bugün

kadın:başı büyükten geçer mi?
şöför: geçer abla,
kadın: ne zaman kalkar?
şöför: sen otur o kalkar abla.ardından şöförün pis gülüşüi
otelde yine sıradan bir akşam.

saat 20.00
-abi ne yiycez
-buluruz bir şeyler

(bir süre sonra)
-olum ne yiycez
-koy götüne be oğlum yeriz bir şeyler

saat 22.00
-ulan ne yiyecez be
-yaparız bir şeyler olum s.ktir et, rahat ol,koy götüneee
-a.ına koyayım senin
-koy koy götüne koy
çarşıda bir kişi bayılır ve akabinde şu diyalog gelişir:

-açılın ben hacettepe ingilizce tıpta okuyorum.
+haçan niyeki hasta inciluz midur?
iki günlük sevgiliyle sevişme esnasında hatunun
-daha çok erken demesi. akabinde erkeğin
-ne erkeni saat 12yi geçti demesi
tabu oynarken

-kurban bayramında ne keseriz?
-deve
-yuhh deve
-lama
-...

yaşanmıştır!
cadde tarafından yürüyen arkadaşıma yavaş yavaş bir şahin yaklaşmaktadır. camdan kafasını uzatan adam 'vay cüneyit abiğğ' diyip hatuna parmağı atar. bir hışımla arkasını dönen arkadaşıma adam 'pardon abla birine benzettim.' der. ikimizde anın şokuyla plakayı almayı akıl edemeyiz tabi. sus pus yürümeye devam ederiz. ben sessizliği bozup:

- dalga geçiyor utanmadan hayvanoğlu hayvan .
+ sorma ya bide cüneyite benzettim diyor. hııı bende yedim sanki.
- şimdi gerçekten bu noktaya mı takıldın sen?
+ ne yapayım kızım göte parmağı yedik bir kere *
arkadaş kendisine kredi kartı çıkartmış sevinçli.
birde miles& miles istemiş. sorsan yılda iki ker ancak uçağa biniyor.

m: sende çıkart bence lazım olur mil kazanırız.hem yıllık hesap işletim ücreti yok.
amiraldonu: sanki her hafta uçuyoruz gerek yok.
m: çeyiz falan alıcam lazım olur bana.
amiraldonu: çeyizlerini gidip izmir yada ankaradan mı alacaksın?
m: neden öyle diyorsun belki balayında bali' ye uçarım.
amiraldonu: sen ancak baliyi çekersin.
m: çok alçaksın.
teyze lluvia: şöfor bey 2 göğüs alırmısın?*
dolmuş şöförü: almam mı abla!?!!!
dikkat ettim, buyuk cogunlugu yarmayan diyaloglardir. "yaa aslinda anlatirken o kadar komik olmuyo da..." bahanelerini yemiyoruz.
yer : izmir/konak pier - has kahve
zaman : dün

s - squee
g - garson görünümlü çıtır bir barmeid

g: başka bir arzunuz var mıydı efendim?
s: dondurma alayım.
g: tabi efendim, arzu ederseniz le chat noir special getirelim.
s: nasıl birşey o?
g: altında ananas, kivi, muz ve çilek meyvelerinden arzu ettikleriniz, üstüne dondurma, onun üstüne de isteğinize göre çikolata veya meyveli sos.
s: güzel mi bari?
g: evet efendim.
s: yedin mi hiç?
g: (hayır anlamında kafa hareketi)
s: (gülümser) iyi getir bakalım, iki de kaşık getir beraber yiyelim.
g: hehehe

oturttum kızı da karşıma yedik anasını satayım...
Amcam şişman birisi. Anlatıyor yaşadığı olayı:

