bugün

öyle bir kadın olsun ki.

- kendi haklarının ve özgürlüklerin farkında olsun.
- bedeni üzerinde başka insanların hak iddaa etmesine izin vermesin.
- bu dünyada sadece insanın yaşama hakkı olduğuna inanan ve başka canlılara yaşama hakkı tanımayan, hayvanlara ve doğaya saygısı ve sevgisi olmayan cani yaratıklardan olmasın. doğayı ve hayvanların haklarını insan haklarıyla eşit görebilsin.
- hiç bir insanı; din, dil, ırk, mezhep, renk, sosyal sınıf farkı gözetmeden bir görüp biz diyebilsin.
- yaşadığı toplumsal aşağılamalara, ötekileştirme ve "sen kadınsın"cılara karşı durabilsin.
- öyle bir kadın olsun ki; önce iyi bir insan, toplumda ayakları üzerinde durabilen, bende varım diyebilen bir kadın olsun. olsun ki; önce duyarlı bir insan sonra duyarlı insanlar yetiştirebilen bir anne olsun.
naif olsun,
dokunmaya kıyamayasın.
çok alıngan olmasın ama annen gibi şevkatli yaklaşabilsin sana,
bazen güldürebilsin,
ama genelde sen onu güldür. sana gülsün. seninle mutlu olsun.
her şey sex olmasın birazda balkonda kahve içmekte keyifli olsun onla.

arada bir sigara içelim desin mesela. en kötü alışkanlığımız bu olsun.
tatile hep otellere değilde,
sırt çantanın aldığı kadarıyla gidelim desin daha önceden bakıp rezervasyon yaptırmadığımız bir yere.
dondurma sevsin mesela çocukça,
ekmek almaya gittiğimde ona bir dondurma aldığımda poşeti açınca çocukça sevinsin. yanağıma bir öpücük kondursun sımsıkı.

işteyken mesaj atsın bana,
pof canım sıkıldı keşke evde olsak beraber tv izlesek dese, bu büyük bir keyif olsa bizim için.
sonra eve gidince, poff hep evdeyiz demesin ama arada bir dışarı çıkmak için teşvik etsin beni.
hep onun dediği olsun ama kendisi için değil bizim için istesin. beni avuçlarına alabilsin.

tamam kabul iyide sevişsin ama tek eğlencemiz bu olmasın.
dışarıda oynayan çocuklara baktıkça göz göze gelip bizimde olur mu acaba desin.

bazen hadi gel canım sıkıldı biraz basket oynayalım desin.
mahallenin/sitenin çocuklarıyla maç yapalım.

kıskanç olsun ama çocukça olsun,
yormasın kıskançlıklarıyla.

hani öyle bir sahiplensin ki,
gözlerime bakınca başka göze bakma ihtiyacı duymayayım. gözlerimi kaçırmayayım ondan.

sabah onun yanından kalkıp işe gitmek çok zor olsun mesela.
böyle ben duş alırken uyusun ama ben kapıya doğru yöneldiğimde koşa koşa, üşüye üşüye gelsin dudağıma küçük bir öpücük kondursun.

minicik elleriyle avuçlasın yanaklarımı.
muaaaah diye öpsün işten geldiğimde. belki benden geç gelir, olsun ben ona yemek hazırlayabilmeliyim,
sanki çok yiyecekmiş gibi ona bir sürü şey hazırlayayım ama zaten kuş kadar yiyecek, geri kalanları da ben yesem.
ama yine de o yemek hazırladığım için mutlu olsa.

bu şekilde yaşlansak.

var mı acaba böyle biri? ya da ben böyle biri için uygun muyum?