bugün

--spoiler--
uludağ sözlük üyelik sözleşmesi

uludağ sözlük kullanıcılarından aldığı bilgileri sadece sistemin daha iyi işlemesi için kullanır. üçüncü kişilerle paylaşmaz. sadece hukuki durumlarda bu bilgiler gerekli mercilerle paylaşılır.

yazarın sözlük yöneticileri tarafından statüsü önceden haber verilmeden değiştirilebilir. kullanıcı kaydı silinebilir. yazarın silinmesi durumunda yazılarının sözlükte yayınlanmaya devam etme hakkı uludağ sözlük'e aittir. yayınlanmaya devam edebilir yada bütün yazılar silinebilir.

uludağ sözlük yazarların yazdıkları yazıları sözlükte yayınlamaktan başka amaçla kullanmayacağını garanti eder. sözlükte yayınlanan yazılar üzerinde yazarı hak iddia edemez. en kötü ihtimalle yazarın entryleri silinir.

uludağ sözlükte yayınlanan yazılardan doğabilecek herhangi bir suç durumunda, yazarlar kendi yazılarındaki herhangi bir suç unsurundan sorumludur.
--spoiler--

bu sözlüğe üye olan herkesin kabul ettiği durumdur. sözleşme maddeleri yukarıda. sen girerken bunu kabul ediyor musun? ediyorsun. ne demiş adam gerekli bilgiler gerekli mercilerle paylaşılır. yazara haber verilir denmiş mi? denmemiş. adam önlemi baştan almış. o kadar yazı boşa yani. sen girerken bu durumu kabul ediyorsun. doğru mu? bence değil. doğru olmaması gerçeği değiştirmez. adam seni baştan bağlamış. geçmiş olsun. evet.
gerçekse etik denilen kavramın çöpe atılmasıdır.

bu konu üzerine zall açıklama yapma gereği hissetmiyorsa, bu sözlüğün en eski yazarlarından biri, belki de en eskisi, ve şu ana kadar kendisine sempati duyan bir yazar olarak "yazıklar olsun" diyorum.

eddy: zall'ın açıklaması beni tatmin etmişir.
hukukta vicdan ve etik olmadığını bilmeyenleri gösteren durumdur. hukuk sistemdir sistem makine gibi işle he bu türkiye için geçerli değil orası ayrı. adam ortaya koymuş 1. madde gayet açık bir durum olursa ben senin bilgilerini yetkili mercilere veririm yazara bilgi veririm dememiş. hala daha yok etik değil bilmem ne demek komik. bana göre de haber verilmeli ama gerçeği değiştirmez buraya üye olurken hepimiz kabul ediyoruz bu gerçekler etmesek neyse sen baştan önlemini almıyorsun sonra adamın hukuki hakkını kullanmasına laf diyorsun. kimse zorla buraya üye yapmıyor o zaman şartları kabul eden sensen sonucu da budur. şeytan ayrıntıda gizli diye boşa demiyorlar ufacık yazıları üye olurken ne olacak yeaaa deyip okumazsan böyle olur. evet.
mahkemeye verildiğini ha zalldan öğrenmiş ha polisten gelen telefonla.

ben bir fark göremiyorum.

keza verilmesi ile şahsa ulaşılması arasında uzun mühletler yoktur. verilir ve kişi aranır.

bana sorulursa bilgiler verilmemelidir. haber vermiş vermemiş çok önemli değil. bilgiyi polisle paylaşmışsa haber vermese de olur zaten.
etik açıdan bilgilerin polislerle paylaşılmadan önce yazara haber verilmesi gerekirdi. diğer açıdan zall üyelik sözleşmesine göre yanlış veya haksız bi harekette bulunmamıştır.
kesinlikle polisle bilgi paylaşımında bulunulduktan sonra ilgili yazara bilgi verilmelidir. bu kadar da sorumsuzluk olmaz ki arkadaş.

edit: hakkında dava açılan birine "senin hakkında suç duyurusunda bulunulmuş, bilgilerini verdik" diye haber vermek suçmuş. neyse ben daha bir şey demiyorum.
1) zall'ın veya yönetimin açılan davalarda tek önceliği vardır. o da yazarları nasıl koruyabilirim. yazara zarar vermeden bu işten nasıl çıkabilirim. davalarda tek düşüncemiz yazarın zarar görmemesidir. bunun için bilgimiz dahilinde bilgi ve tecrübemizi yazarla paylaşırız.

