zamanda harry'i 7 kitapla sınırladığın için can-ı gönülden diyorum ki ellerin kırılsın. para mı getirmiyor, ün mü getirmiyor, fan mı getirmiyor. yaz amk ya, sen yaz biz sıkılmazdık kadın. bazı şeyleri tadında bırakmak lazım, kabul; ama harry potter bunlardan biri değildi. sen hep yazsaydın olma mıydı? senin dünyadaki görevin bu olsaydı mesela? harry potter'ı yazmayı bıraktın da atom mu parçalıosun allasen, senin de insanlığa bu yönde bir katkın olsaydı. insanlığı bir adım ileri götürmezdin de uzun süreli mutluluk verirdin. bak sağlıklı sıhhatli kadınsın, elin de kalem tutuyor hala; bence sen gel bu dediğimi bi düşün. öpüyorum en güzel yerlerinden...

harry potter and the deathly hallows part 2

az önce filmi izledim, bilerek erteliyordum bu anı. her şeyin biteceğini görmek üzecekti; tahmin ettiğim gibi oldu.

behzat ç

ahmet uğurlu diziye harika bir giriş yapmıştır. behzat amirin geleceğini gördüm bizim emekli başkomserde. kırmış kafayı oturuyo evde; ama kafa zehir...

çarşı nın yaptığı inanılmaz ırkçılık

stadta açıldığı zaman alkışlarla destek verdiğim pankartla yapılmış ırkçılıktır.(!)

ağzım küfürle dolduydu başlığın altına yazılanları görünce. ırkçılığa karşı net bir tavır almış bir taraftar grubuna "ırkçı" yaftasını yapıştırmaya çalışanlara kapak niteliğinde bir ironi yapmıştım; ama olsun, ironiyi anlamayan beşiktaşlı dostlarıma sadece selam ediyorum. karmanın amına koyyim, size bir şey olmasın.

behzat ç

(#13708291)

40. bölümün çıkış şarkısını bulana şuku vereceğim dizidir. artık hangi şarkı demezsiniz umarım?*
--spoiler--
ve çok çok önce yenilmişim sana bilmeyerek
--spoiler--

çarşı nın yaptığı inanılmaz ırkçılık

20 kasım 2011 beşiktaş galatasaray maçında bir kere daha gözler önüne serilen durumdur. kanıt var kanıt !

görsel

mecburi edit: (#13750783)

20 kasım 2011 beşiktaş galatasaray maçı

(#13735925)

çarşı

nasıl çamur atılacağının bilinemediği taraftar grubu.*
siktirin gidin lan. siktirin gidin. adam olmuşlar da laf ediyolar bi de. tribündeydim lan, kapalı altta en öndeydim. uzun uzun her boku anlatırım istiyorsanız.

tamam anladık, 1 puan için gelmişsiniz, deplasmandır, derbidir anlarım. ama alacağınız puanı da insan gibi alın lan! daha tv'ler yayına girmeden, gs'li furbolcular sahayı gezmek için çıktıklarında belliydi kazım'ın puştluk yapacağı. bazen adamın bakışından anlarsın ya o misal. ve o kazım yerdeki çakmakları çizgi dışına değil tribüne atan adamdı. yuhlanmış da ıslıklanmış da bilmem ne. susun lan. size tv ne kadarını gösteriyorsa o kadarını biliyorsunuz. "engin'in gel dışarıya 1'e 1" dediğini gösterdi mi tv'ler? ettiği küfürleri gösterdi mi? gösterdiyse ve buna rağmen bik bik ötüyorsanız yuh size. ha yok göstermedi de bilmeden ötüyosanız, bi sorun amk; neden sabri değil, neden selçuk inan değil, neden elmander değil? neden engin lan? bilmiyorsanız susun.

