bugün

entry'ler (252)

kategorilerde felsefe seçeneğinin olmaması

Cidden büyük bir eksikliktir. Felsefenin ne anlama geldiğinin genel itibariyle bilinmeyişinden de kaynaklı olabilir, ya da böyle bir kategori getirilirse, öyle ya da böyle her şeyi bu kategoride açmaya çabalayanların önüne geçmek için de konulmamış olabilir. Belki de hiç akıllarına bile gelmemiştir. Sorun ne olursa olsun, bir an önce düzeltilmesi gereken durumdur.

Felsefe nedir? felsefe, kavramlar üzerine düşünen, yeri geldiğinde yeni kavramlar üretebilen, hayatı anlamaya ve anlamlandırmaya çalışan, sistematik bir disiplindir. Sistemli olmasını ise mantık alanına borçludur. Herhangi bir şey üzerine alelade bir düşünüş, felsefe olmaz. Onun felsefi bir düşünce olarak ele alınabilmesi için, bir çıkarımsal (Argümantatif) çerçevede olması gerekir. Yani belli öncülleri olan ve bunlardan hareketle esas düşünceyi temellendirmeye yönelik bir çizgide ilerlendiğinin görülmesi şarttır. Tabi postmodern filozoflar örnek gösterilip, böyle açıkça bir sistem olmadan da felsefe yapılabileceği tarzında bir eleştiri gelebilir, ancak açıkça görülmese bile yine de bir dayanak noktaları ve sonuca mantık aracıyla varılması bakımından yine yaptığım tanıma uydukları görülecektir.

Uzun lafın kısası, mantıksal açıdan kategorilerin bizzat kendisinin varlığı bile, mantık ve dolayısıyla da filozofların çabaları, kurdukları kavramsal bağdaşımlar aracılığıyla ortaya çıkmış ve bizler tarafından bilinir olmuştur. Böylesine köklü ve kadim bir geleneğin yapısını inkar etmek, günümüzde düpedüz ahmaklık olacağından dolayı, felsefe diye bir kategorinin açılmıyor oluşu büyük bir eksiklik ve utanılacak bir durumdur. Bir an evvel bunun düzeltilmesini istiyorum. Bu konuyla ilgili her türlü yardımı edebileceğimi de belirterek, en azından böyle bir kategori gelmiyor olsa bile, bu sözlükte bunun büyük bir eksiklik olduğunu fark eden insanların da olduğunu gözler önüne sermek için bu yazımı yazmış bulunuyorum.

dinazorlar günümüzde hayatta olsaydı olabilecekler

Dinazorları bilmem de dinozorlar hayatta olsaydı, belirli bir sayıya düşüne kadar hepsini öldürür, ardından kalanları da büyük hayvanat bahçelerine yerleştirirdik. Suudi prensler, büyük kaplanları evcil hayvan olarak almak yerine, küçük bir raptoru lüx jiplerine alırlardı diye düşünüyorum.

kavga edecek olanlara tavsiyeler

öncelikle yalnızsan, pek tanıdığın yoksa ve kavga edeceğin kişiler koloni halinde gezen ve birbirlerinden cesaret bulan tiplemeler ise bir adet parmak muşta alıp cebinde gezdiriyorsun. Bir vurduğun tekrar ayağa kalkarsa gel yanıma. iş büyür, polislik olursa olay, hemen o muştadan kurtulup, savunmanı "birden fazla kişiydiler her şey bir anda başladı korktum ve kendimi savunmak için anahtarlarımı elime doladım, onunla vurdum" diyorsun. muştayı hiç karıştırmıyorsun. Olay bu kadar basit.

Haa yok ben delikanlı adamım öyle şeyler taşımam diyorsan bir güzel dayağını yiyip gelirsin eve. Sokak kavgasında kural yoktur bunu unutma.

jagten

Çocuğu sorgulayan elemanın gram bilir kişi olmadığı belli. tacize uğradığı düşünülen bir çocuk sorgulanırken, onun bilmediği bilgiler verilmez, yönlendirici sorular sorulmaz. Hatta tam tersi biraz yanlış bilgiler ışığında sorular sorulur ki çocuk gerçekten bir şey yaşamış mı? yoksa sorulan her şeye bir an evvel ortamdan kurtulmak için evet mi diyor? ayrıca sorgu 5 dk sürmez günler alır ve sürekli gidip gelinir bilir kişiye.

bunun dışında ufak tefek pek çok göze çarpan hatalar var. Her ne olursa olsun konu ve bakış açısı kazandırma anlamında güzel bir eser.

mutluluğu nerde aramalıyız

"Başkasıyla gelen mutluluk, başkasıyla gidecektir."
Nietzsche

Mutluluk dediğimiz şey süreklilik arz eden, mutlak bir ulaşılmışlık hali değildir. Öncelikle neyi aradığımızı bilmemiz gerekiyor. Tahmin edebileceğiniz gibi çok çalışmış, terlemiş, yorulmuş bir ırgatın içtiği soğuk bir bardak sudan alacağı zevkle, bizlerin oturduğumuz yerden içtiğimiz sudan alacağımız zevk bir olmayacaktır.

