bugün

-bu mineraller baklagillerin kökünde bulunur genelde. Baklagiller ne biliyor musun?
+hıhım
-nedir söyle bakiim
+işte baklava falan
Oğlumla baba evine geldik. Bu gece eve dev bir hamamböceği girdi ve annem onu elektrikli süpürge ile çekti. Dakikalarca supurgeyi calistirdik ancak böcek sapasağlam duruyordu. Supurgenin atık haznesini alıp kapının önünde böceği öldürdüler. O sırada oğlum :

- hah hah hah! Yendik onu anneanne yendik! Başardık! Biz kazandık!
+ evet oğlum biz kazandık!

Olaylara Bakış açısı muazzam çocukların.
annenimi daha çok seviyorsun yoksa babanımı muhabbeti beni çocukken en çok irite eden soruydu.

bide şu var.

- sen hangi takımı tutuyon
+ galatasaray
- fenerli ol
+ tamam
- vazilin nerede sogutlu abi?
+ vazelin mi, ne yapacaksın vazelini hira?
- hayır, vazilini getirecektin ya sen.
+ yoo ben almadım vazelin, deden mi aldı? dudağına mı süreceksin?
- vazilin diyorum vazilin, senin vazilin. içine kıyafetlerimizi koyduğumuz vazil var ya!
+ haa sen valizimi soruyorsun tamam kuzum.
(bkz: yanlış anlaşılma)
Anneannesiyle görüntülü konuşan 4 yaşındaki oğlum ile anneannesi arasındaki diyalog :

-oğlum yemek yedin mi bugün?
+ evet yedim. Hem de iki kere yedim.
- ne yedin?
+ yoğurtlu pilav yedim, yoğurtlu pilav yedim.
hanım abla yanlış anlama ama kabahat de suç da sende.
sen çocuğa bilgisayarı, ve interneti bakıcılık yaptırırsan, sonra dizini dövsen de kâr etmez.

ki bunlar daha hiç bir şey değil, büyüyünce gör sen.

her gün oyun oynuyor mu ?
oyuna haftada kaç saatini harcıyor ?

sosyal (asosyal medyadan bahsetmiyorum) ilişkilerde nasıl ?
derslerdeki başarısı ve kişilik olarak kabiliyeti ne durumda ?

bilgisayar, telefon dışında hobileri, eğleneceği ve eğlenmese de faydalı, onu geliştirecek faaliyet ve işleri var mı, buluyor, yapıyor mu ?

eğer bunlar olumsuzsa, bilgisayarı önüne vererek iyilik değil kötülük ediyorsun. ona bağımlı olmasına göz göre göre izin veriyorsun. hem de zararlarını yaşadığın halde.
Oğlumun bayramda beni nasıl yerin dibine soktuğunu anlatayım; önceki gün kendi kulaklarını çekiştirip duran oğluma kayinvalidem "yapma öyle kulakların öyle kalır bak!" Dedi. ( deme işte niye diyorsun çocuğa öyle şeyler) ertesi gün Eşimin dayısına bayramlaşmaya gittik. Ve bir aile de bayramlaşmaya geldi.

Birden oğlum bana döndü :
- Anne bak gördün mü? Çok yanlış yapmış. Kulakları öyle kalmış gördün mü?

+ (algilayamiyorum, tekrar ediyor aynı şeyleri) efendim oğlum ne olmuş?

- bak kulaklarına çok yanlış yapmış.

+ (aman Allah'ım ailenin oğlu kepçe kulaklı Hem de nasıl bir kepçe)

Oğlum hâlâ konuşuyor. Misafir çocuk kafasını öne eğdi, morali bozuldu ama çıtını çıkarmadı çocuğum. Oğlumu susturmaya çalışırken hane halkı konuya dahil oldu hepsi gülüyor. Oğlum küçük diye her söylediği onlara komik geliyor ancak misafir çocuğun kalbi çok kırıldı farkındayım. Kıpkırmızı oldum. Ailenin yüzüne bakamadım utancımdan.
- oğlum, karnın aç mı?