Adam: oo ahmetcim kilo almışsın ya
Amcam: sorma ya. Su içsem yariyo
Adam: ee yarar tabi
Amcam: nesine yarasın ya
Adam: ee sen de bardakla iç ahmet. Kovayla içiyosun mübarek
Hepimiz: Ahaha
Amcam: beni beygir sandı heralde ya kovayla içecek kadar
kardeşim işe girmiş ve eve gelen misafirle konuşması:
- hayırlı olsun senin oğlan da işe girmiş
+ evet hayırlısı olur inş. sağolasın.
- nereye girdi peki ?
+ borusan a girdi.
ben : ????????
pardon şu parayı şoföre uzatır mısınız?
niye? sen şoförle küs müsün kardaş?
- nasıl anne beğendin mi sevgilimi?
+ çok takılma o kıza, işe gir çalış, bak yoksa o senden önce iş bulursa bırakır seni, sen de kalırsın göt gibi ortada..
- ..??..
+ valla demedi deme.. çok fazla da kendini kaptırma, ohhooooo.. senin bu geldiğin yollardan biz kaç kere geçtik.. senin bildiklerini ben unuttum bile..
- anne?
+ akşam ne yapsak, gel köfte alalım..

bak bi an kendi annen gözünün önüne geldi değil mi? hepsi aynı oğlum hepsi...
lluvia: eşek değilsen benimle evlenirsin; hayır eşeksen, zaten ben seninle evlenmem.
sevgili kişisi: mavi ekran.
geçen yıl cemaat yurdunda kaldığım zamanlarda şahit olduğum diyalogtur.
Remziye abla: 3. katın çılgın belletmen ablasıdır, acayip komiktir fakat arada fazla sıkar ve bizlerden çok olumsuz tepkiler aldığı olur.
elif: yan ranzada yatan yavrukuşum kimseyi iplemeyen biricik.

-sabah namazına kaldırmak için gelen remziye abla odaya girer azıcık terör estirir; (namaz kılmaya başlamadığım günlerdendi ve bir işi zorla yapmak gibi bir huyum olmadığından kalkmamıştım) ve beni kaldırmayı başaramaz. benden umudu kesen remziye abla yan ranzaya elif'in yanına gitti bu defa ve olaylar gelişti.

r.a: eliif, hadi kalk yavrum sabah namazııı.
e: ...
r.a: yavrumm sabah namazı diyorumm!.
e: ya ablaa! bu konuyu uyanınca konuşalım tamam mı şu an çok sinirliyim, sabah konuşucaz bunu, söz.
r: mavi ekran.

bizim odadan umudu kesen remziye abla, çaresizce yan odaya geçmek için yola koyuldu; hiç bu kadar erken pes etmemişti.*
bayram dolayısıyla geniş aile efradı doğudan-batıdan gelmiş ortada bir büyük evinde buluşmuştur, her bayram olduğu gibi..

biz bir iki genç de üst katta balkonda oturmaktayız. akşam saatleri. dışarıda ışık yok. pencereden gelen ışıkla oturuyoruz. perdenin az bir kısmı açık. içerdeki televizyonda ne olduğunu görebilecek kadar. 4 kişiyiz. ben ve kuzen çocukları. en büyük benim, benden birkaç ay küçük var(K), ondan 3-4 yaş küçük var (M), bir de ondan da 5 yaş küçüğü var (N). (hay allah'ım şu bir olayı anlatacakken on saat gereksiz bir girizgah yapıyorum ya, bu huyumdan nefret ediyorum.. neyse..)

herkes dışarı tarafa doğru oturmuş, sadece m pencereye doğru oturmuş bir taraftan da televizyona bakıyor. ekranda belgesel var. böcek neyin gösteriyor, bu ara sıra lafın tam ortasında "ana baksanıza" deyip, ekranda ne varsa onu gösteriyor bize. "bunların gözleri çok iyi görüyomuş ya baksanıza", "anaa şuna az baksanıza" vs.. diye gidiyor. bakıyoruz,sahne hakkında iki üç yorum yapıp, muhabbete kaldığı yerden devam ediyoruz. bir ara nerden açıldıysa çita ve antilop mevzusu geldi ortaya. bizim m bir iddia attı ortaya: "ya çita mita hikaye de, bu aslana ormanlar kralı diyorlarya, alakası yok ya, kangal bi aslanı dövüyor ya". biz bir an susup baktık sadece. sonra hepbir ağızdan "olur mu lan öyle şey" vb cümleler kurduk. görmüş bu bir kere, "siz hiç gerçekte gördünüz mü" falan dedi bu. "yok" dedik de, "istisnadır o olmuşsa da yaa" deyip geçtik. tam o sırada, "aha aha bakın çita antilop!" dedi. herkes döndü pencereden görünen televizyona baktı.

