+ olm lan makarnayı dökmemişiz, streptococci bakterileri türemiş burda.
- gram pozitif mi negatif mi?
+ anlamadım.
- pozitif mi negatif mi gram?
+ olumsuz baba.
- ye gitsin. sindirimi kolaylaştırır.

lan ne yıllardı be. tam bir bilim yuvası, çeyrek nasa gibi çalışıyorduk o zamanlar. bir yandan mikroorganizmaları incelerken, diğer yandan da nasıl böyle bir işe giriştiğimizi düşünüyorduk. nasıl bu hale gelmiştik? kimdi bu hayatımıza arsızca giren bakteriler, mikroplar. birden bire hayatımızın tümü olmuştu. tübiktak gibiydik, katılmak istiyorlardı.

çocuklarımız gibiydiler, mitoz bölündüler mi alıp bir püsküüt, bir meyve suyu "allah analı babalı büyütsün"e giderdik. ama şaşırırdık doğrusu hangisine vereceğimizi. golgi aygıtı mı teklemiş, hemen geçmiş olsuna giderdik. onlar da derslerimize yardımcı olurlar, "baba bah buraya, aha tam şurası, kulunçlarıma doğru, o işte endoplazmik retikulum. benim retikulum" derlerdi. iyi bakterilerdi açıkçası.

+ olm lan makarnayı dökmemişiz, adam türemiş burda. bildiğin adam.
- gram pozitif mi negatif mi?
+ 80 kilo, sempatik aga.
hangi bölümü seçerse seçsin, insanı fen fakültesinden (fen.fak. oh çok seksi) soğutan hadiselerin başında gelir öğrenci evinde erkek olmak. ikinci neden de buradaki kızların genellikle kısa boylu, gözlüklü ve bıyıklı olmasıdır. bıyık hadisesine edebiyat fakültesinde de rastlanır. fen fakültesindeki kızların açık tenli olması ve edebiyat fakültesindeki kızların esmer olması gerçeğine de sonraki yazılarda değiniriz, belki de değinmeyiz, midem bulandı, yine bıyık geldi aklıma, öğk.

baktım ilk paragrafa, içiçe olmuş, ben olsam okumazdım. belki yazının sonunda mitoz bölerek ilk paragrafı iki paragraf haline getiririm.

ben, üniversitede bir göbekle aynı evi paylaştım. bildiğin göbek adam, göbeğin üstünde kafaya benzeyen bir uzuv, altında da iki uzun çomak gibi şey vardı. ayakmış. süper bir mutfağımız vardı, eve gelen arkadaşlar yıkardı bulaşıkları halimize acıyıp. çok güzel yemekler yapardı ev arkadaşım. çok orjinal.

- (of geberdim açlıktan, bu herif işallah yemek yapmıştır) selam, ben geldim. (doğru mutfağa)
- ...
- (oo tencere var ocakta, açıyım hemen) oo pamuk şeker mi yaptın tencerede, hem de yeşil yeşil.
- ...

adam resmen pamuk şeker yapmış, yapma aşamasına denk gelemedim, belki "helvacı helva, şeker pamuk helva" diye de şarkı söylemiştir. 50 lik efes bardağına 70 cl birayı yaklaşık 1 metre 20 cm den dökünce nasıl bir köpük çıkar onu düşünün, tencereyi açtığımda karşılaştığım manzara da öyleydi. türlü organizmalar yetişmiş, kendilerine tencerenin dibinde bir dünya kurmuş, yukarı baktıkça bulutları görüyor, oh iyi huylu bakterim, gökyüzü ne güzel değil mi tarzı konuşmalarla küfleri bulut sanıyorlardı.

dünyalarını yok etmek içinse eve yeni birilerinin gelmesini bekleyecektik.
öğrenci evinde kala kala bakteriyolog olmak dediğin öyle kolay bir iş değildir kardeşim..tam düzeneği kurmuşsun:
5 bilemedin 6 meyve suyu şişesi,kimi şefteli kimi kayısı kimi vişne..yan yana alt alta üst üste vs.dizilmiş yatağının etrafına.gören seni pis sanacak ama millet ne anlasın deney ortamından bilimden!şişelerin bazılarının kapağı açık, açık dediysem yani kapak kayıp,bazılarının kapağı kapalı..şeftali ve kayası vişneye göre biraz daha başarılı..dipten başladılar üremeye sevimli pamukçuklar halinde.ama üreyenin bakteri olduğunu düşünenlere şimdiden söyleyeyim onlar bakteri değil adam gibi mantar kardeşim.ne mantarı dersen küf mantarı.illaki adını soyadını merak ediyosanız onuda mikroskop çalınca söyliycem..ama size yabancı gelicek sanırım bu ilk kez benim şişelerde ürüyo gibi.rengiyle kokusuyla farklı görünüyolar gözüme.yaa annem gelicek diye korkuyorum şu sıralar,deney ortamımı bozacak diye sadece,yoksa bana birşey demez ki....
genetik mühendisinin doktora tezini evdeki 15 günlük makarna tenceresi içindeki ne olduğu belirsiz canlılarda yapması gibi bir şey.
üniversitelerde az bulunan labaratuar ortamının evde doğal şekilde kurulmasıyla ulaşılan mevki...
öğrenci evlerinin ne kadar hijyen olup olmadığı hakkında bilgi veren bir tepittir.