bugün

lise çıkışı 9 kişiden 3 kişi çok güzel dayak yiyen yazarın anısıdır. yada ben 9 sayabildim pek hatırlamıyorum ama en güzel yediğim dayağım oydu hatırlamadıklarım da olabilir tabi.
çok fazla olandır . Çünkü hayatımın hiç bi döneminde içinde bulunduğum durum ne olursa olsun alttan almadım . aklımı kullanıp daha sonra perişan edeceğimiz gruplara bile tek başına kafa tutup kendimi harcattım . sanırım 3-4 yıldır duruldum çok uzun süredir yeni dayak anım olmadığının farkına vardım .
lise yıllarımın başından beri artık ne zaman beyaz şahin görsem başımı ellerimin arasına alıp "abi dur abi dur!" diye haykırmaya başlarım. çok zor bir şey, anlayamazsınız...

neden böyle peki? çünkü lise hazırlıktayken bu beyaz şahin yüzünden efsanevi dayaklardan birini yemiştim. hem de tüm günahım sadece oradan geçmekti. cinayeti gören tanıkların öldürülmesi gibi dayağı gören tanığın da dayak yemesi gibi dünyanın en saçma olayına kurban gittim.

liseye yeni başlamıştım. bir şeyden haberim bile yoktu. bizim lisenin bıyıklı kızları okuduğum ilçenin en güzel kızlarıymış sonradan öğrendim, ilçedeki yokluğu siz düşünün. o yüzden okulun çıkışlarında kapının orası galeri gibi olurdu. beyaz şahin, siyah kartal, krem toros, lacivert murat 131 v.s.

ben, bir arkadaş ve onun kız arkadaşı okuldan çıktık, kapıya doğru yürümeye başladık. 15-20 dakika geç çıktık niye bilmiyorum da okul boşalmış yani. adamla da öyle samimi falan değilim ha. sadece "naber-iyidir " düzeyinde ilişkimiz. denk geldik çıkışta beraber yürüyoruz. kapıya geldik onlar sağa ben sola doğru yürüdük. sonra arkamdan bir ses geldi.

- şşt abisi baksana bi!

döndüm arkamı, beyaz şahin içinden inen 3 adet apaçi kardeşimizi gördüm. bizim arkadaşa diyolarmış. meğer o şahin'den inenlerden biri elemanın sevgilisine aşıkmış. bunu aldılar araya. hiçbir konuşma olmadan daldılar çocuğa dar pembe tişörtlü, bir bacağında armani, diğer bacağında dolce&gabbana yazan pantolonlu kardeşlerimiz. kız "muzaffer dur yapmaaaaa" diye çığırıyor ama muzaffer saçlarındaki 3 kilo jöleden aldığı güçle kontrolden çıkmış vuruyor da vuruyor. ben de mal gibi olan biteni izliyorum 20 metre öteden. halbuki siktirip gitsene sanane lan. amına koduğumun kaşar kızı defoldu gitti sen niye duruyon? muzaffer ve tayfası da dövmeye ara verip bir sigara yaktı.

ve işte o an!

- şştt ne bakıyon?
+ y...yok bi şey.
- gel bakıyım sen!

şimdi beyaz şahin'den inmiş hatta bir çocuğu döverken sigara molası vermiş 3 kişi size "gel bakıyım sen!" derse napar insan? götüne motor takmış gibi koşar gider dimi? peki ben ne yaptım? tıpış tıpış gittim yanlarına. adamların döveceği yoksa bile bu salaklıktan sonra dövdüler beni.

- sen bunun arkadaşı mısın?
+ ee...evet.

al işte 2'de 2! bunlar sigaraları söndürdüler. güm pat çat! bir süre karanlık, biraz baş ağrısı. baktım muzaffer ve tayfası bakkaldan kola almışlar içiyolar, müzik dinliyolar. biz de bizim sığır elemanla arabanın yanında oturuyoz üstümüz başımız perişan. adamlar piknik yapar gibi bizi dövdü lan. arada bir gelip çocuğa soruyor "kızı bırakcak mısın lan?" diye bu mal kafa sallıyor. buna bir tekme sallıyor muzaffer. tamam hadi ona "kızı bırakcak mısın" diye soruyor da bana hiçbir şey sormadan tekme atıyor piç. atsın tabi amına koyim böyle salak adam bulsam ben de tekme atarım.

15-20 dakika aktif dinlenme halinde bizi biraz daha dövdükten sonra ya sıkıldılar ya da dövmeleri gereken başkaları olduğu için gitmeye karar verdiler.

