bugün

yaşlı bir amca doktora gider,basurdan şikayetçi olduğunu söyler.doktor da 'tamam amca, içeri geç pantolonunu çıkar sedyenin üzerinde namaz kılar vaziyette beni bekle.' der. amca içeri girer,ardında doktor,bir bakar amca sedyenini üzerinde, üstünde ceket altı çıplak, ayakta elleri karnının üzerinde birleşmiş, namaz kılar pozisyonda bekliyor.
Birisi Taksim'de duvara bir metrelik harflerle 'Tayyip Kafasizdir' yazmis.
Adama 10 yil ceza vermisler.
Bir yili, kamu malina zarar vermekten, dokuz yili da devlet sirrini aciklamaktan. *
temel,dursun,idris banka soymuşlar. kaçarken polis arkalarından
- kaçmayın lan o.c ları !!
temel büyük bir üzüntüyle
- beni tanıdılar siz kaçın .
bir gün temel ve dursun hırsızık yaparlar, fakat bekçi bunları görmüştür.hızla kaçmaya başlarlar.bekçi de arkalarından koşmaktadır.bir süre sonra bekçi arkalarından bağırır:
- durun lan orospuçocukları!!
temel dursuna döner:
- dursun sen kaç beni tanıdı amına kodumun bekçisi...
küçük kız annesine sormuş.
+ anne ben nasıl oldum?
annesi kızının sorusunu geçiştirmek için, bir gece yatarken babasıyla aralarına şeker koyarak uyuduklarını ve sonucunda da kızlarının dünyaya geldiğini söylemiş.
küçük kız inanmış tabi. bir gece yatmadan önce cebine küp şekerleri koymuş ve öyle uyumuş. ertesi sabah uyandığında yatağında bir sürü karınca olduğunu görmüş ve onlara şöyle söylemiş:
+ şimdi ben sizi öldürürdüm ama ana yüreğim dayanmaz.
Tarihte ilk kez Kars'a ayna gitmiş.Adamın biri aynayı görüp eline almış.Daha önce hiç kendini görmediği için ölen kardeşine benzetmiş karşısındakini.

Adam:
- "Ey gidi gardaşımm seni bir daha görmek varmış nasipte".

Aynayı eve götürüp sarılıp uyumuş.

Karısı bakmış adam bişeye sarılıp uyuyor,aynaya bakmış bir kadın "allah belanızı vireee. Bu karıda kim? bi bokada benzese" diyerek feryat figan evden çıkıp kadı efendiye gitmiş.

Kadın:
-Kadı efendi adam beni bu çirkin karıyla aldattı.