-yakalicak bak nası koşuyo
-manevra yapıyor ya antilop baksana
-hadi oğlum yakalicaksın
-yakalar ya
-ayyy
-aha tuttu
-gitti gittii..

yorumlarından sonra herkes bir anda önüne dönüyor. sonra m yine yoruma başlıyor.

-ya bu hayvanlar varya gözüne kestirdiğini bırakmıyor.

ordan k karışıyor

+tabii ya, bir sürü görsün mesela, gözüne bir tanesini kestirir, onu yakalamaya çalışırken dibinden geçtiği hayvana hiç bakmaz, aslında yakalasa yakalar yani. hem olm aslanı nerde kangal dövecekmiş ya, kral demişlerse boşuna değildir. heybeti yeter onun.

ben de ara sıra atlıyorumdur olaya.
*hea bir kükredi mi...

m yine başlar kangal muhabbetine. ve bir iddia daha atar ortaya.
-olm onların boyu varya hayvan yaa, hayvan gibi uzuyorlar, bak senin kadar oluyorlar. bizim orda bir kangal vardı. küçükten geldiydi. bir büyüdü bir büyüdü. lan hayvan bir gün sokakta gidiyordu. pat diye dü..

k lafını keser:
+ya kafaları da kocaman ha onların.

m duymamış gibi lafı devam ettirir:
-he.. işte hayvan gidiyordu yolda yavaş yavaş sonra birden d...

k yine:
+ya ben pitbulla kangal dövüşünü izledim. kangal yendi ya. ilkten pitbul kaptı burasını (boynunu gösterir) kangalın. bi rahat 10-15 dk bırakmadı. olm onlar tırı çekiyor çenesiyle. ama sonra kangalbi atak yaptı. üstüne çıkınca bitti işi zaten pitin.

m yine bir şey olmamış gibi devam eder:
-ya kangal gidiyodu! böyle koca hayvan birden yere..

k tekrar:
+pitbulun da boyu aha bu kadardı lan(eliyle yere yakın bi yeri gösterir).

ben dayanamam artık:

*lan k bi sus lan kaçtır çocuğun lafını kesiyosun bak çakacam en sonunda ağzına bi tane, gerilecem burdan beri.
+haa tamam ya ben aklıma geldi de şey e..
*her aklına geleni söylersen sen oohoo. neyse m devam et.

m de bir şey demeden lafı unutmasın diye devam eder:
-lan kangal böyle birden, koskoca kangal hee..

bu sefer ben:
*olum devamını diceksen de artık uzatma bak sen de allahım ya aşskfaşf.

m:
-koskoca hayvan sola doğru (kafasını yana yatırarak gösterir) düştü ya lan. öldü hayvan. birden böyle.

k atlar hemen:
+sola doğru diyon da kafanı niye sağa doğru kırıyon lan mal. ahaha olm varya bu sağını solunu bilmiyo haa..

diye devam ederken m nin itirazları arka planda kalır.

k devam eder:
+geçen gün yolda gidiyoruz, araba geliyo arkadan 'm araba geliyo sola geç' diyorum. bu akıllı sağa geçiyo ahahahah,

m:
-ya olm ne diyon sen ya ne bilmicem ben ya sağımı solumu. aha bu taraf sağ işte(gösterir kolunu uzatarak).

ben de gıcıklığına sol tarafımı gösterip:
*burası sağ yaaa olur mu!?

diğerleri de olayı anlar hemen, bana katılırlar. "evet ya tabi bu taraf sağ". "bu taraf evet.." vs derler. ciddi ciddi. sonra bizim m ayağa kalkar bizim gibi dışarı doğru çevirir yönünü ve kararlı bir ses tonuyla kükreyerek bir iddia daha atar ortaya:

-her iddiasına girerim bu taraf sool!!

der. bu tepkiye karın kası, dudak, yanak, ses telleri dayanmaz tabi.. yaygarayı basmışız.. sonra k devam eder:

