bugün

farkına varmadan, kaybedenlerin idam ettirdiği hayattır.

metro istasyonunda intihar eden kadın size de çok garip gelmiyor mu?

zaman zaman düşünüyorum ben bu kadını ve sahiden ilk günkü karmaşayı yaşıyorum. nasıl bi kaybedilmiş hayattır bu? hala oturtamıyorum aklımda.

metro istasyonundaki turnikeleri akbilinizi basarak geçiyorsunuz, uzun uzun, dönemeçli merdivenlerden istasyona varıyorsunuz, metronun ışığı tünelin ucundan parlıyor. işte tam o an karar verdi o kadın intihara. öncesinde yaşadığı tüm hayat, o parlayan ışıkla geldi aklına ve attı kendini raylara.sahiden gurur duyulası bir hayat hikayesi bu. dünyanın en kötü insanı, kadını, annesiydi belki de. bunun bilincine vardı ve tahmini zor bi yöntemle intihar etti. tahmini zor diyorum çünkü; planlı bir ölüm olduğuna inanmıyorum. çocuk sahibi olan hayat kadınlarının hikayeleri kadar gurur duyulası aslında...

hayat kadını olmaya sanırım insan özgür iradesiyle karar vermez. genelde ‘düşkün’ derler bu tip insanlar için ama ben düşülesi bir yer olduğunu düşünmüyorum. yine muhteşem bir boş vermişlik, her şeyden vazgeçme. çünkü o kadın en sevdiklerinden vazgeçmek zorundadır. arkadaşlarından, ailesinden vazgeçmiştir artık. en vurgun günümüzde bile, hangimiz vazgeçebiliriz ki en sevdiklerimizden? babasını bilmediği bir çocuk getirmiştir belki bu dünyaya. kadın, o çocuğu 'siz benden ıyy diye kaçıyorsunuz ama, bakın lan ben de bu amk hayatında varım' demenin kısacasıdır o çocuk. aslında koca bi feryad, bastırılmak istenen koca bi çığlıktır o çocuk. babası kim belli değil belki de, ama annesi var işte o çocuğun.

amy winehouse misal, bu kadının da tükenmiş olmasına rağmen çok saygı duyulası bir hayatı vardı. eroinden öldü bu kadın, aşırı dozdan öldü. acı çekmeden, sürünmeden kendi belirledi ölüm senaryosunu. bi sabah uyanamadı hepsi bu. ailesine de kocaman bir servet bıraktı, bence çok temiz iş çıkardı, aferin amy e.

her gün 'bu amk istanbul'undan gidicem’ deyip gidememek, ‘ahmet bana büyük yanlış yaptı, bi daha ölsem görüşmem’ deyip arsız arsız çıkıp takılmalar, ‘bu sefer sözlüğü kesin bırakıyorum’ deyip sinsi sinsi geri dönüşler, ‘aşkından ölsem de bundan sonra sesini bile duymak istemiyorum’ dediklerinizin tekrar tekrar önünüze bi kanaldan gelmesi, sizce de çok aşağılıkça değil mi? biz kendimize verdiğimiz sözleri dahi yerine getiremezken; intihar edene aciz, madde bağımlısına esrarkeş, hayat kadınına orospu yaftalarını, oturduğumuz yerden yapıştırıyoruz. asıl aciz biziz; verdiğimiz sözleri tutmuyoruz. esrarkeş biziz; damarımıza işleyenları söküp atamıyoruz, asıl orospu da biziz; silip atmak dururken, onursuzca mücadele veriyoruz.

insanların silinip gitmelerine izin vermeyin. çünkü onların mutsuzluğu size hiçbir fayda sağlamayacak.