bugün

koca bir valizle uçağa binen yolcumuzla aramızda geçen diyalog.

-Beyfendi çantanız çok büyük kargoya yollayacağız.
-Tamam benim işyerine yollasınlar o zaman.

ahaha dedi. Evet evet gerçekten dedi.
bu seferki erkek kardeşimden geliyor.
kardeşim 3 yaşındayken annem çocuğun boğazı şişmiş diye doktora götürüyor. onlar da boğaz kültürü istiyorlar. bizim ikili dışarda boğaz kültürü için sıra bekliyorlar. yan koltuklarda da sperm sayımı testi için bekleyen beyler bulunmakta. görevli kafasını dışarı uzatıyor ve 'sperm testi için bekleyen var mı' diye kalabalığa soruyor. kardeşim de: 'ben' diyor. görevli: 'sen biraz küçüksün' diye ortalığı kırıp geçiriyor. *
Arkadaşın dövme stüdyosundayız, bir müşteri var konuşuyoruz öyle. Canon eos 7D makina var stüdyoda yapılan dövmeleri falan çekmek için, fotoğrafla da ilgili arkadaş. bilen bilir çok da iyi makinadır yani full frame ve mark 2'den sonra o klasmandaki en iyi cihaz bence. müşteri makinaya baktı, ya makina güzelmiş ama "nikon d90'lar falan var onlar fena be kardeşim" dedi.

bilemedik abi affet dedik şöyle birbirimize bakıp. te allam yaa askjdlakjdlasjd
mahallenin sabileri* dışarda top oynamak için bir araya gelirler.. diyalog şöyledir;

-koluna noldu lan?
-ya babam yumruk attı

artık nasıl güldüysem, yan odadan son nefesimi veriyorum sanmışlar. hiç beklemediğim anda sağ kroşe yemiş gibi oldum anasını satiyim..
Tabuda lale devri çıkar:
+tamam abi dinle, biz ne çocuklarıyız?
-o... çocukları?
+. . .
-. . .
Askerde geçmiş gerçek bir olaydır. Yıllar evvel lojmanın içine yapılmış olan fast food mekanında hamburger yapacak ve servis edecek asker bulunması için tabur komutanı tarafından bütün tabur içtima alanında toplanır.

TK:Aranızda hamburger yapmasını bilen var mı?
TB:........
TK-Aranızda hamburger yemiş olan var mı?
TB:(az miktarda asker el kaldırır)...
TK:Peki aranızda hamburger gören var mı?
TB:(20 ye yakın asker el kaldırır)..
TK:(arkasında duran astsubaya)Şunlardan ilk el kaldıran onunu al götür tezgahı mezgahı göster zimmetlerine de işle.
teyzeye misafirliğe gidilmiştir. kuzen dini bir konuda umursamazca laflar eder. teyze kızar.

teyze: öyle deme kızım, günah
kuzen: asıl sensin günah
lanet herif yemeğe aynı teyzesine gider. hazır sofraya denk gelmiştir. oturur.
Teyze: dünden tavuk haşlama vardı yer misin?
lanet herif: yerim
Teyze: Aman iyi, yoksa köpeğe verecektim. Bari sen yemiş olursun.
lanet herif: ayıp ediyorsun ama.
Teyze: o sokağın iti sen de evin itisin. ne fark ederki.
lanet herif: ohoooo...
teyze: ye işte, mis gibi tavuk.
bir arkadaşın doğum günü esnasında, ananesi ile arasında geçen diyalog;

+ : arkadaşın ananesi.
- : arkadaş.

+ doğum günün kutlu olsun kuzum kaç oldun?
- teşekkürler anaane 26 oldum.
+ olsun olsun.
ben: 5 le 4 ü toplayıp 13 yapmışım.
arkadaş: * e öyle değil mi zaten?
ben: hahaha tencere kapak gibiyiz.
-kantinde-
karbonhidrat verir misiniz?
ablayla muhteşem yüzyıl dizisi hakkında yapılan diyalogdur efendim kendileri.

biraz sohbet sonrasında;

ben - yalnız benim çok uykum var, gece sıkıldım muhteşem süleymanı izledim.
abla - aaa, nasıldı?
ben - offf, bomba, hürrem has odadan geri çevrildi, firuze vardı içerde.
abla - firuze ölmedimi lan.
ben - yok, neyse hürrem intihar ediyordu, şey kurtardı, çok şaşıracaksın, şey var ya hani bizim sevdiğimiz hatun, harem ağası.
abla - sümbül.
ben - yok lan, hatun.
abla - ha ha evet. vay çakal, hürrem bi saf daha mı kazandı nedir.
ben - evet çünkü aralarında duygusal bi konuşma geçti, heralde bu hatunda artık onun yanında.
abla - vaaaay, şey olurmuş, bu var ya paşa, şey sultan, asilzade, neydi lan.
ben - hürrem.
abla - yok be, hünkar hünkar, birlik olup paşadan şey hünkardan kurtarmaya çalışırlarmış hürremi.
ben - !!! anlamadım.
abla - ne dedimki ben.
ben - hani hünkar aşık ya, paşayı hürremden kurtarmak isterlermiş mi demek istedin.
abla - hangi paşayı. anlamadım ne demek istediğini.
ben - senin diyemediğini dedim işte.
abla - benim diyemediğimi anlamış olmak da büyük başarı...
ben - anlamadım!
abla - bende..!
yer: izmir ykm karşısı bankları, dün saat 10:30 suları.

