bugün

ışıklarda her araç gibi bekleyen cenaze aracıdır. tabi sadece maddesel olarak..

ne zaman kırmızı ışık yandığında bir cenaze aracına denk gelsem, şöför muhakkak müziğin sesini kısar. oysa ben açık olsun isterim, zaten ölmüş gitmiş, en azından toprağa gitmeden önce son dakikaları neşeli geçsin diye düşünürüm. hareketli bir şey koy usta..!!

ne zaman kırmızı ışık yandığında bir cenaze aracına denk gelsem, cenaze aracına değil de aracın üst bölgelerine yoğunlaşırım, "ruhu gerçekten takip ediyor mudur bedenini?" diye. hayır sanki takip etse görebileceğim değil mi..hadi diyelim ki gördüm uçtuğuna da eminimdir. oturamaz yani cenazenin yanına..

ne zaman kırmızı ışık yandığında bir cenaze aracına denk gelsem, yanında arkasında duran araçlardaki insanların tipini seyre dalar ve gülerim. acayip gergindir çünkü buna tanık olanlar, şöförlerin bir kısmı ayağını pedala vurup vurup çeker "ne zaman yanacak bu s.ktimin ışığı" diyerek, kimileri vites topuzunu oynamaktan soldurur, bazıları camlarını kapatarak klimayı açar, bazıları araçla hiç göz göze gelmez sanki göz göze gelse o anda o yeşil seccade başına geçecekmiş gibi düşünür. insan beyninin hayal gücünü tahmin edebilmek asla mümkün değil.
bazıları telepati de kurduğunu düşünür belki; tabutun içinden ses gelir "seni bulucam oolum" diğer araçtaki şöför düşünür; "aha s.ki tuttuk"
"Beklemelidir. Çünkü acele giden ecele gider." şeklinde desteklenebilecek bir durumdur.*
cenaze arabası şöförünün arabadan kafasını uzatıp ''gelmişken sizi de alalım da boş gitmeyelim bari'' deyip, beni öldürmesinden hep korkmuşumdur...
anayasaya ''evet'' demek için ortaya çıkan güçlü bir sebep daha..