bugün

entry'ler (232)

ibrahim tenekeci

bir başka yakarır;

çocuklar yarı yolda bırakır bizi tanrım
kendine gel diyorsun, gelsem olmaz mı sana

ibrahim tenekeci

sen böyle güzelken bana söz düşmez.
bakma, şiirler yazdığıma.
senden korkuyorum budur güvencem.
vardı şimdi yok, o gençken;
bir şaşkınlığım ben ademden kalma
demiştim ama;
ateş olsa ısıtamaz kendini
dünya...
bakıyorum kırlara halden anlamak için;
kuşların uçuyor çiçeklerin açıyor,
yeni gelinlerden de eskisine
herkesin içinde bir sevgili yaşıyor!

incitmeden acıtıyor gönülleri güzel insan.

necromancer

3 yıl kullanılan şifre başlık olunca insan bir garip oluyor.

nasip olsa yine gitsem yaylaya

belki seni bana yazar yaradan.acziyeti kemiklerde hissetmek.

şehvetin adını aşk koydular

halbuki şehvetle aşk arasında ne uzun mesafe var.

aşk

(bkz: senden gayrı yar seversem öldür beğni öldür beğni, beğni beğni beğni öldür)

19 nisan

opeth 2009da istanbula küçükçiftlik parka geldi.

orgazmik icecekler

(bkz: sirke)

düşüp kalktıktan sonra düşülen noktaya bakmak

birde düşülen noktaya tükürmek diye bişey vardı para bulunur derlerdi.atıyor muyum ne?

bir leyla gazeli

osman sarı nın bir savaşçıdır kalbim adlı şiir kitabındaki ilk ve en güzel şiirdir.

çiçekleri anla gözlerin gibi
gözlerin gibi açıyorlar senin

ölüm gözlerini dikişin bir noktaya
deprem bir göz kırpışındır senin

ırmaklar bunca yıl koşudadır denize doğru
bir bilsen gözlerin en derin denizdir senin

güneş ki sabahı arıyor mutlak sen varsın
bu yağmur ancak saçlarına düşmek içindir senin

kalemim en dik bir yokuşu tırmanıyor
her yanın öyle sarp bir yokuş ki senin

en yüce bir devrimi yükledim yüreğime
çağları yarsın da gelsin artık çağın senin

evren bekledi yollar bekledi ben bekledim
sabır netsin daha bir gelişin yoktur senin

bu leyla yitirmiş bir çağın çöküşüdür bil
çağları çekerdi peşinden leyla gözlerin senin

bir baraj boşanır gibi boşanır içimden sevgi
daha sel basmadı mı çöl kuraklığını senin

elbet çıkamaz bir gezegen yörüngesinden
çünkü en emin yoldur çizdiğin çizgi senin.

ağlamak isteyip ağlayamamak

migren krizinde başa gelen durum.

the summer of katya

--spoiler--
biliyor musun jean-marc, gözlerin öyle koyu ki,hemen hemen kapkara.onları aydınlatmak için çok ışığa ihtiyacın var.
--spoiler--

kampusten cikarken kimlik gosteren ogrenci

(bkz: fünikülerden çıkarken akbil basmaya çalışan insan)

cahiz

edebiyat, zooloji ve antropoloji âlimi. ismi, Amr bin Bahr bin Mecnûn el-Kinânî el-Fakîmî el-Basrî olup, künyesi Ebû Osmândır. Basralı olup, Zeys kabîlesindendir. Biraz şaşı ve patlak gözlü olduğu için, Câhız ismiyle anılmış ve böyle meşhur olmuştur. 767 (H. 150) senesinde Basrada doğdu. 869 (H. 255) senesinde aynı şehirde vefât etti.

Câhız, Bağdat ve Basrada ilim tahsil etti. Ebû Ubeyde, Esmaî, Ebû Zeyd el-Ensârînin derslerini dinledi. Sapık yollardan olan Mûtezile fırkasının tanınmış âlimi Ebû ishâk ibrâhim bin Seyyâr el-Besrâ el-Belhî, Câhızın keskin zekâ ve kâbiliyetini görerek, onu elde etti. Eserlerini felsefecilerin bozuk fikirleri ile dolduran Ebû ishâk Câhızın saf zihnini de ifsât etti. Bir taraftan fen ve edebiyât ilimlerinde yetiştirirken, diğer yandan onun îtikâdını bozdu. Küçük yaşta ilmî araştırmaları tâkib eden, hattâ bu maksatla yapılan toplantılara iştirâk eden Câhız, kısa zamanda yetişerek, ilmî konularda eserler vermeye başladı. Câhızın kâbiliyetini ve zekâsının üstünlüğünü gören Mûtezilenin önde gelenleri, ona büyük alâka gösterip maddî yardım sağladılar. Böylece kendi sapık îtikatlarına göre yetişmesinde destek oldular.