- sizi bir daha burada görmiyim sıçarım bacağınıza!
* tamam abi.
+ ıııı yalnız abi burası bizim okulumuz illaki buralara gelmek zorundayız. onu nasıl yapabiliriz ki?

artık muzaffer bile bu kadar salak adamı daha fazla dövemem dercesine kafasını çevirdi. modifiye şahinleriyle bizi egzoz dumanına boğarak gittiler.

* sen salaksın lan bildiğin dayak yemek için her şeyi yaptın.
+ olm tamam da biz burda nasıl görünmicez ben anlamadım. burası bizim ok...
* sus sus. sen resmen dayak yemek için yaratılmışsın.

öylece topallaya topallaya kalktım gittim sonra eve. maç yaparken düştüm falan dedim bizimkilere ama aklımda hep aynı soru: "oralarda nasıl gözükmicez bir daha?"
Annemden yemistim. Daha 8 yasindayiz. Dizilerden ogrendigimiz yeni bir kelime vardi habire herkese anlatirdik kardesimle. Kelime " gerdege girmek" ( o zamandan sapik olacagim belliymis) bigun komsunun kizina soyledim ben bunu gitmis kaltak annesine otmus. Anne natalie gerdege girelim mi dedi diye. Anasi anama demis anam beni evde bagira bagira kovaladi. Ranzamiz vardi o zamanda dovemesin diye ranzanin ustune ciktim kadin elektrik supurgesiyle geldi anasini satim supurgenin sapiyla bacaklarima vurdu bakti ben hala inmiyorum kafama tutup acti supurgeyi sacimdan cektire cektire ranzadan asagi dusurdu tekmeledi dusunce. Kolum pis morarmisti.
aşırı derecede kan içeren anılardır.

eskidendi. sene hatırlamıyorum. otobüse bindim duraktan. kartı bastım ilerledim otobüsün derinliklerine. sonra otobüse binen binene. aşırı kalabalıktı otobüs. ayakta durmuyordum adeta uçuyordum. sv_gravity ile hayatta kalıyordum öyle düşün. yeni binenler içerdekilere 'azcık ilerleyin' diye bağırıyordu. ortam aşırı gerginleşiyordu.

ağzına kadar dolu olan otobüse bir kız bindi. ağzında sakız vardı. değişik bir çiğneyişi vardı sakızı. 'ayyy azcık ilerleyin yeter ya' dedi. bunu duyan bi adam kıza ' adam akıllı konuş' dedi. avusturya-macaristan veliahtı bu hareketle öldürülmüştü işte. otobüste savaş başlamıştı. acilen cephe seçmeliydim ama ayaklarım yere basmıyordu anasını satayım. kıza bağıran adama bir başka adam bağırdı. ben de o adama bağırdım. savaşa girmiştim artık. otobüste herkes birbirini tekmelemeye, yumruklamaya çalışıyordu. benim gözüm sadece rakibimi görüyordu. onun gözü de beni. adam beni itti. geriye gidip adama tekme attım. adam bu hareketimin üstüne yumruk attı. kafam yere eğildi. yere baktığımda yer kıpkırmızıydı. herkesin ağzı yüzü dağılmış. her çeşit kan vardı yerde.

o değil otobüs şoförü de bir el direksiyonda diğer el yumruk şeklinde kavgadaydı. bakın kavga edersiniz döversiniz dayak yersiniz olabilir bunlar. ama otobüsün şarampole doğru gitmesi ciddi bir olay. otobüs yoldan çıkmıştı yavaştan. o an herkes kavgayı bırakıp yola bakmaya başlamıştı. yüzlerindeki sinir yerini endişeye bırakmıştı. olayları diğerleri gibi şok geçirerek izlemediğimden hemen sv_gravity mod u tekrar açıp direksiyona geçtim. otobüsü yola sokmayı başardım. arkadan alkış sesleri yükseliyordu. gaza gelip frene ani basıp direksiyonu kırdım arabayı kaydırmak için. daha sonra otobüsü mangal evine çekip hepimiz kardeşçe et yemiştik.