Burada mutlulukla zevki eşitlemekten ziyade, mutluluk için efor sarfedilmesini anlatmaya çalışıyorum. Hiçbir zaman tam bir mutluluğa ulaşamayacağınızın farkında olup, elde ettiğiniz az bir mutlulukla yetinmeyi bilen insanlar bence mutlu olacaktır ki bu gene başkalarına bağlı olmayıp, kişinin kendisini gerçekleştirmesiyle ulaşılan bir mutluluktur.

hayattaki en büyük illüzyon nedir

Ölmeyeceğimiz fikrinin içten içe benimsenmesi.

fakirlerin isyan edip ayaklanmama nedeni

"Yolsuzluk, rüşvet hiç kimsenin umurunda değil. Tabii yönetenler de bunu bilerek davranıyor. Çünkü Türkiye’de herkes küçük bir işletme. Adam 2000 TL’lik maaşıyla bir tane Doblo almış. Karısı çalışıp 1500 TL alıyor, oğlu çalışıp 1500 TL alıyor. Yaklaşık 5000 TL giriyor eve. Doblo’nun taksidi ödeniyor mu, ödeniyor. Aman düzenim bozulmasın. “Benden mi yedi” diyor. Gelir dağılımının adaletsizliği üzerinden herkesi böyle bir küçük işletme gibi yaparsanız, bu insanları sarsmak, “isyan edin” demek çok zordur. “Abi Doblo’nun taksidi” der size. Böyle bir korku. Bu tüm dünyada yönetenlerin hep işine gelmiştir. Mesela, aileyi çok savunurlar ve herkesin aile olmasını isterler. Aile tehlikesizdir çünkü onlar için. Aile işin içine girdiği zaman sorumluluk başlar. Bunlar dünyanın tüm yönetenleri için son derece faydalıdır. Din son derece faydalıdır. isyan etmekten alıkoyar bunlar sizi."
Haluk bilginer.

Büyük payı elinde bulunduranların pek çok yöntemi vardır ve yukarıda değinilen konu o yöntemlerden biridir. Bunlar, din adı altında insanların ağzına da sıçılsa şükretmeyi öğretir. En az üç çocuk yaptırıp sizin bağımlı ve devlet için asla tehdit oluşturmayacak bireyler olmanız sağlanır. Sürekli krediler verilip, ihtiyacınız olmayan şeylere reklamlar aracılığıyla toplumsal statü elde etme aracı olarak gösterip size bir sürü şey aldırırlar ve borca sokarlar. O borçları ödeme derdinden bir şey yapamazsınız.

Bunun gibi bir sürü olay var ve gün geçtikçe yeni yöntemler buluyorlar. Fakirler ise düzgün bir sorgulama ve anlama kapasitesini uzun zamandır zor çalışma şartlarından dolayı kullanamayan kişiler olduğu için akıl edemiyorlar.

işte tüm bunlar toplanınca neden ayaklanma olmadığı anlaşılacaktır.

cinler sözlük yazarı olsa açacağı başlıklar

soğan kabuğu kemirirken üstümüze sıcak su dökülme sorunsalı.

din dersi varken neden felsefe dersi yok

felsefe dersi olsa bile hakkıyla verebilecek alt yapıda öğretmenler yok. Felsefe öğretmenlerinin bile bir çoğu düzgün bir doğru düşünme dersi verebilecek kapasitede değilken, bu doğru düşünme dersini Türkçe öğretmenlerine veren bir sistemden söz ediyoruz. Felsefe dersleri olsa bile bu emin olun yunan tarihini anlatmaktan öteye gitmeyecek dersler olacaktır. idealleri olan öğretmenler yok değil ama onları da gerek müdürler gerek bıkmış çalışma arkadaşları olsun bütün enerjilerini emip, tipik memur kıvamına getiriyorlar.

Haa felsefe dersi verecek adam yok hiç koymayalım değil demek istediğim. Keşke olsa da tarihini öğretseler. Bu tür yeni atılımlar zaten aksak işler ancak sonradan toparlanır. işin temeli felsefe insanda doğru çıkarım yapmayı, kendisine safsata sunulduğunda anlayıp reddetmek gibi devletin istemediği idrak yönlerini güçlendirdiği için bir süre daha olmaz, hatta olan dersleri de kaldırmaya çalışırlarsa şaşırmamak gerekir.

cahille tartışmak

ironik bir şekilde tartışma esnasında size "cahille tartışma" temalı güzel sözlerden söyleyip konuşmayı sonlandıran kişilerin genelde cahil olması.

napıyorlar google'a cahille tartışma sözleri falan yazıp birkaçını ezberleyip, tüm konuşmalarda sıkışınca söylemek adına ezberliyorlar mı bilmiyorum ama komik gerçekten

bu arada tüm bunu yapanlar cahildir demiyorum ama gördüğüm çoğunluk, kaçmak adına yapıyor.

lolita kelimesine en uygun kişi

Lolita'nın kelime kökeni pek de masum değil. Leon izleyenler varsa eğer oradaki mathilda, lolita olarak geçiyor ve kendisi yaşı belirtilmese de 14-16 arası bir çocuk.