2) "savcı talimatı" olmadan hiç bir polise ip bilgileri verilmemiştir, verilmemektedir. savcı talimatı varsa da bilgileri vermemek zaten suçtur.

3) açılan bir davada davanın taraflarına bilgi vermek suçtur. "senin hakkında dava var" demek suçtur. hatta başka bir bilgi vermek de suçtur. türkiye bu konuları tartışıyor son günlerde zaten. ama biz yazara fayda olacaksa iletişime geçiyoruz ve yazarı yönlendiriyoruz. gerçi şu ana kadar yazarların hakkında açılan dava sayısı bir elin parmağını geçmez. dava açılma ihtimallerini dava açılmadan çözmeye çalışıyoruz.

4) mutlubaykus olayında kendisi ile iletişim halinde, sorunu çözmek için uğraşıyoruz.

5) yazarların bilmesi gereken, zall veya yönetim yazarların menfaatine elinden geleni yapıyor. açılan bir davada en az zararla atlatılmasını sağlıyor. ama şu ana kadar açılan dava sayısı 10'u geçmemiştir. öyle büyük aman aman bir tehlike yok. yazarların dikkat etmesi gereken konu üçüncü şahıslara yönelik ihlaller olmaması, yani ünlü olmayan üçüncü şahıs kişilere karşı eklenen entry ve resimlerde daha dikkatli olunmalı.
etik olmayan durumdur.
lakin sözlüğe kayıt okurken böyle bir şeyin başınıza gelebileceği ihtimalini de kabul etmiş oluyorsunuz zaten.
ha zall vermese de polis bu şahsı bulur muydu? evet bulurdu. fakat vermeden önce şahsı bilgilendirseydi tabii ki daha güzel olurdu.

gelelim küfür meselesine. ismi geçen yazarı tanımam etmem ancak bir kişiye, onu hedef göstererek hakaret etmek ifade özgürlüğüne girmez. x şahsı göttür dersen, x şahsının sana karşı birtakım hukuki girişimleri olabileceğini hesap etmelisin.
sözlükte küfür edilmesi yasak değil normal olarak, ben de ediyorum. edilmese daha güzel olur tabii ama ediyor insan ister istemez. ancak söverken kurduğumuz cümlelere de dikkat etmemiz gerektiğini aklımızdan çıkarmayalım.
olay nedir bilmiyorum ama böyle bir durumla karşılaşan yazarların büyük çoğunluğunun kapısına dayanan polise kapıyı ebeveynleri açacağından yazarların pek de sikinde olmayan durum. iyi olmuş, kötü olmuş ayrı bir şey de üzerinde durulması gereken bir şey olduğu kesin. her ne kadar uludağ sözlük kofti bir mecra olsa da kaydolurken telefon numaramı verdiğimde ulan içer içer de numaramı paylaşırlar mı amk ucuz kadın numarasıdır diye dert etmedim değil. kimseye kalkıp da küfür kafir gitmedikten sonra burada başa gelecek en sıkıntılı durum bu olurdu diye düşünüyorum. bana kalsaydı üyelik için kişisel bilgilerimi vermek istemezdim. hee, bu bilgiler ulaşılmaz olunca ona buna rahat rahat sallamak da desteklenecek bir şey değil. bir güç odağını rahatsız edecek şeyler yazıp çizip de gücü yetmediği için sessiz sedasız sindirilen biri için tabi ki de sonuna kadar bağırmak. bağırmasına bağırırım kendi adıma ama kimseyi de rahatsız etmem, yemez, gerekmez. uludağ sözlük de bu yüzden böyle bir mecra. birine kızıp sövdüysem de sözlük bana haber vermiş vermemiş çok da önemli değil açıkçası.
(bkz: zall özerk cumhuriyeti)
uludağ sözlük türkiye'den yayın yapan bir site olduğuna göre türk kanunlarına tâbi. dolayısıyla adli kovuşturma için işbirliği yapma mecburiyeti var.

