bugün

Ölümün meraklısı olanlar hz azraili görünce hayatın kıymetini anlarlar. Bu dünyada Herkes kendi hayatının başrolünü oynar. Hatta senaryoyu bile başrole göre dizayn eder gerekirse değiştiriverirler. Tabi siz figüran olup kalmazsanız. pek az istisna, neye layıksanız onu yaşarsınız. Kişi gönlünün ekmeğini yer. Hayatın Doğrusunu yaşamayanlar, eğriliklerinin suçunu vebalini hayata yüklemek yerine sabretmeyi haline şükretmeyi mücadele ve gayret etmeyi deneselerdi, dünyanın geçici bir konak kısa bir dinlenme az bir geçimlik ve çetin bir imtihan meydanı olduğunu idrak etselerdi, dünyayı değil hakiki alem olan ahiret hayatını arzu etselerdi bile yine de bu hayatı iyice güzelce, en az zayiatla atlatmaya ve tertemiz yaşamaya çalışır geçip gitmeye bakarlardı.
insanoğlunun acizliğini gösterir.
her acıya ve zorluğa rağmen insanoğlunun hayat yaşamaya değer demesidir. filmin sonu için deliler gibi meraklanmasıdır
o değil de ya cennet-cehennem diye bir yer yoksa da öldükten sonra ruhumuz o mezarın içinde hapsoluyorsa...

aga be...
Herkes görevini ifa edecek, sonra tahsis edilen yerine gidecek. Kimine cennet çok yakışacak, kimi de iki cihanda yanacak.
(bkz: eylemsizlik prensibi)
Ölmeden evvel ölünüz” Hadis-i Şerif .
Yaşamak için bir neden ararken ölmek için bulursun.
Nazım Hikmet'in dediği gibi
“insan, öleceğini
bile bile
nasıl yaşar?

Ya çıldırır
ya da öleceğini
unutur…”

unutkanlık ya da delirmek sonucudur Bu katlanılmaz yaşamı tercih etmek..
Mücadele etmektir. Bu dünyaya gelirken milyonlarca spermin arasından sıyrılıp geldim. Öyle kolay pes etmem amk...

Dünyaya gelmiş diğer döllerle de pekala rekabet edebilirim.