bugün

sevdiği entry'ler

kürtçenin farsçaya benzemesi

irani dil olduğu içindir türkçe-uygurca ilişkisi gibi

Burada önemli olan kürtçe farsça,arapça gibi edebi bir dil olmayı başarmış mı

Bir tane anıt bile yok.

zülkarneyn in uzaya seyahati

Zülkarneyn Kur’an-ı Kerimde ve Tevrat’ta ismi geçen, Allah’ın kendisine dünyada bir takım imkanlar sağlayarak uzayın derinliklerine seyahat edebilmesi için “Sebeb” isimli uzay aracını verdiği kutsal kişidir.

Zülkarneyn hakkında Kur’an’da Kehf Suresi 83-99 ayetlerinde bildirilenlerin dışında, bu şahsı anlatan başka bir kaynak yoktur. Surede adı geçen bu kişinin bir peygamber mi? Veli mi? Hükümdar mı? Yoksa sıradan bir insan mı olduğu bilinmemektedir.

O kendisine Rabbi’nin vermiş olduğu “Sebeb” adlı araç ile 3 ayrı noktaya seyahatlerde bulunmuştur.



- Güneş’in battığı yere

- Güneş’in doğduğu yere

- Ve iki Sedd/ Südd arasına



Zülkarneyn Ayetleri ( Kehf Suresi 83-99)

Kehf Suresi 83 – Sana Zülkarneyn’den sorarlar de ki: “Size ondan bir hatıra okuyacağım”

Kehf Suresi 84 – Biz Ona yeryüzünde imkan sağladık ve ona her şeyden bir sebeb verdik

Kehf Suresi 85 – O da bir sebebi izledi

Kehf Suresi 86 – Nihayet Güneş’in battığı yere varınca, onu kara balçıklı sıcak bir göze batar buldu. Onun yanında bir de kavim buldu. Dedi ki: “Ey Zülkarneyn ya bunlara azap edersin. Ya da haklarında güzel bir tavrı esas alırsın

Kehf Suresi 87 – Dedi “Zulmedene azap edeceğiz sonra Rabbi’ne döndürülecek: O’da onu görülmedik bir azaba çeker”

Kehf Suresi 88 – fakat inanıp iyi iş yapan kimseye de en güzel mükafat vardır. Ve ona buyruğumuzdan kolay olanı söyleyeceğiz.

Kehf Suresi 89 – Sonra bir Sebebi izledi.

Kehf Suresi 90 – Bir süre sonra, Güneş’in doğduğu yere varınca, onu (Güneşi) kendilerine ondan (Güneşten) başka bir örtü yapmadığımız bir topluluğun üzerine doğar buldu.

Kehf Suresi 91 – işte böyle Biz; onun yanında olan her şeyi hubr olarak (Bütün inceliklerini ve hakikatini bilme bakımından) kuşatmıştık

Kehf Suresi 92 – Sonra yine bir Sebebi izledi

Kehf Suresi 93 – Nihayet, iki Sedd/Südd arasına ulaştı. Orada o iki sedden/südden başka bir de kavim buldu ki; neredeyse söylenen tek bir sözü bile anlamıyorlardı.

Kehf Suresi 94 – Dediler: “Ey Zülkarneyn Ye cüc – Me cüc bu yerde bozgunculuk yapıyorlar. Onlarla bizim aramızda bir sedd/südd yapman şartıyla sana vergi verelim mi?”

Kehf Suresi 95 – Dedi Rabbi’min bana kendisine imkan sağladığı şey daha üstündür. Siz bana bedensel gücünüzle destek verin de, onlarla sizin aranıza kat kat engel çekeyim.

Kehf Suresi 96 – Bana demir kütleleri getirin (dedi). iki sadefin arası eşit olunca; “Körükleyin” dedi. Onu ateş haline koyunca da “Getirin bana üzerine erimiş bakır ve katran dökeyim” diye seslendi.