vermemesi halinde yasal olarak suçlu duruma düşebilir. o yüzden kimse tutup da niye bilgilerimizi veriyorsun diyemez aslında. savcı kapınıza dayanıp komşunuz hakkında bilgi istediğinde "hayır!" diye bağırırsınız siz. anarşistsiniz ya, o bakımdan.

ama ne şiş yansın ne kebap hesabı etrafından dolaşılabilir bu uygulamaların. internet ortamında veriler kolaylıkla kaybolur, insanlar proxy kullanır, sunucularda bakım yapılır, harddisk bozulur vs. bu da iyi niyetle alakalı. yapılıp yapılmamasının etik oluşu ise hangi yönden bakıldığıyla ilgili.

kısacası şahsım adına yanlış bulmadığım harekettir. elbette ifade özgürlüğü vardır ama özgürlük demek her şeyi pervasızca söyleyebilmek değildir.

edit: özel bilgilerin paylaşılması değil, bunun haber verilmemesi etik değil düşüncesi var galiba. o dediğiniz de soruşturmanın gizliliği ilkesine aykırı ve suç. yine söylediğim gibi iyi niyet kullanılarak yapılabilir ama kimsenin de tutup "sen niye suç işlemiyorsun yaa, hiç etik değil" deme hakkı olmadığına inanıyorum. tabii bu kendi görüşüm.
böyle bir olaya muhatap olan 1.dereceden biri olarak sadece şunu söyleyebilirim;

bilgilerim savcılık kanalıyla alınmış. bugün gördüğüm budur... birde benim olayımda başka bir yazar daha vardır iş karışık yani önce ona gidiyorlar sonra o değil bana geliyorlar. kimin kimden şikayetçi olduğu tam olarak net değil.

şahsıma gerekli mercilerden ulaşıldıktan sonra yönetim ile yardımlaşmamız söz konusudur sorunun çözümü konusunda irtibat halindeyiz.

şu saatten sonra geri dönüşü olmayan bir aşamadadır konuşulan olay.

birde kafam kazan gibi sabah 5:30 da kalkıp istanbul'a gittim hiç vakit kaybetmeden ifademi verip geri bursa'ya döndüm yarın bunu editlerim.

allahsız kitapsız cahil kadın'ın söylemek istediği de ilk etapta yani savcılık soruşturmasında neden bilgi verilmediğidir. bu ayrı bir konudur tabi ancak benim olayımda dediğim gibi karışık bir durum var. Hani yazarsam sıkıntı yaşarım filan fıstık kimse yok yere gönül koymasın.
olması gerekenin yapılmamasıdır bir kurala bağlı olmadığın haber verilebilir veya verilemezdi keşke verilse en azından bir suç varsa düzeltilir.
zall şöyle diyor;

--spoiler--
öğretmenler, akademisyenler, hiç tanınmayan kişiler, şirketler, ünlü kişiler hepsi bize dava açıyor. telif hakkı davası, hakaret davası, örgüt davası, kamu davası, uludağ sözlük insanlığa saldırıyor davası vs..
biz de yasalar bizi korusun isterdik. sürekli savcı karşısına çıkıyoruz. 2007 yılında çıkmış 56-51 nolu yasaya göre; başkasının eklediği içerikten sorumlu değildir yazısı sayesinde kısmen korunuyoruz.
evim 2 defa basıldı, 7 polis, 1 muhtar. bilgisayarlarıma el konuldu, tek tek bakıldı, bilgisayarlarım toplandı, günlerce alamadım. mahkeme koridorlarında sürünmek tabiri var. ben bunu yaşadım. bu gidişle de yüksek lisansımı hukuk üzerine yapıcam.
--spoiler--

yazarlar ne yazarsa yazsın bunun sonucuna katlanan kişi bu sözlüğün kurucusudur. buna rağmen yazarlarımız formata aykırı ya da yasal yönden zor durumda bırakacak hakaret içeren entry'leri siliniyor diye demedik laf bırakmıyor. oysa hukuksal anlamda, 10 milyonu aşkın sayfaların sorumlusu olarak bu yazıları yazanlar değil, bu sitenin kurucusu görülüyor.

