bugün

entry'ler (477)

fabio alexandre da silva coentrao

galatasaray' ın alması ihtimalinin geçtiğinin söylendiği futbolcu.

tamamen almak mümkün değil de, şöyle genç oyuncuları kiralasak aslında en güzeli olacak. giren çıkan yok, adamlar tecrübe kazansın, ligin sertliğine göre fiziken alışsın diye ret cevabı alma ihtimali de düşük, en güzeli yani.

en büyük problemi fazlasıyla kayarak müdahale yapmaya çalışmak olan bir futbolcudur bu adam. aslında ismiyle beraber neredeyse kimliğini oluşturan bir özelliği bu kayarak müdahaledeki başarısı ama adam arkadan yayı çekerek atlıyor hep. denk gelmemesi durumunun riski çok büyük. ama yine de çok yüksek ortalamayla başarılı oluyor.

turkcuturanci com

turania.org' un çoğunluğu nasıl bilinçli ve 'kafa'lı adamlarsa, buradakiler de yaklaşık aynı oranda tam tersi durumdadır.

17 ağustos 1999

(#5827687)

başlıkları alt alta okumak

· bir amerikalı bir japon bir türk (3)
· devlet tayyip kilicdaroglu

dünyanın en mutlu insanı olunan anlar

bir erkek icin edilen kavgadan kazanan olarak cikilan andir.

sigarayı bıraktıktan sonraki ilk gün

bugunden farkli gecmemis bir gundu.

Sabah yine paket almistim.

terk eden sevgiliye yapılacak pislikler

taze taze yasanmisken (#10128696) no'lu entryde bahsedilen pisligi bir de buradaki arkadaslar ayni seyle karsilasinca kotu duruma dusmesin diye cozumu ile beraber birkac ani esliginde anlatmak istedigim baslik.

Soyle ki, ayrilali yaklasik bir bucuk yildan fazla olmus eski sevgili bir gun arayip bulusmak, konusmak istedigini soylemistir. Bayagi anlasirdik birbirimizle, iletisim cok iyiydi aramizda. Zaten neden ayrildik onu da hatirlamiyorum simdi, niye ayrildik ki harbiden? Neyse.

Iyi bakalim, bir derdi vardir sonucta guzel bir gecmisimiz var yardimci olalim dedik, yanina gittik. Yeni hayatin nasil, kim var kim yok derken gece oldu, evine davet etti. Muhabbet iyi, zaten isim gucum de yok diye kabul ettim. Olaylar gelisti falan filan derken o gece birlikte olduk. Bu konuda katkisi olan alkol unsuruna da tesekkur ederim ki boyle bir tecrube yasadik.

Sabah 5 gibi uyandim. Birseyler atistirmak icin mutfaga gittim geldim sigara yaktim yanina uzandim. Zaten sabahin koru, ac da sayilirdim, sigara iyi vurdu boyle ufaktan bir karincalanma isgal etmeye baslarken kollarimi, ayni isi bir suru alakasiz dusunce de beynimde yapiyordu. Onlardan bir tanesi aniden cok ama cok cekici geliverdi.

Tamam iyi bir gece gecirmistik, tamam iyi bir gecmis birakmistik ama sonuc olarak ayriydik ve icimde iliskimizden kalan sinir eden ayrinti ve uktelerde yok degildi. Icimdeki ses beni iyice zorladi ve sonunda kazandi, ustumu giydim toparlandim, yatagin bas ucuna, telefonunun hemen yanina bir miktar para biraktim bir de not birakip gune basladim.

Uyanabilecegini tahmin ettigim bir saatte de bir telefon kulubesinden cebini aradim -giderken sesini sonuna kadar acmistim- ve telefon acilinca telefonu kapattim. Bes dakika sonra aradiginda telefondan kulagima tecavuz edercesine saldiran cigliklari ve hickiriklarina kahkaha atarak cevap verdikten sonra o huzur ve mutlulukla guzel de bir gun gecirdim.

