bugün

uludağ sözlük.
Berlin. Evet Istanbul degil amasya degil... Berlin!
Uyumak yada uyumamak bütün mesele bu
kağıt kokularıyla kendimden geçtiğim kütüphanem...

(ohh gelsin artılar)
(bkz: ponçik erkek modu)
yalnız olduğum herhangi bir yer.
Bu konuda yastığımı tek geçerim.
görsel

Benim için burası. Neden fotoğrafı yan çektin bülbülşah dersen, sana "boynum bükük abi, yaşayamadık hayatı" falan demem. Çünkü ekran döndürme ile çekmişim.

burası evimin balkonu. neden burayı seviyorsun dersen şayet, ankara karşımda. bazen düşünüyorum, ilham burada geliyor bana.
gündüzleri cemal amca aşağıda şarkı türkü söylüyor, kendisi alzheimer hastası. onu izlemek bana neşe veriyor. akşamları ise sessizlik ve huzur. yaşanmışlıklar, yaşanmamışlıklar, yaşanamamışlıklar. hepsini bir arada düşünebilme yetisi veriyor burası bana.

herkes sessiz, kendi nefes alış-verişlerim ile başbaşayım.

sonra bir sek rakı dolduruyorum kadehe. kaldırıyorum havaya,
selam duruyorum şehre!

yaşanmışlıklara, yaşanmamışlıklara, yaşanamamışlıklara...

dip not:

- babam bir gün yan duran bir fotoğrafa bakarken felç oldu ve öyle kaldı. lütfen düzeltir misin fotoğrafı?
+ yine mi sen?
- düzeltir misin?
+ düzeltiyorum.
- ayrıca çok uzun yazıyorsun, hiçbirini okumuyorum.
+ uzak dur benden.
- ne kadar?
+ git biraz daha.
- şimdi iyi mi?
+ uzaktan daha sevimlisin.
- biraz daha gideyim mi?
+ hem de hassiktir git!
odamda...

Ben miyim bu şeylerin sahibi?
Kafamda bir çocuk var, meraksız.
iç âlemim oyuncaktan farksız;
Odam, içime bir ayna gibi.
Bir ışık oyunu var tavanda
Gölgeler seslerle birleşiyor
Ve bir karga beynimi deşiyor
Azaplar kemirdiğim bu anda.
Kardeşini öldürüyor Kaabil,
içimde bir yalnızlık duygusu,
Ölüm kadar uzun yaz uykusu,
Sıkıntı ile geçilen sahil.
Bağlanıyor bir iple, bir sürü
Düşünce köyleri birbirine,
Çöküyor her şeyin üzerine
Hülyam boyunca kurduğum köprü.
Ve doluyor sessiz, ordularım,
Durmadan dinlenmeden odama.
Urbam içinde yatan adama
Hayretle bakıyor dört duvarım.
Kardeşini öldürüyor Kaabil,
içimde bir yalnızlık duygusu,
Ölüm kadar uzun yaz uykusu,
Sıkıntı ile geçilen sahil.
Ve delirmenin tatlı vehmini
Sessizlik odama dolduruyor.
Kargam hâlâ başımda duruyor
Bulmak için beynin cehennemini.
Düşüp yatağın dalgalarına
Günlerce sürüyor bu yolculuk.
Durmadan akıtıyor bir oluk
Korkuyu sükutun mezarına.
Kardeşini öldürüyor Kaabil,
içimde bir yalnızlık duygusu,
Ölüm kadar uzun yaz uykusu,
Sıkıntı ile geçilen sahil.
Dünyaya tek gelen insan gibi
Atılıyorum bir Hint dağına.
Giriyor kafamın darlığına
Kimsesiz dünyaların sahibi
Gidip gidip gelmede aynı his
iskeleye ulaşmıyor çima
Dikiliyor ansızın karşıma
Boynum kalınlığındaki ceviz.
Kardeşini öldürüyor Kaabil,
içimde bir yalnızlık duygusu,
Ölüm kadar uzun yaz uykusu,
Sıkıntı ile geçilen sahil.

orhan veli.
Bazen Metro. Günün sonunda yorgun şekilde uzun bir metro yolculuğu yapıyorum. O günü, yarını, hayatımı düşünüyorum. Bazen memnun oluyorum, bazen de kendimi feci şekilde acımasızca eleştiriyorum. Yolun sonunda beni koşulsuz kabul eden ailemin yanına gelince kendime olan öfkem azalıyor. Sonra birlikte yemek yiyoruz. Sevilmek iyi geliyor herhalde.
her yer.
hislerim, hayallerim sonu güzel olan ve kimsenin kahrolmadığı hikayeler.
gerçeklerle dolu bu boktan dünyanın ben ta amına koyayım.
nefes aldığım yerdir oralar. hislerimi en dibine kadar yaşadığım yerler.
kaçtığım yerler.
kurtulduğum yerler.
mutlu olduğum yerler.
Yolda yürürken, derslikte otururken, yemek üste yaparken, şarkı dinlerken, uzaklara dalınca ve elbette yatakta otururken.

O kadar dert var ki amk düşün düşün bitmiyor.
Yastığa başımı koyduğumda.
Her yerde hislerimle başbaşayımdır. Evde, sokakta, çarşıda, yolda yürürken... hislerime öncelik veren bir insanım o yüzden hep onları dinlerim.
Her yer.
Nedense yüz üstü yattığım zamanlar.
Tuvalet bide sigara içiyorsan tamamdır.
herkesin sahnede oynadığı bir mezuniyet balosu.
Kendime ait odam. En çok orada rahatım hiç kimse rahatsız etmiyor.
Küvet. Köpüklerin içinde, Sıcak suda... her şeyden kaçıyorsun ama kendinden değil.
bakkallar... çaldığım sakızlar aklıma geliyor vicdan yükseliyor.
Baş başa kalmadığım bir yer yok, genellikle yalnızım.
odadaki duvarla sohbet ederdi yazar. insanlara haykırmak istediği her şeyi orada dile getirirdi. bazen deli derler bana diye düşünüp güler bazen ciddileşir ama duvar hep ordadır onun için o bırakmaz yazarı vefalıdır çünkü.
odam, yağmur yağarken pencere önleri ve bakırköy.
Her an baş başayım. Ayrı kalabilsem mutluluktan uçucam sözlük.
Bu aralar bulunduğum her yerde hislerimle bas basayim avel gibi dolaniyorum harbi .