bugün

entry'ler (63)

sürekli hayatı kaçırdığını hissetmek

sürekli hayattan kazandıklarını az bulan insana eş değerdir aslında. hayatın ona kattıkları ve ya hayatın ona sunduğu fırsatlar küçük geldiği için fark etmemekte ve hep kaybediyormuş gibi hissetmektedir.

çay içecek kadar basit insan olmak

ingiltere'ye giderse beş çayı için bir yerlere gidecek olup da bu ülkede eleştirilecek başka bir şey bulamayıp çay alışkanlığı eleştiren biridir.

antidepresan

her insanın bazen ihtiyaç duyabileceği ama bağımlılık etkisi yüksek olan ilaç türü.

birini değiştirmeye çalışmak

iki kişi başta birbirini olduğu gibi kabul ettikten sonra zaten ilişki devam ettikçe her şey yerine oturmakta ve ilişkideki kişilere uygun hale gelmektedir. en başta karşındakini tanımadan zaten neyi değiştirebilirsin ki. belki de gerçekten senin istediğin gibi birisidir nereden bilebilirsin. hayatı akışında yaşamak lazım ama hepimizin bunu unuttuğu anlar oluyor malesef..

vizelerden sonra oluşan derste not tutma isteği

notların açıklanmasına kadar gerçekleşebilecek bir durumdur. notlar açıklandıktan sonra kişi yüksek almışsa zaten geçerim gerek yok, düşük almışsa ne yapsam da geçemem zaten seneye alırım bu dersi şimdi yapamadığımı finalde mi yapı cam, eğer orta halli bir not almışsa da aman sınav yaklaşınca not bulur çalışırım şimdi bunu aldıysam finalde de alırım bu kadar düşüncesiyle vazgeçilen durumdur. ( tabi istisnai durumlar da olmaktadır. )

sevgiliyle yapılabilecek en güzel eylem

hayatı beraber geçirebilmek.. iyi kötü yada sıkıcı bir gün dahi olsa o zamanı güzelleştire bilmektir en güzeli. o sınav çalışırken sen uyuduğunda sıkıldığını hissedip uyanarak onun sıkıntısını almaktır mesela. hatta ara verip sırf onun hoşuna gittiği için age of oynamaktır. kafasını dağıtıp sonra rahatla derse dönebileceğinden emin olduktan sonra rahatça uyuyabilmektir mesela. ya da uyandığın da seni güzel bir kahvaltıyla karşılaya bilmesidir. gecenin bir vakti sıkıntıdan çıkılan ama insana sabahı yaptıran yürüyüşlerdir. hava alalım yarım saat der çıkarsın ama artık o yürüyüşler dertleşme olmuştur ve öyle güzel geçer ki zaman güneşin yüzüne vurduğunu hissedersin ve gider bir kahvaltı yaparsın üzerinde eşofmanlar olsa da. ama bu güzel gelir sevgilinin yanında yadırgamasın kendini.. hep yan yana iken yapılmaz sevgiliyle güzel şeyler mesela aranızda şehirler vardır bazı zamanlar ama bir yere gider oturur yemek yersin ve birden masana ufak bir paket gelir. şaşırırsın getiren kişi kaybolmuştur çünkü birden açarsın sonra içinden bir cd ve senin için hazırlanmış güzel bir video..içindeki özlemle izlersin onu bir kez daha aşık olursun sonra ona. işte karşındaki sevdiğinse gerçekten onunla sadece nefes alıyor olabilmek bile en güzel yapılabilecek bir şeydir..

sabah 6 dan akşam 6 ya ders çalışmak

sağlıksız bir çalışma düzenidir. sabah 6 kafa da hiç bir şey yok odaklanmak rahat haklısın ama belirli bir süre sonra bünyeyi olumsuz etkileyeceğinden uzun zamana yayıldığında seni dahada olumsuz etkileyecektir. şimdiden düşünmeni tavsiye ederim.

