bugün
tavsiye

sözlüğe kız getirmek

yeni mensup olduğum bu mecranın bende şu anda bıraktığı intiba nezih olduğu yönünde. Hatta burayı klon diyerek küçümseyen ekşiden bile katbekat nezih.

ada

Türkan Şoray'la Rutkay Aziz'in başrolü paylaştığı 1988 yapımı filmdir.

Ben çok sevdim, aynı zamanda çok da duygulandım izlerken. Diyalogları, duygusu çok güzeldi.

Filme yapılan yorumlara göz gezdirirken söyle bir şeye denk geldim, daha da duygulandım.

"sen özgür bir kuşsun. özgürlüğünü bozmamak adına gittim ben, sevmediğimden değil."

ekşi sözlük te yazar olmak

an itibari ile eriştiğim büyük (!) mertebedir.

3 senedir üyeleri idim ve ayda yılda 1 siteye girer ve entry bile girmeden çıkarak ulaştığım mertebe. ilk 10 entryden sonra öküzün trene baktığı gibi bakıp kendi kafanıza göre takılınca erişebileceğiniz mertebe.

hede hödö yapan boş laf yapan feminist üniversite kulübü üyeleri gibi olan yazarlar topluluğuna katılmaktır.

ha baştan söyleyeyim, maaş vermiyorlarmış.

erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar

Bazı kadınlar penis şeklinde pasta yapabiliyorlarmış. Çok ilginç ama o pastaya bakacağıma yapanın götüne bakmayı yeğlerim.

iyi geceler 27 gizemli yazar

isminizi görseydik ne zararımız dokunurdu ki size diye düşünsek de;
Bizden gizlemeye çalıştığınız her şeye rağmen,
Size de iyi geceler
27 gizemli yazar.

hayatınızı bir kitap adıyla özetleyin

(bkz: gönül ki yetişmekte)

daha sonra "bir delikanlı'nın romanı" adıyla basılan flaubert romanının türkçe adı.
kendisi, öyle çok övülecek bir roman olmasa da gördüğüm en güzel kitap isimlerinden biri; muhtemeldir ki çevirisini de yaptığı için bu isim cemal süreya'nın işi.

yalnız yaşamak

evdekilerin bir hafta, iki hafta, bir ay bir yere tatile gitmesiyle aynı şey değildir.
taşınalı sekiz ay oldu galiba. herkes uyusun da kendime vakit ayırayım diye beklediğim, gece tek başıma resim yaptığım kitap okuduğum zamanları özlüyorum. öyle saçma ki aylardır yalnız kalsam da vakit ayırsam dediğim hiçbir şeyi yapmadım.
günde tek öğün en kolay yemeği yiyorum.-hatta bazen çabuk çorba- oysaki ben yemek yapmayı sevdiğimi sanırdım. meğerse ailemin yaptıklarımı yemesini seviyormuşum. hiçbir şey pişiresim gelmiyor.
galon galon kahve içsem kafamı toplayamıyorum.
en kötüsü de aklımın bırakıp geldiğim şehirde, o evde kalması. ben bir aile reisiymişim annemin babamın evinde, bunu çok net anlıyorum. herkesten sorumluymuşum da lisede, üniversitede, şimdi atandığım yerde hep sorumluluğumdan kaçıp onları terk etmişim gibi bir his... hiç yakamı bırakmıyor. en son gittiğimde büyük bir kriz çıktı ben toparladım canımdan kanımdan gitti verdiğim emek. olsun ama kardeşim "abla sen hep gittin zaten yoktun ki" diyince anladım asla yetmeyeceğini ve bu çocukluktan başlayan başarısız aile reisliğini hiç bırakamayacağımı.
ben şimdi kendi evimde kalırım ama aklım kalbim duramadığım yerde.

bir sene boyunca eve kapanıp kitap okumak

bir sene boyunca eve kapanıp kitap okumak yerine eve kapanmadan her gün kitap okumak çok daha etkili olacaktır. en azından akıl sağlığınızı kaybetmezsiniz. okuduğunuz kitaplara göre değişir tabii.

can yaman erkekse sözlük erkekleri ne

Röportaj sırasında ağzını kapatmaya gerek duymadan geğiren , daha dünkü ve basit bir çocuk olduğunu unutup Kıvanç Tatlıtuğ gibi rüştünü ispat etmiş bir aktöre tepeden bakan söylemler eden, erkekliği ıspatın bel altı ile mümkün olduğunu düşünen ,neydim ne oldum delisi biri ile kıyaslanmak şöyle dursun adımın bile yan yana gelmesi korkunç olur.

icardi 1905 ile alakalı başlıklar

cumhurbaşkanına tapanlara ses çıkmıyor altı üstü bir galatasaray taraftarı, oyuncusunun adını nick yapmış. kendince takılıyor. çok mu ? eleştirilerine saygu duyarsınız veya duymazsınız o ayrı konu ama eleştiri herkesin hakkıdır. edit : beşiktaşlıyım.