Kehf Suresi 97 – Artık onu ne aşabildiler ve ne de delip geçebildiler.

Kehf Suresi 98 – Dedi; Bu Rabb’imden bir rahmettir. Rabbim’in vaadi gelince onu yerle bir eder ve Rabbim’in vaadi haktır.

Kehf Suresi 99 – O gün onları bırakmışızdır; birbirleri içinde dalgalanırlar. Sura da üflenmiştir; hepsini bir araya toplamışızdır.

“Sebeb” sözü Kur’an-ı Kerimde 9 yerde geçmektedir. içinde bulunduğu ayetler incelendiğinde hiç birinde Sebeb sözcüğünün bugün Türkçe de kullandığımız (Neden) manasında kullanılmadığını görmekteyiz.



Hacc Suresi : 15 ayette (Göğe çıkmayı sağlayan şey)

Sad Suresi : 10 ayette (Göğün yolları)

Mü’min Suresi : 36/37 ayette (Gökler)

Bakara Suresi : 166 ayette (Esbab bağlar)



Tüm bu açıklamalardan sonra Sebeb sözcüğünün göğe çıkış ve göğe çıkmayı sağlayan araç manasında kullanıldığını anlıyoruz. Bu durumda bize Zülkarneyn’in “Sebeb” isimli bir uzay aracı ile başka semalara, gezegenlere yapmış olduğu seyahatleri açıkça anlatmaktadır.

ilk bakışta eski çağlarda bir insanın uzaya çıkarak farklı gezegenlere gitmesi mümkün değildir. Bu durumun o şartlarda imkansız olduğunu düşünmek oldukça doğru bir düşünce olması yanı sıra Hz Süleyman’ın yanındaki bir insanın gözünü açıp kapamasına kadar geçen bir sürede kilometrelerce ötedeki Belkıs’ın tahtını yanına getirmesini de unutmamak gerekir.

Bazı alimler bu seyahatlerin bir kral ve ordusu tarafından doğudan batıya yapıldığını savunsalar da bu kelimelerin ve sözcüklerin manası bu durumun aksini iddia etmektedir. Çünkü hiçbir kral yada cihan padişahı göklere ulaşabilmiş değildir. Ayrıca gökte batan güneşin dünya üzerinde olmadığı biliniyor.

Zülkarneyn’in yapmış olduğu bu yolculuğun Güneş’in Samanyolu içinde yöneldiği doğrultuda gittiğini söyleyebiliriz. Sonuçta onun Herkül Burcun’da bulunan Vega Yıldızı yakınında Solar Apeks denen bir yere gitmiştir. Sonuç olarak; Zülkarneyn birinci seyahatinde, Vega Yıldızı yakınında bir yere varmış, artık bizim güneşimiz ve dünyamız çok uzaklarda kalmıştır.

“ONU (GÜNEŞi) KARABALÇIKLI SICAK BiR GÖZEDE BATAR BULDU”

Ayette geçen “Zülkarneyn, Güneş’i kara balçıklı bir gözenin içinde batarken bulmuştur” sözü günümüz bilimince ele alındımızda bunun çok açık bir biçimde kara deliğe sürüklenen bir Güneş’in yada yıldızımsı gök cismi olduğunu anlayabiliyoruz. Sebeb adı verilen aracı ile seyahat ederken Zülkarneyn “Solar Apeks” denen yere vardığında Güneş’i burada büyük bir “Karadelik”e doğru sürüklenirken görmüştür.

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Zülkarneyn’in Solar Apeks’e gittiği ve orada bulunan kavme; “Güneşiniz ve gezegeniniz yakında bir karadeliğin içinde girecek ve hepiniz acılar içinde öleceksiniz. Ben Allah’ın elçisiyim; eğer Allah’a iman ederseniz ve bana güvenirseniz, benimle beraber gelin kurtulun. Allah da size ahirette mükafat verecektir. Yok inanmazsanız bu azabı çekeceksiniz; Allah da ahirette size azap edecek. Şayet böyle demişse inananların kendisi ile birlikte gelmeleri halinde kurtarılacaklarını söyleyerek onlara çok kolay bir yol göstermiş olabilir.”

