bugün

okan bayülgen olmaktan evladır.
Önümdeki 3 seneyi tamamladığımda benimde aralarına katılacağım ve yüzlerce binlerce insanı etkileyeceğim toplumun temelini oluşturduğuna inandığım kutsal meslek.
kutsal denen meslek. maaş almıyorlar galiba.
son sınıf öğrencisi olarak dün stajda girmiş olduğum sınıf yüzünden mezun olmama aylar kala bırakmayı düşünmeye başladım. Daha yeni başlayanlar yada başlamaya teşebbüslüler yol yakınken dönseler daha hayırlı olacak.
kutsallığı maaş almamasından değil, insan gibi bir yaratığı eğitme çabasından gelir. ha başarılılar mı? alakası yok.
mide bulandırıcı bürokratik sınıfın bir üyesi olmaktır. başarılı bir öğrenciydim derslerim iyiydi ama hiç birini sevmezdim. onlar da benden nefret ediyordu; çünkü yiyemediler kişiliğimi zaten bu aç köpekleri asla doymazsın hep şikayet ederler istedikleri gibi olmadığın için. tarih din coğrafya matematik hatta beden eğitimi branşı da dahil olmak üzere hepsinin öğretmenleriyle kavga ettim. dediklerini umursamadım ama bilim benim için hep aydınlık oldu. belirtmek isterim ki: bu göbekli kel şişman insanlardan oluşan meslek grubunun bilimle de ilgisi yok insanlıkla da. onların görevi sisteme göre adam yontmak keskilerini lise hayatım boyunca kıçlarına sokmayı ihmal etmedim tabi. kısaca görevi öğretmek değil şekillendirmek olan kişilik katili çapsızlar ordusunun oluşturduğu anlamsız topluğunun anlamsız bir parçası olmaktır.
Göt ister.
nedense pek abartılır. sanki uzaya mekik gönderip uzayda hayat var mı diye araştırma yapıyor. o kadar kolaylık ve az çalışma saatlerine, aşırı tatillere rağmen aldığı yüksek maaşı beğenmeyen tiplerin mesleğidir.
sorumluluk ister. alan, meslek ve pedagojik bilgiye sahip olmayı gerektirir. Ve türkiye de değer görmemektir.
her 5 senedi bir kendi braşlarında tekrar kpss sınavına tabi tutulsunlar bir kere devlete kapagı attımı tamam emekliliğe kadar yatış gerçi bütün devlet memurları için geçerli bu.
Çoğu zaman iki cümleyi bir araya getirememektir. Hoş değil tabii.
(bkz: yeni atanmış erkek öğretmen güneş gözlüğü)
"öğrencilerim işverenim olsa beni işe alırlar mıydı?" diye kendine sorarak kendini değerlendirmesi gereken kişi/meslek erbabı.
Yavaş yavaş ile başlayan her fiili yaşamaktır: yorulmak,yaşlanmak,motivasyondan düşmek,bilgi birikimini geliştirememek....
yılın 4 ayı yan gelip yatıp, vatandaşın vergilerinden kesilen parayla haram yere maaş almaktır. haram zıkkım yemektir.
bu dönemde cidden zordur. eskiden daha kolaydı tatil falan rahattı ama şimdi öyle değil. toplum cidden sıkıntılı öğrencilere karşı öğretmenin eli kolu bağlı öğrenciyi ne not korkutuyor ne sınıfta kalmak ki zaten sınıfta kalma kalktı. böyle bir ortamda nasıl öğrenci idare edeceksin? dayağa karşı bir birey olarak sabrı olmayan katil olabilir bazı veletler o derece sabırla oynar.
matematik, geometri öğremeni olmak kadar zevklisi yoktur diye düşünüyorum. kendi ilgi alanınız, kendi becerilerinize uygun olarak sevdiğiniz derste öğretmen olmak paha biçilemezdir. Fakat ülkemizde çoğu insan bu durumda değil. alayı istedikleri yerler tutmadı diye öğretmenlik seçer, zoraki şekilde okur aynı şekilde öğretmen olur. onun için bilmek, öğretmek, çocuklarla vakit geçirmek, onlara ilham kaynağı olmak bunların hiçbir anlamı yoktur. dersine girer 40-45 dakika nasıl geçirsem şeklinde uğraşır, sıkılır patlar, şahsi hayatının sıkıntılarını öğrencilerden çıkarmaya çalışır... bir rutini yerine getirmiş gibi anlatır çıkar. arada magazin yapmayı da hiç unutmaz. dersi kaynatma da kendisinin üzerine olmaz. ama bunları bir kenara atarsak tabii ki maddi meseleyi de umursamazsak bence en saygın ve ulvi meslektir. zira bir doktor, bir avukat, bir mühendis mesleğine kavuşabilmek için bir öğretmenin elinden geçmek zorundadır ve bir toplum geliştirecek şekillendirecek olanlar da yine öğretmenlerdir.
Birine birşey öüretmek dünyanın belki de en zor işlerinden biridir, bu sebepten öğretmenlikle en zor mesleklerden biridir.
kutsal olmayan meslektir.
sınıf öğretmenlerinin arasında tek branş öğretmeni olursan kendinden soğutan meslektir.
"aa bak benim öğrettiğim dersten beş yanlış yapmış ama ingilizceden iki tane bile yapmamalı, nasıl öğretemedin!" derler.sözüm burdaki -sözlükteki -sınıf öğretmenlerinden dışarı. saygılar.

yoksa öğrenciler benim sevimli miniklerim, yaşamaya olan umudu, hevesi oluveriyorlar insanın.
her meslek baş ağrıtır illa çalışmak yorar insanı. fakat sana bakan onlarca gözde saf sevgiyi görmek, seni çıkarsızca sevdiklerini hissetmek paha biçilemez.
"öğretmenim ben dün seni gördüm biliyor musun?" "aa nerde gördün bakalım?" "okulda. merdivenlerden çıkmıştın."
"öğretmenim ben dün sana sarılmıştım!" "öğretmenim seni görünce vallaha galbime bi çizıh atıliyı!"

öğretmen olmak hayatta yaptığım en doğru seçimdir. öptüm.
son 24 Kasım'ı da kutlayıp sona erdireceğim iştir. *
En değerli meslek denebilir. Neticede her meslek bir öğretmenin elinden geçer. Öğrenciler olarak kıymet çoğu zaman kıymet bilemesekte öğretmenlik çok kutsal bir meslektir.
Boktan bir şeydir. Duygusal davranmaya gerek yok ben de ögretmenim. En büyüğü 17 yaşındaki veletlerin triplerini, kaprislerini, çakallıklarını, piçliklerini çekmekten başka bir şey değil.
Daha güzel imkanları olan bi Türkiye'de yapabilseydim keşke dediğim meslek.
görsel

ahaha.
güncel Önemli Başlıklar