oturmuş arkadaşı bekliyorum. yanıma 50 yaşlarında bir abi ve muhtemelen benim yaşlarımda genç bir çocuk geliyor. belli birşeyler aranıyorlar, çekingenler.

dayı: selamın aleyküm

ben:aleyküm selam

dayı: yanın boş mudur yeğen?

ben: buyur dayı geç otur. (iç ses: kesin sigara isteyecek)

dayı: biz de oğlanı getirdik, ankara'dan geliyoruz, bugün birliğe teslim olacak kısmetse.

ben: hayırlısı olsun dayı, hayırlı tezkereler.

dayı: sağolasın yeğen, bakalım rahat diyorlar narlıdere için sağ salim döner inşallah.

ben: rahat dayı rahat burası on numaradır.

dayı: o değil de şimdi çocuk aylarca askerlik yapacak, burlarda genelev ne tarafta, çocuk bir gitsin rahatlasın...

ben: (404 not found) heee....

dayı: kerhane kerhane ne tarafta.

ben: he dayı bak şimdi şurda tepecik otobüsleri kalkıyor, ona bin tepecik trafik şubenin orda in, alt geçitten in tam sol tarafında kalacak. kime sorsan gösterirler.

dayı: çok sağolasın yeğenim ya, çocuğa bir iyilik yapalım, kadınsızlık zordur bilirsin.

ben: bilirim dayı ben de çok çektim hala daha çekiyorum ben müsadenizi isteyim.

dayı: sigara içer misin? (cebinden çoktan çıkarmış paketi)

ben: yok dayı ben gideyim hayırlı günler. ( beline kuvvet mi demem gerekirdi, böyle durumda tanımadığım adama ne deniyor onu da bilemedim)
Oturuyoruz bi yerde...

- Ya ağzımın şurasında bi şey çıktı ya...
+ gel öpeyim de geçsin...
ben: abi ya acaba ben de mi girseydim ales'e?
abim: napcan saks mavisi, sonuç belgesini götüne mi sokucaksın!
+ alo, mikail beyle görüşecektim?
- kimsin sen.
+ mikail orda mı?
- kimsin sen bi onu söyle.
+ mikail çagırır mısınız?
- mikail anayın amına gosun.*
geçen hafta bir hastahanenin acil servisinde refakatçi iki kişi arasında geçmiştir:

a kişisi ağlayarak, b kişisi ağlamaklı.

a-allahım sen annemi bize bağışla
b-abla yalvarırırm sakin ol
a-kokusuna, saçlarına kurban olduğum annem
b-ablaaa :((((
Berber dükkanı, sokaktan buldukları kendi yavrusu için geçen diyalog.

Yan koltukta traş yapmakta olan ustalardan biri;
- Ne koydun lan adını.

x Yavşak

- Onu herkesin içinde söyleyemeyiz ''şerefsiz'' olsun.

x Bit yavrusu demek ya Yavşak.

- Olsun diyemeyiz.

gülerek;
x Gel lan buraya ''şerefsiz''
...
- tamam canım benim haklısın fakat yaşın daha çok genç. iyi bir okul okuyabilirsin.
+ şimdiki işimden çok memnunum ablacım. Kadroya da alındım. bilmiyorum, kararsızım.
- bu sistem böyle hayatım. bak sana kıdem verirler, kariyer sahibi, vizyon sahibi olacaksın derler üç kuruş maaşla yıllarca çalıştırır iki gün sonra da en ufak hatanda koyarlar kapının önüne. az çok biliyorum yıllardır iş hayatının içindeyim sen biliyorsun.
+ haklısın ama ne bileyim gününde alıyorum maaşımı sigortam da maaşım üzerinden yatıyor.
- ya bırak allah aşkına. maaşı üzerinden yatıyormuş. kaç para sanki kızım senin maaşın?
+ 1750 lirayı buluyor abla.
- okulun ben amk. okul ne lan. siktir et kızım okuma, çalış sen. okul yok eğitim yalan.
facebooka yeni giriş yapan babamın kullanım hatalarından abimle arasında geçen diyalogtur.