Bu yuzden bu iyi ve son derece etkili bir pisliktir,kullanabilirsiniz. Lakin once sunu bi dinleyin:

bir arkadas ortamindaydik. Kizli erkekli ciftli tekli bayagi bir sure eglendik. Daha dogrusu eglendiler zira tam kosede oturup 2 dakikada bir telefonuna bakan kiz yuzunden eglenmeyi bile unuttum. Oyle saklabanlikla dikkat cekmeyi pek sevmem, ama gerektiginde de yapmiyor degilim. Futbol konustuk yok, siyaset, yok. Bastan gecmis cenabetlikler, yok. Felaketler, yok. Muzik? Yok. O gozler bir turlu tamamen telefondan kopamadi gitti. Artik yenilmis bir haldemasadaki tanimadigim birisi film damarima basti ve kontrolsuzce dahil oldum konuya. Hararetli bi tartisma ortasinda goz ucuyla bir an baktigimda dikkatle dinledigini gordum. Ve hayatimda film takintimin tek meyvesini o gun aldim.

3 saate yakin film konustuk ve tartistik. Son 2 saat zaten sadece onunla konusuyorduk, ortamdan kopmustuk. E konu boyle olunca icimden gelen 'isin yoksa bana gidip film izleyelim mi?' sorusunu da durduramadim ama sukur ki olumsuz yanit almadim.

Zamaninda dayimdan yuruttugum cek cumhuriyetinden alinma absinthe'i el altinda tutaraktan klasik en iyi filmlerden 5-6 secip izlemeye basladik. Cerez falan yiyorduk ama birsey icmemistik pek. Ucuncu filmden sonra yorgun argin film hakkinda konusurken icki teklifimi kabul etti(bulustugumuz yerde tek icmeyen o oldugu icin tepkisini kestirememistim). Absinth'ten alkol, uyusturucu vesaire hakkinda konusma surerken iyice sicak basti, tenler yakiasti ve sonra ufak capli bir yakinlasma ardindan uyuyakaldi. Yatagima tasiyip ustunu orttum. giderken uyumadigini fark ettim ve hangi sozle basladi bilmiyorum ama oldukca guzel ama zorlu bir gece basladi.

Ayrintilari birakip sonuca gelelim. Sabah kalktim. Yanimda degildi. Parfum sikmisti odanin ici buram buram kokuyordu. Herhalde iceridedir diye dusundum ama hic ses yoktu evin icinde. Kalkip dolastim her yere baktim, yoktu. Isi cikmistir deyip geri dondugumde sigaraya uzanmamla sok olmam bir oldu. Bir zarf vardi ve icinde ne oldugunu dogru tahmin ettim, para. Gulmeye basladim ve onu aradim. Gulen bir sesle 'ne oldu?' dediginde 'ustu kalsin demistim' dedim gulerek, ve telefonu kapattim. Sonra kufurlerle dolu ama guzel bir gun gecirdim.

Bundan oturu, oyle hemen ne guzel yontem diye atlamayiniz. Herkese de yapmaya kalkmayiniz.

Ha bu arada dostlar, kizmayiniz, gelebilecek cevabi da vermeliydim. Oyle tek tarafli yardim icime sinmedi.

bir kıza ilk buluşmada söylenmeyecek sözler

(bkz: orospu)

klasik bi turk erkegiyseniz bi sekilde ayrilinca diyeceksiniz zaten,acelesi yok.

Edit: olm bu kadar eksilediginize gore 'hepiniz aynisiniz' demekte haklilar yani.

terk eden sevgiliye yapılacak pislikler

herhangi bir kisi ile basrolde yer alinan bir pornonun soyle suslenmis puslenmis bir kopyasini hediye etmek.

Tercihe gore mevzubahis ex'i ikna edip guzel bir geceden sonra 'bugune kadar yaptiklarin icin' gibisinden bir not ile para birakip gitmek de hos oluyor.