adam gidip bu yazıyı bu yazar yazmış, hakaret etmiş, bunun bilgileri de bu diyip de sizi ele mi veriyor? bu kadar mı gevşeksiniz? bu kadar mı anlayışınız kıt?

adam; ''biz sitemizde hakaret içeren entry'ler bulundurmuyoruz. eğer böyle bir entry yazılırsa moderatör ve yetkililerimiz bunları hemen siliyor, çaylak yapıyor, gerekirse yazar silik oluyor.'' diye kendi savunmasını da, yazarların savunmasını da yapıyor zaten. bazen göt atıyoruz ki bu yazı hakaret değil, moderatör bunu nasıl siler diye. bize göre hakaret olmayan yazılar, malesef bu insanlara göre fazlasıyla hakaret içerikli.

ne zaman olsa bu adam biz yazarlarımızla varız diyor. bizlerin önemini her daim vurguluyor. ''sözlük yazarlığı aslında başta imla kuralları olmak üzere bir terbiyedir. sözlükten yetişmiş bir internet kullanıcı kitlesi var.'' diyerek de yazarlarına, bu yazarların çıkarttığı güzel işlere verdiği önem görülüyor zaten.

diğer sözlükle uludağ sözlük'ün farkını anlatıyor kimileri. bu sözlükte yazar olmasına rağmen, burayı benimseyememiş bir bünyenin hezeyanlarından öte bir şey değil bu fark olarak belirtilenler. diğer sözlüklerden farkınız nedir dendiğinde, zall diyor ki; ''bizim diğer sözlükten farkımız 10 milyon tane, birbirinden farklı yazımızın olmasıdır.'' aslında bu sözü burada yazarlık yapanların diyebilmesi lazım. siz önce sözlüğünüze sahip çıkın, sonra da kendiniz sahiplenilmeyi umun. ama sizden bu beklenti yok, sizler için ve sizler adına da verilen bir savaş var ama o gözleriniz bunu görmeyecek kadar kör.

bu sözlüğe sadece bizlerin gül yüzü için girmiyor insanlar. bilgi edinmek için giriyor.

allah aşkına biraz geniş düşünelim. bencil olmayalım. algılayamadığınız her şeyi zall'a ya da diğer yönetim üyelerine gidin sorun, sizi tutan mı var?. ben bunca zaman ne sorduysam kapıdan geri çevrilmedim. bik bik bik ortalıkta ''göt moderasyon, ibne moderasyon, top moderasyon'' diye dolaşacağınıza, gidin aklınızdaki tüm soru işaretlerine cevap arayın.

her sitenin olduğu gibi bu sitenin de belirlenmiş kuralları var. sen bu kurallara uyma, hakaret et, götünü rahatlat. ondan sonra senin yazdığın format dışı entry yüzünden suçu olmayan insan ya da insanlar başka dertleri, işleri yokmuş gibi gitsin savcıyla, mahkemeyle boğuşsun. ondan sonra da gel, utanmadan yazarların bilgileri yazarlara sorulmadan paylaşılıyor diye kendini parçala.

bütün siteler kolaylıkla kapattırılabilir. ben zall'ın yerinde olsam, bu siteyi kapatırım, ekşi sözlüğe siktirin gidin derim. o kınayı da adresinize postalar, götünüze yakın derim. ama bunu ben derim, zall demez. demediği için de böyle mahkeme koridorlarında sürünmekle geçecek ömrü.

götünüze kına yakmak ister misiniz?
fark şudur ki, ekşi sözlük her ne kadar kötülense de oradaki oluşum daha kolektiftir. buradaki gibi "am göt meme" kafasında değildir. dolayısıyla yaptırımlar da ona göre şekil almaktadır. bu sözlükte avukat var mı ilgilenen onu da bilmiyorum açıkçası ama varsa da sadece sözlüğe gelebilecek bir sıkıntı karşısında devreye gireceklerdir. sözlük yazarları pek umurlarında olduğunu sanmıyorum. dolayısıyla uludağsözlük kafası "her koyun kendi bacağından" mantelitesinden öte değildir.
zall'ın ''daha ne yapayım amk?'' dediği konu.
zall'ın elinden geleni ardına koymadığı konudur. özgür düşünce ile hareket eden bir sözlük formatını yönetmenin biraz sıkacağı mechuldur, her baba yiğidin harcı değildir. Belki de yazılacak tek bir kelime bu adamı savcı karşısına çıkarır, belki de çıkarmaz.
zall'ın ilgili konuyla alakalı bilgiyi yazara derhal haber vermesi insani açıdan çok doğru olur. yazar ona göre bilinçli bir şekilde düşüncelerini netleştirir ve durumun farkında olarak ifadesini aslanlar gibi verir.