Kadı aynaya şöyle bir bakmış:
-Yav bu karıdan çok kavata benziir.
Bill Gates bir araba kazasında ölmüş. Sorgulama için tanrının karşısına çıkmış. Tanrı demiş ki:
"Bill senin durumun hakikaten karmaşık. Seni cennete mi cehenneme mi yollamalı bilemiyorum. Her eve bilgisayar girmesine yardımcı olarak insanığa katkıda bulundun ama bir yandan da Windows gibi bir rezaleti de yarattın. Ben de senin özel durumuna göre bir şey yapacağım,
cenneti de cehennemi de ziyaret et, hangisine gideceğine karar ver." "Tamam" demiş Bill Gates,"Önce cehenneme bir bakayım."ve inmiş cehenneme. Bir de bakmış berrak sulu bir kumsalda bir sürü güzel kız
top oynuyor eğleniyor, güneş parlıyor hava süper.
"Allaah" demiş Bill Gates, "Cehennem böyleyse Cenneti hakkaten görmek isterim." Ve cennete çıkmış. Bir bakmış, bulutların üzerinde bir yer, etrafta melekler uçuşuyor, insanlar lir çalıyor, güzelce bir yer ama Cehennem kadar değil.
"Tamam" demiş tanrıya Bill Gates, "Ben cehenneme gitmeye karar verdim."
iki hafta sonra tanrı cehennemi ziyaret edip Bill Gates 'in nasıl olduğuna bakmaya karar vermiş.Gitmiş Bill'in yanına, Bill bir duvara zincirlenmiş, alevler içinde karanlık bir mağarada ve zebaniler işkence ediyor.
"Nasılsın Bill?"
"Korkunç! Burası iki hafta önce geldiğim cehennem değil! Kızların oynaştığı o güneşli kumsala ne oldu?
Tanrı cevap vermiş:
" O ekran koruyucusuydu."
iki arkadaş hem içiyor, hem de karılarından yakınıyordu. Biri
-"Ben" dedi, "Evliliğimizin ilk senelerinde işten eve dönünce karımı kucaklar, nefesi kesilene kadar kollarımda sıkardım."
Diğeri içini çekerek sordu "Ya şimdi?"
-Şimdi mi? Daha fazla sıkmadığım için pişmanım!..
ingiltere kraliçesini ziyaret eden tayyip kraliçeye çalışacağı kişileri nasıl bu kadar başarılı seçebildiğini sorar. kraliçe bundan kolay ne var ki der ve tony blairi çağırır. blaire şu soruyu sorar:
'annenin ve babanın bir çocuğu var ama bu çocuk senin kardeşin değil, kim bu çocuk?' blair hemen cevaplar:
'tabi ki de benim kraliçem.'
kraliçe tayyipe döner ve işte böyle ufak bir soruyla seçiyorum der.
tayyip ülkesine döndüğünde unakıtanı yanına çağırır ve aynı soruyu unakıtana sorar:
'annenin ve babanın bir çocuğu var ama bu çocuk senin kardeşin değil, kim bu çocuk?' unakıtan düşünür taşınır ve cevabı bulamaz ve tayyipe şöyle der:
'başbakanım bana bir gece müsade etseniz düşünsem.' ve unakıtan o gece düşünmeye başlar fakat bir türlü cevabı bulamaz. ardından kemal dervişi arar ve şöyle der:
'kemalciğim sana bir soru soracağım: annenin ve babanın bir çocuğu var ama bu çocuk senin kardeşin değil, kim bu çocuk?' kemal derviş hemen cevap verir: 'eee benim'
ertesi sabah tayyipin yanına sevinçle giden unakıtan 'başbakanım buldum cevabı: tabi ki de kemal derviş!' der. tayyip unakıtana: 'hayır bilemedin, cevap tony blair olacaktı' der...
4 tane rahibe günahları yüzünden öteki tarafta zebani tarafından sorgulanmaktadır.

Zebani rahibelerin üçünü de karşısına alıp sıradan başlar sorguya;

Birinci rahibeye suçunu anlat der, rahibe de ben dünya hayatında bir erkeğin şeyine dokundum der,

Zebani rahibeye pis pis bakar ve git dokunduğun parmağını kutsal suya sok ve arın der

ikinci rahibeye suçunu anlat der Zebani, rahibe de ben dünya hayatında birerkeğin şeyini elledim der,

Zebani rahibeye pis pis bakar ve git elini kutsal suya sok ve arın der.

Bu arada zebani ile 2. rahibe konuşurken karşıda oturan 3. ve 4. rahibeler kendi aralarında konuşup yer değiştirirler

Bunu gören Zebani siz ne yapıyorsunuz neden yer değiştiriyorsunuz benden izinsiz deyip kızmaya başlar.

4. sıradayken 3. rahibeyle yer değiştiren rahibe söz ister ve Zebani efendi arkadaş kıçını kutsal suya sokmadan ben bi ağzımı çalkalasam olmaz mı, der.
bir ingiliz, bir japon, bir de türk oturmuşlar mevzu da sevişme,herkes en uzun süren sevişme anını anlatmaktadır.
-ingiliz:ben acayip sevişirm...en uzun 50 dakika seviştiğimi hatırlıyorum diye havalanır.
-japon: o da bir şey mi ben 1,5 saat aralıksız sevişirim,karşımdakini de mutlu ederim aynı zamanda...sıra türke gelir.
-türk: biz türklerin geninde var biz bir başladık mı 3 saat 5 dakika da anca yaparız.
ingiliz ve japon hayretler içinde 3 saat 5 dakika ha! o kadar uzun nasıl yapıyorsunuz diye sormuşlar.
-türk: nasıl olacak 3 saat yalvarıyoruz 5 dakika yapıyoruz.
Agop ile Eleni evlenmisler ve cicim aylari bittikten sonra Agop eve gelip koltuguna kurulur kurulmaz,gazeteyi yüzüne çekip Eleni'yle hiç ilgilenmez olmus.Günlerden bir gün Eleni Agop'tan ilgi beklentisi ile,

