bugün

eski sevgilisinin aids oldugundan suphelenen "kurban" dert yanmak için yanlıs adrestedir.

a-kurban
b-ben
c-kimdi hatırlamıyorum ama hepimiz aynı sohbetin icindeydik ondan eminim.

a-yani simdi anlamıyorum ki nasıl olur ya..ya kızım, 17 yasındaki kızda olmaz dimi? aids falan??

b- yooo.. yok olum hic bisi olmaz merak etme.resit olana kadar bulasmıyor, zaten o zamana kadar da anti-virus programlarıyla hayatta kalıyoruz biz.

c-ya bi git s.ctın oolum bi de yeni ogreniyor simdi bu ne gorduyse yapmıstır yeminle.

(bkz: eziyet cektirmenin dayanılmaz hafifligi)
(bkz: gulmekle ölmek arasındaki ince cizgi)
arkadasımız bize eğlenelim diye bi soru sormaya çalışmaktadır. zaten herkesin canı sıkkın olan bi gecede arkadas soruyu tam olarak hatırlayamamaktadır.velhasılı kelam arkadas tam 15 dakika sorusunu tam olarak sormaya çalışırken. aşağıdaki diyalog gecemizi şenlendirmiştir.

- ya durun hatırlayacağım. he buldum adam pencerenin önunde atlayacak tel. çalıyor. ee kem kümm.

^^ yaa sen bize cevabı ver biz sana soruyu söyleyelim, allah peygamber aşkına yaa..
-bugün çok değişik bi' gün!
+sebep?
-29 şubat bugün.
+eee?
-4 yılda bi' şubat 29 çeker ya ondan.
+ne olmuş canım ben de iki günde bi' 31 çekiyorum!
-#^$?*
anında görüntü show'da:
diş hekimi: gelin efendim dişlerinizi tedavi edelim.
ayhan: diş minelerime bir şey olmayacak değil mi?
özlem: ne minesi be mahmut olmuş onlar!

seyirci: egzotik romantizm!
özlem: hee benim de cebimde koana var zaten.

sınıfa sinirlenip dersi kesen ve öğretici konuşma yapan öğretmen:
-arkadaşlar bu bir arz talep meselesidir.siz isteyeceksiniz ki ben vereyim.istemezseniz veremem ki.hem ben verip siz alınca ortaya güzel bir ürün çıkacak.
öğrenci topluluğu:
-nihhahohauha
pes etmeyen öğretmen:
-şimdi gülüyorsunuz ama ileride bu söylediklerimin ardındaki derin ve gizli manayı, sırları kavrayacaksınız.işte o gün göreceğim sizi!
güneş operasyonu ile ilgili haberleri verirken bir yandan da askeri bi görevlinin yorumlarını alan mehmet ali birand, ekrandaki dürbünlü askeri göstererek paşamıza sorar:

+efenim bu nedir?
-dürbündür.
+eee (soru bulamaz) bunun gece görüşü falan da var mı?

not: kendisi artık reha muhtar'ı aratmamaktadır.koca dürbünün ne olduğunu anlamadın mı insafsız!
DURSUN Gürlek, Cağaloğlu'nda küçük bir kitapçıya girer,
Şevket Süreyya'nın bir kitabını sorar:
ihtilalin Mantığı var mı?

Kitabevinin sahibi başını sallar:
ihtilalin Mantığı yok, ama Menderes'in Dramı var!
yer: bakırköy

bakırköy iett durağına gelen taksim otobüsüne, neredeyse tüm yolcular yüklendi. ( ne işi var bu kadar insanın taksimde diyesim geldi o an)

her durakta 5er kişi daha almak isteyen şöförümüz en sonunda otobüsü balık istifine soktu. cevizlibağ durağına gelindiğinde ön kapıdan yolcu alamayan zeki şöförümüz orta kapıyı açmaya çalıştı ama nafile! insanlar dışarı fırladı. ( hesap edin otobüs içindeki sıkışmayı) durakta bekleyen bir anne ve oğlu arasında geçen diyalog;

