bugün

"anlamsız yaşam biçiminden otantik yaşama geçiştir."
-irvin yalom

(bkz: varoluşcu terapi)
mutlak gerçektir.

ayrıca, (bkz: karıma mektup)
her canlının tadacağı hakikate dönüş yolculuğu.
yasarken ögrenemeyecegin, ögrendiginde ise hicbir insanla paylasamayacagin deneyim.
Kişinin kıyametinin kopmasıdır.
el ayak buz keser. az bir hırıltı ile beraber hakkın rahmetine kavuşursun.
daha üst bir bilinç seviyesine çıkmaktır.
mutlak ve kaçınılmaz sonumuzdur. olmayacakmış gibi yaşayıp sevdiklerimizin ölümüyle yüzleştiğimiz gerçeğimizdir.
veda.

ölümler üzerine düşünüyor; ölmenin erdemi yüceltiliyor; ölüm ölüme yabancılaşıyorsa eğer; ölüm, hayatın diyalektiği dışında durup durup biçim değiştiriyor; kazalaşıyor, cinayetleşiyorsa; ve biz her seferinde bu kabil ölümleri yükseğe taşıyıp taşıyıp; ölümü sınıflaştırıyorsak eğer; eğer biz kendi ölümlerimize ağlıyor; kaybettiğimizi dualarla değil, beddualarla uğurluyorsak şayet; intikam alevi bilincimizi karartıyorsa eğer; zaman zaman söylenen barış türküleri yalanlaşıyor demektir.
mevlam sen aklıma mukayyet ol, lütfen.
Ölüm aşktır. Gidene kavuşmak için sabırsız bir bekleyiştir. Ölüm masumiyettir, sevgidir, saygıdır. Ölüm bir avuç toprağı bile sevmektir.
Bitiş ve yeniden başlangıç arasındaki ince çizgi.
Bu dünyadan en güzel kaçış yoludur.
göreceli bir kavram olup.
böceklerin seksi bedenimi mezarda hunharca yemesi hoş birşey değil sonuçta.
bunun dışında iyi birşeydir büyük ihtimal.
ölüm,yaşam denen uykudan uyanmaktır.
yok öyle birşey efem.
korkma ondan bundan ne ölümden ne hayattan şeklinde pentagram grubu olaya son noktayı koymuştur.
biyolojik olarak vücudun komuta merkezi olan beynin yeterli besin ve oksijen alamamasıyla kendini shut down yapmasıdır.
itiraf başlığını hatırlatıyor, yoksa ordakiler ölümsüz mü panpa?
Apansız gelir, göte pamuğu tıkarlar. (bkz: mış)
ilk haberi alındığındaki acının hiçbir şey ile karşılaştırılamadığı, erken olanı daha bir üzen merettir.
bir damla su ile deniz arasında sadece nicelik farkı vardır. atom yapısı ve bileşim şekli aynıdır. kısacası o su denizin temsilcisidir.

platon tuhaf bir ölüm senaryosu olarak değerlendirilebilecek ama henüz tecrübe edilip edilmediği bilinmeyen bir zevk-ölüm eşleşmesi sunarak, kemal derecesinde icra edilen bir müziği kemal derecesinde bir adaptasyonla dinleyen kişi hemen oracıkta ölüverir der. neden müzik? çünkü maddeyle temas etmeden ifa edilebilen tek sanat.. bilincin kendisiyle aynı ritmi yakalayabildiği tek insani eylemdir. hiçbir maddi müştereği olmaksızın icra oldukça maddeden de uzaklaşır. onu dinleyeni de kendisiyle birlikte maddeyle temasını azaltır. hatta sesle kurulan irtibat kişiyi sese dönüştürür. mevleviliğin müzikle olan bağı da 2500 yıllık bir geleneğin kökleşmesiyle ilgilidir. musikinin meydana gelmesinde emeği geçen enstrümanların neredeyse hepsinin bir reaktöre, bir harekete geçiriciye ihtiyacı vardır. (bkz: mızrap)

ruh beden kafesinde esirdir. oradan çıkabilmek için kemal ile icra edilen müziği dinlerken duyduğu sesin darbesinin tesiri ruhda bir titreşim meydana getirir. enstürmanın tellerinin titreyip sese dönüşmesi için kullanılan aletin adı da darbe kelimesinden türeyen mızraptır. (anlamı kendisiyle darbe yapılan) mızrap dokundukça tellere meydana gelen rezonansın kalpteki etkisine de, mızrapla aynı kökten gelen ızdırap denir. (darbelenmek demektir) ruh, müziğin sesleri aracılığıyla titremeye başlar ve titreme harekete döndüğünde sadece dairesel bir yön tutturur. (bu fiziğin kanunudur da) titreşimle birlikte ızdırap duyan ruh hareket edince bir derviş gibi sema eder. döndükçe merkezden uzaklaşır ve çekim alanından kurtuldukça yükselmekteki rahatlığı artar. duyulardan-maddeden uzaklaştıkça hafifler ve maddeden tamamen soyutlaştıkça ruh kendisine döner. dolayısıyla beden kafesinden kurtulmuş olur. bu kopuş sayesindeki dairesel hareketin varacağı yer ruhun geldiği yerdir. rabbidir. bir damla su ile deniz arasında sadece nicelik farkı vardır. su hep oraya akma derdinde değil midir?
nasıl bir hafızayla, kodlanmayla yaşıyorsak unutuyoruz. belki de unutmazsak yaşayamayız gerrçeği.
soğuk lan.
çok soğuk.
sonra yine soğuk.
hep soğuk...
genç yaşlarda bir adam. akşam üstü gitmiş hayattan. eşiyle beraber iniyoruz morga, soğuk. demir kapıyı açıyor ihtiyar adam, ve giriyoruz beyaz odaya. çok soğuk... çelikten bir çekmece, can koymak için açılıyor ve beyaz örtüyü kaldırıyor ihtiyar adam. kadın sessiz, kadın canlı. kadın ağlıyor soluk almadan. nabzı sabit. arada kısılıyor göz kapakları. çıt yok. çekmece kapanıyor adamın üstüne. kadın sessiz, sonra yine soğuk. demir kapı açılıyor. koridorda iki gölge sessiz... hayatın geri kalan tarafına dönüyoruz. sonra sıcak ama, kadın hep soğuk.
Niyazi dayımı görmüştüm, mosmor, acaip bir şekilde. Ne nefes alıyor, ne konuşuyor, artık yok. Küçüktüm o zamanlar, bir tane amca tokat atmıştı morgta ne işin var diye, dedim seninde geleceğin yer bura mı? Adam mal oldu kaldı, meyve suyu ısmarladı. Çok hainsin be ölüm.
ruhun bedenden ayrılması, ruhun özüne dönmesi, ruhun rabbine dönmesi...kimi için sonsuz huzur, kimi için sonsuz acı...kalan için en büyük özlem...
kaçınılmaz son.
ölüm güzel şey budur perde ardından haber
hiç güzel olmasaydı ölürmüydü peygamber.