(bkz: adonis)

aslında konuyu yeterince araştırmayan insanların çoğu der ki "100% mafya 100%maganda ya da başka bir boktur ruhsatlı silahı olan taşıyan"

ama yurt dışında silah taşımak ayrıcalıktır ve şu mantığı göstermektedir;

"benim herşeyim kayıt altında benden daha güvenilir kimse yok. devlet bana o kadar güvenmiş ki silah taşımama izin vermiş ya sen kimsin eleştiriyorsun amk?"

silahtan korkma insandan kork. hangi insan? ruhsatsız olandan tabi. kaydı kuydu her kurumda olup sadece horozlanmak için silah aşıyan kim kaldı ki? yasalar ne derse ne kadar silah yasası çıkarsa çıksın silahla suç oranı değişmeyecektir. ruhsatsız silahların önüne geçilmedikçe...

(bkz: gözlerim artık görmüyor) izlenmesi gereken kesinlikle inception ilk entrymin aksine...

bilimsel yöntem:

fikir = ortaya atılan düşüncedir. eğer "oha mantıklı lan" diye karşılanırsa 2. aşamaya geçer;
hipotez = üzerinde çalışmalar yapılan ve duruma olası açıklamadır
teori = eğer içindeki son 1-2 pürüz daha atılırsa yasa olacak olan şey demektir. ona yalan demek pek akıl karı sayılmaz.
kanun = (bkz: yer çekimi) vs gibi artık doğruluğu su götürmez olan ve yıllarca çalışmalar sonucu varılmış noktadır. onu reddetmek "yerçekimi yoktur", "2+2=4 değildir" demek gibidir...

bu yazılanları inanan inanmayan bütün bilim adamları kabul ederek işe başlar. yani kanun olmaya 1 adımı kalmış teoriyi körü körüne reddeden herkes gerizekalıdır. inanan gerizekalı değildir inanmayan da değildir. kesin kanıt olsa zaten neden "iNANMAK" densin ki? ama evet evrim teorisini reddetmek varolan en büyük gerizekalılıklara yakın birşeydir ama aklı fikri yerinde olan hiç bir inanan insan da çıkıp demez mi YA EVRiM TEORiSiNi DE TANRI YARATTIYSA?... iŞTE BUNA saygı gösterilir, işte o adam dinlenir ve fikrine saygı duyulur. bağnaz dinciler veya atarlı ergenlerle tartışan hiçbir yere va-ra-maz...

fizyolojik olarak kızları beğenmesi gereken biz erkekler olduğumuz için bayanların fikrinin bizim fikrimiz karşısında zerre kadar önemi ve mantığı yoktur. tıpkı bizim " bu herifte ne buluyor aq." cümlemizin onlarda önemi ve mantığının olmaması gibi...

çiğ köfte...

(bkz: buyrun benim) onlardan biri oluyorum... futbolu erkeklik ile bağdaştıran vatandaşların yüzde yüzünden üstün silah bilgim ve neredeyse bir o kadarından iyi atışım var. Eğer futbol erkeklikse silahta erkekliktir arkadaşım. bunu söylediğim zaman "ne alaka" cevabını aldım. ama soru, futbol nereden çıktı da erkeklikle alakalı oldu...

nasıl olur da silah erkeklik değil, karizma değil ise futbolda erkeklik sembolü değildir. kaldı ki birinin erkekliğine bayan mı karar versin yoksa spır ve hobi türü mü?

ne olacağı gerçekten tahmin edilemeyen durum. onlarca yorum hepsi farklı farklı. oradaki hacı hocaların da görüşleri kesin çok farklı farklı olacağından iç karışıklıktan elemanı unutmaları normaldir.

kesinlikle inception...

tamam yavaş anlayışı herkese göre değişir ama bu sefer ki "yavaş"'ın gerçekten kıtaların kayma hızıyla denk olduğunu vurgulamalarında fayda vardır ders verenin...

yeni albümleri "A View From The End Of The World" ile tekrar dönüş yapan ve 18 nisan 2011'de Children of bodom'un alt grubu olarak ensiferum ile birlikte istanbula gelecek olan grup

(bkz: sünni aborjinler japondur)

5. filmde abartılmıştır. yani biraz daha kassalarmış öpüşme sahnelerine de koyacaklarmış. çok fazla yerde çalmış. tabi mükemmel bir parça olduğu için bu konuda pek şikayet edilmez...

eğer zenginseniz ve çok para harcıyorsanız; hatta çok değil, para seviyenize göre az olsun, ama diğer insanlardan yine de çok harcıyorsanız işiteceğiniz laf;

-o. çocuğuna bak parayı buldu saçıyor pezevenk!

ama eğer hiç harcamaz, yada o koca paranıza göre hayli az harcarsanız bu sefer;

-yuh! pzvenkteki paraya bak insan biraz harcar ko...mn çocuğu!

yani zenginseniz ne yaparsanız yapın daima eleştiri oklarına hedefsiniz...

saz eşliğinde (bkz: imperial march)

