bugün

büyük şehirlerin bazı mahallelerine saklanmış olarak ya da tek tük arka sokaklarda bulunan ufak tefek dükkanlar vardır. çoğunluğa yabancıdır bunlar , ekseriyetle kitapçıdırlar bazen de kartpostaldan eski dergiye 45lik plakdan 80 senelik şapkalara bin türlü egzotik, eksantirik eski eşya dükkanları. dedim ya çoğumuz hayatları boyunca bir kez bile merak etmeden önlerinden geçer giderler yıllarca. bunları işleten adamlar kendilerine gelen hurdacılardan pislik içindeki eşyayı ayırır , bazen ( aslında çoğunlukla) . ayıklanan eşyalar bir yerlere kaldırılır ne zaman geleceği hakikaten meçhul alıcılarını beklemeye başlarlar. normal bir ticaret değildir bakkal haftada kaç sigara, kaç ekmek , kaç yoğurt satacağını üç aşağı beş yukarı bilir ve ona göre alır, kırtasiyeci kaç bloknot sattığını , ne kadar sürede satacağını bilir ha keza kuruyemişçi de öyle. x lira para y günde z oranında karla döner. ama eskici bilmez neyi ne zaman satacağını ve kimin için aldığını. biraz mistik , çokça da duygusaldır sattığı "mal" ile olan ilişkisi. solgun ışıklı dükkanlarda hep birşeylerle uğraşırlar. pullar ayrılır, kitaplar tamir olur, kırığı döküğü olan eşya, biraz da amatörce tamir edilir. saatler, başka zamanın çocuklarının oyuncakları hayat bulur bu "garip" insanların elinde.

tatilleri pek yoktur bu insanların cumartesi zaten esnafın umut günüdür tam gün çalışılır. pazar sabahları ise saat sabah 4 de yataktan kalkar bu "garip" adamlar "bit pazarı" zamanıdır . sabah gün aydınlanmadan yağmurda karda pazarda olunur. tezgahlar açılır açılmaz saatlerce gezerler bir başkasının gör(e)mediği birşeyi yakalamak için. öğleye doğru derme çatma çay ocaklarında başkasının içerse tetanoz kapacağı bardaklardan çay içerken , yeni oyuncağını gösteren çocuğun hevesiyle diğer "akılsız" meslekdaşlarına gösterir. altın ya da pırlanta değil bazen cam bir biblo , bazen 80 sene önce yazılmış bir mektuptur bu.

dükkanına gider diğer"mal" larının yanına uykuya yatırır bu aldıklarını da. cebinde çok parası yoktur hala, hatta hiç kalmaz pazar "bereketli" geçtiyse eğer. bu "garip" adamları bankalar fazla ciddiye almadığı için pek çoğunun cebinde kredi kartı bile yoktur. meğer ki maaşıyla adam akıllı bir iş yapan bir eşi yoksa. "ya nasip" der dükkanını kapar evine gider, ertesi sabah iş vardır çünkü. evine gittiğinde de zaten evde kenara ayrılmış halletmesi gereken bir tamir veya tasnif işi de vardır aslında.

dükkanda olduğu günlerde oturur müşterisini bekler, biri geldiğinde sorulan şeyi çıkarır , dilinin döndüğünce öyküsünü anlatır "o" yıllar önce hiçliğe gitmesi gereken eşyanın . onu bu"garip" adam kurtarmıştır,beğenmiştir , sevmiştir ve koruması altına almıştır. bir babanın çocuğuna duyamayacağı bir "aşk" ve "şevk" ile ona yeni bir yuva bulmaya çalışmaktadır. hazindir ki çoğu zaman karşı taraf bil(e)mez bunu. "bana kakalamaya çalışıyor" der ve çeker gider. evladının değer bulamaması biraz gururunu kırsa da o gene onu güvende olacağı rafına koyar hiç vazgeçmez sevgisinden.

