bugün

türkçe zengin bir dildir , günde ortalama 200 kelime kullananlar için belki lakin ki öyle değildir.
içerisindeki yabancı kökenli kelimeleri çıkardığınız zaman kafadan %15 ini yitiren, çoğunlukla birbirinden türeme kelimelerden oluşan bir dilimiz var.

ingilizceden örnek verecek olursak ayakkabı= shoe yani footbox değil. bizde ise ayak ve kap birleşimi bir kelime. buz dolabı keza öyle adamlarda buz ve dolap kelimeleri ayrı, buz dolabı ayrı bir kelime. ''ice cabinet'' değil ''refrigerator'' diyorlar. fotoğraf makinası, çamaşır makinası, bulaşık makinası,elektirik süpürgesi gibi bir çok nesnenin tek kelimelik bir isim yerine açıklamalı tanımları olması dilimizi fakirleştirdiği düşüncesindeyim.

hatta bu tanımlar bile yabancı kökenli kelimelerden oluşabiliyor. ''fotoğraf'' ve ''makina'' isimleri ne kadar türkçe ise aslında fotoğraf makinası da o kadar türkçe. böyle türeteceğimize orjinalini dilimize uyarlamak daha mantıklı geliyor bana.

düşünsenize es kaza fransızlardan ''pantolon'' kelimesini almasaydık muhtemelen ''bacakkabı'' diyecektik pantolon yerine. rusça dan gelen ''şapka'' yerine ''başkabı'', arapça dan giren ''şemsiye'' yerine ''yağmur kesen'' falan diyecektik muhtemelen.

geçen yıl almanca sözlüğe bir çok yabancı kelime eklendi, hatırladıklarımdan bir tanesi tüklerden ''lan'' kelimesi, diğeri japonlardan ''suşi'' kelimesi çünkü bu kelimeler çok sık kullanılmasına rağmen almanca olarak bir karşılığı yok ve bu yüzden mecburen dillerine katıyorlar. daha bir çok dilden kelimeler alıyorlar çünkü 80 ayrı millet yaşıyor ülkelerinde. böyle böyle dilleri zenginleşiyor.

bizler de mecburen zaman zaman türkçede karşılığı olmayan kelimeleri kullanmak durumunda kalıyoruz. örneğin ''suşi'' diyoruz. ''japon sarması'' diyecek değiliz veya türkçede karşılığı olmasına rağmen, tam olarak hakkını veremediğinden ''cool'' kelimesini çok kullanıyoruz. snowboard yapıyorsanız ''snowboard yapıyorum'' dersiniz başka çareniz yoktur. ''rap'' kelimesinin açılımı ''rhythmic american poetry'' yani ''ritmik amerikan şiiri'' ama tüm dünyada fransızı, almanı, türkü buna ''rap'' der. türkçe karşılığı ''ritmik türk şiiri'' yani ''rtş'' gibi bir şey. ''kaya müziği'' değil ''rock müzik'' diyoruz mesela. mecburuz, değiştiremeyiz.

şayet dilimizin %15 i yabancı kelimeler, geri kalan ise yukarıda örneklediğim gibi 150-200 kelimeden türeme kelimelerden oluşuyorsa kusura bakılmasın ama yabancı kelimeler kullanılmak zorundadır. bunca yıl yüzlerce kelime dilimize nasıl girdiyse bundan sonra da girebilir, girmelidir. dillerin mevcut kelimeleri türeterek değil, böyle böyle zenginleştiğini düşünmekteyim. kullandıktan ve anlaşıldıktan sonra hiç bir kelime yabancı değildir.
Shoe kelimesinin karşılığı sadece "ayakkabı" değil türkçede. Pabuç var, kundura var, var da var.
Dile yabancı kelime sokmak için bahane üretmek yerine türkçemizi daha yakından tanımak lazım.
Kusura bakmayın ama "bilgisayar" demek varken hava atmak için "kompüter" diyemem.
mesele onlarca yıl önce kullanmaya başladığımız bilgisayar ya da buz dolabı kelimeleri değil. bilgisayar, teknoloji ve trendler sayesinde dilimize öylece giren kelimeleri kabullenmek. örneğin ''trend'' bunun yerine ''eğilim, akım, gidişat'' kelimelerini kullanamıyorum. ''trend'' dediğim zaman daha çok kişi anlayabiliyor. ben kendimi daha iyi ifade etmiş hissediyorum. trendi anlamayan adam akım ya da gidişat desem ne anlayacak mesela.

yani her dil zamanla yabancı kelimeleri diline katıyor, biz türkler de yıllarca yapmışız bunu. şimdi neden batıyor. zamane gençleri neden suçlanıyor anlamıyorum. pantolon kelimesini bu günün gençleri mi soktu dilimize. şalvar diye devam etseydi özentiler o halde.
Bu yılın modası demek varken ne gerek var bu yılın trendi vs demeye???
Zaten önceden moda deyip siken sikmis dili; bi de üstüne trend deyip vajinayı dağıtmanın ne anlamı var?
Mesela art arda on defa buzdolabı buzdolabı desen tuhaf gelmeye başlıyor, bu ne lan diyorsun. Ama öyle değil kazın ayağı. Özenti ve kolaya kaçmak yerine trend yerine zamanında sıkça "eğilim, akım" vb kullanılsa idi böyle ifade zorluğu cekmezdin.
kusura bakılmasın ama ''sana e-posta attım kontrol et'' demek yerine ''sana mail attım bi bak hacı'' demeye devam edeceğim ben. ''özel mesajlarını kontrol et'' değil de ''pm lerine bi bak amk'' diyeceğim.

bir de yeni nesil çatır çatır yabancı dil öğrendiğinden önümüzdeki 10 yıl içinde daha fazla yabancı kelimelerle muhattab olacağız. artık inkar etmek, kullandığımız halde karalamaktan vazgeçip kabullenme zamanıdır bence.

çevir bakalım graffiti yi tek kelime ile türkçe ye? türkçe karşılığı ''duvar yazısı'' ama graffiti duvar yazısı değildir ki amk. bazen resimdir sadece ve hiç yazı yoktur, ne alaka amk duvar yazısı. graffiti yapan kişiye seyyar arabada graffiti satan adam muamelesi yapıp ''graffitici'' demek yerine ''writer'' dersin olur biter.

bazı şeyler evrensel kalmalı. örneğin doktor tüm dünyada doktor, taksi nin de taksi olması gibi.