bugün

sabah 8:30'da iş başı yapacak olan biri olarak bu saatte hala amaçsız şekilde ayakta olmanın, anlamsızca kendime acı çektirmenin haklı gururunu yaşıyorum. müzik dinlerken buluyorum kendimi, sözlükte yazılanlar arasında kaybolmuşken...

okuduklarımla, duyduklarımla aynı anda iki zıt duyguyu yaşıyorum içimde ve dışımda. sinirlenip kin duyarken bir yandan, özleyip, arıyorum onu bir yandan. bir yandan akarken gözlerim, bir yandan hatırladıkça gülüyor yüzüm...

üzerimde yatak kıyafetlerim var, çoraplarım ayağımda. sıcak köşe bulmuş bir sokak hayvanı gibi, kıvrıldım kalorifer peteğinin yanına. sanki o zamanlarda ki gibi. anımsıyorum, hissediyorum. ve yine duygular karışıyor, iç içe giriyor...

camdan dışarı bakıyorum, göz yüzü açık, sakin. o günden sonra ki ben gibi. hep açık, hep sakin. hareket yok, dışa vurum yok. tabir-i caizse "kendine müslüman."

otoyoldan geçen araçları gördükçe o zamanlar geliyor aklıma. yol kenarında duran eski, rengi atmış tahta direkleri sayardık. onlardan sıkılır, bir renk belirlerdik. o renk araçları sayardık. sıkılmazdık hiç. her yolculuk aynıydı...

şimdi yaşım 25, çok zaman geçti üzerinden... nerede kaybettim seni, nerede bırakıp gittin beni. ne zaman büyüdüm ben, neydi ki gitmeni gerektiren; özlediğim çocukluğum?

http://fizy.com/#s/16k3aa
an itibariyle gitmek istediğim geçmiş zamandır. özledik seni masumluğunu, saflığını, hayatla oyun oynamanı, hiçbişeyden haberin olmamasını, rüyalarını, ilk aşkını, kırmızı ayakkabılarını, dondurma için saatlerce ağlamalarını, insanlara hep güvenmeni, herkesi iyi - temiz bilmeni vs vs... bunların hepsini fazlasıyla özledik.
neredesin be özlediğim çoçukluğum temelli gelmesen de arada uğra....
herkesin şimdi tekrar o halimde olsam, koşsam, eğlensem, hiç derdim olmasa diye düşündüğü, özlemle andığı ama geriye döndürülmesi mümkün olmayan zamanlardır.
ne zaman gittiğini bile hala anlamış değilim. düşlerle mi yordum onu? Yoksa sacma sapan şeylere gülüşlerle mi? Yada ufacık bir şeye küsüşlerle mi? Çok cam kırdığım için mi gitti? Komşunun bahçesine girdiğim için mi? Çok kızgınım lan ona hemde çok. sonraki özlemimde gelse ve dese ki.
-
özlenen bir çocukluğu olan, içinde hala onu taşıyandır. içindeki masumu kaybetmeyen insanların başlığı.
Yine ölümü hatırlattın be başlık.
belkıde en cok ııhtıyac duyduğum sey suan. elımdeyken değerını bılmedığim, harcadığım, sımdilerde özlemle andığım cocukluğum. dunyaya bır daha gelseydım cocuk olmak ısterdım yenıden. duyguların en masumu cocuklukta cunku. yalansız tertemız hersey. rengarenk boya kalemlerıyle renklendırebılecekmısız gıbı sankı elımızdeymıs gıbı boyamak dunyayı, cocucukluğum. ilklerın baslangıcı cocukluğum. . .
en zor kararımın resmi hangi renk pastel boyayla boyayacağım olan özlenen günler.
Leblebi tozu, tasolar, camdan atlayan çocuk, yu-gi-oh, rahmetli dedem, spor kağıtları, rüştü Rençber, maradona, bi şekilde ele geçen blue jean dergisinden bir cd ve içindeki aerosmith - dream on, steppenwolf - born to be wild, mamas and papas - california dreaming.

Ek olarak mahalle maçları, çelik çomak.... uzar gider bu böyle. Şaka bi yana özlendin be çocukluk.
Tuğlayı ezip içine tükürüp kına niyetine elimize sürdüğümüz günler.. Bir de mahallede hep bir erkeğe 3-4 kız birden aşık olurduk. O zamandan belliymiş halimiz.