-oğlum hadi gel binelim otobüse
+anneeeyy ben bu otobüşe binmem
-neden oğlum?
+bu otobüşe bineysek patlayy

otobüsteki tüm yolcular aynı anda kahkahalara boğuldu..
L: hıdrellez de hıdır la ilyas geliyormuş.
A: hızır degil miydi o??
sıcaktan dolayı tüm sınıfın mayıştığını gözlemleyen hoca dersi uygulamaya dökmek istemiş ve bahçeye çıkarıp okul ahalisinin ve yoldan geçen araçların gözü önünde okul etrafında koşu yaptırmış, dörtlü gruplar halinde yarıştırmış, açma-germe hareketleri yaptırmıştır. şükür ki okul dediğimiz kuruluş iki bölümlü bir üniversite de etrafında koşmak fazla yormadı. tüm bu aktivitelerden sonra alışık olmayan bizlerin eli-ayağı tutulmuştur taktir edersiniz ki.

kafeteryada otururuz yorgunluk atarız belki gibisinden kafeteryanın yolunu tuttuk. ismini vermek istemediğim bir arkadaşım da ( versem tanıyacaksınız sanki ama gizli kapaklı gizemli olsun ) ayağını uzatacak sandalye almaya üşendiğinden ayaklarını dizlerime uzattı. amsterdam biletlerimiz halihazırda kesilmiş olduğundan bu davranışına bişey demedim. bir süre sonra ayağım istemsiz olarak titremeye başladı. arkadaş da yorucu beden eğitimi dersi sonrası bu titremenin masajımsı etkisine kapıldığından yüzünde mutlu bir tebessüm belirdi. rahatladığı, bundan zevk aldığı her halinden belli oluyordu. bunun üzerine spaltula nickli öküz, ortamda bayan olmasına, üstelik bu bayanın bahse konu arkadaşın müstakbel flörtü olmasına aldırmadan

- adama bak orgazmik zevk alıyor.

gibisinden bişey söylüyor. tam hassiktir lan kız var burada tam öküz konumuna düştüm şimdi diyecekken imdadına ortamdaki kızlardan olan üstüne üstlük arkadaşın müstakbel flörtü olan kız yetişiyor

+ ben de onu diyecektim.
okul gezi düzenleyecektir. öğrenciler kantinde bu konu hakkında konuşmaktadır;
- gezi varmış gitsek mi?
+ bilmem ki kaçındaymış?
- 14ünde galiba.
+ hadi ya iyiymiş. ayın kaçına geliyor o?
- .... *
batıkent'te büyük bir alışveriş merkezinde;

ark. - pardon, mescit ne taraftaydı acaba?
görevli - burda öyle şeyler olmaz
biz - !?
kafalar bi dünya iken:

-ahmet.
-he.
-o bira kutusu var ya.
-götüme girsin di mi?
-bak nasıl bildin.
sekreter: selam
ufuk: selam
sekreter: faks çalışıyor mu?
ufuk: çalışıyor: 0900 900 333.
sekreter: aa o ne? 900lü telefon mu aldınız?
ufuk: evet şantiyeye değişik bi hava katsın dedik.
sekreter: cidden bu mu numara?
ufuk: sence?
sekreter: ya ufuk çok kötüsün!göndermiştim, du iptal ediim.
ufuk: ?!?!? (ufuk bu son cümleyle beraber kendinden geçer)*
kasvetli bir mart sabahıydı. her zaman ki gibi sabahın köründe kalkıp, okuluma varabilmek için başakşehir beyazıt arasındaki o lanet yolu tepmiştim. okulum aynıydı, hocam, arkadaşlarım. ilk ders bitmişti, bloktu kendisi. dolayısıyla tütün ihtiyacımız da artmıştı. bahçeye çıktık. sigaralarımızı içerken önümüzden geçen iki gencin dudak uçuklatan kısa konuşmasına denk geldim. içimden "bu ne rahatlık ulan" dedim. işte diyalog;

- hadi içeri girelim hava soğudu ya.
+ tamam.

yürüme eylemi devam ederken;

