bugün

son zamanlarda aslında gerçek vegan olmayanların çılgınca peşinden gittiği şeysi.
kişi 'ben veganım yeaa hayvansı gıdalara hayır' diyor ama çikolataları pancakeleri götürüyor. e yavrum bunların içinde süt yumurta yok mu?
bir de tavuk yiyip ben vejetaryenim diyenler var ki evlerden ırak.
bir şey olmak için ben buyum demek ne kadar aptalca.
akıl sik değil ki sokasındır. et, hayvan ürünü yemeyen insan maldır.
genellikle burjuvalar arasında görünen bir yaşam felsefesidir.

su ana kadar 25 yildir veganim diyen birini görmedik. yaşayamaz çünkü o şekilde.
su ana kadar fakir ama vegan olan birini görmedik.
herşeye tamam ama insansin sen.
asla mantikli kabul edemeyeceğim.
bitkilerin de acı hissettiğinin kanıtlanmasından sonra ne bok yiyeceğini merak ettiğimdir. Elinizde bitki öz suyu var lan, katiller! Rahat bırakın ıspanağımı pırasamı. onlar can değil mi?
Her sey bir tarafa bal yememelerini anlayamadigim otcul insanlar.

Simdi nedir vegan mantigi?
Hayvanlar aci cektigi icin hayvansal urunleri yemiyorlar.

peki bal nedir?
Arinin ifrazati sonucu meydana gelen bir gida.

Ben arilarin bal uretirken aci cektiklerini hic sanmiyorum.

Ustelik bitkilerin aci cektigi de kanitlandi. Malum canlilar ya hani.
Bence artik toprakla beslenmeye baslasinlar.
veganlık bir çok insanın düşündüğü gibi sağlıksız beslenme değil aksine sağlıklı beslenmedir ama sen bilinçsiz bir vegan olup sabah akşam makarna salata yiyorsan tabi ki sağlıksız olursun. Bir çok vegan beslenme uzmanı, cihangirde vegan marketler var.
Vejetaryen olan herkes zamanla vegan olmaya ilk adımı atmış bulunuyor kendimden biliyorum. Ayrıca bilinmelidir ki insan yapısı gereği hiç bir şekilde etçil değildir ve olmayacaktır. Doğada her şeyin insanlar için yaratıldığı zihniyetinden uzak olmalıdır.
Ayrıca saç şampuanımızdan kıyafetlerimize kadar hiç bir hayvan ürünü kullanmıyoruz. Veganlık bir diyet değildir. Bir yaşam biçimi de değildir. Veganlık verilmiş bir sözdür. Kendi hayatımın değerini hiçbirinizinkinin üzerinde tutmayacağım ve hiçbirinizi küçümsemeyeceğim diye tüm hayvanlara, insanlara ve yaşayan tüm canlılara verilmiş bir söz. Çünkü onlar var'lar ve çok güzeller.
nasıl yaşıyor merak ediyorum. hayattan ne tat alıyor.. en çok da "ya 7 yıldır veganım ama sütü çok severdim onu bırakmak zor oldu" veganını anlamıyorum. sanki sigara bırakmış. "iyi iyi o seni bırakmadan senin onu bırakman iyi olmuş" diyoruz "ruhum arındı resmen" diyor. arınık ruh iyi bir şey tabi.
entel piçlerin son akımı.

hayvansal şey yemem ben yaaa sikimi ye afedersin geber amk.
hayvanlar yerine bitkileri katletmeyi tercih eden kitle.
vejeteryanlıkta zirvedir. bayramlarda çok çekiyolar üzülüyorum.
vegan ile vejetaryan arasında gidip gelen biri olarak tavsiye ettiğim beslenme şekli. ancak bunu ölümüne savunan insanları sempatik ve mantıklı bulmuyorum. açık olan bir şey var ki omnivor hayvanlarız. belki de milyonlarca yıllık bir beslenme alışkanlığının sonucu bu. dolayısıyla herkes bir anda vegan beslenme ile hayatını sorunsuz idame ettiremeyecektir. bence vegan felsefesi "hayvan ürünleri kesinlikle tüketilmemeli" değil, "sağlık ve maddi imkanlar müsaade ettiği ölçüde hayvan ürünleri kesinlikle tüketilmemeli" olmalıdır. Ki bir çok vegan için de zaten böyledir ve bu revize felsefe veganlığa geçmek isteyen insanın ciddi bir sağlık kontrolüne ve beslenme disiplinine sahip olmasını gerektirir. Bunu gerçekleştirecek paranız ve zamanınız yoksa veya bunlar olduğu halde sağlığınız veganlığı kaldırmıyorsa vegan olmamanızda herhangi bir sorun olmamalı. işin özeti hayvan ürünlerini "mümkün olduğu ölçüde" minimumda tutmak.
Aslında mantığı çok basittir. Hayvanları hiçbir şekilde "ürün" olarak görmeyen insanlara denir. Balık bile mi yemiyorsun gibi soruları sormadan önce balığın hayvan mı, yoksa başka bir şey mi olduğunu düşünürseniz gözlerinde daha iyi bir intiba bırakırsınız.
hayvan ürünleri tüketmeyen kişilere verilen isim. en başta mantıksız görünse de hayvanlardan süt ve et elde etmek için yapılan inanılmaz zulümleri izleyince insan vegan olabiliyor. vegan olup vücut geliştiren bile var : http://www.youtube.com/wa...SOCTLrX1XPPWl5CIWr5-LcqrL
düşüncelerine sonsuz saygı duyduğum insan.

