bugün

görsel
2 gün uyumayıp maket projesini zar zor bitirmenin ardından dersin başlamasına 1 saat kala duş alıp mutlu bir şekilde evden projeyi almadan çıkmak. stüdyoya girip yapılan dalgınlığı fark edince darth vader edasıyla ''nooooooooooo'' diye bağırmak.
Cipsten bedava çıktı. Onu almaya gidiyordum. Poşeti yırtılınca almadıklarını da biliyordum. Ama dalgınlıktan dışındaki poşeti yırttım. içeri girdiğimde aklıma geldi adamın suratına mal mal baktım. Bişey diyemeden çıktım gittim. Malım ben.
ÖSS sınavında sevgiliyi düşünmek ve hayallere dalmak.
Başkasına atacağın mesajı sevgiline atmaktır.
Telefonun elinde olduğunu unutup aramak.. Yapmaktan usanmadığım olay.
bu akşam başıma gelen hadiseyi anlatmayı borç bilirim dostlarım. arkadaşla gezintiye çıkılacaktır ve karttan para çekeyim yanımda nakitte olsun düşüncesiyle bankamatik'e gidilmektedir. işlem yapılır 100 tl para çekmek için onay verilir ve o hain bankamatik'in önce kartı vermesiyle kartı alıp, parayı almayıp oradan uzaklaşılır. 400-500 metre ilerledikten sonra aceleyle geri dönülür ve işlem makbuzunun üzerinde mavi tükenmez kalem ile yazılmış la ne malsın yazısı görülür. bir anda her yer kararır, bir mide bulatısı başlar ve ulan acaba laz'lıktan ileri gelen bir hadise mi yoksa ben gerçekten mal mıyım tarzında filtreli düşüncelere dalınır. *
geçmiş gitmiştir kafaya takmamam lazımdır.
arkadaşının yeni tanıştığın sert annesine mesleği öğretmenlik olduğu halde ''hayırlı işler'' demek.
havanın güzelliğine aldanıp giydiğim beyaz spor ayakkabılarımla köyde sağanak yağmura yakalanmam, çamur olan ayakkabılarımı yıkansın diye eve geldiğimde makineye atmam * makineyi çalıştırmam, yıkamanın bitmesine yakın gözümün makine programlarından 80 derecesine kayması dereceyi ayarlamayı unuttuğumu hatırlamam ve akabinde kendime ettiğim bin bir küfürle makineyi açmam, parça pinçik olmuş, tabanı kendinden ayrılmış ayakkabımı elime almam o anki hüznüm.. daha ne olsun..
Kabloda elektirin olup olmadığının bakılması. Bir değişik versiyon olarak, açıkta kalmış bir elektirik anahtarına parmakla basarak lambanın yanacağını sanmak.
80 yaşına merdiven dayamış dedem bizim eve misafirliğie gelmiştir..
bi de çok disiplinli olduğu için her söylediği yapılmalıdır..
yapılmazsa küser bi daha da yüzünü göremezsiniz..
neyse efendim..

yazarımızın * annesi bir işi çıktığı için gitmek zorunda kalmıştır..
ve o andan sonra fatalerror ve dedesi evde başbaşadırlar..

dedeye öğle yemeği hazırlanmaktadır..
akşamdan kalma yemeği ısıtınca kuruyacağını ve dedesininde beğenmeyeceğini bilen fatalerror, mecburen dedesinden yardım istemiştir..

dedesi de '' o zaman biraz salça koy suyla karıştır sonra ısıt '' demiştir..
bu fikir fatalerror' un aklınna yatmıştır..

hemen hazırlıklara başlanır..
salça koyulur biraz ezilir..
hızlı ısınsın diye çaydanlıktaki su kullanılmaya karar verilir..
ilk başta herşey normal gider..
su konulur biraz karıştırılır..
ancak salçanın çok geldiği görülür..
'' biraz daha su katayım '' der fatalerror kendi kendine..

ve bu düşünceyi hayata geçirir..
alır eline demliği ve başlar salçaya çayı dökmeye...

hatasını anlar fatalerror ama herşey için geçtir artık..
hiç bozuntuya vermeden yine karıştırır..
verir ocağa o çaylı salçayı..
ve iyice ısındıktan sonra döker yemeğin üstüne..
ve sonra verir dedesine afiyet olsun diyerekten...
verdikten sonra ışık hızıyla kaçar odasına..
ve zaten açık olan sözlükte girer bu entry i.....

edit: son 4 cümle de '' ve '' ile başlıyor..
bilerek yapmadım..
ilginç..
öğrencilik yıllarımda, ev terlikleri ile okula gittiğim gün.
akşam vakti elektriklerin kesildiğini bile bile tuvalete girerken ışığı açmaya çalışmak açılmayınca neden açılmadığını anlamaya çalışmak.
sabahlanmış olan bir gün son 2 saat uyuklanır. sabah kaçırılan servisin telaşıyla hızla evden çıkılır, sınava girilir.
buraya kadar her şey normal ama evi aramak için elde görülen cep telefonu değilde televizyon kumandası olunca utandım, kimselere diyemedim.
vay ben öleydim...
sıcak kahve dolu fincanı mouse diye sallamak. yandım sözlük.
her zaman gittiğim restorana gidip akşam yemegi yedikten sonra para ödemeden çıkmam ve biraz ilerde 4 yaşındaki kızımın ye güsel paya veymeden yemek yedik demesiyle aklımın başıma gelip geri dönmem.
şef garsona özür dilerim kusura bakmayın dalmışım demem.
ve garsonun önemli değil abla fark ettim ama belki parası yoktur diye ses çıkartmadım her zaman geldiğin yer bir daha ki sefere hatırlatacaktım demesi.
ve utancımdan yerin dibine girmek istediğim an.
(bkz: dalgınlık)
oda arkadaşımın çok samimi olduğu, sürekli bahsettiği üç arkadaşı ile ilk defa tanışıp bir saat kadar oturup muhabbet ettikten sonra ayrılırken kız bana sarılıp tanıştığımıza memnun oldum, görüşürüz muhabbeti yaparken benim kızın suratına bakarak görüşürüz yerine "merhaba" demem.
modemin üzerine çikolata koymak. * **
Salaklık da denebilecek dalgınlıktır.
Müşterilerimizden biri ramazan sebebiyle gelecek salı bizi iftar yemeğine davet ettiğini bildirmek amacıyla telefon açtı.
Benim telefondaki kişiye sorum şu oldu.

-Kaçta?
-... (derin sessizlik)
başka bir şirketle yapılan önemli bir toplantı esnasında, cüzdanını masaya koyup, "bakın işte bu yazarkasa olsun" diyerek örneğini anlattıktan sonra, toplantı sonunda cüzdanı masada bırakıp çıkıp gitmek*.
yeni başlanmış olan dersanenin ilk haftasında, yurda erken gelen servis yüzünden sabo tuvalet terliğiyle gitmek. insanların sana acıyarak bakması, sonra da aralarında kıkırdaması. utanmayıp bir de ''aslında ayakkabım var ama aceleyle çıkınca şey oldu'' diye açıklama yapmak. valla ben değilim sözlük, yurttan bir arkadaş. ciddiyim bak.*
- Melis,sevgilim..
- Ne melisi ahmet!!!!
- Ah ne melisi hayatım , yeliz diyecektim..
diş fırçasına macun yerine tıraş köpüğü sıkıp fırçalamak.
kredi kartı borcunu yatırıp, kredi kartını almadan gitmek.