bugün

genelde yolcu dinlenme tesislerinde hissedilir bu acı.

cezax tarafından bütün yol boyunca tutulan dışkı ilk molanın verilmesiyle limitleri zorlar. otobüsten inilir ve wc yazısıyla bir bayanın ve bir bayın yansımasının konulduğu tabela hemen göze çarpacak bir yere konulmuştur. nede olsa en sağlam gelir kaynağıdır. hemen hedefe doğru hareket edilir. işlem tamamlandıktan sonra yaşlıca olan wc veznecisine yanaşılır ve 1 tl bırakılır. gözler dolar, dudaklar titrer. cebinde kalan 5 tl'nin 2 tl'sini otogardan eve olan yolculuğa ayıran cezax, 2 tl ile abur cabur karnını doyurmanın akıl almaz ızdırabını yaşarken 1 tl bok yoluna gitmiştir. bilin bakalım bu problemde cezax'ın kaç parası kalmıştır?
o 1 tl ile neler neler yapılırdı halbuki. sıçma parası olarak vermek koyuyor tabi. hele ki birde öğrenciysen o para kabuslarına bile girebilir.
(bkz: kahrolsun kapitalizm oley)
(bkz: tamam sakinim)
aylık akbili olduğu halde beklediği otobüsün 1 saat beklemesine rağmen gelmemesi üzerine iett bünyesinde çalışan herkesin sülalesine bir güzel giydirerek çaresizce minibüs denen, kafayı eğmeden ayakta duramayacağınız toplu taşıma aracına 1 tl vermenin verdiği mutsuzlukla eşdeğerdir ve koyma derecesi de bir hayli yüksektir.
benden çıkanın kısa vadede benden daha değerli olması durumudur.
genelde otobüsle uzun seyehatlerde, dinlenme tesislerinde yaşanan durum. hayır kendi araban olsa çek kenara koyver ama..
50 kuruşa vücuda giren suyun 1 liraya bedenden atılması insanın aklına ''aptal mıyız lan biz?'' sorusunu getiriyor.

edit: eksileyen arkadaş acaba ''yo ben gayet zekiyim hatta para bok bende ara sıra bahşiş de bırakıyorum'' düşüncesinden dolayı mı beğenmedi bunu ?
"tutaydım ihtiyacımı, sıkıştırma beni diyeydim, sabredeyim eve kadar. yapamadıııım, benim suçummm, benim suçummm" şeklinde feryat ettirir efenim.
(bkz: faik)
ancak tuvalette iş icra edilirkenki * o rahatlama hissi milyonlara değişilmez. o kadar mutlu olursunuz ki verdiğiniz her kuruşa değer.
ulan boktan sebeblerden 1 tl bayıldık pişmanlığının taa içlerde yaşanmasıdır.
asgari ücretle geçinenler için ciddi külfettir.
--spoiler--
küçük 50 kuruş , büyük 1tl, verdiği mutluluk paha biçilemez. paranın satın alamayacağı şeyler vardır. geri kalan her şey için mastercard.
--spoiler--
evlat acısı gibi koymasın diye gidersin boş bir araziye işersin. beleş işemenin verdiği huzurla dinlenme tesinine girersin ve karşında kocaman yazılarla 'dinlenme tesisimizde tuvalet ücretsizdir' yazısını görürsün. malak gibi arkadaşınla bakışıp gülüşürsün.
bir de otobüsten iner inmez bunu yapıyorsanız sonrası büyük salaklık hissettirir. hemen tuvalete gidersiniz, işinizi görürsünüz, paranızı verirsiniz. sonra tıkınırsınız, yemeğin yanında çay, kola, su vb içecek tüketirsiniz. psikolojik olarak otobüse dönmeden önce bir daha tuvalet ihtiyacı duyarsınız. şaka gibidir, ama tekrar bayılırsınız bir lirayı. 10 saatlik denizli-istanbul yolculuğunda 2 ya da 3 dinlenme tesisinde durulduğu düşünülürse yolculuğun ekstrasının 5 liradan aşağı patlaması mümkün değildir.
insanların doğal ihtiyaçlarından rant sağlanan bir dünyada artık normal gözyüle baktırttıkları* olaydır. hakikaten de koyar.

edit: insanlardan rant sağlayanlar rahatsız
Bu sayede anlaşılıyor ki içtiğimiz su vücudumuzda değer kazanıyor. Bir şişe su almak için
50 kuruş onu vücuttan idrar olarak atmak için 1 TL ödüyoruz.
alternatif yerler aramaya sebeptir. misal, eğer akşam yolculuğu yapılıyorsa mutlaka dinlenme tesisinin yakınında karanlık bir bölge vardır ve orada gereken yapılabilir. tabii ortaya çıkabilecek küçük hayvanlara karşı da önlem alınmalıdır. yine o güzelim 1 lira tuvaletçinin cebine gitmeyecektir. utanmadan kolonya tutuyorlar bir de.
zaten içimizdekilerin çıkabilecek hale gelmesinden önce yeterince para döküyoruz bunlara. üstüne üstlük öncesinde bu kadar yatırım yaptığımız bu şeyleri çeşitli formlarda oraya bırakıp, kendimizden bir şeyler sunuyoruz tuvalete halbuki... üstüne bir de tekrar para bırakıyor olmamızın koyma hissidir bu işte. yani, para sıçıyoruz sanırım bir nevi. ya da işiyoruz... hem bir şeyler verip, üstüne bir de para vermek... hayatın bu gariplikleriyle daha fazla yaşayabileceğime inanmıyorum artık.
"benim yediğim içtiğim bile o kadar değerli değil, sen sıçtığıma 1 lira istiyosun" diye haykırma isteği uyandırır.
güncel Önemli Başlıklar