bir çok yazarımsı kişiler, vegan ve veganlığı yermiş-yermek de değil, saçma salak hakaretler etmişler ama yermek diyelim yine de- ama veganlık sandığınızdan daha ulvi bir mesele. bir kişinin hayvansal ürünlerden tamamıyle kaçınmaya çalışması pek kolay olmasa gerek! şahsım bir vegan olmamakla birlikte veganları sonuna kadar desteklemektedir.

görüş olarak "az yaşa" felsefesine uymaktayım. hayvan tüketmemeyi fikir olarak benimsememiş olsam da veganların yaptıklarını tabi ki destekleyeceğim, iyi şeyler yapanlar desteklenir.
Turkiye de ki uyelerine saygi duyuyorum. Etcil bir toplumdan siyrilip boyle bir yola girmek guclu bir nefs gerektirir.
dünyanın en gereksiz insanlarına verilen ad. kardeşim miden kaldırmıyor yiyemiyorsun diye niye bize,işgalci,katliamcı, soykırım yapıyormuşuz gibi davranıyorsunuz? siz de yeşillikleri katlediyorsunuz? neticede senin o 'yaaaa house cafe'de bi akdeniz salata yediaaaam' dediğin salatadaki sebzeler merhameti hak etmiyor mu? kaldı ki o sebzeler acıdığın hayvanların temel besin maddeleri onları da açlığa itiyorsun. Kharolsun veganlar!
Sözde hayvan severlerin başka bir versiyonu. Her görüşe, ideolojiye, inanışa saygı duyarım ama bunların geneli yavsak. Hiç mi hayatında deri ayakkabıdır, halıdır ne biliyim Hayvanın bir şeyini kullanmadın içinde yumurta olan mayonezi de mi yemedin nasıl bir yavsaklıktır anlamadım sözlük
"gary yourofsky'nin 'bitkiler de acı çeker' argümanı" yazısı okunup ondan sonra cevap verilmesi gerekir.

ölü hayvan eti yiyicileri artık hiçbir bahaneleri kalmadığında, iki türlü ahmaklıktan birini ortaya atarlar. birincisi, veganlara saygı duyduklarını söyleyip, aynı şekilde kendilerinede saygı duyulmasını isterler. tabii ki vücut yiyiciler veganlara saygı duyarlar. saygı duyulmayacak ne var ki? bizler çok mu merhametli, çok mu bağışlayıcı, çok mu hayırseveriz?

et yiyicilerin veganlardan saygı istemeleri nambla ( kuzey amerika oğlan severler) sübyencilerinin tecavüzcü olmayan insanlardan saygı istemelerine benziyor. acımasızlığı seçen insanlara saygı duymuyorum. bir sübyancının küçük erkek çocuklarına tacizde bulunmayı seçmiş olmasına saygı duymuyorum. bir tecavüzcünün bir kadının vücudunu kirletme arzusuna saygı duymuyorum. bir hırsızın banka soymasına saygı duymuyorum. bir nazi'nin,yahudiler'i, zencileri, eşcinselleri,vs. kendisinden aşağı görme ve onları bu yüzden ortadan kaldırma inancına saygı duymuyorum. ayrımcılık ve nefret üzerine kurulu hayat tarzlarına saygı duymuyorum.