okuduğunuz için teşekkürler. canım sıkıldı lan.
ilkokul birinci sınıfta yediğim dayağın anısını sizlerle paylasmak isterim ey tostlar.pardon dostlar ! Bu dayak hayatımda yediğim ilk ve tek dayak olma özelliği taşıdığından ötürü benim için çok önemlidir.birinci sınıftayken çok mülayim uslu bir çocuktum.sınıfta ismini bile yazmaya tiksindiğim bir oğlan çoçuğu bana kafayı takmıştı.sınıfta herkes okumayı sökmüş ama bu ismi lazim olmayan gerizekalı bı türlü okuyamıyordu.hocalarda bu çocugun üzerine gidiyorlardı hep.okul kapanana kadar okucaksın filan diye azarliyorlardı çocuğu.çocukta içten içe sinirleniyor ama hocalara laf edemiyordu. Ve bütün sinirini benden çıkartıyordu. Her tenefüs elimden tutar,beni okulun arka bahçesine götürür,tenefüs bitene kadar bir güzel döverdi.ve bunu kendine alıskanlık haline getirmisti. Her tenefüs elimden tutar beni götürüp döverdi.sonra gene elimden tutar beraber sınıfa gelirdik.(ne dangalakmışım o zamanlar be‼) birinci sınıf bitene kadarda bu böyle devam etti.ben ikinci sınıfa gectigimde çocuk okumayı sökemedigi için tekrar birinci sınıfa gitmişti. Çocuk sınıfta kalmasaydi 8.sınıfa kadar dayak yicektim heralde mazlum gibi..
Sene 2006 olması lazım uludağ Üniversitesi bahar şenlikleri sınıftan bi arkadaş telefonla arar acilen kültürparka gel gelirken de bi tane pantolon getir der kapatır.

Ulan kafama kırk tane soru takılır giderken acaba bıçakladılar mı yoksa daha da kötüsü kankamı siktiler mi filan diye düşünürüm içim içimi yer.

Neyse kültürparka elimde pantolonla giderim bizim eleman bir çınar ağacının dibinde için için ağlamaktadır.

Meğer bu eleman otobüste ishal olmuş artık dayanamamış kültürparkın orda inmiş otobüsten tam inerken altına kaçırmış paçalarından aka aka bitane çayocağına girmiş orda pantolonun boklarını temizlemiş kilodunu tuvalete atmış çayocağından çıkarken bu çayocağını işleten eleman tıkalı tuvaleti farketmiş bizim arkadaşı kültürparka kadar kovalamış.

Neyse işte ben bizim elemanı çınarın altında bulduğum esnada bu çayocağını işleten adam da bizim elemanı buldu lan insaniyetlik yapalım dedik orospu çocuğu dedi ben de bu çaycı götverene doğru konuş lan adam hasta olamaz mı amınoğlu dedim demez olaydım.

Bu götveren orda bizi bir dövdü bir dövdü tabi bizde üniversite öğrencisi açlıktan karnı sırtına yapışmış Hint fakiri gibiyiz o zamanlar. biz ıslak çimenlerden kalkmaya çalışıyoruz o nasıl ki tekmeyi koyuyor nefesimiz kesiliyordu amk. Bir hafta insan içine çıkamadık o zopadan sonra. Ecdadını siktimin halen aklıma geliyor sinirden fıttıracak oluyorum.
Anlatsam aglarsiniz bu saatte hic çekilmez simdi.
7.sınıfa giderken çocuğun sevdiği kız beni seviyor diye karne günü beni 7 kişi dövmüşlerdi çok sağlam dayak yemiştim.
evet başlıyorum..

yaşım daha 14 benden 3 yaş büyük bir kız arkadaşım ve onun benle aynı yaşta olan ezik kardeşi en yakın arkadaşlarım..
büyük hilal küçük selin
selini sıkıştırıp okul kantininde dövüyorlar buda ağlayarak eve geliyor biz bunu duyunca ergen team olarak toplanıyoruz kızların evine gidiyoruz derrrkenn yolda kız ve ablası ile karşılaşıyoruz biz 4 kişiyiz bu arada.
kızın ablası geldi ki tam bir kaşar her halinden beliii atarlı giderli konuşmaya başladı kızda ablasının gazıyla '' gelsenize lan hadi gelsenize'' baaam diyerekten yandaki arabanın camına bir tane patlattı tabi bizimde kan kaynıyor ben sıktım yumruğumu hilal diyor ''alaz dur sakın'' yapma.. bende güldüm kızın bu hareketine ve kızları takip ettik bulduk evini..
derken aynı zamanda hilal okuduğu lisede ki herrrkese mesaj atıyor kızları izliyoruz onlarda toplanıyor.
neyse biz olduk 5 kişi onlar oldu 4 kişi gittik kızların yanına.
bunlar net hatırlamıyorum bize küfürlü konuşşmaya başladı.
ben hilale diyorum ''dalacağım hilo bak ben bu kıza başlarım bu ne ezik miyiz biz''.
bu arada ablasınn yaşı en aşağı 25 benden 9 yaş büyük bir kaşar.
derken bende küfürü çaktım ee kan kaynıyor napiyim.
matrix sahneleri gibi yemne derim aynı o şekilde kızın elinin saçıma doğru hareket ettiğini gordum ve kıza yumrugu ındırdım derken herkess bırbırıne daldı ben yerde yatıyorum kız ustumde sırtı bana donuk ındırıyorum kasıklarına tekmeyı cekıyorum sacını ama kız nasıl bagırıyor bırrrrrrrrrrrrrrrrraaak benıı dıye..
bırakmakta ıstıyorum ama oda bırakmayacak bılıyorum bır pençik tuttuğu çekemediği saçımı..