zall bu sözlüğü açmış ve binlerce insanı buraya toplamıştır. bu sözlük zall olduğu için değil bizler olduğu için var. eğer ki zall buradan 1 kuruş dahi kazanıyor ve cebine giriyorsa onu biz yazarlara borçludur. kimse zall'ın o yüzüne çıkarıp bedavadan para vermez.

temennimiz*bundan sonra yaşanacak bu huzursuz durumlarda zall'ın yazarları bilgilendirmesidir.
terbiyesizliktir en hafif tabiriyle.
yasal şartları bir kenara bırakacak olursak, habersiz yapılan bu davranış çirkin ve art niyetli bir davranıştır.

sözlüklerin kullandığı alt yapı gereği yöneticiler yazarın istediği yazısına istediği eklemeyi ve silmeyi yapabilir, dahası isterlerse yazarın bunu kendisi yapmış gibi gösterebilirler. dolayısıyla aslında burada yasal açıdan kullanıcı lehine bir sorumsuzluk durumu söz konusudur.

dahası, yönetici bir yazarın bilgisini paylaşacağını yazara haber vermesi durumunda, bunu başka bir isim altında da yapabilir ve bu uyarıyı yaptığına dair tüm izleri de istediği her hesaptan yaptırarak geri dönüşümsüz şekilde yok edebilir.

bu kısa açıklamadan görüleceği üzere zall ın buradaki tavrı yazardan yana değil, polis devletinden yana olmaktadır. bu ise akıllara zall'ın mit ve polis teşkilatının bir üyesi ya da avantayla çalışan gönüllü iş birlikçi olduğunu göstermektedir. site aramalarında zaman zaman çıkan cıa irtibat sayfasının da bu iş birliğinin bilinç altı dışa vurumu olduğu düşünülebilir.

tarafımdan farkında olunarak dikkat edilen bu hususa tüm yazarların dikkat etmesi gerekir. elbette ki zall derin devletin, tiranın, mit'in ve gerektiğinde cia'nın iş birlikçisidir.
yalandır. zall öyle şey yapmaz ama devlet zorla alır tabii. bir düşünün ya adam bizi düşündüğü için gelişmeler bölümünden uyarıyor başımız belaya girmesin diye.
hukuki açıdan hiç bir beis göremedim. en azından somut olay açısından.

herkesin ve her şeyin sınırı olmalı. her bokla rahatlıkla karıştırılabilen bir şey varsa o da düşünce özgürlüdür. şu düşünce özgürlüğü algınızı değiştirin artık.

hakkında suç duyurusunda bulunulan birinin bilgilerinin zall tarafından polise verildiğinden bahsedilmiş. bu bir varsayımdan ibaret. kaldı ki soruşturma başka nasıl yürümeliydi ona bir cevap vermek lazım. adam suç işleyecek ama ne polise ne savcıya bilgi vereceksin. oh ne ala dünya. koy götüne o zaman dünyanın sanal ortamda.

gerçek hayatta suç olan ne varsa sanal ortamda da olmalı. bu hususta gerek adli makamlara gerekse kolluk kuvvetlerine gereken kolaylık da sağlanmalı. bu kadar da net söylüyorum.

düşünce özgürlüğü adına insanların hakkının, hukukunun çiğnenmesinin de savunucusu olsanız keşke.

bi de hakkında soruşturma başlatılan birinin bilgilerini verirken o kişiyi durumdan haberdar etmek nedir lan? asıl etik olmayan bu.

hadi hayırlı aklamalar.