- Bre Agoppp! Mutfagin penceresi bozuldu, yaparsiinn...?
Agop, gazeteyi yüzünden indirmis, gayet sinirli bir sekilde;
- Niye, ben pencereciiii...?
Ertesi gün Eleni yine ilgi görmek umuduyla,
- Bre Agoppp, mutfakin muslugu bozuldu yaparsiinnn...?
- Niye, ben muslukçiii...?
Bir sonraki gün
- Bre Agoppp, tuvaletin sifoni bozuldu, yaparsiinn...?
- Niye, ben pokçii...?
Ertesi gün eve gelen Agop bi bakar hersey tamir edilmis !
- Kuzum Eleni bunlari sen yaptinn..?
- Yoo...
- Ee, kim yapti peki ?
- Bilirisin, kapici Abdurrezzak'in bende gözi vardir,yaparsin? dedim, da dedi. yaparim, ama bi sartla...
Agop merak icinde sorar,
- Neymis..?
- E,dedi bana, ya benimle yatarsin, yada bi pasta yaparsin !!!'
Agop rahatlar,
- Peki kuzum, ne pastasi yaptin?
Eleni sinirlenir;

- Niye, ben pastaciii...?
Doktor, erkek hastasını muayene ettikten sonra, adamın eşi ile özel konuşmak
istediğini bildirir. Adam dışarıya çıktan sonra, kadına ciddi bir sesle
durumu anlatmaya başlar:
"Eşinizin hastalığı ciddi. Korkunç bir stres'i var. Söylediklerimi
uygulamazsanız, bilin ki ilk gerginlikte ölecek."
Sonra devam etti:
"Her sabah mükemmel bir kahvaltı hazırlamanız gerekli. Neşeli olmasını
sağlamaya dikkat edin. öğlen için de yanına çok iyi bir yemek vermelisiniz.
Dört başı mamur bir menü. iş yerinde onu yesin. Akşam yemeği olarak ya
yumuşacık bir biftek, ya da bonfile hazırlayın. Bol sebze garnisiyle.
Haftada iki akşam da mükellef bir balık. Rakısına bir adet buz yeterli.
35'liğin yarısını geçmesin. Keyiflenir de "bir duble daha" derse bırakın
içsin. Böylece gevşer biraz daha. Konuşurken sakın keyfini kaçıracak
konulardan bahsedeyim demeyin. Özel problemlerinizi de kesinlikle açmayın.
Yoksa kötüleşiverir. Kendinize mutlaka dekolte bir kıyafet seçin. Bakımlı
olun. Yanına oturup sırtını ovun. Televizyonda maç seyretmesi için her akşam
teşvik edin. Siz de yanına sessizce oturup sıcak kırmızı şarap servisi yaparsanız
fevkalade olur. En önemli nokta da şu: Haftada birkaç akşam seks yapın ve
onu her bakımdan tatmin etmeye bakın... Eğer bu söylediklerimi aksatmadan
bir yıl kadar uygularsanız, sanırım o takdirde
kocanız iyileşip normal hayatına dönecektir ve uzun bir mutlu yaşam sizi
bekleyecektir.".
Eve dönüş yolunda koca, eşine sordu:
"Doktor ne dedi sana?"
Kadın kısaca cevap verdi:
"Ölecekmişsin!"
3 rahibe oturup sohbet etmeye başlarlar. biri geçenlerde rahibin odasında porno dergileri ve prezervatif gördüğünü söyler. diğeri 'evet ben de gördüm, bir bir deldim prezervatifleri.' der ve o an 3. rahibe bayılır
arkadaşları temel'i yolda görürler, bi pengueni tutmuş gidiyor. demişler:
"napıosun bu penguenle, yazık değil mi hayvanat bahçesine götürsene."
temel olur diyip uzaklaşmış. ama 2 saat sonra arkadaşları temel'i tekrar görmüş ve penguen hala yanında.
"e hani pengueni hayvanat bahçesine götürcektin?"
"hayvanat pahçesuna gittuk daa. şimdu sinemaya gideyruz."
çok şanssız bir adam varmış. bütün şanssızlıklar bunun başına gelirmiş. yeni araba alırmış kaza yaparmış, deprem olurmuş sadece onun evi yıkılırmış falan...
bir gün adam uçağa binmiş. sonra uçakta bir anons "yolcularımızdan biri fazla. bir kişiyi atmak zorundayız". yolcular kura çekmiş. bizimki çıkmış. sonra adam yalvarmış; hayat hikayesini, ne kadar şanssız olduğunu, herşeyi anlatmış. bir kura daha çekmişler. gene bizim lavuk çıkmış. adam gene yalvarmış ayaklarına kapanmış herkesin. bir daha çekmişler. lan gene bizimki. bu arada adamın doğuştan üç taşağı var.