ZÜLKARNEYN’iN GÜNEŞiN DOĞDUĞU YERE GiDiŞi

ilk seyahatinden sonra Zülkarneyn ikinci seyahatine çıkmış ve bu kez güneşin doğduğu yer olan (Matli aş Şems) yani Antapeks’e gitmiştir. Tefsirciler de bu seyahati yine dünya üzerinde yapıldığını ilk aşamada düşünmüşlerdir. Fakat Marşık sözcüğü Arapça da doğu anlamına gelirken Matli Aş Şems olarak ifade edilmesi yine burada uzay’da Güneş’in doğduğu yere gittiğini göstermektedir. Ayette Zülkarneyn’in bulduğu topluluk “Kendilerine Güneş’ten başka bir örtü yapmadığımız bir topluluk”tu denilmesi ilgi çekicidir. Buradaki ifadeye göre gezegenin bir atmosferi olmadığı ve güneş ışınlarına direk maruz kaldığı anlaşılmaktadır.

Kur’an-ı Kerimde ki Furkan Suresi’nde ise dünyamız üzerine geceyi size örtü kıldık denilmektedir. Evet dünyamız üzerinde bizi, Güneş ışınlarının yakıcı yok edici etkilerinden koruyan bir katman ve koruyucu bir örtü bulunmaktadır. Gecenin oluşması bile bu koruyucu örtünün en güzel kanıtıdır.

Astronomik araştırmalara göre bu anlatımlar doğrultusunda belirlenen nokta Güvercin Takımyıldızı'ndaki bir çift yıldızdır. Güvercin Takımyıldızı'ndaki bu yıldız sisteminin bilinen astronomideki adı Phact dir. Ve aynı zamanda Güneş’ e yakın çift yıldızlar bunlardır. Ve Güneş’e yakın olmaları itibari ile üzerlerinde de gece gibi bir koruyucu örtü yoktur. Zülkarneyn’in bu çift yıldız sistemine gitmiş olması da çok muhtemeldir. Buradan yola çıkarsak şu sonuca varabiliriz. Kur’an-ı Kerimde anlatılan bu olay bizlere binlerce yıl öncesinde bu çift yıldız sistemi üzerinde tıpkı bizler gibi başka akıllı yaşam formları olduğunu açıkça göstermektedir.

iki Sedd/Südd (iki Bulut = iki Nebula)

Zülkarneyn “Orada O iki sedden/südden başka birde kavim buldu. Neredeyse söylenen bir tek sözü anlamıyorlardı”

Astronomide Ayette geçen “Südd” kelimesini karşılayan tek sözcük Nebula dır. Bu kelimenin açılımı Bulut/Sis demektir. Bilindiği üzere Nebula’lar yıldızlar arasındaki kozmik gaz ve toz bulutlarıdırlar. Ayette de Zülkarneyn’in seyahati sırasında iki bulutsu arasına gittiği anlatılmaktadır. Bu tip iki bulutsunun yani Nebula’nın bir arada bulunduğu özellikle 2 nokta vardır astronomi literatüründe.

Bu açıdan Saggitarius (Yay) Takımyıldızı’nda yer alan iki bulutsu oldukça dikkat çekicidir.

Lagoon ve Trifid bulutsuları.

Lagoon Bulutlusu : Dünyamızdan 4000 ışık yılı uzaklıkta, 30 ışık yılı genişliğinde, 2 milyon yaşında bir bulutsudur.

Trifid Bulutlusu : Yaklaşık 3200 ışık yılı uzaklıkta, 12 ışık yılı genişliğinde, 7 milyon yaşındadır.

Birde Orion (Avcı) Takımyıldızı’nda yer alan ve büyük Orion Bulutlusu olarak bilinen M42 ve M43 Dünyamızdan 1500 ışık yılı uzaklıktadır. 30 ışık yılı genişliğinde 2 milyon yaşında genç bir bulutumsudur.