Ha tabii kotu seylerdir bunlar,o baska.

sigi von koeding

1968 doğumlu, dare tagini kullanan graffiti sanatçısı.

kendisi en iyilerden biri sayılırdı ve hala sayılır. ama ne yazık ki aramızda değildir 6 mayıs 2010 itibari ile.

rest in peace koenig...

sitesine ulaşmak isteyenler için : [http://www.dare.ch]

24 ekim 2010 fenerbahçe galatasaray maçı

galatasaray' ın gaza gelse de yenilgiden kurtulamayacağı maç olacaktır. gaza gelip gelmeyeceği de şüphelidir zaten.

bahis severler rahatlıkla handikaplı fenerbahçe oynayabilir.
daha garanticiler fenerbahçe' ye koyabilir handikapsız.

san marino

iddaa' da ortahalli bir milli takımla (isveç, norveç, finlandiya gibin birşeydi)maç yaparken takımına 3 handikap verildiğini görünce 'oha lan o kadar da yemiyolardır mınakoyim' dememe ve hemen ardından dalınan istatistik okyanusunda son maçlarındaki 8-0, 9-0,11-1,31-3 gibi abuk skorlarla karşılaşmam ile beni oldukça şaşırtmış ülkedir.

not: handikap 3 mü 4 mü hatırlayamıyorum. ama handikap x ise takım zaten x+1 fark ile galip olmuştu.

küss mich

eski karşı komşum ile aramızda geçmiş yalnızca 2 dakikalık saçma sapan bir diyalog sonrasında yıllarca ciddi ciddi anlamının 'küs bana' olduğunu sandığım şarkı.

street art

graffiti' nin bir parçasıdır. genelde siyasi veya toplumsal mesaj taşıyan ve sanatsal nitelik taşıyan graffitiler street art kapsamında kabul edilir. yapılışında özel ve kesin bir stil kullanılmamaktadır. zira halka açık bir yere zekice yerleştirilmiş bir propaganda veya mesaj amacı taşıyan graffiti düz yazı şeklinde bile olsa sanata dahil olmuş olur. üç boyutlu olmasına da gerek yoktur ama üç boyutlu olanları da vardır.

en çok yapılış şekli ise stencil ve afiş olarak yapılanlarıdır.

ayrıntılı bilgi için: (bkz: graffiti/#5655573)

banu avar

bir 10 kasım' da anıtkabirdeyken, ben ve iki arkadaşım merdivenden inerken birden 'gençlerle, geleceğimizle fotoğraf çekinelim' gibi bir cümle kurup fotoğraf çektirmiş olan kişi. işin kötü tarafı şu ki o gün ve sonrasındaki uzun bir süre kim olduğunu hatırlayamamış, ismini anımsayamamıştım. eş dost akrabaya haber salıp bana ismi ilk verebilene ödül verecek duruma kadar geldikten sonra orgazmdan daha zevkli anlara örnek teşkil edebilecek kadar içimi huzur dolduran bir an internette tesadüfen rastladım. zaten bir şekilde ailevi olarak tanışıklık falan çıktı. neyse. evet.

ben bu yazıyı sana yazdım

seninle en sevdigimiz saatlerdeyim. belki sen simdi bu saatleri baskasiyla seviyosun. kulaklarima nefeslerin degil tamamen kuralsizca dizilmis yiginla sarki yerlesiyor yavas yavas. hatta simdikinde gozumun onune geliyosun. dedin ya sahteyim, uzdu ya seni cok gulebilisim, ciddi olmayisim, bastan belirledigimiz kurallara uyusum, yalandim hani, kandiramadik birbirimizi. olsun, yalan da olsa bizimdi masallar. komik olan su ki bunu yazarken sarki degisti ve stripped calarken beraber gayet de icten ve gercek guluslerimiz, ustume basima pasta dokusun geliyo aklima. sadece eglence ve sadece sinirsiz mutluluk, sinirsiz paylasim, sinirsiz hazdan kurulu 'biz'.

neyse.
en sevdigimiz saatlerden birindeyim. belki sen simdi bir baskasiyla seviyosun bu saatleri. onu bilmiyorum ama tipki seni duyamayisim gibi, sen de beni duymuyosun. en sevdigimiz saatlerde simdi kendime sonunda itiraf edebiliyorum ki, seni seviyorum. yakismazdi, kizardin bana ama, su anda beni goremiyorsun amina koyim. bolca koyarim simdi amina koyim. kizma bana, sen yoksun ki amina koyim.
bi derdim var bu gece cikiyo ortaya. tutamiyorum icimde ama bu sefer de sen yoksun.