et yiyenlerin ikinci ahmaklığı ise vegan hayat tarzını, bitkilerin dünya veganınlarını beslemek uğruna acı çektiklerini ve öldürüldüklerini iddia ederek suçlamaya kalkışmalarıdır. oysa ben hâlâ '' havuçlar için ahlâksal davranış insan cemiyeti'', ''brokoli için son şans'', ''elmalar bugünde yarında mutlak korumayı hakeder'' isimli kuruluşları bulmaya çalışmaktayım. ''havuçlar için ahlâksal davranış insan cemiyeti'' diye birşey yoktur çünkü herkes bir havucu topraktan çekip almakla bir domuzu parçalara ayrımanın arasındaki farkı bilir. ayrıca yine herkes çim biçimiyle, yumurta endüstrisi elindeki erkek civcivlerin canlı canlı kıyma makinasına atılmasının arasındaki farkı bilir. eğer kişi aradaki farkı anlamıyorsa samimi değildir, delidir, mantıksızdır. bazı insanların havuçları ineklerle kıyaslaması, et yiyenlerin baskıcı düşünce çamuruna nekadar battıklarının kanıtıdır.

izin verin, size bitkilerle hayvanların birbirleri ile bir şekilde benzerlik gösterikleri düşüncesinin saçmalığını daha da açıklayayım. karım geçenlerde ailesinin evini ziyaret ettiğinde, çocukluğundaki yatak odasında bulunan 20 senelik kaktüsün kötü durumunu farketti. ipuçları almak için bazı bahçecilik siteleri takibinden sonra kaktüsü yarıdan kesip kuruması için 3 gün güneşin altında beklettik. dracaena bitkisiyle tekrar diktik ve şimdi tekrar canlandı. eğer hayvanlar ile bitkilerin aynı olduğuna gerçekten inanıyorsanız ozaman küçük bir çocuğu yarıdan kesin, bakın bakalım ne oluyor! dahası, yakınınızdaki bakımevine gidin ve ordaki herkezi yarıdan keserek iyileştirin.

gerçek şudur ki, eğer bu websitesi havuçların ve domateslerin çektiği acıları anlatmış olsaydı, yada kaju fıstıklarının çektiği gaddarlık hakkında konuşma yapmış olsaydım, yada insanların ağaçtan elma topladıklarını gösteren bir kamera görüntüsü gösterip elma toplama hakkında hiddetlenseydim, bana poponuzla güler ve arkadaşlarınıza benim çılgınlığım hakkında telefon mesajları gönderirdiniz. et yiyicilerin bakış açısından bile, hissiyatlı milyarlarca canlının acı çekmesine sebep olurken, hissiyatsız bitkilere özgürlük ve vücutsal tamlık hakları vermekten bahsetmek mantıksızlıktır.

hayvanların aksine bitkiler, merkezi sinir sisteminden, ciğerlerden, kalpten,böbreklerden, barsaklardan, kandan, kulaklardan ve gözlerden yoksunlardır. işemezler yada dışkılamazlar. kimse komşusunun çimenlerini kesmesi karşısında dehşet içinde çığlık atmaz. ( çimenlerde bitkidir). fakat eğer komşularınız kapının önüdeki çimenler üzerinde bir domuzu parçalarına ayırıyor olsa, gözlyaşları olur, fiziksel müdahaleler olur ve gerekli yetkililer bu kanlı olayı durdurmak için olay yerine çağırılırdı. üstelik, eğer insanlar samimi olarak btiki yemenin yalnış olduğuna inanıyorlarsa, ultra-vegan yaşam şekli olan fruitaryanizmi (meyve ve kuruyemiş tüketimini) seçebilirler.

yahudilik, hristiyanlık ve islam'ın anlayışına göre, cennet früteryanist bir bahçeydi . fizyolojik açıdan ise insanlar früteryan-frujivordur.

hicivci filozof voltaire '' sizi saçmalıklara inandıranlar, vahşiliklere yol açmanızı sağlayacaklardır'' demiştir. söz konusu acı ve ızdırap, çığlıklar, kan, acıdan kıvrılmak ve korku olduğunda, hayvanların sergilediği tavırlar sözde bitkilerin titremelerinden daha baskın çıkacaktır. fakat, bu sözde ''bitki öldürme'' argümanının ne kadar samimiyetsiz olduğunu tam olarak göstermek için, bir saniye için bu görüşü ortaya atan et yiyicilerin veganların gerçekten bitkilerin acı çekip öldürülmesinden sorumlu olduğuna inanıyor olduklarını varsayalım. eğer böyle birşey söz konusu olmuş olsaydı, bunu iddia eden et yiyiciler mantık olarak kendilerini veganizme adarlardı.