bu memlekette müzelerin , kütüphanelerin, kocaman kocaman üniversitelerin vermediği, veremeyeceği bir kamu hizmetini gönüllü olarak yapmaktadır bu "garip" adamlar ama bilmezler. gavur ellerinde sağdan soldan ülkeye kültürel eşya sokanlara teşvik, prim verildiğini de bilmezler. geri dönüşüme eşya kazandırdıklarını yaptıkları her "1" liralık işe karşı ülke ekonomisine 20-30-40 belki daha fazla misli dönüşüm kazandırdıklarını da oturup düşünmemişlerdir hiç. her satılan kitabın, mobilyanın ağaçları kurtardığını , havayı kirlenmekten kurtardığını bilmezler de greenpeace fotoğraf sergisi açıp parti verebilsin diye bağış bile yaparlar.müzelerden gelen sözümona uzmanlara 2 çay arasında selçuklu ile osmanlı parasını ayırmayı öğretecek kadar bilgili ve alçakgönüllüdür bir kısmı. ya da dükkana gelip radyoya "antika" diyen üniversite mezunu kara cahile antika eşya ile etnoğrafik eşya arasındaki farkı açıklar sabırla.

bu adamlar 6-7 sene önce interneti keşfettiler. burada daha fazla sayıda insana mal teşhir edilebiliyordu . ayda 3-5 yüz lira fazladan kazanma şansı vermişti bu onlara . heveslendiler çoğu sattığı mal kadar da alış veriş ediyordu zaten. kitap satıp , pul alıyor, saat satıp tespih arıyordu. bütün dünyada fenomen haaline gelen "e-bay" de satış altyapısına etki edecek, birçok üründe türk ve osmanlı kategorileri açtıracak kadar da başarılı oldular. japonun , ingilizin, almanın olmadığı , olamadığı bir sektörde bu memlekete know how kazandırdılar. hatta o denli ilgi çektiler ki"e-bay" gelip bir türk sitesine ortak bile oldu.

ama bu memlekette hiçbir başarı cezasız kalmazdı . 15 çocukluya yardım eden, hiç çalışmayan memuruna maaş ödeyen, bir kalemde milyar dolarlık gelirlerini ona buna hediye,ihale eden bu büyük türk devleti ve onun "dürüst" maliyesi bu"garip" adamların peşine düştü. köyünden çıkıp vekilinin torpiliyle "meğmur" olmuş kara cahil biraz birikim ve aşk içeren herşeye olduğu gibi bu kültür mültür işlerine de düşmandı. avantasını da sağamazdı bu adamların. çoğunun öyle rüşvet verecek halleri yoktu, dükkanından da mal kaldırsa "götüne mi sokacaktı" ... bu yılbaşından beri 5 sene geriye dönük olarak bu insanlara karşı sürek avı başlatıldı. 5 senede toplasan 20 bin lira satışı olmayan adamlara 40 bin, 50 bin ,100 bin ceza kesmeye başladılar. tüm türkiyede 150 - 200 tane "garip" adam. dertlerini anlatacakları adam yok, onların adına ricacı olacak köşe yazarları yok daha da kötüsü neyse öderim diyip ona buna boyun eğmeyecek, parasına tenezzül etmeyecek bu adamların bu cezaları ödemeye parası yok.

şimdi son krizlerde çoğu batmış ya da elinde olanı kaybetmiş bu "garip" adamlar artık yavaş yavaş o gösterişsiz dükkanlarını kapatıp gidiyorlar. bit pazarları daha da tenha artık. çöpten çıkan teneke oyuncak, yanlışlıkla atılmış siyah beyaz fotoğraf, kalem işli takımı bozulmuş su bardakları boyunları bükük,öksüz,yetim preslere, fırınlara gidiyorlar. mobilyalar sobalarda yakılacak ya da hazır mutfaklara yedek parça olacak. ama helal olsun türk maliyesine diyorum ben genede, canı antika çeken artık gitsin duvarına kilim assın ortaya bi sini duvara da tahta bi tespihle bağlamayı assın. öyle entel dantel şeyler uymaz zaten anadolumuza. plak falan da internette var indiriversinler. köylülük yayılsın, 3 -5 çocuklar yapılsın ama herkes "hayvan" gibi yetişsin. sanattan geçmişten haberi olan kimse kalmasın. siz yeterki bir market şubesinin, bir günde ödeyeceği vergi kadar bir parayı alabilin.

çok naif, çok"gönül"lü adamların , kadınların kalbini kırdınız , ahını aldınız. bir sürü "anı" nın katili oldunuz. sizden artık nefret ediyorum gerçekten. insanlara zarar vermek, öldürmek , kesmek gibi bir eğilimim olmadı hiç , ancak yazabiliyorum . ben çok kırgınım sana türkiye .
güncel Önemli Başlıklar