bugün

bu da geçer.
başına gelen yeni dertler önceki derdinin ne kadar basit olduğunu gösterir.
Bok ol ama boka muhtaç olma.
Dünya delikanlı olsa yuvarlak olmazdı...

40 yılda bir tek bunu öğrnebildim aq. Dünyadından.
görgüsüz aileden kız / erkek almayın.
sorun bende.
Sadece ben yalnızca ben.
Zaman her seyin ilaci. Acilan yaralarda hala kucuk bir sizi kaliyor ama geciyor.
hıyar ektiğin tarladan, çilek bekleyemezsin.
Birine bişey veripte kötü olacağına, vermeyipte kötü ol.

Birine 100 defa iylik yaparsın 101. Kez yapmazsın kötü olursun.

Para isterler vermezsin kötü olursun. Sonra verirsin istersin kıvırır yok der. Allahtan iki kuruş aldık nasıl adamsın sen lanet olsun derler yine kötü olursun.
Kimseye sonsuz güvenme.

Kimseye yüzde yüz bağlanma ve alışma.

Her yeni günde hayatta en iyi şekilde var olman gerektiğini unutma.

En önemlisi de kimseye ikiden fazla şans verme.
Değişmem deme değişirsin hele ben hayatta yapmam deme yaparsın. Hayatın bana öğrettiği en önemli ders. Büyük lokma ye büyük söz söyleme.
insanlar hiçbir şeyimi almazlarsa, bana çok şey vermiş olurlar. hiçbir kötülük etmezlerse, yeterince iyilik etmiş olurlar.
yarına ekmek paran kalıcak şekilde paranı harca. yıllardır para biriktiriyorum hala bir sikim alamadım..
görsel

Bu vesileyle met-üst’e teşekkürler. Haklısın metin abi.
Herkes kendi götünü kurtarma derdinde. Kimse kimseyi kara kaşına kara gözüne sevmiyor. Yedir, içir, eğlendir... Senden kralı yok.
Menfaat gösterme senden kötüsü yok.
şu son yıllarda, insanların benden beklentilerine göre değil kendi beklentilerime göre davranmayı öğrendim.
Kendinden başkasına asla güvenme.
Kimse sikmeyeceği eşeğe yular bağlamaz

Hiç unutmayın bunu.
belki de en önemli hayat tecrübelerimi şu son bir kaç yıl içinde yaşadım. özellikle ikili ilişkilerde gereksiz fedakarlıklar yapmanın, bir başkasının hayatını düzene sokmak için kendini heba etmenin ruh ve beden sağlığına olumsuz etkilerini bizzat yaşadım. uzun süre emek verdikten sonra maruz kaldığım nankör tavırları sebebiyle vicdansız olduğuna kanaat getirdiğim merhametten yoksun, iki yüzlü biriyle, tüm bağlarımı 2018 yılında kesip attım. işte o zaman anladım ki bu, gecikmiş bir kararmış. bu kararı aldıktan sonra öyle ferahladım, beyin yüküm öyle azaldı ki keşke daha önce bunu yapsaymışım diye düşündüm. bir şey olmuyorsa olması için çok ısrarcı olmamayı, kimseye kendimden fazla değer vermemeyi böyle öğrendim. ben, öyle kötü bir insan tanıdım ki, öyle nankörlüğünü gördüm ki eskiden beni üzdüğünü sanıp konuşmadığım insanlar, onun yanında masum kaldılar.
demek ki neymiş; beterin beteri varmış. bunu da öğrendim. eskiden kimsenin döktüğü gözyaşının gerçekliğinden şüphe etmezken artık ağlayan birinin duygularımı kullanmak için ağladığından şüphelenirim mesela. çok konuşan insanların bir sürü boş laf edebildiğini, bir kere yalanını yakaladığınız birinin o yalanlardan defalarca üretebildiğini, iflah olmaz bir şekilde yalan söyleyebileceğini, onun seviyesine düşmemek için yüz göz olmayınca sizi kandırdığını sanıp hayatına eller havada moduyla devam edebildiğini gördüm.
demek ki neymiş; öyle nankör insanların bir gün düzeleceğini umup sessizce beklemek yerine, doğru zamanda, en vurucu cümlelerle doğru üslup kullanarak karşınızdakinin yüzüne hatalarını vurup, kırmızı çizgisini çekebilmeli insan.
ben öğrendim ki; hayat çemberimin içindeki herkes, beni anlayan, bana saygı duyan, yardıma ihtiyacım olduğunda sırt çevirmeyen, dürüst kişilikte olmalı. her kim bana nankörlük yaparsa hayat çemberimin dışında kalacağını bilmeli.
ben öğrendim ki; kimse değişmez, eğri biri doğru birine dönüşmez.
ben öğrendim ki; en doğru karar, doğru zamanda verilen karardır.
ben öğrendim ki; hayat sana değer veren insanlarla olunca anlamlı.
ben öğrendim ki; sürekli affetmek, hataları görmezden gelmek beyhude bir sonuç beklemek demek...
keşke bunları daha önce öğrenseydim,
keşke daha az zarar görseydim,
keşke çok anlamlar yüklediğim içi boş insanlara çok zaman harcamasaydım,
keşke iyi ve kaliteli insanları hayatıma daha önce alsaydım,
keşke eskiden ıvır zıvır için küstüğüm insanlarla daha önce barışsaymışım.
ama öğrendim ki; olan olduktan sonra "keşke"demenin hiç bir anlamı yok. aklını başına en başta toplamalı insan.
Banker bilo son sahne iyi bio öldü bu biloyu siz yarattınız tiradı geldi aklıma xd