tayyip erdoğan ın atatürk ten uzun olması

o baş göğe ermedikçe uzun olsa ne fayda dedirten hadise..

progresif rock geleceğin evrensel müzik kültürüdür

her insanın laf edenden etmeyene kadar dinlediğinde yer bulduğu müzik türüdür.

facebook ta yedek hesap açan liseli

hesabını yedekler ise çalınan hesabındaki bilgilere ulaşamayacağını düşünen yegane varlıktır..

sözlük yazarlarının kullandığı parfümler

DKNY - be delicious.

uludağ sözlük teki atatürkçü yazarlar

bize bırakmak istediği ülke için elinden gelebileceklerin fazlasına göz dikmiş ve başarmış olan ulu önderimizi her daim minnetle anan ve bulunulan ülke durumu içinde biz gençler senin bize verdiğin ülkeyi layıkıyla taşıyamadık atam derken utanan yazardır..

izmirlilerin manisalılardan ahlak istemesi

ahlak tanımını toprak altında yaşayan kadınlarla bir tutan trol çalışması. yaşanılası en güzel şehrimizi kirletmekten başka amacınız yok mu? o kadar ahlaklı sınız madem insanlara yalnızca öneride bulunabileceğimizi bu şekilde aşağılar tavırda konuşmakla ahlaktan bahsetme hakkınızı yerle bir ettiğini söylemem gerek bile kalmıyor bence..

izmir de olağanüstü hal ilan edilsin

nereden biliyorsun ki izmir'lileri ? herkesin tek tek kütüklerinden huylarına kişiliklerine kadar her şeyi biliyorsun galiba? Müslüman ve Türk kültürünün özelliklerini de ezbere biliyorsun tabi ayrıca bunların hepsini bilerek bunları yazıyorsun değil mi? yoksa oradan buradan duyduğun laflarla bunları söylüyor olamazsın her halde. her şehrin kültürü farklıdır. artık laf etmekten vazgeçin ya. senin ne kadar Müslüman olduğunu Allah'tan başka kim biliyor da sen bu şekilde bir genellemeyi yapabiliyorsun? Müslümansınız ama insanların hakkında dedikoduyu nasıl bu kadar rahat yapabiliyorsunuz. dedikoduda değil aslında böyle kolay nasıl yargılıyorsunuz anlamış değilim gerçekten. insanlar hakkında bilmeden etmeden günahlarını alarak böyle bir genelleme yapıp birde bizim müslümanlığımıza ve Türklüğümüze asla laf edemezsiniz. evet milliyetçilik Atatükçülük düşüncesini diğer şehirlerden fazla taşıyoruz ve bununla gururda duyuyoruz. ama asla Müslümanlığımıza da Türklüğümüze de laf edemezsiniz. kimse kimseye laf edemez bu konuda hiç kimseye. hele oradan buradan edinilen saçma sapan durumlarla böyle bir genelleme yapmanın gereksizliğini anlatamıyorum bile.

the vampire diaries

son sezonuyla ayrı bir tat vermeye başlayan sevdiğim bir dizi .

--spoiler--

Stefan ve Elana'nın artık gitmeyen ilişkileri yayınlanan son bölüm itibariyle bitmiş gibi duruyor. En azından finalde bu şekilde gösterdiler. Damon ve Elena yı yenilikler bekliyor gibi. ama Jeremy için Klaus sağ olsun pek rahat bırakacak gibi durmuyor. Jaremmy nin de diğer avcı gibi vampirleri öldürme hırsıyla değişeceğini ve kendini zapt edemediklerinden bonnie güçlerini kazanana kadar yeni bir vampir avcısıyla uğraşacaklarını düşünmekteyim. her sırlarını bilen bir avcı.. yeni bölümler daha hareketli olucak gibi..
--spoiler--

acun ılıcalı nın çorabı sadece bir kez giymesi

madem atacaksın 30 TL ne gerekli. ya da 2 yıllık çorabı peşin almak ne amaç ta dedirtebilir. askerdeki takıntısını yeni fark etmemiz de ilginç tabi ki..