+la varya buna müşteri gelir. 'olm arabanın sol tekerini sök' der, bu akıllı da..ahaha bu akıllı da..gider sağ tekeri söker heaa.

m hemen atlar:
-ya olm bak ben bu tarafta oturunca sol burası oluyor, sizin tarafa geçince sol burası, ben senin tarafından dedim.

k:
+hadi ordan ya ahah benim tarafımdan demiş miş. artık o zaman sana sol tekeri sök derler, sen garanti olsun diye hepsini sökersin.

ben:
*artık bi arabanın arkasından bakarsın solu sökersin, bir de önünden bakarsın solu.. oh miss...

m iyice isyanlara bağlar. nasıl kendini savunacağını şaşırır. öyle ki şu cümleleri sarf eder:
-ya ben teker sökmüyorum ki ya benim işim montaj, benim işim motorla kapıyla camla ya. olm ben bakmıyorum o işlere.

sonunda dayanamaz dalgayı bırakırız. k durumu düzeltme adımı atar:
+ya olum tabi biliyoruz senin sağı solu bildiğini de şaka yapıyoruz ya..

der. olay böyle bir iki uzar. sonra başka konuya geçilir. onları da sonra anlatırım ya..
bir toplulukta yeni tanıştığımız mühendislik bölümünden arkadaşlar soruyor:
-ee siz şimdi staja falan gidiyor musunuz? zordur çocuklarla uğraşmak.
ev arkadaşımın cevabı:
-yok daha çocuk ellemedik seneye inşallah.
hacı emin alçı sıva boya badana kapı pencere işinden anlayan bir kalfadır fakat henüz bu işler başlamadığından kendisine beton dökümü için gece nöbeti yazılmaktadır.

ben:bak hacı emin kalfa buraların kalıbı demiri tamam. beton bitene kadar başında dur, yanlız betona su falan katıldığını hiseddersen beni ara.
hacı emin: tamam, şef.

hacı emin betona gider.
önce bir kiriş betonu dökümü, beton sulu.
hacı emin: bu beton niye sulu?
işçiler:abi burda demirlerin arası çok dar yoksa beton geçmez.
hacı emin:iyi tamam.

sonra bir kablo kanalı betonu dökümü, beton sulu.
hacı emin: bu beton niye sulu?
işçiler:abi burda borularn arası çok dar yoksa beton geçmez.
hacı emin:iyi tamam.

en son bir temelin grobeton* dökümü, beton sulu.
hacı emin: bu beton niye sulu?
işçiler:!?
hacı emin:ulan hadi kirişte demir çok beton sulu! kanalda boru çok beton sulu! ulan bu aq mun betonu niye sulu?
votkanın erkekliği öldürdüğüne dair bir muhabbet dönmekktedir.

ben:+
rusya'ya gidip gelmiş arkadaş:-

+ olm votka cidden bitiriyor erkekliği, rus erkekleri neden sikişemiyor amk
- kim demiş olm ?

topluca iptal alksjdlaksjdlasjkldj
http://galeri.uludagsozlu...list-s%C3%B6zleri-220424/

üstüne tanımam..
tanju çolak ve muhabir arasında geçen diyalog.

Sunucu: Do you speak english?
Tanju: Nein*
Sunucu: Sprichst du Deutsch?*
Tanju: No
Kapı çalar, diafondan aşşağıdaki kardeşe;

Abi-Kim o?
Kardeş-Alooo
Abi-...
pavyonların olduğu muhitte oturan eleman ile arkadaşı arasında geçen diyalogtur.

+: eleman
-: arkadaşı

- sizin apartmanda travesti var mı? *
+ var hem de 5 tane *
- senin kedinin ismi ne?
+ yağmur.
- dişi mi?
+ yok erkek. *
- skdjfşlajhgşhjgşjkahgşasdş.
20 yıllık eşi vefat eden bir amcayla arkadaşı konuşmakta;

- ölünün arkasından konuşmak günah ama yeminle 20 yıl boyunca karımdan hiç elektrik almadım.
+ olur mu öyle şey 20 yıl az mı, ne yaptın o kadar zaman?
- ne yapacam kaçak elektrik kullandım. * *