Şimdiye kadar yapılmış en etkili anti-materyal silah sistemidir (yani anti-materyal denmesinin sebebi şudur; 40mm'lik homojen çeliği 1 km'den delebilmesi)

ağırlığı; 18 kg,
namlu dahil uzunluğu; 1800mm
namlu boyu; 1200mm
namlu çıkış hızı; 1450 m/sn
sistem; uzun geri tepme yarı otomatik, (şarjör kapasitesi 5)

(bkz: barret m82a1) herkesin çok duyduğu 50 (bkz: kalibre)'lik bir anti materyal tüfeğidir ve 1 inç'e yakın (2,54 cm)'lik bir çeliği 1km'den delebilmektedir.

bizim steyr amr/iws'mizin ne özelliği, farkı vardır? hemen açıklayalım;

amr(aanti-material rifle / infantry weapon system) yani anti materyal tüfeği, piyade silah sistemi demektir. genelde silahlardan özellikle büyük kalibrelilerden mucize beklemeyin, tüfek hakkında bilmeniz gereken tek şey yarı otomatik olduğu ve hala prototip olduğudur. (belkide kullanılıyordur da hükumet gizliyordur çünkü çok ciddi bir silah...)

bu silah 15.2mm steyr APFSDS mermisi kullanır. kısaltmalardan bana da gına gelmesine rağmen açılımı şudur;
Armour Piercing Fin Stablized Discarting Sabot
zırh delici kuyruk dengeleyicili sabot atar

(olur eğer türkçeye uyarlarsak.)

bu mermi büyük bir barut hakkı ve önünde 15 milimetre çapında, boylamasına 4 parçaya bölünmüş bir plastik kapsül bulundurmaktadır. bu mermi ateşlenince bu kapsül fırlar. namludan çıkar çıkmaz çevresindeki sabotlar dağılır ve ortaya silahın büyüsü çıkar. bu büyü bir uranyum yada tungsten dart okudur ve çapı 7mm kadardır. çevresindekiler sayesinde yiv alır ve onları bırakması sayesinde hava direncine neredeyse 0 tepki gösterir ve çok stabilize bir uçuş gerçekleştirir. sivriltilmiş ucu ise 4 santimlik saf çeliği 1km'den bana mısın demeden deler geçer.

bu sistem howitzer toplarında kullanılmaktadır FSDS olarak. tüfeğe ilk uyarlandığı model de steyr'ın amr/iws 2000 modelidir.

yediği küfür kadar da para ve terfi alacağı ayrı bir gerçektir bunu diyen o.çocuğunun. (tabi gerçekse)

#7223002 entrysiyle gereksiz bir başlığa verdiği kısacık ve öz cevap ile gerçekten tebrik ettiğim yazar

kanas, keleş vs gibi çakma türkçe kelimelerden nasibini almış zamanının iyi silahlarından. hemen her silahı anlayacağım ama insanların neden eskilere saplandığını kesinlikle anlayamayacağım...

ilk önce ağır makineli değildir, ağır olup olmadığı sadece (bkz: kalibre)ye bağlıdır. 50 ve üzerini ağır olarak adlandırırız.

asıl adı pk olan bu silahın fazlaca türevi vardır ve en çok bildiğiniz türevi dragunov(yani türkçede kanas!?) ile aynı mermiyi kullanan PKM'dir.

daha çok bir destek silahıdır. g3 ile karşılaştırmak saçmalıktır g3'e hantal demek ayrı bir olaydır pkm'nin yanında. çünkü birisi saldırı tüfeği olarak tasarlanmıştır öbürü ise genel amaçlı makineli tüfek olarak (general purpose machinegun).

kolay bulunması ucuz ,dayanıklı ve uzun menzilli olması sebebiyle(ki bu tür bütün makineli tüfekler uzun menzillidir.) hemen beğeninizi kazanan silah.

almanlardan kalashnikov tasarımını çalan mikhail kalashnikov'un ak-47'ye destek olması için geliştirdiği silah ((bkz: stg 44 yani 44 yılında yapılan ilk saldırı tüfeği. ne kadar da tanıdık görünüyor...).

bir çok başarı kazanmış olan bu tüfeğin emeklerine gerçekten minnettarız ama zamanı yakalamak istiyorsak yeni teknolojilere açılmamız gerekmektedir. yani şunu demeye çalıştım;

düşmanlarımız pkm'lerimizin ucunda, biz ise onların sadece klavyelerinin.
düşmanlarımıza dakikada 650 mermi kusabiliriz, onlar mı? dakikada minimum 3000 (bkz (bkz: dillon) gatling gun)
biz pkm'lerimizi taşıyabiliriz. ama onlar da unutmayalım mg4'lerini, balistik füze laptoplarını yanlarında taşıyor.

-silah suya girdi çıktı hala çatır çutur saydırıyo!!!
-e iyi tamam da piyadenin suda ne işi var?

bu beceride askerleri eski teknolojiye harcamak gerçekten yürek burkmaktadır.

apo'nun nasıl olduğunu açıklayan birliktelik