bugün

türkiye'de vergilerin dünya'nın birçok ülkesi ile karşılaştırıldığında çok yüksek olduğu açıktır.

vergileri indirmek yolu ile ekonomiye canlılık getirmek dünya'nın birçok ülkesinde de uygulanan durumdur.
vergileri indirmekle toplumun tuketici toplumuna donusmesi icin bir adım daha atılacagına ve turkiye nin tuketim toplumundan ziyade uretim toplumu ozellikleri gostermesi dolayısıyla o vergiler zor iner.**
kökü vermekten gelen vergi kelmesi ülkemize tam anlamında kullanılmaktadır, güzel türkçemizin ahengini bozar mı hiç başımızdakiler, o kadar çok severler dilmizi.
laffer'e göre toplanan vergide de artış sağlanabilecek durum.
vergide indirime gidilerek ekonomide canlanma kısmen sağlanabilir ama çözüm devletin gelirlerini vergiye dayalı bir sistemden kurtarıp sanayi ile kalkınmaktır. özelleştirme adı altında devletin gelir kaynakları kesilmek yerine bir yandan devlet, bir yandan özel sektörü teşvik ile (vergi indirimi ile) bir sanayi devrimi ihtiyacı doğmuştur.
tek başına ekonomiyi canlandırmaya yetmeyecek durumdur. reel ekonomi geliştirilmelidir yerli yatırımcılar özellikle yatırıma teşvik edilmelidir. ayrıca; vergi indirimi iyi güzel hoş da vergi sistemi daha adil olmalı vergi kaçıran sayısı en alt seviyelere inmelidir ki eşitlik ve adalet sağlansın, vergi yükü halkın sadadece belirli bir kısmına binmesin.
hiçbir iktisadi politikanın tek başına başarılı olması mümkün değildir. muhakkak diğer iktisadi araçlarla desteklenmesi gerekir.
ingiltere'nin 13 ay süreyle kdv oranlarını 2,5 puan indirerek yapmaya çalıştığı durum.

http://www.ntvmsnbc.com/news/467002.asp
türkiye de işe yaramayacak varsayımdır. vergileri indirmek gelir atışı sağlayabilir göreceli olarak ancak üretimde de ithalata bağımlı olduğumuz için global durumunda resesyonda olduğunu düşünürsek yine üretip satış olamayacak ve hem ithalat yönünden zarar, kur artışı mesela, hem de stoklardaki artış yüzünden iç pazara sunulamayacak ürünlerin olması iç piyasayı hareketlendiremez. dolayısıyla hükümet bu nokta da belki para basmayı deneyip iç pazarı canlandırmaya çalışacak ama bireylerin borçları, tüketici eğilimleri incelendiğinde kalıcı ve sürekli enflasyona neden olacak bu gelişmeyle tamamen batma noktasına gelicez. ki o nokta da world bank ve imf yine derde deva olmaya çalışacak parayı yine halk ödeyecek dolaıysıyla yosulluk sınırı 2000 ytl lere kadar çıkacak.* *
halka yönelik doğrudan ve dolaylı vergilerin indirilmesi şeklinde olursa etkili olabiliecek durumdur.

halkın elindeki harcanabilir geliri vergi indirimleri sayesinde artırarak ekonomide canlanma sağlanabilir.
Arz yanlısı iktisat teorisinin de temelini oluşturan ve kanımca da faydalı olacak önerme.

(bkz: arz yanlısı iktisat)

Ayrıca, vergilerin düşmesi insanlardaki vergi kaçırma eğilimini de azaltılması bakımından olumludur.

Fakat, Türkiye IMF'nin politikalarını takp ettiği sürece bu biraz zordur. Zira, IMF için asıl önemli olan ülkenin özellikle de devletin borçlarını ödemesidir. Bunun için vergiler olabildiğince arttırılır, devlet harcamaları olabildiğince kısılır. Ki bu bir ülkede her şey yolunda giderken bile, ekonomik sıkıntıya sokmak için birebirdir. Ekonmik kriz ortamındaki etkisini varın siz düşünün.

Daha detaylı bilgi için:

(bkz: Joseph Stiglitz)
almanya'da yapılması üzerinde anlaşmaya varılan durum.
yılların eskitemediği a.b.d ekonomi politikasıdır. lakin belli koşulları vardır. mesela geliri 200 bin dolardan fazla olan insanlara uygulanmaz. orta sınıf için düzenlenir.
halihazırda, toplumunun gelir piramidinin en alt ve en üst kesiminin vergi ödemediği bir ülkede * çalışmayacak politikadır.

