bugün

tam anlamıyla "ergen kızların kitabı". tüm ipek ongun kitaplarında da karşımıza çıkan mükemmel kız aslı ile o kadar da mükemmel olmayan ama kendi çapında iyi sayılabilecek murat'ın aşkıymış bu kitapta anlatılan. kitabı okuduğunuz zaman ise aklınızda tek kalan kitabın 3'te 2'lik kısmında anlatıldığı gibi aslı'nın mükemmel yaşam tarzı, girdiği her sınavı kazanması, her ortamda harika arkadaşlıklar kurması, işinde ve okulunda hep en başarılı olması, tüm erkeklerin ona aşık olması, falan filan işte... kısaca saçmalık.
(bkz: mondi kalbim seni sevdi)
"yüreğime ben.." diye devam edebilir.
oldukça basit bir kitap. kadın 100lerce sayfa yazmış ama aslında betimlemeleri vs. çıkartırsak geriye olayların geçtiği sadece birkaç sayfa kalıyor. oldukça da sıkıcı, gerçek hayatta yaşanan çoğu aşktan hiçbir farkı dolayısıyla da hiçbir destansılığı yok.
okunan ilk canan tan kitabıdır. artık kalıplaşmış olan aşk romanlarındandır. bir kitabın anlatış biçimi bu kadar mı yavan olur?! aslı'nın hiç kötü insanlarla karşılaşmamasıda bana serra'yı hatırlattı gibi bir şey. kısaca vasat bir kitap.
zulmeden kişi bu zulmü bana yaptığını sandı... bana yapılan zulüm geçip gitti ama vebali onun boynuna kaldı...
yüregim seni cok sevdi , onu yalniz birakma , aklima söz geciririmde yüregim dinlemez ki beni .
...
vakti zamanında bir şehirde çok büyük fırtına baş göstermiş. yağmur, sel bekleniyormuş. şehirde de allah'a çok güvenen bir insan yaşıyormuş. yağmur başlayıp da sular topuklarına yükseldiğinde bir adam gelmiş:
"komşu bak sel olacak gel bizimle dağa çıkalım, kurtuluruz" demiş,
adam da "beni allah kurtarır" diye cevaplamış.
sonra su dize çıktığında bir atlı gelmiş, "haydi bin atıma kardeşim, gidelim kurtulalım" demiş o da cevaben "ben allah'a güveniyorum o beni kurtarır" demiş.
en son su boğazına kadar yükseldiğinde bir sal ile bir adam yanaşmış "haydi gel, bak boğulacaksın" demiş o da yine aynı cevabı vermiş ve boğularak can vermiş. ölüp de tekrar dirildiğinde kendisinin mükafatlandırılacağını düşünüyormuş ki bir ses ona yönelmiş: "sen ey ademoğlu neden boğuldun da geldin bu dünyaya" demiş. o da "ben allah'a güveniyordum, o beni kurtaracak diye bekledim ama o beni kurtarmadı" demiş.
bunun üzerine ses ona: sırasıyla allah'ın ona önce komşusunu sonra atlı bir adamı en son da sal ile bir insanı gönderdiğini ama onun hiçbirine uymadığını söylemiş. adam bin bir pişmanlık içinde cehennemin yolunu tutmuş.

