bugün

kemal sunalın sevdigim filmlerinden biridir ozelliklede yoksulun patronu komik adamdır .
-yoksulllllllllllllll
+ne var lan*
-bize 2 çay
+çay yok bok için.

hahaha
oldum olası nefret ederim eski yıllardaki iş hanı atmosferinden. iş bu sebepten ne zaman görsem bu filmi tv'de anında kanalı değiştiririm.

90'lı yıllar nostaljisi güzel şey ama bu film gerçekten ruh sıkıcı.
neredeyse değil tüm olayların iş hanında geçtiği kemal sunal filmi. bence kemal sunal'ın popüler ve fazla komik olmayan filmleride gayet güzel bence. bu da onlardan biridir.
benimdir.
Sülalesini zengin edenleri elleri patlarcasına alkışlar...umar ki ahirette altından ırmaklar akan adn'larda 70 huri düdükleyecek...
"çay yok b*k için" repliğinin geçtiği film. ama ben pek sevmedim. film tek bir pasajda geçiyor üstelik yoksulun sabahtan akşama kadar orda millet tarafından aşağılanıp ezilmesi ve bi kızın da onu seviyorum diye kandırması da cabası...
türkiyede sayısı 11.2 milyondur.
Onlar fucking poor derler ama bizde yoksula el uzatılırdır.
Sevdiğim filmlerden biridir.
başka bazı filmleri kadar ünlü olmamakla birlikte, kemal sunal'ın başrol oynadığı en başarılı filmlerden biridir.
sınıfsal bakış açısına sahip bir filmdir. filmin hemen başında üst kattakilerin tamamının yoksula bağırma sahnesi filmin teması.
üstad kemal Sunalin en baba filmlerinden biridir...

özellikle şu sahnesi yardirir

-yoksuuullll
+neeee
-konfeksiyona 2 çay
+çay yok bok için...
ihtilalden yeni çıkmış ve Turgut Özal'la liberalizmi tanımış Türkiye'nin röntgeni olan filmdir.

Zengin ol da nasıl olursan ol mantığının işlediği, Arabesk furyasının kasıp kavurduğu, tüm manevi değerlerimizi para ile değiştirmeye başladığımız, çürümenin başlangıcını anlatan zeki Ökten filmidir.

Edit: be şerefsiz 2 saniyede neyi okudun anladın da eksiledin.
toplumsal eleştiri konulu bir filmdir, Kemal Sunal hakkını vermiştir.

tanım: dünyanın güzel tarafını yaratan fakat kötü tarafında yaşamaya mahkum bırakılan insandir.
(bkz: iki çay)
Hd.olarak harddiskimde bulunmaktadır.
Arşivimdeki az sayıdakı yerli filmden biridir.
"Çay yok bok için"diyen Kemal sunal karakteridir.
40 yılda bir yar sevdin onu da eller aldı değil mi yoksul?

bazı sahnelerde arkada çalan müzikler oyuncudan, bakışlardan, diyaloglardan daha çok şey anlatmaktadır. filmi izlerken kulağınız hep tekstilde kızların dinlediği radyoda bir yandan.
yapılan bazı küçük hatalar var filmde ama onlar gerçekten gözden kaçmış hatalar mı yoksa bizim ülkemizde sık yapılan hatalara aksaklıklara birer gönderme mi karar veremiyorsunuz.
bu yönden insanı çok güzel bir kafa karışıklığına itiyor film.

bir de orospusun leyla.
adamın üç kuruş parasıyla aldığı hediyeleri çarpıp çarpıp kaçtığın için değil de hayallerini düşlerini umutlarını çarpıp kaçtığın için orospusun.
bu film genelde kapitalist düzenin eleştiri olarak lanse edilse de kazın ayağı öyle değildir. bu film aslında liberalizmin, müteşebbisin ne kadar önemli olduğunu gösterir.