Süddeyn kelimesinin “iki Nebula” anlamına geldiğini düşünürsek, Ayetten onun iki bulutsu arasındaki bir gezegen üzerinde yaşayan bir kavimle karşılaştığını anlayabiliriz. Bu kavimle anlaşmakta lisan problemi yaşadığını da açıkça görüyoruz.

Dediler: “Ey Zülkarneyn Yecüc – Mecüc bu yerde bozgunculuk yapıyorlar. Onlarla bizim aramıza bir sedd/südd yapman şartıyla sana vergi verelim mi?”

Buradan anlaşıldığı kadarı ile Zülkarneyn ile dil konusunda anlaşamayan bu kavim kendilerine saldıran ve ortalığı karıştıran başka bir kavimden şikayetçi olmuşlardır. Varlıklar sonunda Zülkarneyn’le anlaşmanın bir yolunu bularak ondan bu konuda kendilerine yardım etmesini istemişlerdir. Hatta karşılığında ona vergi vermeyi bile teklif etmişlerdir.

Zülkarneyn de bunun üzerine Rabbi’nin ona vermiş olduğu aracı göstererek bu bana yeter. Bundan daha güzel ve üstün bir şey olamaz demekle yardım taleplerini kabul etmiş, karşılığında vergi verme tekliflerini reddetmiştir.

Ayette geçen Redm kelimesi (Engel, perde, duvar) manasına geldiği gibi ayrıca (Kesintisiz, deliksiz) anlamına da gelmektedir. Kat kat bulut sözü geçtiği yerde bunu yoğun bir bulut tabakası olarak da tanımlayabiliriz. Buradan şu yorumu çıkarabiliriz: “Kendisinden yardım talebinde bulunan kavim Zülkarneyn’den Yecüc- Mecüc kavminin gökten gelen saldırılarına karşı kendilerine buluttan/ gazdan tıpkı atmosfer benzeri bir kalkan yapmasını isteyince, o’da onlara buluttan değil kat kat buluttan bir kalkan yapacağını söylemiştir.”

Allahü Teala, Zülkarneyn’in bu kalkanın yapışını ayette şöyle bildirmektedir.

“Bana demir kütleleri getirin dedi. iki sadefin arası eşit olunca körükleyin dedi. Onu ateş haline koyunca da getirin bana, üzerine erimiş bakır/ katran dökeyim diye seslendi”

Eski dönemlerin tefsir alimleri bu seddin yapılışını ve iki dağ arasında dökülen erimiş madenler vasıtasıyla olduğunu iddia ettiyseler de ne yeryüzünden nede uydular tarafında elde edilen görüntüler hiçbir şekilde böylesi yada benzeri bir yapıya duvara rastlamamıştır.

Zülkarneyn’in südd (bulut/sis) yapacağını değil de redm (kat kat bulut) yapacağını söylemesi birden fazla katmanlı bir gaz çeşidinden görünmez ve kolay kolay geçilemez bir atmosfer oluşturacağını işaret etmektedir. Ver gerçektende Yecüc ve Mecüc bu seti kıyamete kadar geçemeyeceklerdir.

Ayette bu durum şöyle bildirilmiştir

“Artık onu aşmaya güç yetiremediler, delmeye de güç yetiremediler. Zülkarneyn “Bu rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi gelince onu yok eder ve rabbimin vaadi haktır”

Sonuç olarak: Kıyamet gününde insanlar ve diğer akıllı varlıklar bir araya toplanacakları ve hesap verecekleri güne dek bu sedd orada sabit kalacaktır. Ve hakkın günü gelip çattığında tıpkı insanlar gibi Zülkarneyn tarafından imana davet edilen bu varlıklarda bizler gibi hesaba çekileceklerdir.

alıntıdır.

http://www.orionuforesear...mp;pt=Zülkarneyn+Ayetleri