bugün

aslında kazanıp kazanmamanın önemli olmadığı sınava girip 11. olan bir su ürünleri fakultesi mezunu kişinin kısa dönem yapabileceği bir gerçektir. çünkü ordu yedek subayı kendi ihtiyacına göre almaktadır. doktorların hepsi yedek subay olarak yapar. sonuncu olsalarda olmasalarda. sadece ilk 10 a gienlere seçme hakkı verilir. söyle bakalım yedek subay mı olmak istiyorsun kısa dönem mi? gibidir.
sınavı kazanmak yada kaybetmek diye birşey sözkonusu değildir. bu sınavın tek mantığı askerlik psikolojisine girmenizi sağlamaktır. zira, sabahın altısından akşam altı'ya kadar bir tabur asker adayı ile birlikte, başınızda görevli bir astsubay eşliğinde gezip duracaksınız. eğer şansınız varsa kısa dönem olarak askerliğiniz yaparsınız. bu kez de şöyle bir sorun çıkar meydana. siz 20 yaşında bir astsubay'ın emrini dinlemek zorunda kalırken asteğmen olarak askerlik yapanlar o astsubay'a emir verecektir. çok da önemli değildir, eğer çok ekstrem bir durum olmazsa baş çavuşlar dahi kısa dönem bir er'e ses yükseltme cesaretini gösteremezler. ve işin bir diğer güzel tarafı da, siz evinize dönerken asteğmen olarak askerlik yapan arkadaşlarınız daha 7 ay asker olarak kalacaklardır. son sözüm de spor ve polis akademilerinden mezun arkadaşlarıma.. szymkowiak arkadaşımın dediği gibi kesinlikle doğu'ya gitmeniz gibi bir durum asla söz konusu değildir. asker arkadaşları arasında bir komiser ve çok sayıda spor akademisi mezunu biri olarak bunu size büyük bir rahatlıkla söyleyebilirim. hatta bu spor akademisi mezunu arkadaşlardan biri de insan azmanı 2 metre boyunda idi. hayırlı teskereler demekten başka bir şey diyemem. şansınız bol olsun..
her soruyu doğru yanıtlasanız ya da tümünü yanlış yanıtlasanız da sonucun önem taşımadığı dünyadaki tek sınavdır. bu anlamda rekorlar kitabına girmelidir.
(bkz: önemli olan katılmaktı)
(bkz: yedek subay sinavina girecek adaylara öneriler)
fazla bir etkisi olmayan imtihan.

orada esas olan komando temsilcisinin gözüne ilişmemek. ya da ilişilse bile, temsilcinin kriterlerine girmemek. girilmişse bile en azından "tam sağlam" şıkkını doldurmamak.

girilmişse de artık yapılacak birşey yoktur...şemsiyenin tadını çıkarmak en iyisidir!

(bkz: ben bugün bunu gördüm)
olay şöyle; sene 2002 yakın bir arkadaşımla sınava giriyoruz beraber, ben işgüç sahibiyim birde nişanlıyım üstüne üstlük, doğal olarak kısa dönem çıkması için telli babaya adak adamışlığım bile var, bizim eleman ise daha o zaman 30 küsur yaşında işsiz, yedek subay olabilmek için götünü verme seviyesinde. neyse efendim sabahın köründe kalktık, vardık sınav merkezine işte rutin sıra beklemeler falan akşama kadar. derken sınav başladı çoktan seçmeli test, ben saniyesinde bütün şıkları a işaretledim başladım bakınmaya etrafıma. bizim elemanı gördüm baktım bizim ibne gömülmüş sorulara harıl harıl çözüyor, kan ter içinde. neyse uzatmayayım, sınav sonuçları açıklandı bütün şıkları a işaretleyen bendeniz silahlı kuvvetler tarafından yedek subay aday adaylığına layık görülürken, bütün soruları harıl harıl çözüp sınavdan sonra da "abi çok iyi geçti banko asteğmenim" diyen bizim eleman düz er olarak trakyanın şimdi adını hatırlamadığım bir ilçesine gönderilmekteydi. kıssadan hisse; sınav hikaye, kısa dönem isteyenler, sınava son gün gidiniz. ilk gün giderseniz yedek subay olma ihtimaliniz olabilecek maksimum seviyede.
asteğmenlik sınava tabidir. yani sivil bir vatandaşın asteğmen olması için bir sınava girmesi gereklidir. o sınavda bu sınavdır. kazananı olmadığı gibi, kaybedenide yoktur. o yüzden sınava girerken stres yapmayın, sınavda yoklama kağıdını imzalamış olanlar veya sınavı bitirenler çıkabilir gibi bir durum olmadığı için can sıkıntısını önlemek için soruları çözün.
beni hayattan soğutan sınavdır, gün itibariyle çorlu'da sabah 8'de girip akşam 6'da çıktığım sınavdır.
sınavın nasıl geçti diye sorulmayan tek sınavdır.
formaliteden başka bir şey değildir. ihtiyaçlar zaten belirlenmiştir. Bu sınav sonunda ya asteğmen olacaksınız ya er ya da öğretmen veya doktorsanız doğu ve güneydoğunun güzide dağlarından birinde meslek erbabı. ben yaptım oradan biliyorum.