- oğlum bu arada ben bıdıbıdıyla çıkıyorum lan.
+ harbi mi? ben ona takmıştım.
- eheheh.. (duyum eşiğimden çıktıkları için devamını duyamamış bulunmaktayım. ancak elemanın, bu kadar rahat karşılamasını ve söz konusu gülüşünü hiç unutmayacağım heralde)

bu ne rahatlık lan?!?!
-sen Ali'yi nerden tanıyosun?
-sevgilimin arkadaşı... sen nerden tanıyosun?
-arkadaşımın sevgilisi.
-la garanti bankası atm'den fatura ödemelerinde kuruşu kuruşuna para üstü veriyomuş.
+eee?
-nası oluyo ki? bozuk para biterse ne olacak?
+sakız veriyormuş o zaman.
-^?#*
cok tatlı ve dobra dobra bir halam vardır (eksik olmasın). bir gün beraber alışverişe gittik. 1-2 saatte işimizi bitirmiş durakta otobüs bekliyorduk.
işte tam o anda önümüzden sıskalıkta safinaza taş çıkartacak bir hatun geçti.
halam da nedenini tam olarak anlayamadığım bir dikkatle kıza bakmaktaydı.ardından benim şaşkın bakışlarımı fark edip bana döndü ve;
-bu ne len..? tahtaya am çakmışlar.
-?!?!? *
yeni sünnet olmuş bir çucuğun ağladığını gören biri sorar
+ne oldu niye ağlıyorsun?
-ben neyle işeyeceğim şimdi**
(bugun yolda yürürken)
-dunya kadınlar gununuz kutlu olsun kızlar

not: beni pek yaran bi diyolog degildi hatta diyolog bile degildi ama belki yarar sizi
mekan: iş yeri
kahramanlar: seytanin fisildadiklari, iş yerinin her hangi bir abisi
ana kahramanın özelliği: namaz kılan, islam dininin emrettiği gibi yaşamaya çalışan bir müslüman

iş yeri abisi: şeytanin fisildadiklari az baksana, nasıl kopyalıcağız bu dvd yi.
şeytanin fisildadiklari: emre abi, neroyu aç. Ordan dvd yaratı seç.
iş yeri abisi: Haşa! Yaratmak Allah'a mahsus, oluştur olması gerekiyor bunun.
şeytanin fisildadiklari: pardon ?!*%&! iyi tamam, oluşturu bul sen orda.

ne güzel çalışanımızsın sen emre abi..
* haydarpaşa tıp fakültesinde sabah ders saati yaklaşır. öğrencile akın etmiştir amfilere doğru. yoğunluktan sıkılan bir arkadaş merdivenlere gelindiğinde elindeki bond çantasını ileri doğru sürerek haykırır:

-açılın ben doktorum.
* *
+Kangaroos can jump 8 meters
- hocam iki metre atlamak için ne yapıyorlar?
olay trende geçmektedir. birbirlerini tanımayan iki adam yanyana otururlar. sonradan gelen adam merhaba der ve şu konuşma gerçekleşir.

- merhaba beyefendi.
- merhaba.
- çantamda sucuk var yermisiniz?
- yok sağol. hemoroidim var benim.
- haa. iyi o zaman. afiyet olsun size.
- !?!?!
-Kız duydun mu akşam sesleri?
+yok duymadım ne oldu ki?
-Bizim sarhoş cemal aga karısının kafasına vazoyla vurmuş kavga etmişler..
+hadi ya benim uykum ayı gibidir duymam pek
-valla karpuz gibi yarılmış kadıncağazın kafası hastaneye gitmişler
+o alkolikten de ne çektik be komşu...
şef ile hamile elemanınız arasında geçen diyalog:

ş: seda ben bir şeyi çok merak ediyorum
e: neyi ali?
ş: şimdi bir şeyden çok korkunca bebek düşüyor mu?
e: böyle bir tehlike var tabi
ş: o zaman aman diyeyim aynaya bakma sen. zuhahahahahah...
e: guduuuuuuuzzz!! ben sana niye bakmamaya çalışıyorum zannediyorsun!!!