bugün

entry'ler (472)

malum anadolu vakfı

Aile ve Sosyal Politikalar bakanının takdir ettiği hizmetleri benimsemiyoruz diye; bu tecavüz rezaletinin sonucunun vakfın kapatılması olmadığını düşünüyorum. Tecavüzcüye en ağır cezada zaten herkes hemfikir. Ayrıca tacevüzlerin gerçeleştiği karaman yurdunun da bizzat Ensar vakfı tarafından da devlet tarafından da sorumlu tutulması gerekirdi.
Vakfın korunması kısmını aile ve Sosyal Politikalar bakanının yapması vakfın değil sema Ramazanoğlunun densizliği.

manevi kızıyla aşk yaşayan dünya lideri

Kasetli kanıtlı yolsuzluk ve hırsızlıklara inanmazlar da kendi arkalarından uydurdukları iftiralara kendileri inanırlar. Düşünme yetisi aktarılmamış ki genleriyle.

neden petrolü bırakıp bor enerjisine geçmiyoruz

Başkası adına utanmak deyimini yaşatanların cevap aradığı sorudur. Eskiden fwd:fwd:fwd: mailler gelirdi, onlarda yazardı bunlar, şimdi de facebook geyikleri bilgi sanılmaya başlandı. Okuyun yahu, elinizin altında internet var
Bakın bakalım bor yakıt mıymış, petrole alternatif miymiş.

meydanbenim

normal değil. bu konuda hemfikirsek şu yazacaklarıma şaşırmazsınız;
etek de giyebiliyor
ıslak saçla sokağa, buz gibi havaya bile çıksa sinüzit olmuyor
geceleri çok çekici oluyor ^^
dürüme bayılıyor* kavurma-ekmek için 13saat önceden heyecanlanabiliyor
hayranlarının kalbini kırmıyor

d'nin gülü, bülbülü. bissürü ortak arkadaşımız da varmış, bu vesileyle muleyime, saipsize, melankolike falan hepsine de selam ederim.
kendisine sevgilerimi sunarım, öperim :*

uludağ sözlük tiyatro kumpanyası

sıcakta kola, soğukta salep ikram eden kumpanya. biz içiyoruz, tarçınlı tarçınlı. agaton hoşlaşmasa da danitsa hiç ihmal etmeden sürekli ikram sürekli ikram...

3 kasım 2009

akp yönetimi ile tanışmamızın 7. yıldönümüdür. dönüm noktasının yıl dönümüdür.

uludağ sözlük tiyatro kumpanyası

roller mi daıtılıyormuş neymiş. katılmak isteyen kaldıysa, son pişmanlık belki fayda eder. bu sanata gönül veren arkadaşlarımız için bir güzellik yapabiliriz, gerekirse kendi rolümü veririm, sahne arkasına çekilirim, yeter ki katılım sayısı artsın.

özlem kumrular

(bkz: türk korkusu)
(bkz: bayan hayatbirrüyadır ın yeldeğirmenleri)
(bkz: hola)
(bkz: hoşçakal milano hoşçakal aşkım)
(bkz: aşkın beş hali)
(bkz: kaçılın türkler geliyor)
(bkz: kadınlara coğrafya dersleri)

özlem kumrular

beğenir özlem kumrular kendini. beğensin. o beğenmesin de ben mi beğeneyim? kendine yükleyebiileceği her şeyi yüklemiş.
işte (özet) biyografisi;

"1974'e istanbul'da doğdu. Lisansını Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü'nde, yüksek lisansını aynı üniversitenin tarih bölümünde, doktorasını ise ispanya'da Salamanca Üniversitesi'nde yaptı.

XVI. yüzyıl Avrupa-Osmanlı ve Akdeniz tarihi, ispanyol ve italyan paleografisi, imgebilim, dini ve sosyal çatışmalar, marjinal sosyal gruplar, pikaresk roman üzerine çalıştı.
"Türk imgesi, Türkler ve Deniz" ve "Muhteşem Kanuni" kitaplarının editörlüğünü yaptı. Yayımlanmış çok sayıda kitabı bulunan Kumrular, halen Bahçeşehir Üniversitesi'nde öğretim üyesi."

uludağ sözlük tiyatro kumpanyası

oyun da belli. gelmeyenler çatlasın. ooohhhh uludağ sözlük tiyatro kumpanyasının sefası olsun

uludağ sözlük tiyatro kumpanyası

oy oy oy mesajlar yağıyor, katılmak isteyenler falan. şşş! sakin olun, sırayla, sıralya. saaipsize, mulayim'e falan mesaj atın, ben aracı olurum belki.

sanatın ve sanatçının dostu uludağ sözlük!

uludağ sözlük tiyatro kumpanyası

günler ve saatler uygun olmamış demekki, kendine güçlü rakipler gösterenleri de tatmin edemedi,seve seve katılacak olanlar da sevemedi demekki.

sözlük üzerinden yapılacağını sanıyordu sanırım katılmak için bu kadar istekli olan sözlük ahalisi. hayal kurmayı seviyormuş gerçekleşmesini beklemiyormuş herhalde.