+ hayır, kadınım.
üniversite yıllarında Muğla Dalaman havaalanında çalışmaya başladım. okul uzatmıştı, son senemdi, sezon açılmak üzereydi, sınavlara girdim, bu fırsatı kaçırmadım.
o yaz Muğla'da kaldım, şirkette de tarz serbestti, bildiğin bıyık bıraktım.
yaşım taş çatlasa 22.
bir gün off günüm, bira almaya gidiyorum, mahallede top oynayan çocuklar attıkları top bana doğru gelince amca topu atsana diye bağırdılar.
eve döndüğümde bıyıkları kestim.
bir daha bıyık bırakma cesaretini kazanmak 3 yılımı aldı.
çocuklarla girilen diyaloglar güzel mesajlar içerebilir.
- kakalar canlı mı?

+ hayır, canlı değiller.

- evet canlılar, canlılar yaa!

(bkz: swh)
eyv. knk. gül gül öldük.
kuzenim eski erkek arkadasimi sordu, öldü dedim, kalbime gömdüm dedim.
anane gibi mi öldü dedi.
nefes aliyor ama başkasına, bana değil dedim.
hep onlar zorlayıcı diyaloglara sürükleyecek değil.
kuzenim 6 yaşında.
Oğlumu okula götürürken nasihat vermekteyim:

- Sakın masaların, dolapların üstüne çıkma annecim.

+ ben masaların üstüne çıkmıyorum ki altına giriyorum.
Elinde 2 tane şeker vardır ve sen ona 2sinden hangisini istediğini sorarsın. Diğerini seçmesine rağmen senin ağzına bakar ki sen hangisini beğenirsen ona göre kararını değiştirir.
bugun semsiyeyi onune dogru tutmus karsidan karsiya gecen bir veleti sirtindan yakaladim. oglum semsiyeyi oyle tutma ölursun dedim.
abi ben zaten olmek istiyorum dedi güldü.
asadadasds

7 yasindaymis pic ama çotatli degil mi.suratini gormeniz lazimdi.semsiye batmanli.eheh.

batmanli semsiyeyle trafikte intihar etmek.

arizali velet ahahahahhah.
görsel
- Anne, bizim sınıfta brokoli var ya.

+ bildiğimiz brokoli mi? Oyuncak mı?

- hayır anne, brok ali brok ali.

+ şimdi anladım Burak ali.

Bir de yufus Kaan var sınıflarında.
Çocuk oyalanır okula giderken, üstünü giymez;
Anne: la havle vela kuvvete illa billahul aluyyul azim.
Çocuk: anne o ne demek?

Anne: tahammül demek.

Çocuk:anne tahammül ne?

Anne: sabretmek demek.
Böyle uzar gider. Sorular hiç bitmez.
Anaokuluna giden oğlumu okuldan eve getiririm. Bir bakarım ki eşofmanının arkası bembeyaz olmuş.

- oğlum ne oldu eşofmanına?
+ yiğit Efe sandalyeme yapıştırıcı sürmüş.
- Peki sen ne yaptın? Öğretmenine söyleseydin.
+ bende onun sandalyesine yapıştırıcı sürdüm.

Yapacak bir şey yok. Efendilik de bir yere kadar demek ki! Semtin çocuklarına benzemeye başlamış.

(bkz: swh)
beyin yakar… insanı düşünmeye sorgulamaya sevk eder.
- Anne şunu versene

+ ne yapacaksın onu? (Saklama kabı)

- içinde mandalina besleyeceğim.

+ al bakalım.

20 dakika geçer...

- Anne, mandalinam yaşlanıp öldü. Onu yiyebilirsin istersen.
-Anne!

+ efendim oğlum?

- Ben büyüyünce diş doktoru olmaktan vazgeçtim. Büyüyünce Kızılay olcam ben.

Ardından bir sarılma, Gözlerimin dolması.
Deprem, çocukları nasıl da etkiledi. Deprem bölgesinde olan çocukların neler hissettiğini düşünemiyorum bile.
Sınıfa malzeme listesi veriyorum.

-12li pastel boya.
-Bende 24’lü var sorun olur mu öğretmenim.
-Olmaz yavrum.
-Olmazsa 12li alayım.
-Olur demek istedim yavrum.

Sınıf: Pasteli 24lü mü alıyoruz.
38 kişilik sınıfta düzenli olarak.

-örtmeniiimm başım ağrıyor başım. (6 yaşında bebe)

-az konuşun da ağrımasın o zaman. Hahah.
girmem...
tehlikelidir..
1. düzgün bir şey söylersin, terbiye sıkıntısı vardır, ters bir şey söyler, bir şey de diyemezsin.
2. düzgün muhabbet edersiniz, çocuklar ilgi çekmeyi sever, dördüncü cümleden sonra saçmalamaya başlar.