-tamam lan atlıyorum amua goim

yanına bir tane adamı ve hostesi çeker.

-eğer hostes bu adamla ikimizin taşak sayısını bilirse atlıcam.

hostes içinden düşünür: iki onda iki onda dört tanedir herhalde.

-dört taşak var.

adam heycanlı ve sevinçli indirir donunu

-nıhahaha bilemedin bende üç taşak var.

diğer adam da indirir:

-bende de bir tane var.
* titanic'in kaptanı yolcuların arasına heyecanla dalmış. size bir iyi bir kötü haberim var. sonra yolculara sormuş önce hangisini söyleyeyim diye. yolcular kötüsünü demiş.

"malesef" demiş kaptan. "batıyoruz."

yolcular sarsılmış. şok olmuş bir şekilde iyi haberi düşünmüşler. "peki bundan sonra iyi haber ne olabilir ki?" demişler.

kaptan: "11 dalda oscar alacağız."
Soğuk ve karlı bir gecede tipiden yolunu kaybeden bir işadamı ve sekreteri arabalarını terketmek zorunda kalırlar ve uzun bir yürüyüşten sonra üşümüş ve ıslanmış durumdayken bir kulube bulurlar.Kulubede bir yatak, bir uyku tulumu ve birsürü battaniye bulunmaktadır.
Geceyi geçirmeye hazırlanırlar ve işadamı bir centilmen olarak, yatağı sekreterine verir. Ben yerde uyku tulumunda uyurum, der. Sekreter yatağa yatar, adam uyku tulumunun içine girerek fermuarı çeker. Bir süre sonra tam uyumak üzereyken, sekreterinin sesini duyar.
Efendim, ben çok üşüyorum. Adam fermuarı açar, uyku tulumundan çıkar, bir battaniye alıp kadının üzerine örter, tekrar uyku tulumuna girer, tam uyumak üzereyken yine sekreterinin sesini duyar. Efendim, ben hala çok üşüyorum. Adam yine fermuarı indirir, tulumdan çıkar, bir battaniye daha alıp kadının üstüne örter, uyku tulumuna girerek fermuarı çeker.
Tam uykuya dalacağı sırada yine duyar: - Ben yine çoooook üşüyorum.
Adam yattığı yerden. Bir fikrim var, der. Burası ıssız bir yer. Neler olduğunu kimse göremez, istersen evliymişiz gibi davranabiliriz. Genç kadın kıkırdar: - Tamam, bana göre hava hoş.
Adam yattığı yerden avazı çıktığı kadar bağırır: - Öyleyse kalk ve kahrolası battaniyeyi kendin al....
Dünya bilgi şampiyonasında, bir aday finale kalmış. Spiker üç soru daha
soracak, onları da bilirse şampiyon seçilecek. Salonda çıt yok. Heyecan
herkeste son haddinde. Spiker sorulardan birini soruyor:

-Kartaca hükümdarı Anibal, bildiğiniz gibi filin üstünde savaşırdı. Onun
bindiği filin bakıcısının ismi nedir?

-Anifilbacus..

-"Bravo, bildiniz!" diyor spiker. Salon alkıştan çınlıyor. Derken ikinci
soruyu soruyor spiker:

-Napolyon'un Waterlo savaşından önce kaldığı otelin sahibinin ismi nedir?