eğer yukarıdaki hayvansal tarımcılık hakkındaki iki bölümü etüd ettiyseniz, et yiyen toplumların veganlardan daha fazla bitki katlettiğini biliyorsunuzdur. amerika'da mısırımızın, yulafımızın ve soyamızın %70 ilâ %80'i her sene ödürülen 10 milyar kara hayvanın beslenmesi için kullanılmaktadır. global olarak dünyadaki bitkilerin %35 ilâ % 65'i her sene öldürülen 60 milyar kara hayvanını beslemektedir. eğer insanlar hayvanları yemeye bir son verirse, daha az bitki hasat edilir; hatırlayınız, tek bir vegan, karnivor bir insan tarafından doğrudan yada dolaylı olarak tüketilen bitkisel materyalin direk olarak sadece onda birini tüketmektedir. veganizm bu problemin hâlâ tek çözümüdür, çünkü fizyolojik olarak otçul olan insanlar doğrudan bitki yerlerse -hissiyatlı yada hissiyatsız- daha az canlı ölmüş olacaktır.

bir grup hayvan tarımcılığı insanlarının bünyesindeki 'bilim, teknoloji ve tarımcılık konseyi' bile, 90'lı yılların başında amerika'daki ekinlerin dünya genelindeki her insanı iki defa besleyecek kadar çok olduğunu belirtmişti. fakat bunun bir şartı vardı; herkesin vegan olması gerekecekti! üzücü olarak bu gerçekler, ne hayvanların nede bitkilerin çektiği acıları zerre kadar umursamadıkları için, bitki yeme argümanıyla kaçış yolu arayan et yiyen insanlar üzerinde neredeyse hiç yok denilebilecek kadar az bir etki yapmıştır.

bu kişilerin (et yiyenlerin) yaptığı tek şey et yiyebilmek için çeşitli, bayat bahaneler bulmaktır sadece! bazı et yiyenler, ekinleri hasat eden traktörlerin bazı hayvanları kazara öldürmesini sebep göstererek, veganların dolaylı yoldan hayvan öldürdüklerini iddia ediyorlar.dünya genelinde 60 miyar kara hayvanının mezbahalarda ve 90 milyar deniz hayvanının ise önceden planlanmış bir şekilde öldürülmesi, traktörün tarlalarda kazayla neden olduğu ölümlerle tamamen zıtlık içindedir. adaletsiz yasal sistemlerimiz bile önceden planlanmış cinayet ve kaza sebebi olan ölümler arasındaki farkı tahakkuk etmektedir.

çiftiler traktörlerini, yer sincaplarını ve yılanları kasten öldürmek için kullanmadıklarından dolayı, bunun nezaman, nerde, yada hiç olup olmayacağını hiçbir zaman bilemezsiniz. mezbahalar, et tüketicileri için hayvanları bile bile öldürmektedirler. kimse kasten yer sincaplarını veganlar için öldürmez. sasha hayvan sığınma çiftliğinde 15 sene gönülü olarak çalıştım. tarladaki otları biçerken bazen bir tarla faresinin yada yılanın balyalandığı olmuştu zaman zaman. fakat bu bizi hiçbir zaman kasıtlı katiller yapmadı. 21. yüzyılda makinalara güvenen insanlar yaptı bu bizleri.

makinalari kullandığımız sürece kazayla gerçekleşen hayvan ve insan ölümleri yaşanacaktır. hayvan-traktör konusunu ortaya atan et yiyicilerin, dünya genelinde her yıl milyonlarca insanın ölmesine sebep olan araba ve kamyon kullanmaya devam etmeleri tam bir iki yüzlülük değil mi? bu kazara gerçekleşen ölümlerin et yeyiciler için hiçbir sakıncası yok çünkü onlar insan öldürme bağımlıları değillerdir. onlar hayvan öldürme bağımlılarıdır. ve bağımlılar bu dünyayı tahrip eden, en çılgın, en mantıksız, bahanelerle dolu insanlardır . bağımlılar, alışkanlıkları söz konusu olduğunda herzaman mantıksızca hareket edenlerdir.

siz, söz konusu alkol, sigara ve eroin olduğunda mantıklı ve ahlâki davranan alkolik, sigara içicisi yada eroin bağımlısı gördünüz mü hiç? tabii ki hayır. ve aynı şekilde söz konusu hayvan hakları konusu yada insanların hayvanları köleleştirmesi, katletmesi ve yemesi tartışmaları olduğundada, rasyonel yada ahlâkî düşünen et, yumurta ve süt ürünleri tüketicileri bulamazsınız.

