bugün

böyle okuyunca kızılır annneye neden yapıyor diye ama öyle değildir kazın ayağı.. içinde hep bi umut vardır. çocuğun iyi sakat olacağına inanmak istemez inansa bile yavrusudur onun bakar koklar onu ama ya aldırırsa onu bir daha hiç göremezse... bunlar döner durur kafada annelik kutsaldır işte bu yüzden herkes anne olamaz. ve anne özürlü çocuğunu aldırmıyorsa kızamam.
bir hikaye:

kadının biri italya'ya gidecekmiş. italya hakkında çok araştırmış, orası hakkında her şeyi öğrenmiş...tarihi yerleri, çeşmeleri...sonra bu kadın italya uçağına binmiş, ancak uçak inince tamamen farklı bir yerde olduğunu anlamış. orası hollanda'ymış...ilk zamanlar yadırgamış hollanda'yı...çok zorluk çekmiş hollanda'da. ama zamanla oranın o kadar da kötü olmadığını anlamış. hollanda'nın güzelliklerini görmeye başlamış ve hollanda'yı çok sevmiş.

herkesin ideal çocuk beklentisi farklı olsa da engelli çocuklar da insandır.
(bkz: en asil duygularin insanidir)

edit: bunu da kotuleyenleri anlamiyorum.. ilginc..hmmm..
çocuğunu öldürmektense, ne olursa olsun yaşatmayı seçen anne. cana kıymak bu kadar ucuz olmamalı.
(bkz: bi de çocuğa sorsak)
Aslında çocuğunun hayatını değil kendi hayatını değiştirecek bir karar veriyor olan annedir. Çünkü doğduğu andan itibaren çaresizliğin verdiği ıstırabı, sürekli ilgi ve özel bakım isteyen bir çocuğun hayatına katabileceği endişe ve suçluluk duygusunu yaşayacak ve bu duygular altında ömrü boyunca ezilecek olan annedir. Çocuk açısından bakılınca neyi tercih ederdi sorusuna doğmadan kesin bir yanıt verilemeyeceği için suçluluk duygusu yerine diğerini yani hangisi daha zor bilinemez ama ömür boyunca somut kalacak şeyi seçen annedir. Aksine karar veren anneleri suçlamak veya dışlamak ne kadar saçmaysa çocuğunun yaşamasına karar veren anneyi de çocuğuna özürlü bir hayatı yaşamaya mahkum ettiği için kızmak da saçmadır.
allah yaşatmasın ama başa gelmeden ne desek yalan olacak durumdur.

kimi zaman enine boyuna düşünmeden sadece kürtajın günah olması sebebiyle, - allah öyle istemiş, diyip razı olan annedir. üzerinde fazla konuşmaya gerek yok, çünkü burada annenin bir seçeneği yoktur. sadece inançlarının gereğini yerine getirmektedir.

kimi zaman kürtaja karşı olduğu için değil ama biraz cehalet biraz da konulan tanıya inanmamak sebebiyle hamileliğini sürdüren annedir.

kimi zaman çocuk sahibi olmak için ilk ve tek şansı olan annenin umududur. çocuğu için dünyayı değiştirebileceğine inanan annenin seçimidir.
böyle bir durumda enine boyuna düşünüp çocuğunun olası yoksunlukları ile dolu olacak hayatını, bu hayatın kendi yaşantısında meydana getireceği değişiklikleri, herşeyi ama herşeyi düşünüp göze almış annedir.

çocuğa sorsaydık doğmak ister miydi cümlesinin de bir anlamı yoktur, anneyi bencillikle suçlamanın da..

kim bilebilir ki böyle olacağıma doğmasaydım keşke diyeceğini,

hangi yaşlı insan artık öleyim cümlesini yürekten söylüyor ki,

hangi özürlü insan ölmeyi yaşamaya yeğliyor,

nereden bilebiliriz özürlü bir bebeği dünyaya getirip hergün kucağında okula görüren, okulda bekleyip her tenefüste kucağında bahçeye çıkaran annenin hissettiklerini,

eğrisiyle doğrusuyla bir karar vermiş ve bunun sonuçlarını göze almış annedir. allah yardımcısı olsun.
gönül diyen,kendine güvenen, her şeyi göze alan, ayaklarına 2 kere daha kapanılası annedir. mantık deseydide eleştriye maruz kalmamalıdır. zira o anneyede saygı duyulmalıdır. kendine güvenememiş olabilir. doğacak çocuğunun sıkıntılarını düşünmüş olabilir.
hayatı boyunca çocuğuna acılar çektirmeyi seçmiş olan annedir. özürlü olarak bir hayat sürmenin zorluğunu düşünmeden sadece kendisini düşünerek çocuğu süründürmek uğruna bebeği aldırmaz.