hayatimda bircok kisiyi ozledim, bircok kisiye asik oldum ama hicbirinde bu kadar bozulmamistim. kendi kendime hem de. sevmedigimi saniyodum. cok iyi anlasiyoduk. hayatimda en cok deger verdigimi sandigim insanla en sonunda rahatca ayrilabilecek kadar iyi anlasiyoduk. herkesten uzaktaydik. oysaki alakamiz bile yoktu. oyle buyuk bi askimiz falan da. bu yuzden kazandik ya aslinda * boyle kazancin amina koyim.

seninle cok sevdigimiz saatlerdeyim.
sen belki simdi bu saatleri baskasiyla seviyosun.
lafi uzatasim yok ama biri simdi yalnizlik paylasilmaz falan diye otuyor kulagimda. bok paylasilmaz. neyse.

seninle cok sevdigimiz ssatlerdeyim.
olsan yine sevsek daha guzel olurdu. gecti. hos, o zaman bile belki hersey icin gecti.
simdi bunlarin hicbirini duymuyosun biliyorum, gormuyosun. senden baska herkes biliyo ki seni seviyorum. dedim ya herkesten uzakta benimle kalabilen tek kisiydin, nerden haberin olcak ki?
sevmek isterdim bu saatleri yine senle. saclarim daha da uzadi. hatta su an en sevdigin halde. savasirdin ya hani bazen, sevmezdin oyle yumusak olmasini, tam istedigin gibi. ama hicbir sey istedigim gibi degil.
birkac kez tiksindigimi gorunce kestigin bebek taklitlerini bile ozluyorum amina koyim. oysaki hersey kontrol altindaydi, sevgi falan soz konusu degildi sexgilim. hani sorumluluk derdi olmadan, sinirlar olmadan mutluyduk. neydi o klasik sevgililer gibi tavirlar? neydi o sacmalik. gecmislerimize dair hicbir sey yokmuscasina hayat guzelken nereden cikti ki gecmisim? neyse amina koyim ya. cevap veremeyecegini bilmeme ragmen soruyorum oyle. sanki buradasin lan.

seninle en cok guldugumuz saatlerdeyim. biseyler eksik. ne mi? omzum uyusmuyo. uyusmadigi icin seni rahatsiz edip duzeltemiyorum basini. kufredemiyorum sana. bana pic deyip arkani donemiyosun. e dogal, yoksun amina koyim. ezan okunuyo simdi de. kufretmiyim ayip olur degil mi? * eksikleri sayiyodum, tam su saatte olmasi gereken gulucukler ve abuk sabuk nefes alisverisleri yok. o yari suursuz yari mantikli diyaloglar yok. gunlugumuzdeki gibi. daha dogrusu diyalog defterimiz. hersey o gunluk bokundan cikmadi mi zaten? neyse. yine.

turkcell 3g ile baglaniyorum hayata. amina koyim hayatin, seninle bagli ciksaydik ya bu gece gokyuzune? simdi bunlar ask cumleleri saniliyo. ismimiz neydi bizim? *

her neyse. saygi duydugum, daha dogrusu neye ugradigimi sasirtabilen tek kadin, duymasan da seni seviyorum. pic falan deme oralardan. bu sefer gercekten love you lan.

seninle yorgun argin gozumu acmam gereken bir sabaha dogru ilerliyorum simdi. vucudumun alakasiz yerlerindeki kizarikliklarin hepsi gozlerime yerlesti simdi. asik bile degildim sana lan. sen sevilebilecek biri bile degildin ki. ne ara oldu ki bu? amina koyim senin ya. ozledim amina koyim, kalk da yiyecek bisiler yap be *
seni seviyorum. gayet kufurlu, gayet soguk, gayet ciddi-cok istedin ya hani- be.
kizardin bana cok.
kizardin bazen sonradan sarilsan da.
kizardin sana sexgili dedigimde.
x'in altini kaybettigimi yeni fark ettim. alt yarisi yok artik, sevgili.
kizardin bana kufrettigimde.
olsan da kizsan.
uzun sure oldu, olabilecegini asla dusunmezken biri alt ust etti herseyi. ama niye bilmiyorum. ne bi sinir var ne de nefret.
asktan mideme agri da girmiyo bak.
ama oldu iste. senin gibi, bi anda.
duyamayacak kadar uzaktasin, yine de, seni seviyorum.
amina koyim.