Edebiyat sâhasında da meşhûr olan Câhız, fesâhat ve belâgatta çağdaşlarını geride bıraktı. Ehl-i sünnet âlimlerinden bâzıları, onun belâgat ilmine dâir yazdığı eserlerden faydalandılar. Eserlerinden birini okuyan Halîfe Memûn, onu sarayına aldı. Vezir ibn-i Zeyyâd, Câhızı koruyarak ilmî çalışmalarında destek oldu.

Câhız, devrinin en büyük zooloji ve antropoloji âlimiydi. Hayvanların her türünü inceledi. Eserlerinde hayvanların yaşayışları hakkında ince bilgiler verdi ve hayvanları deney için kullanan ilk âlim oldu. Tedkik ve deneylerini, o konu hakkında doğru bilgi elde edinceye kadar sürdürdü. Hayvanlardaki uzvî değişiklikleri de inceledi. Hayvanların âdetlerini ve husûsiyetlerini izâh ederken, Allahü teâlânın onları yaratmasındaki hikmeti de gözler önüne serdi.

Câhız, kendi düşüncelerini, eserlerinde hayvanları konuşturmak sûretiyle ortaya koydu. Bu durum daha önce doğu edebiyâtlarında Kelîle ve Dimne ile Hintte, 13. asırda Mesnevî-i şerîf ile Mevlânâda görülür. Câhızdan tam sekiz asır sonra dünyâya gelen 18. asır Fransız edebiyâtçısı La Fontentaine, onun hayvanları konuşturma üslûbunu taklid ederek üne kavuşmuştur. ilk defâ hayvanları konuşturma sanatını ortaya çıkaranın La Fontaine olduğu batılılarca iddiâ ediliyorsa da, onun bu sanatı Câhızdan ve diğer Müslüman milletlerin edebiyatçılarından aldığı açıkça ortaya çıkmaktadır.

Avrupa bilginleri, milletlerarası ilmî toplantılarda, teneffüs faaliyetinin sâdece akciğerlere mahsus olmadığını, teneffüsün ciltteki delikler vâsıtasıyla da yapıldığını ilk ortaya çıkaranların kendileri olduğunu söylerler. Fakat bu arada Câhızı zikretmeyi kasten unutur görünürler. Halbuki Câhız, asırlar önce bu hakîkatı ortaya koyan tek âlimdir. El-Hayvân isimli eserinde şöyle demektedir: "Her kıl dibinde, bedenin teneffüsünü temin eden delikçikler mevcuttur. Şâyet bunlar olmasaydı, insan ilk anda ölürdü." Bu, Câhızın, tecrübeleriyle ortaya koyduğu açık bir hakîkattır.

Câhız ilk defâ kuru destilasyona tâbi tutmak sûretiyle hayvan gübresinden amonyak elde etmeyi de başarmıştır.

Halîfe Mütevekkil zamânında saraydan çıkarılan Câhız, Basraya yerleşti. Orada uzun bir ömür sürdü. Nihâyet 869 senesinde Basrada öldü. Öldüğü zaman kucağında ilmî birçok kitap bulunuyordu.

ilmî konularda araştırma yapan kimseler, Câhızın eserlerinden büyük ölçüde istifâdeyle, buluşlarını da tasdik etmişlerdir. Kazvînî ve Demîrî gibi zoologlar onun eserlerinden çok faydalanmışlardır. Edebî alanda da kendisinden sonra yetişenlere tesiri çoktur. Birçok edebiyâtçı, eserlerini yazarken Câhızı taklid etmiştir.

edit:hayatını kitap okuyarak geçirdiği ve kitaplar arasında öldüğü rivayet edilir.

hakan albayrak

"her gün söylüyorum.kızım diyorum,okul çok kötü bir yer;git, ama kendini kaptırma.gidiyor kendini kaptırıyor" diyerek yeniden beni benden alan yazar/şair.

yazısının sonunda şu not bulunuyor:
"güzel haber.kızım korsanlara bayılıyor.demek ki içten içe sistemin canına okumaya can atıyor."

beethoven piyano sonatı no 14

genco da her bölümünde illaki çalan insanı umutsuzluğa sürükleyen ölümü hatırlatan beethoven eseri.

bi gulusu kiskanmak

acziyette level atlamak.

dördüzlere verilebilecek isimler

bekir,ömer,osman,ali

26 ocak 2009 bursa depremi

rüzgar sesi zannediğim bir sesle kayan değil hoplatan deprem.avize sadece hopladı sallanamadı annemde bana inanmadı.

in the dark

norah jones in söylediği in the dark ın sözleri şu şekildedir.

In the dark
It's just you and I
Not a sound
There's not one sigh
Just the beat of
my poor heart
In the dark

Now in the dark, in the dark
I get such a thrill
When he presses
his fingertips
Upon my lips
And he begs me to
please keep still
In the dark

But soon
This dance will be endin'
And you're gonna be missed
Gee, I'm not pretendin'
'Cause I swear it's fun
Fun to be kissed

In the dark
Now we will find
What the rest
Have left behind
Just let them dance
We're gonna find romance
Lord, in the dark