(bkz: olmaz)
gerçek bir annedir. her anne normal çocuğunu doğurur önemli olan özürlü çocuğunuda her şeye rağmen doğurmayı tercih eden annedir. işte cennet ayakları altında olan anne o'dur.
belki de doktorun annenin duygularını sömürerek para kırpmak için girişmiş olduğu bir taktiktir ve çocuk sapasağlam doğacaktır. yakınlarımdan bir hikaye sizlere:

--spoiler--
bir anne yaşı ilerlediği için hamile kaldığını farketmez. kilosu da biraz fazlacadır ve adeti düzensizdir. hamileliğin sebep olduğu kalp çarpıntısı, moral bozukluğu tarzındaki rahatsızlıklara sahiptir ve bunlar için ayrı ayrı doktorlara gidip hepsi için ayrı ayrı ilaçlar almıştır. bu arada sigara bağımlısıdır ve hamileliğinin ilk aylarında sigara içmeye devam etmiş, diğer doktorların verdiği ilaçları pek düzenli olmasa da kullanmıştır. kadın doğuma gittiğinde 4 aylık hamile olduğunu öğrenir ve artık çocuğunu aldırmak istemez. ama gittiği kadın doğum uzmanı sürekli çocuğunun gelişimini tamamlayamadığını, özürlü doğabileceğini, bazı uzuvlarının gelişmediğini tekrarlayıp durur. anne kararını vermiştir ama, çocuğunu doğuracaktır. çocuk sapasağlam doğar sanki allah ın bir mucizesi gibi. hiç bir sağlık sorunu olmadan sapasağlam büyür ve şimdilerde 23 yaşlarında kendi halinde yaşayan bir üniversite öğrencisidir.
--spoiler--
Bir cana kıymanın o kadar kolay olmadığını bilen annedir, annemdir. Kardeşim doğmadan önce doktorlar kesinlikle aldırmasını söylediler. Zira en fazla 18 yaşına kadar yaşar,o kadarını bile sanmıyoruz, yıllarca çok büyük sıkıntılar açabilir başınıza dendi. Hastalıklı bile doğacak olsa Allah hiçbir şeyi boşuna yaratmazmış, çok insan ona bakıp haline şükür edecekti. Aylarca dua ettik belki de bundandır ki karşılığını aldık. Görenin maşallah dediği bi cenevar girdi hayatımıza.

görsel

geleceğin fanatiği. imamın oğlunu kaçırması dışında özürlü olduğunu düşündüğümüz hiçbir konu yok, çok şükür.
şüphesiz çok zor bir karardır. aldıran insanları da annenin dinsizliğine, merhametinin olmayışına bağlamamak lazım. zira engelli * bir çocuk dünyaya getirildiği takdirde, ilerleyen zamanlarda o çocuğun her acı çektiğini gördüğünde anne bundan kendi sorumlu tutacaktır. aynı ötenazi tartışması gibi bıçak sırtı bir konudur. aldırmayan anne varsa en büyük fedakarlıkları göze almış olan annedir. ama dediğim gibi aldıran anne de kendinden olan bir parçanın acı çekmesini istemediği için aldırmaktadır ve bence normal olanı da sanırım budur.
katil olmak istememiş, saygı duyulası annedir.
sokakta engelli bir insan gördüğünde acınası gözlerle onu süzen,
arkadaşına hakaret olarak engelli misin, kör müsün, sağır mısın gibi kelimeleri kullanan insanlar,
çocuğunu engelli bireyler hakkında bilgilendirmeyen aileler,
öğrencilerini bu vatandaşlar ile bilinçlendirmeyen öğretmenler, dolayısıyla okulda engelli bir çocuk gördüğünde ona engeli hakkında aşağılayıcı sözler sarf eden, onunla arkadaş olmayan, oyunlarına dahil etmeyen çocuklar olduğu sürece,
topluma karışmak, sosyalleşmek isterken önüne kat kat engeller, merdivenler, kaldırımlar en önemlisi de bu tip insanlar çıkan, geleceğini evde annesinin, kardeşinin , yada herhangi birisinin yanında geçirmeye mahkum, toplumdan kendini soyutlamış, olanakları doğrultusunda bir meslek sahibi olması şans olan kişiyi annesi candır,yavrumdur rabbim böyle istemiş, buda benim suçumun bi cezası gibi sebeplerle doğuran kadın hata etmiştir.
annesi o yavruya bakmaya hazırdır ancak toplumumuz bu yavruyu kazanmaya hazır değildir.