bu kitap ile benim ilgim tıpkı bu hikaye gibi. geleceği gösteren ve yanlış kararların nasıl sonuçlara neden olacağını göstermesi açısından bir arkadaşıma hediye etmiştim bu kitabı. okuduysa kitapta kendini görecek, beni görecek ve daha farklı açıdan düşünecek.
özetle bir insanı bana yeniden kazandıracak kadar umut bağlamıştım bu kitaba.
kitaptaki olayların aynısını yaşama korkusundan olsa gerek, bir umut aşılamaktadır bu kitap.
okunsa keşke.
böbreğin mi sevecekti la? sorusunu sormama neden olan soru cümleciği.
canan tan'ın piraye ve diğer romanlarının türevi.
hep aynı acı son, hep üniversite yılları, hep zengin ve hep ailesinin isteklerine boyun eğen, seven ama sadece söyleyebilen başka hiçbir çaba göstermeyen, seven ama başka biriyle evlenip ondan çocuk yapabilme potansiyeline sahip olan erkek, hep başına buyruk, ailesi okumuş hali vakti yerinde güzel ve zeki esas kız, mesafeler...
canan tan'ın bunların dışında, bu karakterlerden değişik karakterlerin hayatını anlattığı romanı var mı?
en sevdiğim yazarın en romantik kitabı . tavsiye ederim.
+ yüreğim seni çok sevdi ama böbreklerim ibnelik yapıyor.
- anlıyorum.
+ siktirgit olm. nesini anladın bunun.
pirayedeki gibi kabız olmuş bir aşk. esas oğlan fitil kullanalım der kız olmaz ben uzakta başka şeyler yerim kabızlığım geçer der erkek tamam ama ben fitil elimde beklerim der. sonra karakterler başkalarıyla evlenirler fakat mutlu olamazlar. yıllar sonra karşılaşırlar aşkları hiç bitmemiştir falan filan. hayır romanı okurken ağlatıyor birde insanı. * *
-yüreğim seni çok sevdi selin...
-ya sen?
-bu an için hazırlanmış etkileyici bir cümlem yok.
-bende diyebilirdin.
Canan Tan'ın zirve yaptıgı duygusal bir aşk kitabıdır.
imkansız bir aşkı anlatan Canan Tan'ın eşsiz romanı.
üç kere üç dokuz eder
bilirsin
birin karesi birdir
karekökü de
bilirsin
mutlu aşk yoktur
bilirsin
ama baharda ya da dışarıda
sonsuz göğün altında
aşkın aşkla çarpımı
garip bir şekilde
hep sonsuzluktur
kare kökü de yoktur.
içinde Aslı adında saçma sapan bir karakterin bulunduğu kitap. gece gece sinirlerimi zıplattı ya. nedir bu aslı’nın derdi arkadaş ben anlamadım tutturmuşta kariyermiş, özgürlükmüş bilmem neymiş bulmuşsun işte seni her şeyden çok seven bir adam, okulunu bitirmişsin, her kararını destekleyen bir ailen var, maddi açıdan bir sıkıntın yok daha ne istiyorsun be kadın? seni her şeye rağmen sabırla bekleyeceğini söyleyen bir adam var ama sen aşkın uğruna savaşmak yerine teee amerika’lara gidiyorsun. neymiş efendim? en doğrusu buymuş. yemişim doğrunu yaa. babasının da dediği gibi;

''Mutluluk insanların sevdiklerinin yanında yaşaması ve sevdikleriyle beraber yaşlanmasıdır.''

zaten yazar bu aslı denen kızı çok kusursuz bir şekilde ele almış ona da ayrı sinirlendim. kıza bak elini neye atsa sihirli bir değnek değmişcesine başarıyla sıyrılıyor aradan.sana daha da bir şey demiyorum aslı.

edebi anlamda da hiçbir şey katmıyor kitap. ilkokul düzeyinde öykü kitapları gibi. bir de bu kitabı okuyup ağladığını söyleyen insanları gördükçe kendimi uzaylı gibi hissediyorum. kitabın ismi zaten çok kötü. kitap kapağı desem rezalettt… tutulacak hiçbir tarafı yok.

6 ay önce edebi yönden çok kusurlu bulup yarıda bıraktığım bu kitabı sırf yarıda kalmasın diye bitireyim dedim. şimdi de bu aslı gerizekalısı yüzünden bırakıyorum. okumayacağım bir daha arkadaş yeter ya. öfff bu ne be.
(bkz: seni seçtim pikachu)
(bkz: ben sevmedim)
(bkz: yüreğim seni çok sevdi)
canan tan kitabıdır. çok fazla tutulan çok ağlatan bir kitap olduğu söylendiğinde merak edip okumuştum. ya ben çok duygusuzum ya da artık alıştım . konu ve yazım bakımından da bütün canan tan kitapları gibi o da . araya bikaç nazım hikmet şiiri serpiştirilmiş iyi de olmuş ama bu onu kurtarmaz.
Prensip meselesi yarım bırakmam, ama bıraktım. Kesinlikle tavsiye etmediğim, abartılmış, ilkokul aşkı düzeyinde şımarıklıklar barındıran, aşktan soğutan kitap.
aşkı popülizmin içinde eriten cümle..

- yüreğim seni çok sevdi!
+ iyi de, ben ilgilenmiyorum.
- ok. akşam napiyosun?
+ hmm, iyi günler dileyim ben sana.
hayatta zaten birçok şey mutsuz bitiyor, bari kitaplar karamsarlığı körüklemesin dedirten Canan TAN kitabı.
Canan tan' ın romanıdır. Sıradan bir aşk romanı ama yine de okurken içinizden bişeylerin koptuğunu hissedersiniz. içinde harika şiirler barındıran ve farkında olmadan birini ne kadar çok sevebileceğinizi gözler önüne süren bir roman. Aslı ile Murat’ın istanbul-Bursa-Amerika üçgeninde yaşadıkları destansı aşkın öyküsü... herkesin kendinden bir şey bulabileceği kadar gerçek...
güncel Önemli Başlıklar