izmirlilerin şehir milliyetçisi olması

şehir terörizmi dediğin şeyle tabir ettiğin oluşuma dikkat etmelisin bence. ne dışarıdan gelene lafımız oldu ne izmir'imiz den gidene. Her şehrin kendine özgü durumları vardır ve sen bunu şehir terörizmi olarak adlandıramaz sın. biz insanları dışlamıyoruz ki. kimseyi küçükte görmüyoruz. ama dar zihniyetteki insanlar bile bur da iken kimseye laf etmiyorlar. neden yaptın neden ettin demiyorlar. ya da hiç tanımadığın birine bir şey sorduğunda karşındaki insan bin dertli bile olsa sana gülümsemesini eksik etmiyor. buraya geldin de mi konuşuyorsun yoka duydukların la mı bilmiyorum. ama sen nasıl memleketinden bir insana daha sıcak oluyorsan bizde öyleyiz. demişsin ki mini etekli insana normal bakmak mı özgürlük. kimse bunu söylemiyor. sen kendin özgürlüğü tanımında bu şekilde oluşturmuşsun. bur da en açığından en kapalısına herkes istediği yerde rahatça davranabiliyor. ve bunu kopuk bir şekilde yapmıyor anlıyor musun. aile ilişkileri önemli bağlar kuvvetli. ben yabancı bir şehirde eğer bilmediğim bir yer ise 35 plaka gördüm mü giderim merhaba derim yardım isterim eğer sormam gereken bir sor varsa sorarım. aynı şekilde bana da aynısı olur. biri izmir'in yerlisiyim dedi mi olay bitmiştir kan çeker yani. ve hani bunu neden böyle saçma bir ayrımcılılık olayını dökmüş olduğunu anlayamadım açıkçası. herkesin memleketi kendi için özeldir. her şehir kendi içinde ayrı güzeldir. insanların bir çoğunun hoşuna gidebilecek bir şehirde yaşıyor olmak yada öyle bir şehir yapısını devam ettiriyor olmak güzel bir şey. ama bizim yapmadığımız bit şeyi olmuş gibi gösterip karaşa yaratmanın lüzumu yok bence..

bazen sadece ağlarsın

ağlayarak içindeki tüm yükten kurtulmak isteyenlerin bir türlü başaramadığı şey.. olduğunda sanki bütün üzüntün uçacak hissini verdirtir ama gün gelip de o bir damla aktığında gözünden işte anlarsın o zaman yalnızca üzüldüğünü fark etmek için ağladığını.. ortada hiç bir sebep yoktur görünürde. ama ağlarsın işte, durduramazsın hatta kendini hıçkırıkların alır başını gider. durdurmak istedikçe daha yüksek sesle ağlarsın. sonra salıverirsin kendini aksın gitsin dersin. yavaşça kesilir hıçkırıklar ve içine atıp görmek istemediğin şeyler yüzünden bu hale geldiğini fark edersin..

sözlük yazarlarının ilginç özellikleri

çok iyi umursamam..

fotoğrafının altına destan döşeyen insan

birde bir çeşitleri vardır ki onların düşman başına.. birbiriyle hiç görüşmemiş bir kızımız ve bir erkeğimiz alırlar iki fotoğrafı hiç bir şeye benzemeyecek hale gelinceye kadar shop yaparlar. özellikle yazılar ve o kırmızı kalpler olmazsa olmazları arasında ilk sıralar dadırlar. bir de yetmezmiş gibi kendi şarkıların olarak ithaf ettikleri (her fotoğrafta ayrı bir şarkının linkinin olması da gariptir) şarkının linkiyle birlikte aşkla ilgili upuzun bir yazı bekler ve tabi ki de onun altında da karşı taraftan gelen seni sevi-yorumlar ile bezenmiş aşktan soğutucu insanların bulunduğu insan topluluğudur.