çünkü kumpanyanın toplantıları o kadar kalabalık gerçekleşiyor ki dev bir müzikal sahnelemeyi planlıyoruz.

artık söyleyecek söz kalmamış, yarı yolda bırakmanın da ismi konmamış.

gerçek bir etkinlik ağır geldi. ama biz bu hatayı sürdürme konusunda ısrarcıyız. evet, çok konuşanlar, mutlaka katılırım diyenler yok yanımızda, ama biz burdayız. biz bir bütün haftamızın koskoca 1 gününün koskoca 2saatini(şu an için bütün haftasonu planlarımızı altüst eden 2 saat, çok zorluyor bizi 1/7 haftanın, 2/24'ü) kumpanyaya ayırıyoruz.

katılırım diyip de yanımızda olmayanlar izlemeye gelirler belki.

götürü bedel

işçilik ücrti için de basit mantıkla geçerli olan sistemdir. bir de anlayamamak var ki, leş
şöyle ki;
validem telefonda "dayınlar kendi evleri için yevmiyeye çok ödedi ama bizim ev için götürü verdiler, daha hesaplı oldu" dediğinde telefonda olduğumuzdan mütevellit anlamadığım için beni bi süre kitleyen, açıklamayı aldıktan sonra en doğru mantık olduğunu düşündüğüm sistemdir.

bayan kuaförlerinin hafiften kırık olması

güven alabilmek içindir. siz güvenip ağda zamanınızdan, sevgilinizden ayrıldığınızdan, ve bilimum mahrem konulardan bahsederseniz içindeki abaza ayı da yavaştan ortaya çıkacaktır.
ha bir esinlenme de olmuyor mudur? olabilir. bir arkadaşım 4 erkekle bi arada çok çalıştıktan sonra kız olduğunu unutup "abi karının g.te bak mk" demişti. olabilir.

arkadaşından sigara saklamak

bir kere de o alsın da ben "pakedim yok yanımda" diye "tüh" demeden içeyim doya doya enayi sigarasını değil mi? bir ben miyim enayi, arkadaş?
iş buraya kadar gelince de saklanır tabi, bedava mı ulan? en ucuzu olmuş kaç milyon para eskinin parasıyla.

angut

yere konarken geri vitesle konması nedeniyle ismi hakaret literatürüne geçmiş diye duymuştum.

kizlara laf atarken annesini dusunmeyen hayvan

sanırım hayvan demek yersiz. neden annesini düşünmek zorunda olduğunu anlayamadığım için bu da. yani laf atmak büyük bir erdem eksikliği, kültür yoksunluğudur zaten. yolda yürüyen bir kıza laf atan kişi de bu yoksunlukları düşünen biri değildir. yani annesini düşünmesi için de bir sebep yoktur. hatta belki düşünüyordur da, acaba ne yemek yaptı gibi falan.
"senin anana bacına laf atsalar hoşuna gider mi hayvan?" mı demek istiyorsunuz? bu mu etkili olacak yani?
hem bizim millet canı sıkıldıkça anneye söver de sokakta pek annelere laf atmaz, küfür de mecazi zaten, kimsenin sinirlendiği bir insanın annesiyle sevişmek isteyeceğini sanmıyorum. lakin laf atma biraz da beğeni meselesi ya, beğeniyi kültürsüzce belirtme şekli hani, annelerin bu olayla bu açıdan pek ilgisi olduğunu düşünmüyorum.

avg

bilgisayarı kasmaz denmiş, feci kasıyor, virüs tespitinde memnun değilim denmiş, valla memnunum ben o konuda. demekki adamına bilgisayarına göre muamele yapan bir zımbırtı bu. ama öyle kasıyor ki her sabah, bilgisayar başında ilk cümlem koyayım avgye oluyor. başlığını görünce bile ilk bu cümle çıktı ağzımdan.

eksileyenlere kahkahayla gulmek

"acımadı kiii acımadı kii" demektir. o kadar ciddiye alınır.

batum

memleketimdir, bir çok akrabamın yaşadığı şehirdir. gidemedim, göremedim. yemyeşilmiş. insanları bizden çok daha fazla misafirpervermiş, evleri bizimkiler gibi temizmiş. umarım karadenizin las vegas'ı olma yolunda ziyan olmaz.