veeeeeeeeeeeeeeee..
bunu gören kaşar kızın anası '''topuklu ayakkabı'' ıle yanıma gelıp benı sacımdan kavrayıp kafamı hareket ettıremıcek hale getırıp o sıvrı burun ayakkabısyla suratımı acımasızca biirrr tekmelemeye başladı sormayın sanki gavurum hattaa insan değilmişimcesine artık gözlerim dönmeye başlıyor..
tekmeden yorulan kalpsiz ana yumruklamaya başlıyyor ben artık kandan önümü göremiyorum bayıldım bayılacam derken bizimkiler kalpsiz anayı tutup çekyor başım döne döne kalkıyorum bir bakıyorum diğerleri çoktaan bırakmış kavga etmeyi ben kan revan içinde kaşar anasının yaşıda büyük diye bir tane vuramadan kanlı kanlı ayrılıyorum ordan...

ilk ve de son dayak yiyişimdi.
o günlerden bana kalan mı?
burnumda ki kemer kaerı yamulttu burnumu kalpsiz karı..
buda böyle bir anımdır işte..
Haydarpaşa teknik lisesi' nde okurken sağ- sol kavgası çıkmıştı. Tabi o yüzden dayak yemedim, ernesto kolyesi vardı bende, sinem diye bi kıza vermiştim. Sarıldı bu bana gitme filan salya sümük. Bunun manitası diye takılan, okulun ' abilerinden' biri geldi, sorgusuz sualsiz bir girdi bana, arkadan bir tekme daha, sonra bir yumruk, zaten tek gözümü açabildim, o gözümü açtığımda anam başımda, siyami ersek' te yatıyodum. Sonra ne mi oldu? Hocayı dövdüm örgün eğitim hayatım sona erdi amk.
Çok fena dayaklar yiyerek büyüdüm.
ya öğretmenden ya da babamdan.
ama hiç sokak dövüşlerinde dayak yemedim. O pire kadar halimle.
Sene 2003. Ortaokuldayım. Bi kız sevmişim, çıkıyoruz. Belalı bi aşığı varmış. Bizim eve gidiyorum. Ramazan vakti. Bu çocuk ve 3 arkadaşı beni sıkıştırdı. Zaten iri yarı, kuvvetli, kavgacı bi tip değilim. Beni bi dövdüler. Aman yarabbi. Eve vardığımda bütün mahalle, amcalar teyzeler dahil, gidip dövelim diyorlardı.
Ben ankara'da varoş bir semtte büyüdüm. Şentepenın hemen dibiydi bizim semt. Bizde aşağı mahalle yukarı mahalle ayrımı vardı. Maç yapardık sonh kesin kavga. Düğün olurdu sonunda illa bir olay. Büyük abilerimiz bile kavgalıydı zaten. Siyahla beyaz gibiydi iki mahalle.

Neyse okul bizim mahalle sayılıyordu. Halbuki yukarki mahalle altı üstü 3 sokak üstümüz ama okul bizimdi nedense. Tabiki öyle toprak saha veya oynayacak bir bahçe yok herkes okul dağılır dağılmaz eve gidip biseyler atıştırır tekrar okul bahçesine dönerdi. Bizim evde okulun tam karşısı bahçeler bile karşılıklı. Tenefüste git evde bişeyler ye gel öyle yakın.