-Mösyö Piere Vincent..

-"Bravo doğrusu, bunu da bildiniz" diyor spiker. Salon inliyor alkıştan.
Nihayet son soruyu soruyor spiker:

-Firavun Keops zamanında yapılan piramitte çalışan işçilerin ustabaşısının
ismi nedir?

Herkeste kıpırdanmalar.. insaf artık, bu kadarı da olmaz sesleri. Saniyeler
ilerliyor.. On saniye.. Beş saniye.. Üç saniye.. Aday işaret verip,
kronometreyi durduruyor. "iyice emin olmak için bir şey sormak istiyorum"
diyor ve devam ediyor "Gündüz vardiyasını mı soruyorsunuz, yoksa gece
vardiyasını mı?!"
eve zamanından erken dönen koca karısını yatakta en iyi arkadaşlarından biriyle yakalar.
adam hiç bozuntuya vermeden silahını çeker ve arkadaşını vurur. kadın yatakta şöyle doğrulur:

- bak bu şekilde davranmaya devam edersen hiç arkadaşın kalmayacak.
bir gün parkta saçları dikilmiş ve dört beş farklı renkte boyanmış, küpeli, sakallı hippi bir genç oturmaktadır.
arkasında da ona doğru bakan bir adam vardır.
genç adama dönüp; ''hey dostum neden bakıyorsun öyle? gençliğinde sen hiç çılgınlık yapmadın mı?'' diye sorar.
adam da cevap verir; ''ben de tam onu düşünüyordum evladım, gençliğimde bir papağan s.kmiştim, acaba benim çocuğum musun diye düşünüyorum.''
Adamin biri hastalaniyor. O gun cani, ise gitmek istemiyor.

Icinden Allah'a soyle bir dua edecegi tutuyor:

- 'Allah'im, her gun ise gidip 8 uzun saat boyunca evim ve

esimin rahati icin esek gibi calisiyorum. Esim ise sadece oturuyor.

Ne olur, bir gun benim yerime gecip, ne kadar zor bir hayat yasadigimi gormesini sagla.'

Hikaye bu ya, birdenbire adamin dilegi yerine geliyor.

Adam, ertesi sabah, karisinin bedeninde uyaniyor.

Hemen yataktan firliyor.

Esinin kahvaltisini hazirliyor.

Cocuklarini uyandiriyor.

Elbiselerini hazirliyor.

Onlarin da kahvaltilarini yaptiriyor.

Beslenme cantalarini hazirliyor.

Cocuklari okula goturuyor.

Eve donup, evi toparliyor.

Banyoyu, lavaboyu ve klozeti temizliyor.

Yikanacak bulasiklari ve camasirlari hallediyor.

Temizleyiciye goturulecek olanlari eline alip telefon

faturasini odemek icin bankaya gidip siraya giriyor.

Faturayi odedikten ve temizlikciye ugradiktan sonra,

aksam yemegi icin alisverise gidiyor.

Eli kolu dolu bir vaziyette eve donuyor.

Bu arada oglen oluyor.

Evi supurmeye basliyor.

Esyalarin tozunu aliyor.

Mutfagi siliyor.

Cocuklarinin okuldan gelince yiyecegi keki pisiriyor.

Eee artik cocuklari okuldan alma zamani da geliyor.

Yolda onlarla sohbet ediyor.

Okulda olanlar konusunda akil fikir veriyor.

Eve geldiklerinde derslerini kontrol edip,

calisma masalarina oturmalarini sagliyor.

Sut ve kek getiriyor.

Bu arada yikadigi camasirlari utulemesi gerekiyor.

Utu bittiginde ancak aksam yemegini hazirlayacak kadar

vaktinin kaldigini fark ediyor.

Hemen patatesleri soymaya basliyor. Sebzeleri ayikliyor.

Salata malzemelerini yikiyor.

Pilav icin pirinci islatiyor.

Etleri cikartip, firin icin hazirliyor.

Kocasi aksam eve geldiginde, onu sofraya tabaklari yerlestirirken buluyor.

Aksam yemeginden sonra, once esinin kahvesini pisiriyor.