Demek istediğim şey bilmeden yanlış sulara girmeyin.

sözlükte entelektüel kız yoktur varsa ispat etsin

entelektüellik öyle şap diye kanıtlanabilecek bir şey değildir. entelektüellik Genel bir birikim gerektirdiği için , pek çok konuda konuşmak ve fikir alış verişinde bulunmak gerekir ve bu zaman alan bir şeydir.

psikiyatrik hastalıkların esas sebebi

popper kendi zamanında konuşulan önemli 4 meseleyi açıklar. Bunlar marksın tarihsel maddeciliği, freud'un psikanalizi, alfred adler'in aşağılık kompleksi ve einstein'in rölativizmi. Bunlardan üç tanesi ilginçtir der çünkü ne olursa olsun, ne tür bir yaklaşım getirilirse getirilsin, kendi sistemi içinde uyumludur.

Yani hastalıkların esas sebebi şudur, o da freudyan ya da carl gustavcı ya da şizoanalitik sistemde karşılığı budur diye açıklarsınız. Bu tutarlı olur ama demek değildir ki bu esas sebeptir. Demem o ki ortada bazı bozukluklar var ancak bunların açıklaması perspektife göre değişebilir, ortak olan şey ise hastalığın kendisi.

erkeğin en çok para harcadığı şey

Erkekten erkeğe değişecek olan harcamalardır.

Benimkiler,

Kıyafet, oyun, kitap ve sprey boya.

instagram hesabı olmayan erkek

benim de aralarında bulunduğum güruh. Etrafımızdaki insanlar inanmıyorlar, genelde tepkileri onlardan gizlediğim yönünde oluyor. Anladığım kadarıyla resim paylaşılan bir platform ve ben güzel resimler çekebilen biri değilim. Başkalarının çektiği resimler de sikimde değil. Olay bu galiba.

yapay zekaya sahip iki robotun arasındaki konuşma

Çoğunuz duymuştur facebook'un yapay zeka çalışmaları yaptığı ve bu yapay zekaların aralarında, kendi oluşturdukları bilinmeyen bir dille konuşmalarından dolayı fişlerinin çekildiği haberini.

işte o konuşma çözümlenmiş. iyi ingilizce bilmenize gerek yok zaten oldukça sade ve anlamsız bir diyalog.

https://thenextweb.com/ar...n-language/#.tnw_pem3HSTB

anladığım kadarıyla bob bilginin sınırının olmadığını söylüyor ve temel eğildiği nokta ontoloji.

alice ise topları seviyor ve kendisi solipsist.

Edit: arkadaşlar ben "yapay zekalara bak ya ahaha ne kadar salaklar bunlar mı bizi yok edecek ahahaha" gibi bir şey demedim. özel mesaj atıp bana böyle demişim muamelesi yapmayın.

caner taslaman ve cübbeli ahmet hoca tartışması

Cübbelinin mantıksal çıkarımlarının oldukça düşük olmasından dolayı az çok mantık bilen herkesin taslamanı haklı bulacağı tartışmadır.

Cübbelinin o malum videosunda savunduğu temel şey, "bokun kuranda yenmesinin yasaklanmamış olması" (ki bu yanlış, temiz şeylerden yiyin için yazar kuranda ancak olmadığını varsayalım biz) kabulünden yola çıkarak taslamanın bok yemesi gerektiğini, bunun absürt olacağından dolayı da taslamanın haksız olduğudur.

Ancak sorun şu ki bir şeyin haram olmaması, onun kesin yapılmak zorunda olduğu anlamına gelmez. Yine Taslamanın örneğini vermek gerekirse, biriyle konuşurken amuda kalkıp konuşmaya devam etmek alenen kuranda haramdır diye geçmez. Ancak bu durum oldukça absürttür ve akla aykırıdır. Bu yüzden yapılmaması makbuldür.

kargo paradoksu

Felsefe literatürüne postmodernizmle beraber gelmiş olan, pragmatist - hazcı iki tutum arasında sıkışan ve bu yüzden de işlerini tam olarak yerine getirmekte sıkıntı çeken kargo çalışanlarının sebep olduğu bir paradokstur. Kendisi en az zeno paradoksları kadar kafa yakar.

http://www.youtube.com/watch?v=BiyM8TrqyiA

şiirlerden akılda kalan dizeler

.....

Geldiler beklenen çiftler ormana
Duruyor iki genç ne hoş, yanyana
Bir kurşun kadına bir de çobana
Çınlasın yıllarca orman be Ali!
..

Faruk Nafiz Çamlıbel

beni neden sevmedin diye sormak

şu soru üzerinde düşünüldüğünde aslında bu sevme işinin elimizde olup olmamasına göre anlamlı ya da anlamsız olan soru.

cidden insanlar kimi sevip kimi sevmeyeceğine karar verebiliyorlar mı?

"insan tabii ki istediğini yapabilir ama istediğini isteyemez."
Schopenhauer