işçi olan ve sürekli eziklenen, hor görülen yoksul, en sonunda paradan para kazanan ( ki paradan para kazanmak da kapitalizmin dinamiğidir) kerim beyle bir olup patron oluyor ve kendini sürekli ezen patronunu şutluyor.. bu da ancak serbest piyasa ekonomisiyle mümkün olur.
yukarıdaki lümpen arkadaş hemen kapitalizmi ve liberal cepheyi savunur vaziyete geçmiş, hayır filmi bir yere çekmek istiyorsun anladık da bari düzgün analiz etseydin de bu kadar uzun yazı yazdırmak zorunda bırakmasaydın beni.

filmde bahsedilen olay, küçük burjuva iken üstü olan patron tarafından ezilen başrolün, kendisi patron durumuna geçtiğinde eski patronu gibi olması durumudur.

yani burda Maksim gorki'nin bahsettiği ''küçük burjuva bencilliği'' söz konusudur.

mobilde olduğum için bunu uzun uzun anlatmak istemiyorum internetten bu makaleyi rahatlıkla bulabilirsin, olmadı ben anlatırım bilgisayara geçtiğimde.

buradaki sınıfsal tahlilde anlatılan küçük burjuva bencilliği olmakla beraber dönemin anap hükümetinin liberalizm politikasına da eleştiri vardır, bakarsan filmde herkes kısa yoldan zengin olma peşine düşmüş bu uğurda ikiyüzlülük, rüşvet, kavgalar bitmek bilmemiş.

filmden anlaşılması gereken nettir, Kemal Sunal'ın böyle toplumsal bilinç uyandıran filmlerde rol alması bilinen gerçek iken farklı anlam çıkarmaya çalışmak gerçekten körlük olur.
yukarıdaki solcu arkadaşı ciddiye almayın. film gayet de serbest piyasanın başarısını anlatıyor. anlamamak için ancak solcu olmanız gerekir açık ve net.

filmleri solcu kafasıyla izlerseniz "aneliz" kasmaya çalışıp saçmalamanız yüksek ihtimaldir.

edit: filmdeki iki yüzlülük, hukuksuzluk kapitalizm eleştirisi değil vahşi kapitalizmin eleştirisidir. bu ayrımı dahi bilmeyip de "aneliz" kasmayın gözünüzü seveyim. liberalizmde bireyin özgürlüğü kadar hukuk üstünlüğü de önemlidir. hukukun üstün tutulmadığı yerde vahşi kapitalizm peydah olur. filmdeki hukuksuzluk, hak yeme gibi konular da vahşi kapitalizme girer ve bunlar eleştirilmiştir filmde.
cidden hayran kaldım arkadaş ya, şu yaşıma kadar ilk defa bir filmden zıt anlam çıkaran insan görüyorum, hayır normalde böyle insanlara anlatırdım aa hiç öyle düşünmedim felan derlerdi, bu arkadaş filmi kapitalist propaganda filmi sanıyor, muhtemelen kafasındaki Kemal Sunal anaplı bir liberal..
filmde izleyiciye ilk olarak verilmek istenen şey, vahşi kapitalizmin insanları neye çevirdiği konusu olabilir. benim bahsettiğim şey ise filmde gizli olarak duruyor. o yüzden ilk olarak solcu kafasıyla izlememek gerek dedim.

objektif bir değerlendirme yapınca filmin içine sırıtıyor girişimciliğin ve serbest piyasanın ehemmiyeti. yönetmeni bu mesajı vermek istemiş olsun veya olmasın. bunun tartışmasını yapmıyorum. bu filmde bu mesaj var demek istiyorum. ezberci olmamak lazım. şimdi ismini hatırlayamadım ama kemal sunalın bir kaç filmi daha var böyle sistem eleştirisi yaparken içinde yine girişimciliğin önemini barındıran.. ismini bulursam editlerim.
Kemal sunal iyi oyuncu değil, hep aynı tiplemeyi yapiyor diyenlere efsane bir performansla adeta cevap verdigi ve de hiç sıkılmadan defalarca izledigim super bir film.