Masayi topluyor ve bulasiklari hallediyor.

Esine birkac portakal sikip, votka ilave ediyor.

Elma soyup, uzerine kahve serperek ikram ediyor.

Esi serptigi kahveyi az buldugundan homurdaniyor.

O duymazdan gelerek ortamin gerilmesini engelliyor.

Esinin ve cocuklarinin ertesi gun giyecegi kiyafetleri kontrol ettikten sonra cocuklari yatiriyor.

Onlara hikaye okuyor.

Televizyon seyretmeye ve biraz da gazete okumaya salona

donuyor ki, esi onu yatak odasina cagiriyor.

Ne de olsa , adamcagiz butun gun onlar icin calisip,

yoruldu, simdi rahatlamasi ve gevsemesi gerekiyor.

Bu da zaten onun gorevi.

Ertesi sabah uyandiginda hemen Allah'a yalvarmaya basliyor :

'Guzel Allah'im ozur dilerim. Ben ne dedigimi bilmiyormusum.

Karimin hayatini rahat zannetmekle ne halt ettigimi simdi anladim.

Lutfen beni eski halime dondur.'

Allah cevap veriyor :

- 'Evet, dersini aldigini goruyorum. Herseyi degistirecegim ama

maalesef 9 ay beklemek zorundasın, cunku dun gece hamile kaldin...'
temelle dursun bir gün lokantaya gitmişler. garson ne istersiniz diye sormuş.

temel: pilav üstüne et
dursun: pilav üstüne etme demiş.*
bir gün bir ibne ile bir yankesici vapura binerler. ibne yankesiciye der ki "hadi göster maharetini de görelim." yankesici tek hareketle bir adamın cüzdanını hop diye çalar ve ibnenin yanına döner. yankesici de der ki "hadi, kuytu bir yere gidelim de sende maharetlerini bana göster." ibne "ne gerek var ben burda herkesin içinde gösteririm" der ve cüzdanı çalınan adama gidip, yankesiciyi göstererek "bu herif az önce senin cüzdanını çaldı." der.
Adamın biri işyerindeki kantinde arkadaşıyla yemek yerken
'Kolumun ağrısından ölüyorum-doktora gitsem iyi olacak' diye dert yanmış.
Arkadaşı da 'Yahu ne lüzum var' demiş,
'ilerde köşedeki marketin çıkışında yeni bir bilgisayarlı cihaz koydular. Üç dolara bir jeton alıyorsun kasadan, atıyorsun, yanında getirdiğin idrar
örneğini açılan kapaktan içeri veriyorsun, on saniye sonra neticeyi ve
tedavi için yapman gerekenleri oğreniyorsun diye eklemiş.
Adam hemen bir kaba idrarını doldurup arkadaşının dediğini yapmış ve bilgisayar 10 saniye sonra yazılı olarak cevap vermiş:
'Kolunuzda bir cins eklem ağrısı olan -Teniselbow- oluşmuş. Sıcak
suya koyun, ağır işlerden kaçının, iki hafta sonra düzelecektir'
Memnun biçimde eve dönen adam, bir yandan bilgisayarın dediğini
uygularken bir yandan da muzurca fikirlere kapılıp bu akıllı cihazın nasıl
aldatılabileceğini düşünmeye başlamış. Ertesi gün olunca bir miktar
çeşme suyuna köpeğinden alınmış bir kılı koymuş, üstüne bir şekilde
elde ettiği karısının ve kızının idrar örneklerini eklemiş. Tüm bu karışımın
üzerine bir de mastürbasyon yapıp doğru cihazın yanına varmış. Jetonu atıp
kabı makinaya vermiş, on saniye sonra cihazdan yazılı yanıt gelmiş.
1. Çeşme suyunuz çok kireçli. Bir filtre cihazı almayı düşünün
2. Köpeğinizde kene var.
Eczaneden özel bir şampuan alıp köpeğinizi yıkayın.
3. Kızınız kokain bağımlısı. Bir psikiyatri kliniğine yatırın.
4. Karınız hamile. ikizler. Sizden değil. iyi bir avukat bulun.
5. Kendinizi bu yolla tatmin etmeyi bırakmazsanız kolunuz iyileşmez.