bugün

polisiye tarzı filmlerde rastladığımız olay yeri delilleri için yapılan işlemlerden biridir.
cinayete kurban gitme olasılığını değerlendirerek, şahsın öldüğü andaki pozisyonu tebeşirle çizilir. buraya kadar her şey güzel, güzelde; hani erman toroğlu'nun sıkça kullandığı bir laf vardır.

'' pozisyon belli arkadaş''

ya kardeş, bu ölen insanlar hep aynı pozisyonda mı hakkın rahmetine kavuşur.

sağ el dirsekten kırık baş hizasında, kafa ise sol tarafa yatık vaziyette, diğer kol aşağıya sarkmış durumda. bacaklara gelince de, sağ bacak karına doğru çekik, sol bacak düz.
bütün ölüler de ki poz bu amk.

ben dedektiflerin yerine olsam, olay yerine gitmem, orada bulunan ekibe telefon ederim
'' meftanın bulunduğu yeri işaretleyin, sonra kaldırıp morga götürün, 2 tek atıp geliyorum ben'' derim.
nasıl olsa şekil aynı şekil amk. 3-5 saat sonra oraya gidip resmimi çizer, siktir olup büroma geçerim.

he poliste tutup '' abi bildiğin gibi değil, değişik pozisyonda ölmüş bu'' derse.
'' sık kafasına düzelir, ölmemiştir o'' derim.

olum geyik yapmıyorum ben.
hani küçükken kağıdın üzerine elimizi koyup, parmak aralarımızı çizdiğimiz gibi lan.
hep aynı hep aynı. hiç değişik pozisyonda el çizdiniz mi?

delirtmeyin lan. inanmıyorsanız çıkın damdan atlayın, görün bak haklı mıyım haksız mıyım...
(bkz: yerde yatan ölünün üzerini gazeteyle kapatmak)
tebeşir değil o, kalıp var plastikten, gelip koyuyorlar ölünün etrafına. o şekilde ölmeyenleri de kalıba uyduruyorlar.
ölünün yerde daha fazla o şekilde tutulmadan kaldırılmak istemesindenden fakat ölüm sebebinin araştırılması açısından ölünün tam olarak nereden ve ne şekilde düştüğünün tespiti açısından şimdilerde daha çok fotograflama şeklinde yapılan eylemdir.
(bkz: yerde yatan ölünün götüne pamuk tıkamak)