bugün

adamın kafasını mütakiben 2 hafta kaçıracak kitaptır. işte yeraltı edebiyatının özgün çizgisinin bir örnek. berbat yaşamlarımıza devam ederken, bazen "hiç" olmayı isteyenlerin yol göstericisi.
--spoiler--
Ben öldüm !
Yeter ki yer açılsın yanında yenilerine.
Öldüm,
Bak yerimi bıraktım yarına, yenilerine.
Öldüm!
Mezarımı gördüm!
Yer açsın eski ölüler hemen!yeni ölülerine!
Yeni, kalksın yeniler !
--spoiler--
*
--spoiler--
pazar günlerinin çoğu, işsiz ve iktidarsız babalarımızın balkona çıkıp birbirimizin ağzını burnunu kırışını şöyle bir izledikten sonra tekrar içeri girdiği, elektrik faturasını düşünerek radyoyu açmaya korkup duvarları seyrettikleri o karanlık Bunalım günlerinde biraz ışıktılar bize.

--spoiler--
içerisinde bulundurduğu yalnızlık öyküsü ile beni benden almış çok iyi bir charles bukowski kitabı.
”cinsellik veya aşk ne denli iyi olursa olsun bir gün gelir her şey biter.”
”karamsar bir düşünce bu.”
”elbette. ama dediğim gibi bir gün gelir heyecan biter. ya ayrılınır ya da duygu olmaksızın devam edilir. Yalnız olmak en iyisidir bence.”
”ölüler böyle sever” kitabından.
içinde Charles Bukowski'den 18 öykünün yer aldığı bir kitap.

Öyküler hep bir acı, bir yalnızlık, en çok da çaresizlik hissi veriyor insana. Ama her cümlesinde büyük bir umursamazlık da var.

"intihar düşüncesi her zaman vardı. Güçlü bileğinin iç kısmında dolanan karıncalar gibi. intihar dışındaki her yol olumsuzdu."

"Acı beni ikinci bir ten gibi sarmış."
"Azizlerden çok sapkınlar ilgilendiriyor beni. Serserilerin yanında rahatımdır, çünkü ben de serseriyim. Kanun sevmem, ahlak sevmem, din sevmem, kural sevmem. Toplumun beni şekillendirmesinden hoşlanmam." der bukowski bu kitabında.
Onların hayatını yaşamaktansa açlık çektim; kendi içime kapanıp gizlendim. Perdeleri örtüp tavanı seyrettim.