bugün

bir sorudur.
uzaya tuttuğumuz bir fenerden çıkan ışık kaç bin km yol alıyor.
yolda enerjisi bitip kayboluyor mu yoksa sonsuza kadar yol alıyor mu.

aklımda deli sorular, sözlük.
oğlum beni boş bırakmayacaktınız. eşek gibi çalıştıracaktınız ki bi şey düşünmeye fırsatım olmasın.
aksi halde dünya da bilim neyin bırakmıycam, hepsini yerle bir edicem.
Işığın ömrü kara delik görene kadardır.
Varlık aleminde meydana gelen her olay varlığın kapasitesi ile ilgilir. Yani herşey fani ve ölümlü. O halde ışığın da bir ömrü olmalı.

Biliyoruz ki Radyoaktif elementlerin yarı ömürleri vardır. ışımayı da bi nevi iyonize radyasyon olarak nitelendirirsek, radyoaktif ömrü bitince, atom değişime uğrayacak, mesele normal karbon atomu gibi kalacaktır. Başka bir değişle değişip başka bir forma dönüşecektir.

örneğin uranyum, dengeli bir çekirdeğe sahip değildir ve dolayısıyla yapısı bozularak tamamen yeni atomlara dönüşebilir.

Bunun gibi Dengesiz bir atomun fazladan iç enerjisi vardır ve bu sebeple aniden (spontane olarak) bir değişim geçirerek daha dengeli bir atoma dönüşebilir.

Aslında Buradan bir hakikat ortaya çıkar: ölüm mutlak son değildir. Her son yeni bir başlangıçtır. Maddi ve materyalist düşüncenin kabul etmediği gerçeği atomlar elementler bize haber veriyor işte. Varlık aleminde süreklilik esas değil değişim ve dönüşüm var. Bu bir başlangıç ve sona işaret eder. Bunu sağlayan yüce bir Kudrete işaret eder.
3 yıldır.

kaynak; https://www.kuark.org/201...7/bir-fotonun-yasam-omru/
başka maddeler tarafından soğurulması ve ışığın ömrünün alt sınırının 3 yıl olduğu varsayımları ya da teoremleri mantıksız değil.

lakin şu da var.
başta da belirttiğim gibi uzay boşluğunda ilerleyen bir ışık, yani soğurulmayan bir ışık nereye gider ve yoluna ilelebet deam mı eder.
hayırsa, soğurulmadığı halde buna ne oluyor.

gerçi karadelik meselesi var. hani eninde sonunda bi karadelik tarafından emiliyor olabilir.
e o zaman o karadelik bu ışıkları ne yapıyor. karedeliğin içinde ne oluyor, bu ışıklar.
turşusunu mu kuruyor, karadelik.

not:işsizlik beni daha çok yoruyor. bi uğraşım olsa bitirir, keyfime bakardım ama işsizken keyif diye bi şey kalmıyor. düşün düşün.
Bir teoriye göre 140 milyar ışık yılı süren evrenin sonuna ulaşamadan, yolda o ışığın başına mutlaka bir şeyler gelir. Yolun sonunu göremez garibim kesin.
karadelik, bu ışıkları ne yapıyor demiştik.
hayalledik ve şu çıkarımı yaptık.

karadelikler bu ışıkları maddeye çeviren merkezlerdir.
bunları maddeye çevirir ve uzay boşluğuna salarlar. trilyonlarca göktaşı falan nasıl oluşuyor yoksa.

hayalledik dedik, küçümsemeyin hayal kurmayı.
aynştayn ın teorilerinin kaynağı hayal gücüdr.
bunu çoğu yerde okuyabilirsiniz.
yani şöyle, adam oturuyor düşünmeye başlıyor ve gerçeklere uygun olarak bütün bir evreni ya da kendisine gerekli olan kısmı hayal edebiliyor.
ışığın hızını hayal ediyor. şöyle olsa böyle olur diyor.
yani ana altyapı hayalgücü, daha sonra matemeatik olarak formüllendiriyor. hem de kendisi değil ha, arkadaşlarına formülletiyor çünkü matematik bilgisi çok üst düzey değil.
senden benden iyi ama bir matematikçi kadar değil.
ne cahilsiniz ya, şarteli kapatana kadardır.