Neyse yukarki mahalleden selman var. Aynı yaşıtız. sürekli aramızı kızıştırıyorlar, resmen iki mahallenin taşeron kavgacılarıyız. Birbirimizden zamanla nefret ettirdiler bizi ama çocuk çiroz. Yani her türlü döverim. Ama salaklık bende kıyamıyorum çocuğa içten içe,kavga etmeden söz dalaşıyla bitiriyoruz herşeyi. Ee tabi şımardıkça şımarıyor bu piç de.

Neyse gel zaman git zaman aramızın bozuk olduğu herkesce bilinen durum. Hatta bakkal berber falan hangimizi görse diğerimizi soruyor kavga ediyo musunuz hala diye. Tabi ikimizinde cevabı muhtemelen ortak " ağzına olma o şerefsizi abi. Banane ne bok yerse yesin."

Neyse bunu yukarki mahallenin çocukları gazlamış. Biz okul bahçesinde alman oynuyoruz (diğer adıyla havadan-Bir türk tek kale aylık gibi. Amaç golü havadan gelen topla atmaktır) topumuz da yeni. Abim o ara kırtasiyede eniştemin yanında çalışıyor eve gelirken eniştem vermiş dükkandan dikişlı bir top. Ama öyle koftiden top değil. genelde bu toplar asfaltta oynadıkça dikişin arası açılır hemen içindeki lastik aradan fırlar baloncuk oluşur, sonra o baloncuk adet olduğu üzere patlatılır ve topun arkasindan fatiha okunur. Ama bizim top öyle degil dikişler sağlam,dışıda sert böyle. Yani oynadıkça kenarı açılandan degil üstündeki desenleri kaybolan beyaz toplardan.

Neyse bu bizim piç,almış mahalledden çocuklardan gazı geldi üstüme. Önce biz top oynarken yukarda tükürdü falan. (top oynadığımız mekan okulun andımız okunan bölümü ve biraz alçakta. o ise yukarda büstün kenarında) baktı yüz bulamadı umursamıyorum yavas yavaş sokuldu. Arkadan yanaşıp topu kaptığı gibi okulun arka kapısına doğru koştu. Bende fırladım arkasından ama o biraz daha hızlı benden. arayı açtıkça açtı piç. Ama nafile,her zamanki gibi kilitli hatta zincirli arka kapı. Bi denedi kapıya tırmanmayı,olmadı. Zincirin üstünde takıldı kaldı. Ben o ara geldim yanina koşarak,nefesim kesilmiş zaten. Bizim piç "yaklaşma,yaklaşma yoksa topu yola atarım!" dedi. Piç resmen topa rehine muamelesi yapıyor. Neredeyse biraz fidye birde helikopter isteyip gidecek.

Tabiki biraz dinlenip solumam normale dönünce beynim çalıştı. Aklımda 'eğer topun önemini çaktırırsam dayak yiyecegini bilsede sırf tatmin olmak için atar o topu caddeye. Canım top aninda araba altında kalır. En iyisi blöf yapıp topun önemli olmadığını söylemek' gibi bir fikir oluştu.

Tıpkı düşündüğüm gibi yaptım ve " atarsan at olm. 3 kuruşluk top altı üstü. Sen yiyeceğin dayağa hazırlan."

Tabi bunla da yetinmedim ben devam ettirdim "atmazsan iki kat döverim enayilik yaptın diye. Hem at ki hırslanayım piç."

Blöfümü görmez umarım düşüncesiyle içi
imin yağları erirken birden hayat slowmotion akmaya başladı. Bizim piç yavaş çekimde yere atladı. Sonra iki eliyle topu uzatarak bana doğru yürüdü. Ben ellerimi açtım ona doğru yürümeye yeltenirkeeeeen birdeen görüntü hızlandı.içimde açan umut filizleri bizim piçin,piçlik kariyerinde zirve yapmasina sebep olacak hareketiyle yerle bir oldu. Piç topu arkasına doğru havaya fırlattı top koca demir kapının üstünden geçti cadde ye doğru yöneldi önce yere vurdu sonra karşı evin bahçe duvarina ordan tekrar yol doğru döndü,sekmesini bitiremeden gıyyykk sesiyle bordo bir kartalın altına girdi. Adeta Tüm mahalleye içimdeki acıyı anlatırcasına kocaman bir güüm sesi geldi. Cağnım top dikişli bir kumaş haline geldi. Arabanın sahibi arabadan inip küfürü bastı. Tabi önde bizim piç arkada ben biz koşmaya basladık. Ama demin fark atan piç ne kadar ayakları götüne değe değe koşsada akibetini biliyordu. Daha okulun köşesine varmadan yakadım kolundan piçin. ikimiz birden yere yuvarlandık.