abim dinini müslüman olarak günceller. anasayfada 'hede dinini değiştirdi.' yazmaktadır. bunu gören babam köpürür;

b: hiç utanmıyorsun değil mi? 30 yaşına gelmiş dinini değiştiriyor adam. halaların, amcaların görse rezil olacağım.
a: baba sandığın gibi değil bak. dini müslüman olara...
b: ya sus tamam. rezil ettin beni millete.

abim aynı günün akşamı futbolla ilgili bir yazının altına 'küfür edemiyorum size hacı şuan babam tarafından ciddi takipteyim heheh' yazıyor. akşam eve giren babamın tepkisi yalnızca;

b: ben seni ne takip edeceğim lan. bide gitmiş oraya babam takip ediyor, küfür edemiyorum yazmış utanmadan.
a: fda^33½+5%+'3/½½
akşam evde oturmaktayız, annem, babam, babaannem, kardeşim falan.

neyse bir konu geçti o esnada. annem, babaannemin söylediği birşeyi babama söyledi ama tv nin sesinden babam duymadı ve anneme tekrar sordu. akabinde de bana topa gelişine voleyi çakmak kaldı;

babam- anlamadım kim demiş, kim demiş?
ben- anan, zaaaaaaaaa*.

yalnız espriyi sadece lisede okuyan küçük kardeşim anladı orası ayrı konu*.
csnsu: saks mavisi'nin arkadaşı.

saks: saks mavisi.

sabahın 7 sinde mesajlaşmamız şu şekilde gerçekleşti:

saks: sabah sabah aklıma müslümün adını sen koy şarkısı takıldı amk.
cansu: vay manyak vay. ayagma pırangalar çaktılar war bi de.of anam.
saks: off bee allahına kurban! sıla mı gurbet mi adını sen kooooooy!!!
cansu: nereden sevdim o zalimi var bir de.
saks: hee güllü çok yanık söylüyo onu di mi?
cansu: güllü ağlamam ondanı da çok bomba söylüyo. yalnız içimizde bi köprü altı çocuğu varmış lan.
saks: ay evet ağlamam ondan. cengiz de söylüyo ya onu. harbi lan bildiğin kroyuz.
cansu: napak anam allah yaratmış.

aklıma geldikçe ölüyorum gülmekten. açıp açıp okuyorum falan.
sevgili: aşkım teyzemler salona yağlı boya tablo almışlar. ressamını sordum bilmiyorlar, komedi ya.*
-lluvia: ya olsun aşkım beğenip almışlardır öyle rast gele. biz de alırız ilerde. hatta o kadar para vermeyiz birlikte yaparız. ben öğretirim hem sana.
+sevgili: annem de yapardı biliyor musun tablo. hatta var evde hala bi kaç tane.
-lluvia: aa ne güzel. belki verir bize bi kaç tanesini.
+sevgili: verir tabi. duruyo zaten öyle evde bi yerde.
-lluvia: sen seviyosun ya baya baya resim. ailede var. bende yapıyordum bi kaç tablo var bende de.
sevgili: yok aşkım ben resimle ilgilenmem, sevmem, değerde vermem.
lluvia: (dumur) bi açık kapı bıraksaydın be hayatım!!
afganistan... askerliği barış gücü olarak yaptığım yer. diyaloğun kahramanları bir astsubay ve şapo (şapo'nun gerçek adı murat ama biz ona şapo diyoruz... şapo aşağı şapo yukarı)...

bir gün afganistan'a yeni katılan bir astsubay yazıhaneye geldi ve başladı bizim komutanlarla muhabbete... komutanlar da şapo çay koy şapo onu getir bunu getir diye diye yeni gelen astsubayın aklına bu lakabı soktu sağolsunlar. bir gün yine bu astsubay geldi ve içeride sadece şapo ve ben varız... diyalog başladı;

- şapo bi çay koy bakalım...

+emredersiniz komutanım.

- şapo olum herkes şapo diyo sana ben de demeye başladım haaa... adın ne senin??

+ murat komutanım.

- ee niye şapo diyolar şapo ne lan?!

+ şampuan komutanım...

-şampuan mı? nalaka lan?!

+ komutanım ben bi gün şampuan dağıtacaktım. sayısını dosyalamam gerekiyo tabi ama ben şampuan nasıl yazılır bilmiyorum. "şam"ı yazabildim ama "puan" nasıl yazılır nasıl eklenir bilemedim. ben de şapo yazdım dosyaya... komutan da gördü o günden sonra da şapo kaldı adım...

ben zaten diyaloğun yarısında yerlerdeydim... diyalog bittiğinde komutan da çayı püskürtmekle meşguldü...
akşam olmuştur, uzaktaki sevgili ile mesajlaşılmaktadır.

sevgili: ee ne yaptın? nasıl geçti günün?
(iç sesim biraz gıcıklık yap eğlen dedi)
dmddm*: uff snn be slk *
sevgili: snn mna koyrm ln!