Ağlıyorum mutlu musun ?
bu dünyada bir zerre hatta bir hiç olduğumu haddimi bilmeyi öğrendim.
-kim olursa olsun, insanlarla iletişim kurarken bir çizgin olacak.

-her zaman dürüst ol ki, ne dünyada ne de ahirette zor durumda kalma.

-emin olduğun konularda şeffaf ol ki, tavrın net belli olsun.

-biri sana laf taşırsa, sendende başkasına taşıyordur.

-biri yalan söylerse, tekrar söyler. arkası gelmez.

-başkasının sırrını öğrenme, kendinin ki yeter de artar.

-sadece hak edene hak ettiği değeri ver.

-dostlarını asla satma.

-parayı amaç olarak görme. paraya ne kadar değer verilsede aslında değersizdir. (parayla bir dostluk, kardeşlik satın alamazsın.)

-maddeden çok maneviyata önem ver.

-gerçek muhabbet, sadece gerçek dostların arasında olur.
Hiç kimseye açık verme.
Hiç kimseden zorda kalmadıkça bir şey isteme. Özellikle de para.
Bir çizgin varsa ondan hiç şaşma, anayasa bir kez delinmekle bir şey olmaz düşüncesi seni bitirir.
içinden geldiğin gibi yaşa.
En önemlisi bu hayatı bir defa yaşıyorsun başka bir hayatın yok bir daha yaşamayacaksın.
Ananız babanız sizi sevmeyi beceremediyse anlayış ve saygı göstermek zorunda değilsiniz hiçkimseye, sizi bombok çocukluğa maruz bırakmış ama dışardan mükemmel iyi ebeveyn gozukenler özellikle tehlikeli. 2 yüzlü insanların prototipi oç ları.
Sizinle ilgili bişiyi sizden iyi kimse bilemez, çözemez. Toplum ve bireyler hep birbirine bi şeyler yaptırır yapması gerekli der, ama özetle :

Hiçkimse için asla bir şey yapmak, düşünmek, başarmak vs zorunda değilsinizzzz. Kendinize bile fazla yüklenmemeniz gerekirken hayatı okul ödevi yapar gibi yaşamanız mutluluk getirmez.
Mutluluğunuz dış etkenlere bağlı olduğu sürece; yani birinin eylemlerine ve duygularına veya işteki başarınıza veya beğenilmenize veya anasının amına bağlı olduğu müddetçe asla ama asla gerçek ve tam mutlu olamazsınız.
Mutlu olmanın tek bir kuralı var, içinizden gelmesi. Kendinizi mutsuz edecek bir şey yapmayacak biri olmanın güveni, yaşanan mutsuzlukları sindirip benimseyip şuan olduğunuz kişi haline getiren yararlar olarak görüp kendinizle tamamiyle barışmış olmanız, geçmiş ve gelecek zaman dilimlerinde kendinizle yapacak bir kavganızın olmaması ufak tefek olacaktır ama yapıcı eleştiri sınırını aşmayan, kendinize zorbalık yapmadığınızı algılayabilmek gibi olmazsa olmaz anlayışlar bütünü ile şahsi mutluluk algınızı varedebilirsiniz. Üstüne koyabilir azaltabilir türünü değiştirebilir sonsuz farklı gerçeklikte mutluluk tadabilirsiniz.
Evrende entropi sürekli artmakta, ne geçmişimiz ne de geleceğimiz net değil, her insanın başka bi kafası var, kelebek etkisi, tercihlerimiz yani hayat sadece yaşadığınız andan ibaret. Odaklı kalabildiğiniz an sizin sadece. Evren gibi her an bilinmeze giden doğasıyla yaşam döngüsü, bu odaklanılmış anlar hariç kendi hayatımızı dışardan izliyormuş gibi yaşadığımız bir boyut.