bugün

her insanın çocukluk dönemine ait hoş anılarında ve hayallerinde bulunan kadındır.

küçüktüm, ergenliğe yeni girmiştim. 12,5 falandım. canan abla her gün bana bakkaldan ekmek ve sigara aldırırdı. alırdım ben de, bir şey diyemezdim. aslında isteyerek alırdım. her gün evinin önünü süpürürdü; bir eliyle göğsünü kapatarak. o hâli hoşuma giderdi. eve gider onu düşünürdüm. bana, ekmek ve sigarasını götürdüğümde ''canım'' derdi. mutlaka bir anlam olmalıydı bunda. gel zaman git zaman aşık oldum canan abla'ya. o da bana karşı boş değildi hani. ama o kabadayı kılıklı adam yüzünden bunu açık açık söylemezdi.

yine bir gün o adam canan'ıma dokunacak oldu. karşısına çıktım. ''bırak onu'' dedim; güldü, vurdu bana da bir tane. canan'ım hemen yanıma koştu. beni sarıp sarmaladı. artık onun da bana kesinlikle aşık olduğu kanaatine varmıştım. adam canan'ı aldı, zorla eve soktu. engellemeye çalıştım bir daha vurdu, düştüm. içeri girdiklerinde ben de kapının önüne oturdum onları dinledim. canan bağırıyordu. çok acı çekiyordu belli. kim bilir neler yapıyordu ona. ağladım. aradan bir saat kadar geçti. sesler kesildi. o adam beni kenara iterek evden ayrıldı. canan da ağlıyordu. yanıma oturdu. birlikte ağladık.

şimdi aradan yıllar geçti. o adamı bir daha görmedim. canan abla'ya da arada uğrar bir ihtiyacı var mı diye sorarım.
(bkz: ahmet muhip dıranas)'ın ünlü şiirinde tarif edilen kadındır.
(bkz: fahriye abla)

--spoiler--
gözlerin, dişlerin ve akpak gerdanınla
ne güzel komşumuzdun sen fahriye abla
--spoiler--
güncel Önemli Başlıklar