bugün

temizliğin limandan geldiğini sanmaktır, halbuki imandan gelmektedir.
Sanrı misafirleridirler.Gelince kapımızı açar hepsini hem sever hem ürkerdik.
odamda uyurken askılıkta duran elbiseleri tuhaf yaratıklara benzetirdim ve battaniyenin altından göz ucuyla bakıp gece yarısına kadar uyuyamazdım. bir de kümülüs bulutlarını pamuktan minder sanırdım. oy benim fantastik çocukluğum!
Arabayla giderken ay dedeni bizi takip ettiğini ve yol gösterdiğini düşünürdüm.
bir gün televizyon izlerken ekrandaki kişi beyin gücünden bahsediyordu. beynimizin gücü ile bir gemiyi bile ikiye bölebileceğimizi söylemişti. sonraki aylar ise, beyin gücüm ile karşı komşumuz aysel teyze'nin evinin çatısını havalandırma çabalarım ile geçmişti. o kadar da konsantre olmuşken, nasıl olurdu da o çatı kalkmazdı. aptal ben. (yaş 7)
herkesin müslüman olduğu. farklı dinler olduğunu ve dünya insanlarının büyük kısmının bu dinlere mensup olduğunu duyunca çok heyecanlanmıştım.
(bkz: ananı niyolay) kim söylüyordu bilmiyorum, baya etkilemişti beni...
solucanların büyüyüp yılan olacağını sanardım. hatta bahçede solucan gördüğüm günün geceleri dertli dertli geleceği düşünmekten uyuyamazdım.
-sesimin çok güzel olduğunu, etrafımdakilerin de benim sesimi beğendikleri için beni dinlediklerini sanırdım. oysaki küçük bir kız çocuğunun şebekliğini izlemekmiş amaçları.

-annelerin çok yemek yiyerek hamile olduklarını zannederdim.

-balık yemeyi çok sevdiğim için burcumun balık olduğunu düşünürdüm. *
tarık akan'ın kulağının olmadığını sanırdım.
-elektrikler kesilince , sokaktan geçen arabaların ışığı nasıl yanıyor diye düşünürdüm hep.
bülent ersoy'u t@ş@ksız sanırdım.
yere atılan bir tek adımın karıncaların zamanına göre bir seneye tekabül ettiğinin sanılması.
alex'i takım sanırdım.
hiç büyümeyip hep 5 yaşında kalacağını zannetmek.
-öpüşünce kadınların hamile kalacağını düşünmek.
-ayın sürekli kendini izlediğini düşünmek
-annemin adının anne olduğunu sanırdım.
-atatürk'ün soyadını "diyor ki" sanmak.
-garajların önündeki "park yapmayınız" yazısındaki parkı çocuk parkı olarak algılıyodum ben.yazıyı da belediyeye,polise -artık ne sanıyosam görevliyi- yönelik yazıyolar,garajlarının yıkılıp çocuk parkı haline getirilmesinden korkuyolar sanıyodum.
büyüdükçe anlayış tarzım değişti ama.şimdi iyiyim.
-kedileri köpeklerin dişisi sanma,
-savcıları omuzlarından dumanlar tüten robotlar sanma,
-annenin adının fatma olduğunu sanma (fadime olduğunun çok zaman sonra öğrenilmesi)
-arabaların su ile yavaş, benzin ile hızlı gittiğini sanma.
büyüyünce ismimin değişeceğini sanıyordum. ismimden teyze ya da anne olmaz diye düşünüyordum. hatta buna ciddi ciddi inanıp özellikle 20li yaşlarım için isim bile düşünüyordum. annemin de isminin çocukken farklı olduğunu, büyüyünce değiştirdiğine inanmıştım.
ramazanda oruca niyetlenip sonra dayanamayıp gizli gizli yemek. kimsenin görmediğinden yola çıkarak Allahın da görmediğini sanmak. **
Herkesin televizyonunda farklı programların yayınlandığını sanmak.

ingilizce kitabındaki Shakespeare kelimesini bizim dildeki ''şekerpare tatlısı'' sanmak.

ikinci itiraftan sonra dağılabilirsiniz artık buraya yazılan hiçbir şey ilgi çekmeyecektir.
tek bir sanrım bile yoktu, 5 yaşımda totem ve tabu'yu okudum.
3 4 yaslarindayken ezanı Allah okur zannederdim, sabah ezanından çok korkardım. Geçenlerde aynı şeyi birinden daha duydum, duygulandım.
cami minarelerini allah sanardım.
Ayın ve güneşin bizi takip ettiğini sanardım.
tüm dünyada türkçe konuşuluyor sanıyordum.

lanet olası hollywood filmleri.
bakkalın yolunu öğrendiğim günden itibaren beni ayda birkez elime bir kağıt parçası tutuşturup bakkala yollayan anneme, merakıma yenilip, bakkal amcanın gazete kağıdına sarıp verdiği şeyin ne olduğunu sordum;
'' anne bu ne yaa? ne işe yarıyor bu?''
'' bak nekro, kadınların ayda bir kez karnı ağrır, işte çok ağrımız olduğunda burdaki etiketi kaldırıp bunu karnımıza yapıştırıyoruz, karnımız ısınıyor ve ağrımız geçiyor'' diye cevap vermişti.
bunun üstüne ağrım olduğunda ben de ondan karnıma yapıştırmak istediğimi söyledim, annem de yalnızca kadınların ağrısını geçirdiğini söyledi. büyük bayanlara kadın denildiğini zanneden ham beynim henüz kullanacak yaşa gelmediğimi hemencecik idrak etti.

ben verilen bu bilginin doğruluğuna , taa 4.sınıfta memeleri koskocaman olan bir arkadaşımın adet görmesinden sonra öğretmenimizin bizi bilgilendirmesi için bir kaç yetkili ablayı çağırdığı güne kadar inandım...!
onların anlattıkları şeyler karşısında öyle dehşete kapılmıştım ki, annemin yapacağı açıklamayı sabırsızlıkla bekliyordum.
elime tutuşturulan 4 adet orkidle annemin karşısına geçip ağlayarak ' hani bunu kadın olunca karnımıza yapıştırıyorduk? sibel kadın mı ki? hem bu külota yapıştırılıyormuş! çok yalancısın anne!'' demiştim. annem inanılmaz bir kahkaha atmıştı.. hiçbir açıklama yapmadı, aklına geldikçe güldü durdu!