siz misiniz lan insanlıktan dem vuran? teknik üniversitenin ordan beleştepe'ye meşale atan beşiktaşlılar mıydı lan? ben gözlerimle gördüm meşaleyi ta kapalıdan. kamera gösterdi mi lan bunu? spiker bahsetti mi? susun lan o zaman. biz sizin için de bağırdık lan "deplasman hakkımız engellenemez" diye. ama siz beleştepe'ye meşale attınız lan. yuh lan size. bir de gelmiş burda ırkçılık yapıldı eboue'ye falan diyrsunuz. götünüzle mi dinliyorsunuz lan? "fuck you eboue" diye bağırıldı. kamera zoom girmiştir, 1-2 kişi o şekilde bağırmıştır bilemem; bak ben en azından söylüyorum, görmediğim bi açı vardır, bilmiğyorum, detay görmem/öğrenmem lazım diyorum. ama toplu olarak kimse "maymun eboue" diye bağırmadı.

ulan 'van'da insanlar üşüyor, deprem oldu bitti ama insanların hayatı düzelmedi, bunu unutmayın' diye oraya dikkat çekmek için organizasyon yapıldı. depremden beri hem gs hem fb kendi sahasında maç yapmadı mı lan? siz yapsaydınız olm bu organizasyonu. biz size gelip, "hacı aklımızda böyle bi organizasyon var, şimdi biz yapsak reklam denicek o yüzden siz yapın" mı dicektik? bu mu olm? bizim reklamımızı yapmaya ihtiyacımız mı kalmış lan? ayıp be. tebrik ederiz ama o çakmağı atmıcaktınız hacı diyen yok. reklammış, ırkçılıkmış, kılmış tüymüş.

ben de tribündekilere bağırdım "atmayın sahaya bir şey, saha kapatma vercekler" diye, ama insanları tutamadık amk. artık çığrından çıkmış herkes. 61. dakika, bak dakika da veriyoru, gs dağılmış, golü attık atıcaz, attınız kendinizi yere, hakem oyunu durdurdu, soğuttunuz oyunu. faul falan olmayan pozisyonda golümüz iptal oldu. ulan ilk defa mı golümüz iptal oldu ya da ilk defa mı rakip yerlerde vakit geçirdi. bi düşünün lan "niye?" diye. ayıp be arkadaş. yuh olsun...

20 kasım 2011 beşiktaş galatasaray maçı

beşiktaş'ın taraftarıyla bütünleşebilmesi halinde net bir galibiyet alacağı maçtır.

şuku artı nickaltı

bir çeşit vaad. istenilenin yapılması durumunda, karşıdaki yazara (+) oy vermek ve onun adını taşıyan başlığa entry girmeyi vaad eder.

nasıl bir şey olduğunu pratikte görmek isteyenlere tavsiyem, inci sözlük'te yazar olduktan sonra alexis texas'ın inanılmaz memişleri capsssss şeklinde bir başlık açıp güzelinden bir fotoğraf koyulmasıdır. gelsin nickaltılar gelsin şukular...

behzat ç

39. bölümünün finalinde çalan şarkıyı fellik fellik aradığım dizidir.

(bkz: şuku artı nickaltı)

editlemek zorunda kaldım: güzel arkadaşlarım hepiniz pilli bebek-fotoğraf yazıp gönderiyorsunuz, demek ki sorun sizde değil bende... ben iyi tarif edememişim hangi şarkı olduğunu. dediğiniz şarkı yazılar akmaya başladığı zaman çalan şarkı. halbüse benim sorduğum, behzat'ın şulenin haberini aldıktan hemen sonra hastane koridorunda belirdiğinde başlayan şarkı. elimden gelse link vericem de silinir şimdi entry. dediğim yeri açıp bi daha dinleyin, hala daha fotoğraf derseniz "ulan bu şarkıyı acaba bi tek ben mi duyuyorum, aslında burda böyle bi şarkı çalmıyor mu" diyerekten hastaneye başvuracağım. öptüm...