Ben çıktım üstüne,önce burnuna sonra bir de çenesine vurdum. Ama yetmedi ayağa kalktım teklemedim. Agzımda sürekli "nedeeen? neden lan neden piç? oynasaydık beraber noolurdu?neden piç neden?" sorusu. Dayak yiyen o hüngür hüngür aglayan ben.

Neyse hergun gördüğüm piçi uzunca sure görmedim ortalikta. Ne mahalleye ne okula oynamaya geldi. Hayata küstü okula bile gitmiyor diye söylentiler aldım. icten içe üzüldüm de. Keşke yapmasaydım be dedim.

Bir gün evde oturmuş agabeyimin dün vişne hoşafından yaptığı meybuzu (buzlukta dondurdu altı üstü) yiyordum. Yukarı ve asağı mahalle olaylarına karışmayan -yani liberal- bir çocuk kapımızı çaldı. Okulda maç var sizin mahalle kendi arasinda toplanıyor semih abiler senide çagırdı koş dedi.

Hemen çektim formamı üstüme hali sahayı da giydim ayağıma. Merdivenlerden 3 er 3 er koşaram iniyorum. Iniyorum çünkü muhtemelen mahalle kadrosunu seçecekler. Bir nevi milli takıma seçilmek gibi birşey ozamanlar bizim için. Neyse heyecanla karşıdan karşıya geçtim okulun kapısından içeri adımımı attim hızla koşarken paaat diye arkamdan okulun kapısı kapandı.

Birden okulun demir kapısının önünde ağaçların arkasından çıkan yukari mahallenin çocukları belirdi. Selman arkalarından çıktı sonradan. Bizim piç meğer beni tongaya düşürmüş. Nerden baksan en az 8-9 kişi. Tamam 1-2 tanesi küçk ama diğerleri benden çok büyük. Erkekliğin 10 da 9 u kaçmaktır deyişini uygulamak istedim ama önüm arkam sağım solum sobe.

Baķtım kaçma fırsatı yok. Biraz uzaklaştım kapıdan kacarken üstüme çullandı hepsi. Iyice dayak yedim ama yere düşmedim. Biliyorum yere düşsem çok tekme yerdim,kalkamazdım. Ellerim yüzüm her yerim kan içinde kaldı. Bir ara kapının önümde kimse olmadığını görünce fırladım kapıya doğru.

Bir de üzerime sürgülü demir kapıyı kapadılar. Elime çarptı demir kapı orda. Yinede koşarak eve fırladım elimi kurtarıp. Velhasıl iyi temiz bir dayakla eve geldim.

Evde birde annemden dayak yedim elim yüzüm kan olmuş diye.

Elimin kemiği çatlamış bu arada sonradan doktordan ögrendik.

Neyse sözün özü şu durduk yere hem topumdan oldum,hem kandırıldım hemde iyi bir dayak yedim. Ne diyelim biz böyle böyle büyüdük.

En çok da fırsatım varken daha çok dövmediğime üzüldüm bizim piçi.
3 kişilik gruba erkekseniz teker teker gelin ulan demek suretiyle; (ulan önemli)

Önce teker teker dövdüler. Sonra ikişerli gruplara ayrılıp değişmeli dövdüler. Finalde de üçü birden girişerek dövdüler.

Sonuç olarak 3! Dayak yedim. Matematik ya.
kahveden 2 kişiyi çıkarıp dışarıda dövme amacı ile girip tüm kahvenin eş dost akraba çıkması sonucu 40 kişiden yenilen dayaktır. tamamı etrafımı saramadan bir kaç tane sağlam vurmuştum tüm gücümle filmlerdeki gibi masaların üstüne uçurmuştum. tabi sonra onlar beni uçurdu..

ertesi gün ayıldığımda "ne güzel dövdüm lavukları" lafı dökülmüştü istemsizce ağzımdan.
ilk okulda matematik sorusunu çözemeyenleri bayan bir hocamız tahtaya çıkarır yüzüğüyle kafamıza vurur ve soruyu anlatıp geri gönderirdi. benimde işlem hızım yavaş olduğu için daha soruyu çözmeden hocanın verdiği süre bitti. oysa ki doğru gidiyordum. neyse beni de çıkardı tahtaya tam vuracaktı eğildim refleks olmuş ne yapalım? sonra kulağımdan tutup iki kere vurmuştu bana keşke eğilmeseydim diyorum ama iş işten geçti.