veganlar ölçülü hareket ederek, dünyamıza ve içinde yaşayanlara istemeyerekte olsa verebilecekleri en az miktarda zararı vermektedirler. et yiyiciler bu dünyaya ve içinde yaşayanlara kasıtlı ve kasıtsız bir şekilde en yüksek oranda zarar vermektedirler çünkü, dünya'daki tahılların %50'si ile 60 milyon kara hayvanını besleyerek, 60 miyon kara havyanını ve 90 milyon deniz hayvanını önceden planlanmış bir şekilde katlederek ve sonrasında kazayla doğada yaşayan hayvanları traktörlerle öldürerek milyonlarca insanın kasıtlı bir şekilde açlıktan ölmesine sebep olmak mantıksızlıktır. vegan olarak, üç problemle yaşamak yerine bunların ikisini ortadan kaldırabiliriz!
şu dünyada yaptıkları, ettikleri ve düşündükleriyle beraber değenlendirecek olursak en gereksiz 3-5 gruptan bir tanesi. gereksiz olmalarının sebebi ise düşündükleri mantıksız olmasına rağmen, bu düşünceleriyle sürekli insanları taciz etmeleri ve kendi düşüncelerine sahip olmayanlara kibirle yaklaşmalarıdır. kısacası şöyle mangalda kızarmış yağları etrafından akan bir pirzola ya da meyhanede yenen ciğerden mahrum kalmış ve bunun üzüntüsünü yaşayan insanlardır.
hep olmak istediğim ama pis boğazım yüzünden bir türlü olamadığımdır.
elektrik ile giden arabaya benzer.
doğaya zarar vermeden gidersin ama gücün yoktur.
insanlar istedikleri besin türünü almakta/yemekte özgürdürler. Ha o et yiyormuş ha bu hiç et yemiyormuş.. kimse kimseye karışmamalıdır. vegan, vejetaryenliğin üstüdür. Protein sadece etle alınmamakla beraber baklagillerle de alınabilmektedir. B12 ihtiyacına da gelince hayvanlar eğer gezerek toprağa yakınlarsa b12 üretirler ve etlerinde bulunur günümüz büyük yiyecek ticaretinde ise et endüstrinin gezmiş biri olarak hayvanların aralarına demirler koyulup sadece önündeki yemi yemesine izin verildiği için bu mümkün olmamaktadır. bazı sebzelerle de aktif b12 ye rastlanır fakat bu bakteri ürettiği anlamına gelmektedir bir veganın b12 alması takviye vitaminlerle olabilmekte aynı zamanda maya,soya ve soya ürünleri, mısır gevrekleri ve buna benzer kahvaltılıklar.
çoğunlukla ege ve akdeniz kıyı şeridinde ve istanbul'da yaşayan insan türü. sıcak memleketlerde sürekli et ve tereyağı yemek kurdeşen döktürebilir, bu nedenle batı illerinde vegan olmak kolaydır.

Veganlar milletin üstüne "ceset yiyorsunuz canileeeerrr" diye sıçramadan önce ocak ve şubat aylarını kars'ta geçirmeliler. Biz doğu anadolulu türkler yayla ve bozkır insanıyız. Anayurdumuzdaki iklime çok benziyor doğu anadolu coğrafyası. Bir vegan, donduran şubat ayazını doğu'da geçirse et suyuna bol tereyağlı yapılmış çorba yahut pilav ile kavurma için gözyaşı dökecek kıvama gelir. Hele kars'ta kaz eti çok tüketilir, yağlı olduğu ve bu sayede soğuğa karşı koruduğu için.

Ama veganların derdi sadece hayvani ürünler tüketmemek değil. Gazetelerde çarşaf çarşaf türk destanlarındaki et kültürüne çamur atan, "bütün insanlar kardeştir" zırvasıyla insaniyetperver maskaralığı yapan entel dangozların maksadı gayet açık ve nettir.

Türklerin budizm ve maniheizm'i benimsememelerinin altında yatan neden de, önemli ihtiyaçlarını gidermelerine izin vermemeleri ve savaş karşıtı uyuşuk dinler olmalarıdır. Türk'ün doğasında et yemek vardır. Sürekli otla beslenmek insanı güçsüzleştirir ve miskinleştirir. Türkler zaferlerini çubukla pirinç didikleyerek ve ot yiyerek değil, etle beslenerek sağlam ve dayanıklı bedenleriyle kazanmışlardır. Tabii türk olmayanlar ne yerlerse yesinler, o bizi ilgilendirmiyor. fakat kutsal ve ırki değerlerimize hakaret edene sessiz kalmayacağımız da bilinsin.
- ben veganım.
- ah yazık geçmiş olsun.
vejeteryan karşıtı.