Vergiye dayalı bir politika uygulamak için öncelikle düzgün işleyen bir vergi sisteminin varlığı şarttır.
yapılması gerekir. hatta biraz daha ileri gidip, bir süreliğine (en azında kriz yavaşlayana kadar) devlet vatandaşa harcasın diye fazladan para vermelidir.

edit: "halihazırda, toplumunun gelir piramidinin en alt ve en ust kesiminin vergi ödemediği bir ülkede * çalışmayacak politikadır." kabul edilebilir ama bu en azından dolaylı yollardan alınan vergilerde indirme gidilerek aşılabilir. neden olmasın?
devletin en büyük gelir kaynağı olan vergilerde indirime gitmesi, (özellikle de dolaylı vergilerde) kriz varken, ya da alınmasın denmesi gerçekten güldürücü bir çözüm önerisidir. devlet vergi kaçakılığından ötürü mecburiyetten dolaylı vergilere yüklenmekteyken, devlet için, sanki bu dolaylı vergiler çok az bir önem teşkil ediyormuş gibi düşünüpte kaldıralım şu dolaylı vergileri demek, kendini rahatlatacağını düşünürken, devletini zora sokmak demektir.
tek başına işe yaramayan hatta bi tarafta patlayan düşünce.
genellikle ekonomik büyümenin yavaşladığı, hatta durduğu dönemlerde uygulanan riskli bir politikadır.

burada temel mantık şudur:

çeşitli nedenlerden dolayı azalan toplam tüketim ve buna bağlı olarak toplam yatırım miktarını arttırmak için kamu harcamaları kısılır ve kamu harcamalarından kısılan bu para vergi indirimi yoluyla piyasaya sürülmüş olur. amaç tüketicinin ve yatırımcının gelirini reel olarak arttırmak ve bu artışın bir sonucu olarak uzun vadede toplam tüketim ve toplam yatırımı arttırmaktır.

ancak buraya kadar kusursuz bir mali politika gibi görünen bu uygulama aslında büyük bir risk unsurunu da bünyesinde barındırmaktadır. bu ekonomideki bireylerin gelirlerinde meydana gelen artışa ne kadar duyarlı oldukları; başka bir değişle gelirlerinde meydana gelen artışın ne kadarını harcamaya, ne kadarını tasarrufa ayırdıkları, bu mali politikanın işleyişi açısından son derece önemlidir.

zira vergi indirimi olarak piyasaya sürülen para, toplam yatırım miktarında beklenen oranda bir atışa neden olmazsa kısa dönemde artan cari açık uzun vadede finanse edilemez bir hale gelip söz konusu ekonomiyi bir krize sürükleyebilir.

bu mali politika genelde tüketime meyilli toplumlarda sıkça uygulanmaktadır. ancak tarihte benzer uygulamaların gerekli ön analizler yapılmadan uygulamaya konulmasının, ciddi ekonomik krizlere neden olduğu da görülmüştür.

özellikle 1970'lerin sonuna doğru ingiltere'de iktidar olan margaret thatcher* hükümeti o dönemde ciddi bir durgunluk içinde olan ingiliz ekonomisini benzer bir uygulamayla kurtarmaya çalışmış ancak durumu daha vahim hale getirmiştir.
devletin en büyük geliri olan vergileri indirmek basit olarak kamu açıklarına, kamu açıkları iç borçlanmaya ve para basmaya, para basmak enflasyona, enflasyon ise paranın değeri ve reel gelir düşeceği için hane halklarına yansıyıp kısa dönemde birçok tahribata neden olabilir.
en azından trtye ödediğimiz vergileri indirmek çok yararlı olur. iyi fikirdir.
(bkz: pantolonları ındırerek ekonomiyi canlandırmak)
vergi adı altında alınan haraçların azaltılması sonucu ekonominin az da olsa kıpırdanmasıdır.
özel tüketim vergisi, özel iletişim vergisi gibi ne idüğü belirsiz "özel" vergilerin kaldırılması ya da hayli azaltılması sonucu oluşacak kıpırdanmadır.
çarşı pazarda hiçbir işe yaramayacak olan durum. bizim uyanık esnafımız 'zaten zor durumdayım', 'kardan zarar ediyorum' diye kdv vb. vergi indirimlerini halka ölse yansıtmaz. devletin bu girişimi de gereksiz hale gelir.
vergi kaçırmak ve vergiden kaçınmak olaylarını azaltarak toplamda daha çok vergi toplanabileceğini iddia eden tezdir.

uygulamada ülkelerin farklı etkenleri sonucu da farklılaştırabilir.

mesela okyanusun ortasında bazı ada devletleri, her türlü finansal gelirlere sıfır vergi uygulaması ile müthiş bir sıcak para trafiği yaratabiliyorlar. oysa biz yapsak bütün sistem çöker.

yine de türkiye'de vergi düşürülerek toplam vergi gelirlerini artırmak mümkündür diye düşünüyorum. çünkü düşecek vergiler, daha çok tabana yayılacak, adalet duygusunu destekleyecek ve kanunsuz duruma düşmeyi gereksiz hale getirebilecektir.

ama sanırım önce lüks tüketim vergilerinin yeniden düzenlenmesi lazım. hani pırlantaydı, elmastı falan filan...