bugün

Şu ünlü ve karanlık Dolmabahçe mülakatında, ki Amasya mülakatından önemsiz değildir, başbakan genelkurmay başkanına 'bakın muhtıra verdiniz borsa on iki puan düştü paşam' gibilerden bir şey söylemiş...

Bazı ulusalcı arkadaşlar bunu fena halde ti'ye aldılar.

Çok ayıpmış, borsa düşünülecek sıra mıymış?

Başı bağlının kocası Çankaya'ya çıkarsa vatan elden gidermiş, böyle bir durumu önlemek için ordu devreye girince kim şeyedermiş borsayı?

Bu ne menem borsadır ki, başbakanın, dışişleri bakanının, meclis başkanının eşi başını bağlarsa çıkar, cumhurbaşkanının eşi bağlarsa düşer?

Kimisi bunu çiğ popülizme de getirdi dayadı, emekli teyze gecekonduda oturuyor, yık borsayı kurtar teyzeyi... Millet şehit düşüyor be şehit, dürtmüşüm borsasını...

Okurları bu arkadaşların birini solcu falan sanıyorlar, ötekinin böyle dümenlere hiç mi hiç ihtiyacı yok, MHP'yi tuttuğunu açık seçik belirtti bile.

Herkesin siyasi görüşü şahsi ve muhteremdir, karışmak bize düşmez.

Lakin, cahillik, dargörüşlülük, sığlık gibi işlere karışmak asli görevimizdir, bunun için ücret alıyoruz.

Bu arkadaşlar, hele hele birisi, borsayı, vatan millet uğruna ilk feda edilebilecek gereksiz kurumlardan biri olarak algılıyorlar. Hani resmi dairelerin yangında ilk kurtarılacak evrak dolaplarının tersi gibi bir şey...

Enflasyon üç aylık dönemde ilk kez eksi veriyor, ihracata dayalı büyüme gerçekleşti, dolar yerlerde sürünüyor, paramız bayağı önemli bir para oldu, borsa tavan yaptı, yabancı sermaye kalktı geliyor, onlar hâlâ felaket bekliyorlar, memleket batsa da şu iktidardan kurtulsak...

Ot yeriz, zarar yok, yeter ki first lady tayyör-etek giysin, Afet inan gibi.

Elbette işsizlik de tavan yapmıştır, elbette gelir dağılımı son derece adaletsizdir, sizinki gelse de bunları nasıl çözecek görsek.

Ben aslında Deniz Baykal'ın başbakan olmasını da isterim, emekçi kardeşlerime ne biçim hizmetler edecek bakalım!

Sözünü ettiğim arkadaşlardan biri Ankaralı. (Bunlar istanbul'a orospu derler.) Birçok ahmak onu solcu sanıyor, adam düpedüz memur. Rakı şişesine tükenmez kalemle çentik atan cinsinden (üç gecede içilecek)...

Memurun aklı borsaya morsaya basmaz. O maaşını bilir, emekli olunca da üç aylığını. Dış ödemeler dengesinden çakmaz, maaş farklarının ne zaman ödeneceğidir onun için hayatın gerçeği.

Hatırlarsınız, 1980 yılında da Kenan Evren ''nasıl olup da Marmara Oteli'nin şef garsonunun kendisinden daha fazla para kazanabildiğine'' şaşıyor, buna çok da bozuluyordu...

Bu arkadaş işçi ama ruhu memur.

Ankara sokaklarında Onuncu Yıl Marşı'nı mırıldanarak yürüyen takımından...

Tatil beldelerine gitse de, o marşın disko versiyonuyla çoluk çocuğun gece vakti nasıl dingildediğini görse bari...

Pis kapitalistlerin, yani o arkadaştan daha fazla para kazananların tepiştikleri günah yuvası borsa yerlere düşse, memleketin bütün önde gelen şirketlerinin değerleri ölü eşek fiyatına inse, hepsi kapansa, insanlarımızın hiç olmazsa bir kısmı işliyken hepsi işsiz kalsa, Amerika Birleşik Devletleri'nin 1929 yılında başına gelen ve ancak 1943 yılında, on dört yıl sonra, o da savaş sayesinde atlatabildiği felaket bizim de başımıza gelse, fakat memleket kurtulsa...

Kafa budur.

Ne var ki, kapitalizmden anlamayan, sosyalizmden de anlamaz.

Patronu batarsa arkadaş ebesinin örekesini görür, haberi yok. Ama vuruyor borsaya: Euro, dolar, para, faiz, hisse senedi, kâğıt, borsa tu kaka, vatan millet Sakarya...

Ama belki arkası sağlamdır canım, bunlar cepleri para görünce ilk iş olarak bir kat bir araba alırlar, taksitle de yazlık (eskiden Avşa ya da Marmara Adası'nı tercih ederlerdi, artık Ege'ye de açıldılar), altın maltın da vardır bir yerlerde. Her ne kadar dövize çatsalar da döviz birikimleri de vardır. Zaten bu ülkede solculuk etmenin güzelliği, bir yandan parası olanlara küfür edip bir yandan para biriktirmektedir.

Bana bakın bana! Sonunda tepemi attırıp oyumu AKP'ye verdireceksiniz ha!

engin ardicın son gunlerde yasanilan gelismeler ile ilgili olan fevkalade dogru tespitlere malik olan yazisidir.