29 ağustos 2010 eskişehirspor galatasaray maçı

iddaa' da galatasaray' ın nice 1.20 ila 1.45 oranlı deplasman maçlarında 0/1 çifte şans sonuçla sahadan ayrıldığının haftalardır görülüyor olması sebebiyle 1.90 oranın 'banko 1' anlamına gelmeye başladığı maçtır.

isterlerse 1.001 oran versinler yine banko diye yazmam. böyle güven veriyor galatasaray takımı.

velhasıl, eskişehir' in iç sahada hakimiyeti sebebiyle bankocular için çş0/1, biraz daha zorlamak isteyenlere 2-3 toplam gol sayısı ve 1-1 maç skorunu öneririm.

edit: galatasaray' ın galibiyeti galatasaray hakkındaki düşüncelerimi hala değiştirmemiştir. eskişehir maçını bir dönüm noktası olarak nitelendirmek ise dereyi görmeden paçayı sıvamaktır. henüz gaza gelecek bir durum yok. nihayetinde eskişehirspor maçı. eskişehir iç sahasında oldukça iyi bir takım olmakla beraber yine de öyle karşısından galip ayrılınca gaza gelecek bir takım değil.

edit 2: galatasaray taraftarının ne kadar soğuduğu gol sevinçlerinden belliydi. normal şartlar altında galatasaray' ın hangi maçı olursa olsun keçiören çay bahçelerinden yükselen sevinç sesleri her zaman diğer takımlardan baskınken bugün tüm dikkate değer sevinçler fenerbahçe ve beşiktaş maçlarından çıkmıştır. galatasaray maçındaki gol sevinç sesleri ise oldukça ruhsuz ve güçsüz olmuştur, tıpkı takım gibi.

kavga edecek adam aramak

türkiye' de dışarıdayken maksimum yedi, ankara'da dört, keçiören' de 1 saniye sonra mutlu sonla bitecek eylemdir.

bir nesil next next next ile büyüdü

akla o oyunların biraz daha gelişmeye başladığı günlerdeki mavi klasik yükleme arkaplanlarını ve ea sports' un belki milyonlarca kez sırf alışkanlıktan reddedilmiş register' larını getiren cümle.

typical/custom falan diye yükleme seçenekleri de yoktu o zamanlar. sadece typical vardı. sormaya tenezzül bile etmezlerdi amına koyim bildiğin biz oyuna itaat ederdik. şimdi kibarlaştılar tabii hal hatır soruyorlar, istek arzu varsa yerine getiriyorlar negzel be.

back dediğim için mavi ekran veren bilgisayar hatırlarım ben be. o derece artistlerdi şerefsizler.

galatasaray

yıllar öncesinde başarılarında ağlarken zerre utanç duyulmayan, gururdan ve mutluluktan deli gibi ağlatan bir takımken taraftarının şu anki durumun birinci dereceden veya dolaylı her hangi bir sorumlusunu eline geçirmesi durumunda o gözyaşlarının hatırına acımadan, ağlata ağlata, hani derler ya, kanırta kanırta, bıkmadan usanmadan sikeceği bir takım haline gelmiş ruhtan yoksun futbolcu yığını.

ulan geçtim amına koyduğumun 10 yıl öncesini, birkaç sene önce bile son anda da çevirseniz maçı, futbola doyuyor gurur duyuyorduk. derbilerde bilmem nede ana avrat giden tüm herifler bile izlerken gurur duyuyordu rakiplerinin, ulan rakibin amına koyim vatandaşının, milletinin, halkının futbolda olsun başarısını görünce.

ah şimdi küfrettik ya, hemen takımı satıyor oluruz, görün bak yarın taraftarın tepkisi güvensizlikle falan açıklanacak, hala ümit verilmeye falan çalışılacak. belki 20 senedir her yaz aldığımız oliveira' yı, roque junior' ı, habire cimbom' a göz kırpan pires' i falan getirip koyacaklar 'susun' diye. amına koyim hepsinin amına koyim. yıllar öncesinde duyulan gururdan düşülen şu iğrenç halin amına koyim. bırakın da küfretme hakkımız bari olsun amına koyim.

siz birkaç yılda bu takımın amına koydunuz. e amına koyim bırakın biraz da biz koyalım amına koyim.